Artniyetle sorulmuş olma ihtimali olan bir soru ki burda 50 yaşından murad edilen Resulullah efendimiz ise efendimiz 53 yaşındaydı , 9 yaşından murad edilende Ayşe validemizse şayet caizdir. Ki kısaca şunu söyliyebiliriz ki erkek erkek olduğunda bayanda bayan olduğunda her yaştan insanlar evlenmesinde bir sakınca yoktur caizdir. Olaya duygusal yaklaşarak kendinden yaşca büyük bir bayan ile evlenen erkek ve kendinden ziyade yaşca küçük bir bayanla evlenmesinde dini bir sakınca yoktur. Bir birine nikah düşen buluğu ermiş her erkek ve bayan evlenebilir yaş sınırı yoktur. Onun için sizin bu corafyada 9 yaşındaki bir kızla evlenmeniz caiz değildir sebebide buluğa erip hayz görmemiş olmasıdır. Hayz gören ve şuuru ile sizinle evlenmeyi kabul eden bir bayanla evlenmenizde bir dini sakınca yoktur yaş farkına bakılmaz. Bu tür garip soruların ardına sığınarak ufak tefek karmaşıklıklar oluşturmaya çalışmak da insanın başına dünya ve ahirette iş açar. Bu topraklarda daha düne kadar beşik kertmesi denen bir adetleri vardı kundakta ki bebeği nikahlıyorlardı kimse buna bişey demezken bu millete ne oluyorki en güzel örnek olan resulullah efendimizi eleştiriye gitmeye çalışıyorlar ; Âişe Vâlidemizin, altı veya yedi yaşındayken nişanlandığı, on yaşındayken de evlendiği yönündeki rivayetler,1 onun evlilik yaşıyla ilgili kanaatin oluşmasında bugüne kadar en önemli âmiller olagelmiştir. Bu kanaatin yerleşmesinde, erken yaşlarda evlenmenin o gün oldukça yaygın oluşu ve coğrafi yapının etkisiyle çocuklardaki fizikî gelişmenin daha erken yaşlarda tamamlanması gibi sebeplerin de belirleyici olduğunu unutmamak gerekir. Onun içindir ki konu, dün denilebilecek bir zamana kadar hiç gündeme gelmemiş ve tartışma konusu olmamıştır.
Söz konusu hususu bugün, o günkü şartları nazara almayan ve İslâmı da dışarıdan inceleme konusu yapanlar gündeme getirmekte ve meseleyi kendi zaviyelerinden değerlendirip tenkit etmektedir. Bu farklı duruşa İslâm Dünyasının tepkisi de aynı değildir; bir kısmı, meseleyi olduğu gibi kabul etmenin gerekliliği hususunda ısrar ederken az da olsa diğer bir kısmı, evlendiği dönemde Âişe Vâlidemizin, daha olgun bir yaşta olduğunu ifade etmektedir. Karşılıklı tepkilerin ağırlığını hissettirdiği bu tartışmalar esnasında, her zaman dengenin korunamadığı; tepkilere cevap teşkil etsin denilirken söz konusu rivayetlerin yok sayıldığı veya bu tavra tepki olarak diğer alter natifleri görmezden gelme yanlışlığına düşüldüğü de bir gerçek.
Toplumlar, ortak birikimin neticesinde hâsıl olan örflere göre yön bulurlar ve bunların hesaba katılmadığı yerde, o toplum hakkında karar verme konumunda olanların isabetinden söz etmek oldukça zor, hatta imkânsızdır.
Meseleye bu zaviyeden bakıldığında, Allah Resûlü nün neşet ettiği dönem itibariyle kız çocuklarının erken evlendirildiği ve bu türlü evliliklerde yaş farkının pek önemsenmediği bilinen bir vakadır. Kız çocukları hakkında o günkü toplumun benimsediği olumsuz tavrın ve bu tavrın aileler üzerinde oluşturduğu baskının, bu anlayışı tetiklediği de söylenebilir. Burada, iklim ve coğrafî şartların müsait olması yönüyle çocukların, fizikî gelişimlerini daha erken tamamladığı ve kız çocuklara, kocasının evinde büyümesi gereken birer varlık olarak bakıldığı gerçeğini de unutmamak gerekir. Kaldı ki bu, sadece kız çocuklarıyla ilgili bir mesele değildir; o günkü uygulamalara bakıldığında erkek çocukların da erken yaşlarda evlendirildiği anlaşılmaktadır. Mesela Amr ibn Âs ile oğlu Hz. Abdullahın arasındaki yaş farkı, sadece on ikidir ki bu durumda Hz. Amr, dokuz veya on yaşındayken evlenmiş olmalıdır.
Bu bilgilerden hareketle diyebiliriz ki Âişe Vâlidemiz, dokuz yaşındayken evlenmiş olsa bile ortada garipsenecek bir durum yoktur. Şayet böyle bir husus söz konusu olmuş olsaydı, Zeyneb Vâlidemizle izdivacında fırtına koparmak isteyenlerle, Benî Mustalık Gazvesi dönüşünde ve hiç olmadık yerde Âişe Vâlidemize iftira atanların, onlar açısından önem arz eden böyle bir meseleyi dillerine dolamamaları düşünülemezdi. Sonuç nasıl olursa olsun sadece başlı başına bu bilgi bile, Âişe Vâlidemizin evliliği konusunda olumsuz herhangi bir durumun olmadığını ispat için yeterli bir güce sahiptir.