Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Cahiliyenin Organik Yapisi

sinang

New member
Katılım
10 Eyl 2006
Mesajlar
1,628
Tepkime puanı
276
Puanları
0
Konum
bezm-i ezelden
بســـم الله الرحمن الرحيم

"Kâfirler, peygamberlerine dediler ki: Muhakkak sizi kendi toprağımızdan süreceğiz veya dinimize geri döneceksiniz. Böylelikle Rableri kendilerine vahyetti ki: — Şüphesiz biz zulmedenleri helak edeceğiz." (İbrahim Sûresi, 14/13)

Allahu Teâla burada İslâm ile cahiliyye arasındaki savaşın tabiatını ve gerçek içeriğini bize bildiriyor. Cahiliyye hiçbir zaman İslamın başlı başına bir yapıya sahip olmasını istemez. Ve buna hiçbir şekilde müsaade etmez. İslam'ın cahiliyyeden bağımsız olarak bir varlık göstermesine tahammül edemez. İslam bir barış istese dahi cahiliyye buna yanaşmaz.

Bununla beraber İslamın kendi başına bağımsız bir yapıya sahip müstakil ve örgütlü bir cemiyet halinde ortaya çıkması da kaçınılmazdır. İşte cahiliyyenin kesinlikle göz yummadığı ve hazmedemediği budur...

Bunun içindir ki, kâfirler peygamberlerinden sadece davetlerinden vazgeçmelerini istemekle yetinmiyorlar, bununla beraber kendi dinlerine dönmelerini, kendi cahili toplumlarına katılmalarını, o toplum içerisinde eriyerek müstakil bir varlık görüntüsü içine girmelerini istiyorlar. Fakat bu dinin tabiatı gereği Allah'ın davetçilerine yasakladığı da budur. Bunun için Peygamberler onların bu isteklerini kabul etmemişlerdir. Çünkü bir müslümanın, içinden tamamen ayrıldıktan sonra tekrar cahiliyye toplumuna katılması mümkün değildir.

Zalim ve zorba kuvvetler tecavüze yeltendikleri zaman artık ne davetin ne de delil göstermenin anlamı kalmaz. Böyle durumlarda Allah peygamberlerini cahiliyyenin eline teslim edecek de değildir.

Cahiliyye organik yapısının tabiatı gereği, bir müslüman unsurun kendi bünyesinde, müstakil bir biçimde hareket etmesine asla müsaade etmez.

Şayet bu müslüman unsurun çalışması ve tüm hareketleri cahiliyye cemiyetinin faydasına, kökleşmesine ve gelişmesine sebep oluyorsa bu başka.

Cahiliyye toplumunun içine sızarak, onun organik yapısı ve mekanizmaları içerisinde yer alarak davalarına hizmet edebileceklerini, dinleri için birtakım faaliyetlerde bulanabileceklerini düşünenler cahiliyye cemiyetinin tabiatını anlayamayan kimselerdir. Cahiliyye toplumunun tabiatı, içerisinde yeralan her bireyi bu toplumun kendi yararına, onun sisteminin ve dünya görüşünün kökleşmesi uğruna çalışmaya zorlar.

İşte bunun için seçkin peygamberler, Allah onlarla kavimlerinin arasını açtıktan sonra tekrar onların aralarına dönmeyi reddediyorlar.

Durum bu noktaya gelince artık üstün kuvvet devreye giriyor. Korkunç ve öldürücü darbesini indiriyor beyinlere. Hiçbir insanın, despotun ve diktatör zorbanın karşı koyamayacağı darbeyi.

Rableri de onlara vahyetti:

"Biz zalimleri kesinlikle yokedeceğiz."

"Onlardan sonra yeryüzüne sizi yerleştireceğiz. Bu makamımdan ve tehdidimden korkanlar içindir." (İbrahim Sûresi, 14/14)

Fakat şu noktayı unutmamamız gerekir ki:

Peygamberlerle kavimlerinin arasını ayıran bu üstün kuvvet ancak ve ancak peygamberlerin kavimlerinden tamamen uzaklaşmalarından sonra meydana gelir. Müslümanlar Allah'ın onları kurtarmasından sonra ve tekrar kavimlerinin dinine dönmekten yüzçevirdikleri zaman...

Dinleri ile özel, İslami toplumları ile, kendilerine has yönetim biçimleri ile apayrı bir yapı olarak varlıklarını sürdürmede; ısrarlı olduktan sonra...

Müslümanların kendi milletlerinden akide esasları üzerine ayrılarak tek bir kavim, inançları ayrı, sistemleri ayrı, bağlandıkları otoriteler ayrı, liderleri ayrı iki toplum haline geldikleri zaman...

İşte bunlardan sonra en büyük kuvvet bitirici darbesini indirmek, mü'minleri tehdit eden tağutları devirmek müminleri yeryüzüne yerleştirmek, kendilerine zafer ve egemenlik vereceğine ilişkin yüce Allah'ın gerek peygamberlerine gerekse onunla birlikte müminlere yönelik vaadini ortaya çıkarmak için devreye girer. Ancak müslümanlar cahiliyye ile içiçe iken onun sistemine ve o sistemin koymuş olduğu kurallara bağlı kalarak çalışıyorlarken, ondan tamamen ayrılmamışken, bağımsız ve organik bir İslami yönetim altında bağımsız ve organik bir hareket olarak belirginleşmemişken ilahi kuvvetin devreye girmesi asla sözkonusu değildir.

Rableri de onlara vahyetti:

"Biz zalimleri kesinlikle yokedeceğiz."
 

Elifnisa

New member
Katılım
29 Eki 2007
Mesajlar
483
Tepkime puanı
241
Puanları
0
Yaş
44
Konum
istanbul
Cahiliyyenin Organik Yapısı

Cahiliyyenin Organik Yapısı

"Kâfirler, peygamberlerine dediler ki: Muhakkak sizi kendi toprağımızdan süreceğiz veya dinimize geri döneceksiniz. Böylelikle Rableri kendilerine vahyetti ki: — Şüphesiz biz zulmedenleri helak edeceğiz." (İbrahim Sûresi, 14/13)

Allahu Teâla burada İslâm ile cahiliyye arasındaki savaşın tabiatını ve gerçek içeriğini bize bildiriyor. Cahiliyye hiçbir zaman İslamın başlı başına bir yapıya sahip olmasını istemez. Ve buna hiçbir şekilde müsaade etmez. İslam'ın cahiliyyeden bağımsız olarak bir varlık göstermesine tahammül edemez. İslam bir barış istese dahi cahiliyye buna yanaşmaz.
Bununla beraber İslamın kendi başına bağımsız bir yapıya sahip müstakil ve örgütlü bir cemiyet halinde ortaya çıkması da kaçınılmazdır. İşte cahiliyyenin kesinlikle göz yummadığı ve hazmedemediği budur...
Bunun içindir ki, kâfirler peygamberlerinden sadece davetlerinden vazgeçmelerini istemekle yetinmiyorlar, bununla beraber kendi dinlerine dönmelerini, kendi cahili toplumlarına katılmalarını, o toplum içerisinde eriyerek müstakil bir varlık görüntüsü içine girmelerini istiyorlar. Fakat bu dinin tabiatı gereği Allah'ın davetçilerine yasakladığı da budur. Bunun için Peygamberler onların bu isteklerini kabul etmemişlerdir. Çünkü bir müslümanın, içinden tamamen ayrıldıktan sonra tekrar cahiliyye toplumuna katılması mümkün değildir.

Zalim ve zorba kuvvetler tecavüze yeltendikleri zaman artık ne davetin ne de delil göstermenin anlamı kalmaz. Böyle durumlarda Allah peygamberlerini cahiliyyenin eline teslim edecek de değildir.
Cahiliyye organik yapısının tabiatı gereği, bir müslüman unsurun kendi bünyesinde, müstakil bir biçimde hareket etmesine asla müsaade etmez.
Şayet bu müslüman unsurun çalışması ve tüm hareketleri cahiliyye cemiyetinin faydasına, kökleşmesine ve gelişmesine sebep oluyorsa bu başka.

Cahiliyye toplumunun içine sızarak, onun organik yapısı ve mekanizmaları içerisinde yer alarak davalarına hizmet edebileceklerini, dinleri için birtakım faaliyetlerde bulanabileceklerini düşünenler cahiliyye cemiyetinin tabiatını anlayamayan kimselerdir. Cahiliyye toplumunun tabiatı, içerisinde yeralan her bireyi bu toplumun kendi yararına, onun sisteminin ve dünya görüşünün kökleşmesi uğruna çalışmaya zorlar.
İşte bunun için seçkin peygamberler, Allah onlarla kavimlerinin arasını açtıktan sonra tekrar onların aralarına dönmeyi reddediyorlar.
Durum bu noktaya gelince artık üstün kuvvet devreye giriyor. Korkunç ve öldürücü darbesini indiriyor beyinlere. Hiçbir insanın, despotun ve diktatör zorbanın karşı koyamayacağı darbeyi.
Rableri de onlara vahyetti:

"Biz zalimleri kesinlikle yokedeceğiz."
"Onlardan sonra yeryüzüne sizi yerleştireceğiz. Bu makamımdan ve tehdidimden korkanlar içindir." (İbrahim Sûresi, 14/14)

Fakat şu noktayı unutmamamız gerekir ki:
Peygamberlerle kavimlerinin arasını ayıran bu üstün kuvvet ancak ve ancak peygamberlerin kavimlerinden tamamen uzaklaşmalarından sonra meydana gelir. Müslümanlar Allah'ın onları kurtarmasından sonra ve tekrar kavimlerinin dinine dönmekten yüzçevirdikleri zaman...
Dinleri ile özel, İslami toplumları ile, kendilerine has yönetim biçimleri ile apayrı bir yapı olarak varlıklarını sürdürmede; ısrarlı olduktan sonra...
Müslümanların kendi milletlerinden akide esasları üzerine ayrılarak tek bir kavim, inançları ayrı, sistemleri ayrı, bağlandıkları otoriteler ayrı, liderleri ayrı iki toplum haline geldikleri zaman...
İşte bunlardan sonra en büyük kuvvet bitirici darbesini indirmek, mü'minleri tehdit eden tağutları devirmek müminleri yeryüzüne yerleştirmek, kendilerine zafer ve egemenlik vereceğine ilişkin yüce Allah'ın gerek peygamberlerine gerekse onunla birlikte müminlere yönelik vaadini ortaya çıkarmak için devreye girer. Ancak müslümanlar cahiliyye ile içiçe iken onun sistemine ve o sistemin koymuş olduğu kurallara bağlı kalarak çalışıyorlarken, ondan tamamen ayrılmamışken, bağımsız ve organik bir İslami yönetim altında bağımsız ve organik bir hareket olarak belirginleşmemişken ilahi kuvvetin devreye girmesi asla sözkonusu değildir.
Rableri de onlara vahyetti:
"Biz zalimleri kesinlikle yokedeceğiz."
 
Üst Alt