Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Cehennem korkusundan ölmek

CE_Neferi69

New member
Katılım
27 Ocak 2009
Mesajlar
423
Tepkime puanı
852
Puanları
0
Konum
Almanya / Baden-Württemberg
Cehennem korkusundan ölmek

Dinâr el-Iyâr´in Kıssası



Allâhu Teâlâ Kur'an-ı Kerimde <<Hicr suresi 92-93 Ayet>> söyle buyurmaktadır: "Allahu Teala insanları Ahirette, Dünyada yaptıklarından hesaba çekecektir…"


Dinâr el-Iyâr ismi ile bilinen bir kişi vardı bir de bu adamın saliha bir annesi vardı. Annesi ona hep nasihat ederdi ve kötü olan şeylerden uzak durmasını söylerdi, önceleri annesini nasihatlerini kabul etmezdi. Bir gün gece yürürken mezarlığın önünden geçti, yerden bir kemik aldı, o kemik elinde ufalandı aynı toprak gibi tane tane yere döküldü. Bu ölmüş bir insanin kemiği idi, bunu görünce dehşete kapıldı: "Ey Dinâr senin bu gidişatın nereye" dedi ve tövbe etmeye karar verdi.


Namazın kıblesi Kabe'dır, Duaların kıblesi de semalardır. Bu yüzden ellerini açtı ve göklere bakarak Allâh’a şöyle yalvardı "Yâ Allâh her şeyimi sana teslim ettim, kabul eyle bütün hallerimi sana teslim ettim kabul eyle, tövbemi kabul eyle, bana rahmet eyle“. Daha sonra eve döndüğünde rengi ve hali değişmişti, gördüğü o kemikten çok etkilenmiş ve ibret almıştı…


Annesine dedi ki: "Ey Annem! Kaçan bir köleyi sahibi yakaladığında ona ne yapar?" Annesi ona dedi ki: "Kalın keçeden elbise giydirir, kuru ekmek ve ekşi yoğurt gibi yemeğini lezzetsiz verir, ellerini ayaklarını da bağlar"
Annesinin verdigi bu cevaba, Dinâr: "Bana sert keçeden bir cübbe gerekli ve bana kaçan köleye ne yapılıyorsa onun aynısını yap" dedi.


Annesi de Dinâra aynen öyle yaptı, ellerini ve ayaklarını bağladı. Gece olunca Dinâr çok ağlardı ve kendi kendine: "Vay haline ey Dinâr, vay senin haline…Cehennem ateşi karşısında dayanmaya gücün var mı?, nasıl Rabbine karşı asi oldun nasıl???" diyerek sabaha kadar ağlardı.


Annesi onun bu haline çok üzülüyor, görünce: "Kendine karşı biraz daha yumuşak ol, acı kendine” diyordu. Oğlu bunun üzerine annesine şunları söyledi: "Uzun günlerde rahata erişmek için, bu kısa günlerde yorulmayı isterim, uzun günlerdeki rahatlığım için birak da biraz yorulayım, yarın uzun bir durağım olacak, Rabbime hesabımı verdiğimde, bana ne yapılacak? Cehenneme girdirileyim emri mi verilecek yoksa Cennete girdirileyim emri mi verilecek bilmiyorum"
Annesi yine, "Oğlum kendini biraz rahat ettir” diyordu. Dinâr annesine dedi ki: "Ben dünyadaki rahatlığı aramıyorum, yarın hesap gününde, insanlarla sürüklendiğimizde, ben cehennemliklerle sürüklensem sende cennetlik olsan düşünsene ey annem! Ne olur o zaman benim halim…?!”


Annesi artık onu kendi haline bıraktı, Dinâr ağlamaya devam etti, bazı gecelerde hep aynı ayeti okur kendinden geçerdi: "Allah’u Teala insanları Ahirette, Dünyada yaptıklarından hesaba çekecektir" ve yine bayılıncaya kadar bu manadaki ayeti okudu.


Bayılmıştı ve annesi ona seslendi, O ise cevap veremedi, annesi ona dedi ki: "Ey gözümün bebeği, sevgili yavrum seninle nerede karsılaşacağız?” Dinâr hafif bir ses ile annesine cevap verdi ve dedi ki: “Ey annem! Kıyamet gününde, kıyametin duraklarında beni göremezsen, iste o zaman beni Cehennemin bekçisi Malik'e sor". Sonra derin bir nefes aldı ve ruhunu teslim etti.


Ölmüştü Dinâr, hem de ateşin korkusundan Cehennemin şiddetli azabından korktuğundan öldü… Annesi onu yıkadı, kefenledi ve dışarıdaki insanlara söyle seslendi:
"Ey İnsanlar! Gelin, gelinde ateş korkusundan, cehennem korkusundan ölenin cenaze namazını kılın!”
Her taraftan insanlar geldiler. Rivayet eden alimler dediler ki: "Öyle bir kalabalık o zamanda daha hiç görülmemiştir". Onu mezara koyduktan sonra, bazı arkadaşları Dinâr'ı rüyalarında gördüler. Gördüler ki başında yeşil hulle vardı, cennette yürüyordu ve hep okuduğu o ayeti okuyordu: "Allah’u Teala insanları Ahirette, Dünyada yaptıklarından hesaba çekecektir“ manasındaki ayeti.


Ve yemin ederek şöyle diyordu:
"Allah beni sorguya çekti, beni affetti,
tövbemi kabul etti, ve bana rahmet etti.
Bunu anneme haber edin“

(ALINTI)
 
Üst Alt