Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Bozukluklarin Kökü Hükümetin Bozukluğu

sinang

New member
Katılım
10 Eyl 2006
Mesajlar
1,628
Tepkime puanı
276
Puanları
0
Konum
bezm-i ezelden
بســـم الله الرحمن الرحيم


Dünyanın her neresinde bir bozukluğa, bir düzensizliğe, rastlasanız şunu bilesiniz ki, bunun aslı ve kökü, hükümetin bozukluğu ve hükümetin düzensizliğinden ileri gelmiştir. Çünkü iktidar, kudret, kuvvet ve servet hükümetin elinde bulunmaktadır. Kanunları hükümet yürütür. İşlerin intizamının hepsi de hükümetin elindedir. Memlekette emniyet, asayiş, hükümet tarafından sağlanır. Huzur ve rahat hükümet tarafından temin edilir. Askeri kuvvet, polis gücü, jandarma ve saire hep hükümetin indindedir. Bunun için yaşayışın her hangi bir sahifesinde, halkın yaşayışının her hangi bir cephesinde bir bozukluk, bir düzensizlik görülecek olursa bu bozukluk ya hükümetin kendisi tarafından gelmiştir yahut da bu bozuklukta hükümetin bir desteği olmuştur. Veya hükümetin ihmaliki bu da yine hükümetin bozukluğu demektir, yüzünden vuku bulmuştur. Nitekim, her hangi bir hususu yürütmek, geçerli hale getirmek işi de yine hükümete aittir. Bu işlere sarf edilecek kuvvet de hükümetin elinde bulunmakladır. Burada misal olarak size bir noktadan bahsedeyim. Meselâ, görüyorsunuz ki, zina artık alelâde işlerden sayılıyor, sokaklarda, caddelerde, her yerde, iffet tüccarları, ticarethanelerini kurmuşlardır, işlerini de pek alâ yürütüp gidiyorlar, kimse de bir şey diyemiyor. Neden? Bunun sebebi nedir? Bunun bir tek sebebi olabilir. Çünkü hükümeti öyle kimseler ellerine geçirmiş olurlar ki, onların indinde zina suç sayılmaz. Kötü bir iş diye düşünülmez. Kendileri de bu fiili irtikâb ederler, başkalarını da irtikâb ettirirler. Böyle olmasaydı, bunun önüne geçerlerdi, buna müsaade etmezlerdi, iffet ticarethanelerini kapatırlardı. Randevu evlerinin kapılarına kilid astırırlardı. Meselâ yine siz görüyorsunuz ki, bir memlekette, tefecilik faizcilik almış yürümüş, yüzde bir kaç yüz faiz alınıyor ve bunu da caiz sayıyorlar. Parası bulunan zenginler, fakir kimselerin kanlarını emiyorlar, sülük gibi sömürüyorlar. Bunun sebebi nedir? Sebebi bir tek şey. Çünkü bu memlekette iş başında bulunan hükümet kendisi tefeci olduğu gibi diğer tefecilere de yardım ediyor. Adliyesinde mahkemelerinde tefecilik yolu ile alacaklı duruma geçmiş bulunan kimselere, değer ve kıymet verilir. Tefecilikle alacaklı olanları himaye edip, tefecilikten borçlanmış bulunanlardan para tahsil ediyor. Bu şekilde bu gibi ülkelerde tefecilerin adına banker denip, riba yemek ayıp sayılmaktadır. Meselâ siz görüyorsunuz ki, bir memlekette, hayasızlık utanmazlık almış yürümüş, ahlâksızlık son derekesini bulmuş, bunun sebebi nedir? Sebebi şudur ki, hükümet eğitim ve öğretim müesseselerini öyle tanzim etmiş öyle düzene koymuştur ki, ahlâksızlık için müsait her ne varsa orada hazırlanmıştır. Ahlâk ve insaniyet namına, sizin kabul ettiğiniz ölçülere oralarda rastlanmaz. Sizin istediğiniz, ahlâk ve insanlık ölçüsünde eğitim ve öğretimi oralarda bulabilir misiniz? Alış verişde dalavere yapılırsa bunu kim önleyecektir? Görüyoruz ki, geçim işinin kapılarının anahtarı hükümetin elindedir. Çalışma imkânlarını hükümet sağlamaktadır. Görüyoruz ki, içinde bulunduğumuz dünya bir şu kadar savaşlar oluyor, kanlar dökülüyor. Bunun sebebi kimdir? İnsan bilgisi bu telâketleri kendi eli ile hazırlıyor ve savaş için silâh yapıyor, insanları bir birleri ile savaştırıyor, insan zahmetinin mahsulünü bir an içinde ateşe atıp yakıyor, çok kıymetli ve değerli porselen kapları bir an içinde taşa çalıp kıracak. Bunlar için de hiç üzülmeyecek. Bunun sebebi nedir? Sebebi şudur ki Hz.Âdem'in çocukları yaratıklar içinde en kötüsü ve en şeraretlisidir. Hem de dünyadaki diğer yaratıkların önderidir. Dünya yaratıklarının da yuları onun iktidarındadır. Kuvvet, kudret onun elindedir. Bunun için de dünyayı istediği tarafa sürükleyip götürür. İlim, servet, zahmet, bilgi, ve her şeyin ne şekilde kullanılacağını insan evlâdı kararlaştırır. Şimdi mesela görüyorsunuz ki, dünyanın her tarafında zulüm ve haksızlık almış yürümüş, zayıf kimselere acıyan yok, halktan hesabı belli olmayan, her gün yeni bir ferman ile ağır vergiler alınmaktadır. Devlet ve hükümet memurları, bol bol maaş alarak koca koca binalarda kaşanelerde keyiflerine bakıyorlar. Tahsil edilen vergiler, savaşlarda kullanılmak üzere, mermilere silahlara sarf ediliyor. Tefeci, arazi sahibi (Köy ağası) Raca, Reis (Başkan = Küçük çapta hükümdar) lâkab sahibleri, ünvan sahibleri, ünvan sahibi olmağa namzed bulunanlar memleketin sözde ileri gelenleri, kürsü sahibleri post nişinler, pir geçinenler, din tüccarları, sinema şirketleri sahibleri, içki tüccarları, fuhuş yuvalarını işletenler, fuhuş kitapları alan ve satanlar, açık saçık mecmua yayanlar, kumarhane işletenler, kumarcılar, almış yürümüşler, yuları koparmışlar, istedikleri gibi gezip dolaşıyorlar bunun gibi daha bir yığın kimseler, Allah kullarının canlarına, mallarına, izzet, şeref ve namuslarına kıymaktadırlar, kimse de kendilerine bir şey demiyor, kimse de bunları bu kötülüklerinden men eylemiyor. Bunun, hep bunların sebebi nedir? Bir tek sebebi vardır.
çünkü hükümet bozuktur da ondan. Kudret ve iktidarı elinde bulunduran kuvvet, bozuktur, fasid olmuştur. Bu elinde kuvvet bulunan nesne kendisi de zulmetmekte, diğer zulüm eden kimseleri de himaye eylemekledir. Zulüm de şunun için icra edilir ki, az çok zulmedilmesi için taraftar kimseler buluna.
Bu misallerden şu mesele sizler için aydınlanmış olur ki, artık hiç bir münakaşa kabul etmeden bilmek gerek, bütün kötülüklerin, bütün bozuklukların esası, temeli ve anası, hükümetin bozukluğudur. Halkın düşüncesinin sapık yola sapması, ahlâkın bozulması, insan kuvvet ve kabiliyetinin yanlış yola sürüklenmesi iş güç, alış verişin dalavere şekli alması, yaşayışın her sahasında kötülük yolu tutulması, zulüm, haksızlık ve zorbalığın alıp yürümesi, kötülüklerin genelleşmesi, ahlâksızlıkların her tarafı sarması, Allah'ın kullarının canlarının kıyılması, bu kötülüklerin hepsinin sebebi nedir? Bir tek şey. Kudret ve iktidarın yanlış ellere tevdi edilmiş olması. Şurası da pek alâ malûmdur ki, iktidarı elinde bulunduran kimseler yanlış yola saparlarsa, yanlışlıklara ve kötülüklere yardımcı olurlarsa, halkın rızkı ve halkın idaresi de onların ellerinde bulunduğundan, halk çoktan eğri ve sapık yol tutmuş olacak ve sadece halkın gidişi bozulmakla kalmaz bu bozulma iktidarı elinde bulunduranlar tarafından da himaye görürler. Tabii böyle olunca da hiç bir düzelme, hiç bir ıslâh, hiç bir iyilik de yapılamaz.
 

kafkaskartali

New member
Katılım
10 Haz 2007
Mesajlar
106
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
54
Konum
Almanya
Evet haklisiniz kardesim.Yalniz bir seyide belirtmek gerek ki.Bizler degismedikce basimizdakilerde degismez.
Sahsen bizler buna müstehakiz ki Allahu Teala Hz.(c.c)leri basimiza bozuk yönetimleri veriyor.Halbuki biz geregi gibi müminler olsak ve cogunlugu teskil etsek.Bu durum cok farkli olur.
 

sinang

New member
Katılım
10 Eyl 2006
Mesajlar
1,628
Tepkime puanı
276
Puanları
0
Konum
bezm-i ezelden
rejim dendiğinde cumhuriyet akla geliyor ki bu doğrudur,cumhur reyi ile yöneticisini seçer,İslam hilafetten daha çok bu yöntemi şura ve seçimi uygun görmüş,inancındayız,kimse Allah'ın halifesi olamaz,yani cumhura kulak vermek zorundadır,Allah reisi cumhuru,meclisi atamaz.demokrasi neyazık ki yanlış anlaşılmış bir olgudur,Aslında İslam yönetiminde cumhur seçtiği kişi veya meclisin uygulamalarını beğenmiyorsa yine kişi ve cemaat ve cemiyetler olarak bu hakkı arayabilir.Bakınız Hz. Ebubekir ra. ümmetin seçtiği bir şura ile reisi cumhur,halife,emirülmüminin oldu,lakin kapısını hergün kişiler veya gurublar,çeşitli cemaatler çalıyor,haksızlık yapıldığını kendilerine dile getirip haklarını arayabiliyorlardı,Hz. Ömer hutbede iken biri çıkıp,cüppesinin hesabını sorabiliyordu.Demokrasi işte cumhuriyet rejimini destekleyici bir hal sağlamaya yöneliktir,lakin İslam yönetimi bunla özdeş değildir dersek evet enazından şuan için öyledir,aslen şuanki cumhururiyetlede özdeş değildir,görünen budur.İnsanlık bazı konularda terakki etti ve eder,şüphesiz imanlar terakki olmadan İslam yönetiminden tamamen olmasa toplumlar hep biraz mahrum kalacaklar.Kur'an bununb için yönetimdeki müminde adalet ve namazı şart koşuyor,imanı zayıf veya olmayan İslam adaletinden buki ilahi adalettir herzaman az yada çok mahrumdur,zalimdir.Namazı burada tevhidi bilinç olarakta elealabiliriz,Allah'a boyuneğiştir bu,nefsine zulm eden nasıl olurda tam adil olur,muhasebe yeteği kavvileşir,imanı hassasiyet kazanır.Demek muhakkak insan toplumlarını insanlar yönetecek,lakin toplumda ve idarede kurbiyet hasıl olmalı,iman insanı insan eder,bu insanlardan oluşan cumhur ise İslami yönetim rahmetine hak kazanır,bir yönüyle..
 
Üst Alt