Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

“ Cehennemi getirin ! ”

313

New member
Katılım
18 Mar 2006
Mesajlar
297
Tepkime puanı
0
Puanları
0
“ Cehennemi getirin ! ”

Bursa evliyasından “Mustafa bin Yusuf” hazretleri, bir gün şunu anlattı
sevdiklerine: Mahşer günü Hak teâlâ meleklere; - Cehennemi getirin!
diye emreder. Vazifeli melekler derhal gider ve; - “Ey Cehennem”
derler, “Seni almaya geldik. Cenab-ı Hak seninle asilerin cezasını verecek.
Sen, bunun için yaratıldın.”

Ve onu, yetmiş bin melek tutup getirir ki, sadece bir tanesi dağları devirir.
Cehennemin öyle gümbürtüsü, şiddeti ve ateş saçması vardır ki, yedi kat
asumanı siyah dumana boğar.

Şöyle devam etti:

- Bir ara Cehennem meleklerin ellerinden kurtulur. Ve öyle bir galeyana
gelir ki, sesi bir yıllık mesefeden duyulur. Ehl-i mahşer bu sesi işitince
müthiş bir korkuya kapılırlar. Şaşkın bir halde birbirlerine;

- Bu ses nedir? diye sorarlar.

- Cehennem, meleklerin elinden kurtulmuş, ehl-i mahşere doğru
geliyormuş,denir.

Bunu duyanın dizinin bağı çözülür. Oldukları yere çöküverirler. Bu, öyle
dehşet verici manzaradır ki, Peygamberler bile dehşete düşüp, korkudan
Arş-ı âlâya sarılırlar. Hatta her Peygamber;

- “Nefsî, nefsî!” derler.

Yani; “Yâ Rabbî! Bugün nefsimden başka şey istemem”, derler.

Ama Efendimiz;

- Ümmetî, ümmetî! diye yalvarır:

Yani; “Yâ Rabbî! Ümmetime selâmet ver!” diye niyaz eder.

Bir ara Cehennemden öyle korkunç bir ses çıkar ki, ehl-i mahşer
korkudan yüzleri üzerine kapaklanırlar. Hatta Cehennem, şiddetinin
çokluğundan ikiye yarılacak hale gelir. O anda korkudan kimse
kıpırdıyamaz. İşte o dar zamanda “Âlemlerin Efendisi” bir kurtarıcı olarak
ortaya çıkar ve Cehennemi durdurup;

- Geri dön! Yerine git ki, azaba kimler müstehaksa güruh güruh sana
gelsinler! buyurur.

Bu ikaz üzerine Cehennem sakinleşip;

- Peki yâ Resulallah! Emrin başım üstüne! der ve derhal uzaklaşır.

Ehl-i mahşer böylece rahata kavuşurlar.

Nitekim Kur’an-ı kerimde cenab-ı Hak; “Seni âlemlere rahmet olarak
gönderdik” buyurmuştur.

Abdullatif Uyan
 

milwaukee

New member
Katılım
12 Şub 2006
Mesajlar
222
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Bir ara Cehennemden öyle korkunç bir ses çıkar ki, ehl-i mahşer
korkudan yüzleri üzerine kapaklanırlar. Hatta Cehennem, şiddetinin
çokluğundan ikiye yarılacak hale gelir. O anda korkudan kimse
kıpırdıyamaz. İşte o dar zamanda “Âlemlerin Efendisi” bir kurtarıcı olarak
ortaya çıkar ve Cehennemi durdurup;

- Geri dön! Yerine git ki, azaba kimler müstehaksa güruh güruh sana
gelsinler! buyurur.

Bu ikaz üzerine Cehennem sakinleşip;

- Peki yâ Resulallah! Emrin başım üstüne! der ve derhal uzaklaşır.

Ehl-i mahşer böylece rahata kavuşurlar.

Nitekim Kur’an-ı kerimde cenab-ı Hak; “Seni âlemlere rahmet olarak
gönderdik” buyurmuştur.

DEMİŞ
BU TÜMÜYLE ŞİRK.EMİR VE ŞEFAAT YALNIZ ALLAHINDIR.
PEYGAMBER ANCAK UYARICIDIR.
 

milwaukee

New member
Katılım
12 Şub 2006
Mesajlar
222
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Kur'an bu konuda peygamberimize şöyle buyurmaktadır:

«De ki: Ben kendime Allah'ın dilediğinden başka ne bir yarar, ne de bir zarar verme gücüne sahip değilim. Eğer gaybı bilseydim, elbette çok hayır elde ederdim ve bana kötülük dokunmazdı. Ben sadece inanan bir kavim için bir uyarıcı ve müjdeleyiciyim.» (A'raf, 7/196)
De ki: Onu kendi tarafımdan değiştirmek benim için imkansızdır. Ben sadece bana vahyolunana uyarım. Şayet ben Rabbime karşı gelirsem büyük bir günün azabından korkarım.» (Yunus, 10/15)
 

313

New member
Katılım
18 Mar 2006
Mesajlar
297
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Sen ayet-el kürsi yi hic düsünerek okuyamamissin
 

milwaukee

New member
Katılım
12 Şub 2006
Mesajlar
222
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
maneviyat akılsız asla olmaz.ama müşrikler putperest ve tasavvufçular akla uymayan saçmalıklarını kabul ettirmek için aklı bir kenara atın derler.
AYETEL KURSİDE ALLAH DİLEMEDİKÇE ŞEFFAT EDEMEZLER DİYOR.CEHENNEMİ BİLE DURDURURMU DİYOR.
ALLAH MALİKİ YEVMİDDİN ŞERİKİ YEVMİDDİN DEĞİL....
 

milwaukee

New member
Katılım
12 Şub 2006
Mesajlar
222
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
şimdi kur'an'ın hesap gününü nasıl değerlendirdiğine bir bakalım:

kimsenin kimseden yana bir şey ödeyemediği, hiç kimseden fidye alınmadığı ve hiç kimseye ŞEFAATin (aracılığın) yarar sağlamadığı ve yardımın kesildiği bir günden sakının. (2:123)

öyle bir günden sakının ki, kimse kimsenin yerine birşey ödeyemez, aracılık (ŞEFAAT) kabul edilmez, kimseden bir fidye alınmaz ve yardım da edilmez. (2:4

kur'an çerçeveyi bu şekilde daraltmış ve o korkunç günde insanların yalnızlıklarını ifade etmiştir. ayrıca, yukardaki ayetlerden kıyamet gününde insanların yardım görecekleri, ŞEFAAT görecekleri bir merci olmadığını da anlıyoruz. zümer suresinin 44. ayeti de bu anlayışı pekiştirmekte. ve anlamı netleştirmektedir;

" de ki: ''bütün ŞEFAAT allahındır. göklerin ve yerin mülkü o'nundur. sonra o'na döndürüleceksiniz. (39:44) .

yukarda verilen ayetlerle genel hatları çizilmiş olan ''ŞEFAAT'' olaylara ve inanış biçimlerine göre yine ayetlerle ve farklı biçimlerde karşımıza çıkmaktadır. akaid kitaplarının hemen hemen hepsinde ''hesap gününde ŞEFAATın olmayacağı'' şeklindeki ayetlerin aslında kafirleri kastettiği, müslümanları kastetmediği ve müslümanlar için ŞEFAATın mutlaka varolduğu anlatılmaktadır. delil olarak ise ''allah'ın izin verdiği kimselerin ŞEFAAT edebileceği'' şeklindeki ayetler . (20:109, 34:23, 21:28, 2:255, 19:87, 53:26) verilmektedir. bu ayetler tek tek okunduğunda, siyak ve sibakına bakılmadığında hepimize aynı anlayışı verebilir, bir de ayet tercümelerinin dikkatli yapılması ve bir takım anlayışların etkisi altında kalınmaması gerekir. yukarda numaraları verilen türden ayetleri yazımızın son bölümünde inceleyeceğiz. şimdi az önce söz konusu edilen ŞEFAATin kafirler için olmayacağı iddiasına dönelim. önce aşağıdaki ayetlere bir göz atalım:

rab'leri (nin huzuru) na toplanacaklann (a inamp bu durum) dan korkanlan onunla uyar ki; kendilerinin, o'ndan başka ne velileri ne de ŞEFAATçılan yoktur. belki korunurlar. (6:51) "

ey inananlar, alışverişin, dostluğun ve ŞEFAATın olmadığı gün gelmezden önce, size verdiğimiz nzıktan infak edin, kafirler, zalimlerin ta kendileridir. (2:254)

bu ayetleri okuduktan sonra ŞEFAATla ilgili ikazların müslümanlara yapılmadığını söyleyebilir miyiz? allah ŞEFAATçının da, velinin de kendisi olduğunu apaçık ilan edip dururken bunun karşısında beşeri iddiaların ne önemi olabilir? vahiyden uzak toplulukların kurtuluş olarak gördükleri çeşitli ŞEFAAT kapıları kaçamak bırakılmayacak şekilde kapatılmıştır. burada mü'minlere düşen görev kendilerine hiçbir şekilde fayda ya da zarar veremeyecek olan kendileri gibi birer insan olan kimselere değil, allah'a yalvarmaktır.

kur'an bazı dönemlerde ise müşriklerin bu anlayışına kesin bir tavır takınmaksızın 'allah dilemedikçe kimse ŞEFAAT edemez." şeklinde ayetler ile kur'ani ifadenin temelini atmıştır.


rabbiniz allah'tır ki, gökleri ve yeri altı safhada yarattı, sonra arşa istiva etti (kuruldu). buyruğunu icra eder. o'nun izni olmadan hiç kimse ŞEFAAT edemez. İşte rabbiniz allah budur. o 'na kulluk edin, düşün müyor musunuz? (10:3)

bu ayet, allah'tan başkalarına ŞEFAAT atfeden kimselere meydan okumakta ve ŞEFAATin onun izni olmadan asla gerçekleşmeyeceğini bu yüzden de gerçek ŞEFAAT sahibi allah'a kulluk etmelerini istemekte ve ardından da bunun düşünülmesi gereken bir olay olduğunu hatırlatmak için ''düşünmüyor musunuz?" diye sormaktadır.

ŞEFAATın ancak ''izinle'' olabileceğini ifade eden böyle ayetler, ''izin'' söz konusu olduğuna göre ŞEFAATın da söz konusu olduğu imajını bizlere vermektedir. fakat, kur'an bu ŞEFAATı da muallakta ve insanların müdahalesine açık bırakmamıştır. önce aşağıdaki ayeti okuyalım:



o gün rahmanın izin verip sözünden hoşlandığı kimseden başkasına ŞEFAAT fayda vermez. (20:109)
o'nun huzurunda o'nun izin verdiği kimselerdenİ başkasına ŞEFAAT fayda vermez. (34:23) ."


yukardaki ayetlerden rahman'ın "izin vermesi''nin 'meleklerin mü'minlere yardım etmesine izin vermesi" anlamında olduğunu rahatlıkla anlayabilmekteyiz. son olarak şunu söyleyebiliriz; müslümanlar ŞEFAATı ancak allah'tan beklemelidirler. bizlere yardım edecek ve bağışlayacak olan da ancak o'dur. İşte bu yüzden namazlarımızda;

''yalmz sana kulluk eder ve yalnız senden yardım dileriz (1:4)
 
Üst Alt