B
Canım Hocam
Canından daha fazla seviyordun bu milleti,
Kabullenemedin bu çağda düştüğü zilleti.
“Kurtulmak lazım” dedin şu düştüğümüz bataktan,
Koşturdun insanları kaldırmak için yataktan.
Çıktın kürsüye bizim için ağladın yıllarca,
Bu da yetmedi, derdinden bayıldın defalarca.
Vakfetmiştin sen davana, hizmete hayatını
Kabullenemediler şerliler kutlu adını.
Koymuşlardı hapse anarşistlerin arasına,
Yoktu suçun, karar verdi hakimler beratına.
****enden sonra rastladık duvarlarda ismine,
Bakıp bakıp gözyaşları döküyorduk resmine.
Canım Hocam, senin resminin orada işi neydi?
Yüce adının yeri bizim gönüllerimizdi.
Sonra yetmedi yazdılar mafya listelerine,
Çünkü yüz vermedin menfaat şebekelerine.
Halbuki değil kendin, kardeşlerin için bile,
Onlar için çok zor olacağını bile bile.
Dedin “Allahım fazla mal ihsan etme onlara
Hizmette sebep olur bu başka sıkıntılara!”
Çağırdın bir gün önde gelen talebelerini,
Yasakladın onların çok mal edinmelerini.
Kefen parasını bile çok bulmuştun kendine,
Her şeyini vermiştin milletin dirilişine.
Bir eş bile düşünemedin şahsi hayatında,
Buldun kendini belini büken yükün altında.
İşin zorluğunun oluşturduğu hafakanlar,
Yapmıştı vücudunda bin bir türlü hastalıklar.
Bak, ahir ömründe gördüler neyi sana reva,
Bizde iş yok, olamadık senin derdine deva.
Gurbet yolları görünmüştü bu halinde sana,
Türkiye’den ayrılmıştın yüreğin yana yana.
Buradan ayrılırken giymiş olduğun elbiseni,
Kokluyordun bazen dindirsin diye hasretini.
Kavanozların içinde getirilen topraklar,
Sanki cennet ülkene olan özlemini saklar!
Bizim için katlandınız tüm bu sıkıntılara,
Cevabımız var yaptığınız fedakarlıklara.
Aramızda olsa da aşılması zor bir duvar,
Size olan hasretinden her gün ağlayanlar var.
Sizden dolayı alnımız açık, başımız da dik,
Biz sizin kurmuş olduğunuz potada eridik.
Sanki Akabe’de farzediyoruz kendimizi,
Tekrarlıyoruz bağlılık olan sözlerimizi.
Hiçbir şey engel olamayacak bu davada bize,
Ne iş düşüyorsa yapacağız üzerimize.
Zaman ve mekan asla eskitemeyecek bizi,
Yer gök şahit olsun mahcup etmeyeceğiz sizi.
Mustafa Arslan
Canından daha fazla seviyordun bu milleti,
Kabullenemedin bu çağda düştüğü zilleti.
“Kurtulmak lazım” dedin şu düştüğümüz bataktan,
Koşturdun insanları kaldırmak için yataktan.
Çıktın kürsüye bizim için ağladın yıllarca,
Bu da yetmedi, derdinden bayıldın defalarca.
Vakfetmiştin sen davana, hizmete hayatını
Kabullenemediler şerliler kutlu adını.
Koymuşlardı hapse anarşistlerin arasına,
Yoktu suçun, karar verdi hakimler beratına.
****enden sonra rastladık duvarlarda ismine,
Bakıp bakıp gözyaşları döküyorduk resmine.
Canım Hocam, senin resminin orada işi neydi?
Yüce adının yeri bizim gönüllerimizdi.
Sonra yetmedi yazdılar mafya listelerine,
Çünkü yüz vermedin menfaat şebekelerine.
Halbuki değil kendin, kardeşlerin için bile,
Onlar için çok zor olacağını bile bile.
Dedin “Allahım fazla mal ihsan etme onlara
Hizmette sebep olur bu başka sıkıntılara!”
Çağırdın bir gün önde gelen talebelerini,
Yasakladın onların çok mal edinmelerini.
Kefen parasını bile çok bulmuştun kendine,
Her şeyini vermiştin milletin dirilişine.
Bir eş bile düşünemedin şahsi hayatında,
Buldun kendini belini büken yükün altında.
İşin zorluğunun oluşturduğu hafakanlar,
Yapmıştı vücudunda bin bir türlü hastalıklar.
Bak, ahir ömründe gördüler neyi sana reva,
Bizde iş yok, olamadık senin derdine deva.
Gurbet yolları görünmüştü bu halinde sana,
Türkiye’den ayrılmıştın yüreğin yana yana.
Buradan ayrılırken giymiş olduğun elbiseni,
Kokluyordun bazen dindirsin diye hasretini.
Kavanozların içinde getirilen topraklar,
Sanki cennet ülkene olan özlemini saklar!
Bizim için katlandınız tüm bu sıkıntılara,
Cevabımız var yaptığınız fedakarlıklara.
Aramızda olsa da aşılması zor bir duvar,
Size olan hasretinden her gün ağlayanlar var.
Sizden dolayı alnımız açık, başımız da dik,
Biz sizin kurmuş olduğunuz potada eridik.
Sanki Akabe’de farzediyoruz kendimizi,
Tekrarlıyoruz bağlılık olan sözlerimizi.
Hiçbir şey engel olamayacak bu davada bize,
Ne iş düşüyorsa yapacağız üzerimize.
Zaman ve mekan asla eskitemeyecek bizi,
Yer gök şahit olsun mahcup etmeyeceğiz sizi.
Mustafa Arslan