Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Bu Ayetlere Dikkat:.:.:.:

Mücahid

New member
Katılım
17 Mar 2007
Mesajlar
2,553
Tepkime puanı
223
Puanları
0
Yaş
57
Konum
Tr


1- Ey iman edenler! Benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olanları dost edinmeyin. Onlar size gelen gerçeği inkar etmişken, onlara sevgi gösteriyorsunuz. Halbuki onlar Rabbiniz olan Allah'a inandığınızdan dolayı, Peygamberi ve sizi yurdunuzdan çıkarıyorlar. Eğer siz benim yolumda savaşmak ve rızamı kazanmak için çıkmışsanız, onlara nasıl sevgi gösteriyorsunuz? Oysa ben sizin gizlediğinizi de açığa vurduğunuzu da bilirim. Sizden kim bunu yaparsa doğru yoldan sapmış olur.

2- Onlar sizi ele geçirseler, size düşman olurlar, size ellerini, dillerini kötülükle uzatırlar ve inkar etmenizi isterler.
Mümtehine 1-2


Sure-i celile bu hoş ve etkili çağrı ile başlıyor. "Ey iman edenler!" Kendisine iman ettikleri Rabblerinden gelen bir çağrıdır bu. Kendilerini O'na bağlayan iman adıyla onlara seslenmektedir. Konularının gerçeklerini kendilerine göstermek, düşmanlarının ağlarından, tuzaklarından sakındırmak ve omuzlarına yüklenen görevi hatırlatmak için onlara çağrıda bulunuyor.

Bu sevgi dolu havada onların düşmanlarını kendisinin de düşmanları, kendisinin düşmanlarını onların da düşmanları olarak gösteriyor:"Ey iman edenler! Benim de düşmanım sizin de düşmanınız olanları dost edinmeyin. Onlar size gelen gerçeği inkar etmişken, onlara sevgi gösteriyorsunuz." Böylece müminlerin kendisinden olduğunu ve O'na dayandıklarını hissettiriyor. Kendisine düşmanlık edenlerin onların da düşmanları olduğunu bildiriyor. Müminlerin, bu yeryüzünde O'nun sancağını taşıyan, O'na bağlı olan insanlar olduklarını ifade ediyor. Müminler O'nun dostları ve sevgili kullarıdır. Bu nedenle hem Allah'ın düşmanlarına hem de kendi düşmanlarına dostluk ve sevgi beslemeleri doğru olmaz deniyor.

Müminlere, kendilerinin, dinlerinin ve peygamberlerinin düşmanları olan bu kimselerin işledikleri cinayetleri hatırlatıyor. Onların tüm bunlara karşı nasıl bir düşmanlık beslediklerini, zulüm ve haksızlık yaptıklarını bildiriyor.

"Halbuki onlar Rabbiniz olan Allah'a inandığınızdan dolayı, Peygamberi ve sizi yurdunuzdan çıkarıyorlar."

Bu zalimce cinayetlerden öteye onlar dostluğa ve sevgiye yol açabilecek ne bıraktılar ki? "Onlar hakkı, gerçeği inkar ettiler. Peygamberi ve müminleri yurtlarından çıkardılar. Rabbleri Allah'a inandıkları için. Başka hiçbir şey için değil." Böylece müminlerin kalplerinde inançlarıyla ilgili bulunan bu hatıraları canlandırıyor. Bunlar müşriklerin kendilerine karşı savaş açmalarının başlıca nedenleridir. Müşrikler sırf bu sebepten onlarla savaşıyorlardı. Başka hiçbir sebep yoktu ortada. Burada ayrılığın, sürtüşmenin ve savaşın asıl nedeni de açık bir şekilde ortaya konuyor. Bu da inanç meselesidir. Başka bir şey değil. İnkar ettikleri hakkın, gerçeğin ve yurdundan çıkardıkları peygamberin meselesidir. Uğrunda vatanlarını terkettikleri iman meselesidir.

Mesele bu şekilde köklü olarak ortaya konup ön plana çıkarıldıktan sonra müminlere şu hatırlatmada bulunuluyor Eğer siz Allah'ın rızasını elde etmek ve O'nun yolunda savaşmak için yurtlarınızı terketmişseniz artık sizinle müşrikler arasında herhangi bir dostluğa yer kalmamıştır. "Eğer siz benim yolumda savaşmak ve rızamı kazanmak için çıkmışsanız, onlara nasıl sevgi gösteriyorsunuz?"

Allah'ın rızasını elde etmek amacıyla ve O'nun yolunda savaşmak için yurdundan hicret eden bir insanın kalbinde, bu eylemle birlikte sırf Allah'a inandığı için kendisini yurdundan çıkaran hem Allah'ın hem de O'nun elçisinin düşmanı bulunan kimselerin sevgisi bir arada bulunamaz!

Ardından kalplerinde gizledikleri duygulara karşı onları yumuşak bir şekilde uyarıyor. Hem kendilerinin hem de Allah'ın düşmanlarına karşı gizlice besledikleri sevgiye karşı onları sakındırıyor. Çünkü Allah kalplerin gizli açık her eyleminden haberdardır. "Ben sizin gizlediğinizi de açığa vurduğunuzu da bilirim." Ardından onları korkunç bir şekilde tehdit ediyor. Bu tehdit inanmış kalplere korku ve endişe salıyor: "Sizden kim bunu yaparsa doğru yoldan sapmış olur." Hidayete ve doğru yola ulaştıktan, amacına vardıktan sonra doğru yoldan sapmak kadar hiçbir şey müminleri korkutmaz ve onların kalplerini ürpertemez!

Bu tehdit ve bu uyarı müminlere kendi düşmanlarının gerçek yüzünü gösterme ve onların kendi içlerinde mü'minlere karşı gizledikleri kötülük ve tuzakların gösterilmesinin ortasında geliyor. Sonra düşmanların diğer özelliklerine geçiliyor: "Onlar sizi ele geçirirlerse, size düşman olurlar, size elleri, dillerini kötülükle uzatırlar ve inkar etmenizi isterler."

Müslümanlara zarar verebilecek bir fırsat ellerine geçer geçmez o fırsatı acımasız bir düşman gibi rahatlıkla kullanırlar. Müminlere karşı ellerinden geleni ardlarına koymazlar. Elleriyle ve dilleriyle her tür aracı ve her yolu kullanarak zarar vermeye, eziyet etmeye ve cezalandırmaya çalışırlar.

Bunların hepsinden daha acısı, daha kötüsü ve daha korkuncu ise şudur:

"Ve inkar etmenizi isterler."

İnanmış bir insan için, kafir olmak, dille veya elle uğrayacağı her tür kötülükten ve her eziyetten daha acıdır. Müminin bu değerli hazineyi, iman hazinesini kaybedip küfre dönmesini isteyen herkes ona eliyle ve diliyle işkence eden düşmandan daha kötü bir düşmanlık yapmış olur.

Bir süre küfürde yaşadıktan sonra imanın güzelliğini, tatlılığını ve zevkini tadan, bir süre sapıklıkta bulunduktan sonra imanın nuru ile yolunu aydınlatan, düşünceleri; duyguları ve hisleri ile yolunun doğruluğu ve kalbinin huzuruyla inanmış birinin hayatını yaşayan insan, küfre dönmekten nefret eder, tiksinir. Tıpkı ateşe atılmaktan ürperdiği gibi. Allah'ın düşmanı inanmış adamı iman cennetine çıktıktan sonra onu küfür cehennemine tekrar döndürmek isteyendir. Her yönüyle onarılmış iman dünyasına girdikten sonra onu, harap halde bulunan küfür boşluğuna tekrar bırakmayı arzu edendir.

Bu nedenle Kur'an-ı Kerim inanmış insanların kalplerini yavaş yavaş hem Allah'ın, hem de kendilerinin düşmanlarına karşı bir öfkeyle dolduruyor: "Onlar sizin kafir olmanızı arzu ederler" sözünü söylediği sırada müminlerin kalbindeki öfkeyi zirveye ulaştırıyor.
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
[FONT=Times New Roman, Times, serif][/FONT]
[FONT=Times New Roman, Times, serif]11/86 Eğer mü'min kimseler iseniz, Allah'ın size bıraktığı pay, hakkınızda daha hayırlıdır. Ben sizi gözetlemekle/korumakla/bekçilikle görevli/vekil değilim.[/FONT]
[FONT=Times New Roman, Times, serif]
[/FONT]

[FONT=Times New Roman, Times, serif]6/104 Doğrusu size Rabbiniz'den açık belgeler gelmiştir; kim görürse kendi lehine ve kim körlük ederse kendi aleyhinedir. Ben sizin muhafızınız/bekçiniz değilim.[/FONT]
[FONT=Times New Roman, Times, serif]
[/FONT]

[FONT=Times New Roman, Times, serif]6/107 Eğer Allah dileseydi; onlar şirk koşmazlardı. Hem Biz, seni onların başına bir bekçi yapmadık. Sen, onların üzerine bir vekil de değilsin.[/FONT]
[FONT=Times New Roman, Times, serif]
[/FONT]

[FONT=Times New Roman, Times, serif]4/80 Kim Resûl'e itaat ederse Allah'a itaat etmiş olur. Yüz çevirene gelince, seni onların başına muhafız/gözetleyici/bekçi göndermedik![/FONT]
[FONT=Times New Roman, Times, serif]
[/FONT]

[FONT=Times New Roman, Times, serif]42/6 Allah'tan başka veliler edinenleri Allah daima gözetlemektedir. Sen onlara vekil değilsin.[/FONT]
[FONT=Times New Roman, Times, serif]
[/FONT]

[FONT=Times New Roman, Times, serif]42/48 Eğer yüz çevirirlerse bilsinler ki, Biz seni onlara muhafız/gözetleyici/bekçi göndermedik; sana düşen sadece tebliğdir. Doğrusu Biz insana katımızdan bir rahmet tattırırsak ona sevinir; ama elleriyle yaptıkları yüzünden başlarına bir kötülük gelirse işte o zaman görürsün ki insan gerçekten pek nankördür.[/FONT]
[FONT=Times New Roman, Times, serif]
6/52 Sırf Allah'ın rızasını dileyerek sabah akşam Rab'lerine dua edenleri huzurundan kovma. Onların hesabından sen sorumlu değilsin, onlar da senin hesabından sorumlu değiller. Onları yanından kovduğun takdirde zalimlerden olursun.
[/FONT]

[FONT=Times New Roman, Times, serif]
[/FONT]

[FONT=Times New Roman, Times, serif]10/15 Ayetlerimiz onlara açık açık okununca, bizimle karşılaşmayı ummayanlar, "Bundan başka bir Kuran getir veya bunu değiştir" dediler. De ki: "Onu kendiliğimden değiştiremem, ben ancak, bana vahyolunana uyarım. Ben Rabbime karşı gelirsem, büyük günün azabına uğramaktan korkarım."[/FONT]
[FONT=Times New Roman, Times, serif]
[/FONT]

[FONT=Times New Roman, Times, serif]27/92 Ve Kur'ân'ı okumam emredildi. Artık kim doğru yola gelirse, yalnız kendisi için gelmiş olur; kim de saparsa ona de ki: Ben sadece uyarıcılardanım[/FONT]
[FONT=Times New Roman, Times, serif]
[/FONT]

[FONT=Times New Roman, Times, serif]18/110 De ki: Ben de ancak sizin gibi bir insanım; ancak bana tanrınızın tek bir Tanrı olduğu vahyolunuyor. Rabbine kavuşmayı uman kimse yararlı iş işleşin ve Rabbine kullukta hiç ortak koşmasın.[/FONT]
[FONT=Times New Roman, Times, serif]
[/FONT]

[FONT=Times New Roman, Times, serif]46/9 De ki: Ben peygamberlerin ilki değilim; benim ve sizin başınıza gelecekleri bilmem; ben ancak bana vahyolunana uymaktayım; ben sadece apaçık bir uyarıcıyım[/FONT]
[FONT=Times New Roman, Times, serif]
[/FONT]

[FONT=Times New Roman, Times, serif]6-50 De ki: "Size Allah'ın hazineleri elimdedir, demiyorum; gaybı da bilmiyorum; size, ben meleğim demiyorum, ben ancak bana vahyolunana uyuyorum." De ki: "Görenle görmeyen bir midir? Düşünmüyor musunuz?[/FONT]
[FONT=Times New Roman, Times, serif]
[/FONT]

[FONT=Times New Roman, Times, serif]7-188 De ki: Ben, Allah'ın dilediğinden başka kendime herhangi bir fayda veya zarar verecek güce sahip değilim. Eğer ben gaybı bilseydim elbette daha çok hayır yapmak isterdim ve bana hiçbir fenalık dokunmazdı. Ben sadece inanan bir kavim için bir uyarıcı ve müjdeleyiciyim.[/FONT]
[FONT=Times New Roman, Times, serif]
[/FONT]

[FONT=Times New Roman, Times, serif]13-38 And olsun ki, senden önce nice peygamberler gönderdik; onlara eşler ve çocuklar verdik. Allah'ın izni olmadan hiçbir peygamber bir ayet getiremez. Her şeyin vakti ve süresi yazılıdır.[/FONT]
[FONT=Times New Roman, Times, serif]
[/FONT]

[FONT=Times New Roman, Times, serif]79-42 Senden saatin (kıyametin) ne zaman gelip çatacağını sorarlar.,[/FONT]
[FONT=Times New Roman, Times, serif]
[/FONT]

[FONT=Times New Roman, Times, serif]79-43 Sen nerede, onun vaktini söylemek nerede?[/FONT]
[FONT=Times New Roman, Times, serif]
[/FONT]

[FONT=Times New Roman, Times, serif]28-86 Sen, sana bu Kitap'ın verileceğini ummazdın. O ancak Rabbinin bir rahmetidir. Öyleyse sakın inkarcılara yardımcı olma[/FONT]
[FONT=Times New Roman, Times, serif]
[/FONT]

[FONT=Times New Roman, Times, serif]53-4 O(nun konuşması kendisine ) vahyedilenden başkası değildir.[/FONT]
 

mhmt

New member
Katılım
7 Kas 2006
Mesajlar
2,965
Tepkime puanı
715
Puanları
0
Allah razı olsun..

selametle..
 

keka42

New member
Katılım
16 Mar 2008
Mesajlar
1
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
50
o zaman mevlananin "gel ne olursan ol yine gel ister putperest ister kafir" tamamen bu ayete aykiriymis...
 
Üst Alt