Borçlarım!.. Ah borçlarım!..

Bugün pek çok Hıristiyan ülke başka bir memlekette elçilik açtığı vakit oraya gönderdiği insanlarına dini telkin için bir papaz da gönderiyor.

Vaktiyle bizim Müslüman ülkeler haricindeki elçiliklerimizde de imamlar istihdam edilir, bunlar hariciye görevlileri arasında önemli bir protokol sırası işgal ederlermiş. Sefaret imamı denilen bu kişiler genelde temsil gücü olan, sesi güzel, çağın gereklerine açık ve bilgili imamlardan seçilir ve gittikleri yerlerde İslamiyet'i temsil ederlermiş. Bugün Diyanet teşkilatının yurtdışındaki vatandaşlarımızın dinî vazifelerini yerine getirebilmeleri maksadıyla gönderdiği imamlarda aynı ölçütleri aradığından şüphe duymuyoruz.
***
Efendim, Tanzimat'ın ünlü siması Mustafa Reşit Paşa'nın oğlu Cemil Paşa, Paris büyükelçisi iken buraya tayin edilen sefaret imamı, gür ve yanık sesli bir adammış. Yabancısı olduğu şehirde, dil bilmediği insanlar arasında bazı akşamlar gariplik hissettikçe bir Yunus ilahisine yahut Niyazi kasidesine başlar, mısraların sonunda da uzun uzun "medet ey!"ler çekermiş. Elçilik binasının yakındaki bir konakta oturan bir kontes gece yarılarına kadar uzayıp giden bu yanık "Medet!... Medet!.."leri duydukça için için üzülür, hatta bazen ağlarmış da. Düşünürmüş ki elçilikteki bir odadan gelen bu "Borçlarım!.. Borçlarım!.." feryatlarının sahibi çok zavallı, fakir ve perişan biri olmalı. Belki onu medetlerinden (mes dettes=borç) kurtarmak gerekir deyip bir gün Cemil Paşa'ya başvurmuş:
- Ekselansları, bir görevliniz geceler boyunca "Borçlarım!.. Borçlarım!..." diye sızlanıp duruyor.
Müsaade buyurulursa bir insanlık hizmetinde bulunmaya hazırım, ne kadarsa meblağı bildiriniz.
Cemil Paşa önce neye uğradığını şaşırmış, ama sonra "mes dettes" kelimesinin "medet" okunuşunu hatırlayarak adamın aslında bir tür neşide söylediğini, bu medetlerin de nakarat olduğunu güç bela izah etmiş. Buna rağmen imamı çağırtıp tembihlemekten de geri durmamış:
- Aman imam efendi, Allah aşkına bundan böyle medetleri pes perdeden çek ve kısalt. - Efendimiz, bir medet de dört elif miktarından az çekilmez ya! - Sen dediğimi dinle, bir elif miktarı çek, yoksa dört elif miktarı rezil olacağız...


İSKENDER PALA