Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Çağımızın Vebası 'Gıybet'

muhammet

New member
Katılım
22 Şub 2007
Mesajlar
830
Tepkime puanı
14
Puanları
0
Yaş
49
21. Yüzyılın, içinde bulunduğumuz şu günlerde size ilk insan ADEM (A.S.)dan bu günümüze kadar gelen bir hastalıktan yani gıybetten bahsedeceğim. Gıybet bir kimsenin gıyabında, hoşlanmayacağı bir söz söylemek, çekiştirmektir.
Gıybet, bir kimsenin arkasından, hoşuna gitmeyecek şeyleri söylemek, başka bir deyimle, kendimize söylendiği zaman hoşlanmayacağımız bir şeyi, din kardeşimiz hakkında arkasından konuşmamız anlamına gelir. Halk arasında dedikodu, gıybet ile aynı anlamda kullanılır.
Gıybet, insan veya insanla ilgili birtakım şeyler üzerinde olur. Kişinin bedeni, nesebi, ahlâkı, işi, dini, dünyası, elbisesi, evi, bineği... gıybet konusu olabilir. Gözün şaşılığı, saçların döküklüğü, uzun veya kısa boyluluk, siyah veya sarı renkte olmak... Bunlardan alaylı bir şekilde bahsedilmesi söz konusu kişinin kalbini kırar.
Kur'an ve Sünnet, gıybeti yasaklamıştır: "Bir kısmınız diğerlerinizin gıybetini yapmasın. Sizden biriniz ölmüş kardeşinin etini yemek ister mi? Bundan tiksindiniz değil mi?" (el-Hucurat, 49/12); "Gıybet, kardeşini hoşuna gitmeyecek şekilde anmandır" (Tirmizî, Birr, 23; Dârimî, Rikat, 6; Mâlik, Muvatta, Kelâm,10; Ahmed b. Hanbel, II, 384, 386
Evet kardeşimizin ölü etini yer misiniz? sorusuna büyük bir tepkiyle hayır der ve tiksinti duyarız. Büyük günahlardan olduğunu yapılmaması gerektiğini söyler ve iki dakika sonra bir Müslüman kardeşimizden bahsedilecek olursa hele birde hatasını görecek olursak hemen hastalığımız olan gıybete başlarız.Halbuki H.Z.MEVLANA “başkalarının kusurlarını örtmekte gece gibi ol ’’ der. Ama biz toplum olarak bu hastalığa öyle bir yakalanmışız ki, yakamızı bırakmıyor , nefsimizin esiri oluyoruz. "Her kim gıyabında kardeşinin kusurlarını söyletmezse, kıyâmet gününde Allah da onun kusurlarını örtmeyi tekeffül eder" (İbn Ebi'd-Dünya).
- "Ey kalbiyle değil, sadece diliyle iman edenler topluluğu! Müslümanların gıybetini yapmayınız, ayıplarını araştırmayınız. Zira kim kardeşinin ayıp ve kusurlarını araştırırsa Allah do onun kusurlarını araştırır. Allah, kimin kusurunu araştırırsa onu evinin içinde bile olsa rezil ve rüsva eder (Ebû Dâvud, İbn Ebî Dünya).
İslam dininde kardeşlik olgusunun, "Müminler ancak kardeştir. İhtilaf ettikleri zaman, iki kardeşinizin arasını düzeltin; ve sakının ki, merhamet olunasınız" (el-Hucurat, 49/10) ilâhi buyruğu ile kurulmuş olması, İslâm toplumunu bu iman kardeşliği üzerinde yükselen güçlü bir toplum yapmaktadır. Böyle bir toplumda gıybet yoktur. Çünkü, Hz. Peygamber (s.a.s)'in buyurduğu gibi, "Mümin müminin aynasıdır. Mümin iki el gibidir, birisi diğerini temizler." Bu ölçüler, toplumu fitne ve bozgunculuktan uzak tutar.
Gıybetin sebepleri:
İntikam duygusunu tatmin, Arkadaşlara muvafakat, Gösteriş ve büyüklük; başkalarını küçültme, kendini büyütme, Kıskançlık, Hoşça vakit geçirmek, güldürmek için başkalarının ayıp ve kusurlarının ortaya serilmesi, Küçük düşürmek için alay (Gazzâlî, İhyâu Ulûmiddin, Trc: Ali Arslan, İstanbul 19'72; VI, 522 vd).
Gıybetten korunmak için kişinin öncelikle kendi kusurlarıyla uğraşması gerekir. Şuralarda gıybet câizdir:
1) Haksızlık karşısında: "Hak sahibinin söz hakkı vardır" (Buhârî, Müslim).
2) Fetva istemede: Utbe kızı Hind, Resulullah'a gelerek kocası Ebû Süfyan'ı cimriliğiyle, çok az nafaka bırakmasıyla çekiştirmiş ve kocasının malından haberi olmadan alıp alamayacağını sormuştu. Allah Resulu de "Sana ve çocuğuna yetecek miktarda, iyilikle al" buyurdu.
3) Bir kimseyi kötülükten menetmek:
4) Kişiyi meşhur olan lakabıyla anmak.
5) Kişinin fısk-u fücûrunu alenen yapması, yaptıklarından dolayı gurur duyması, yaptıklarının söylenmesinden dolayı üzüntü duymamasıdır. Yaptıklarıyla övünmesi yüzünden onları anmak gıybet sayılmaz.
Gıybetçinin günâhtan kurtulması için pişmanlık duyması, tövbe etmesi, gıybetini yaptığı kimse ile helâlleşmesi gerekir. Gıybeti yapılan da merhametli davranır, affeder. Düstur: "affa yapış(mak), iyiyi emret(mek), cahillerden uzak ol(maktır) (el-A'râf, 7/ 199). Kur’an ve sünneti uygulayıp kendimize rehber olarak görmemiz lazım. Tabi biz aslında toplum olarak Kur’an, hadis ve ilmihal okumayı kendimize alıştırıp, islamiyeti öcü gibi değil de, ALLAHÛ TEÂLA (CC) tarafından vahiy yolu ile indirilen, peygamberler tarafından tebliğ edilen, insanların dünyada ve ahirette kurtuluşuna vesile olan din olarak görmeliyiz.
İslam dininde hiç bir zaman kulaktan dolma bilgilerle bir yere varamayız muhakkak kur’an, hadis ve ilmihal okumamız lazım.Acaba kaçımızın evinde ilmihal ve hadis kitabı vardır. Yüzdeye vursak bizi çok düşündürecek bir rakam çıkması mümkündür.Kur’an demiyorum çünkü her evde Kur’an vardır.Ama duvar da asılı olan yüce kitabımız Kur’anı okuya biliyor muyuz ? Onun hakkını vere biliyor muyuz? Bu işler lafla olmaz kardeşlerim ,uygulamak lazım, çağımızın bu hastalığını yeneceksek, rabbimizin yolundan gideceksek, gelin bu gıybeti yapmayalım. cumanız mübarek olsun ALLAH’IN rahmeti selameti üzerinize olsun.
 
Üst Alt