Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Bitmeyen Sırlar

CCCCCC

New member
Katılım
2 Şub 2007
Mesajlar
448
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Evet arkadaşlar size yapılan zikirler ile neler yaşanıp neler anlatıldığını ve benimde yer aldığım rüyalarımızdan bahsedeceğiz.
Öncelikle arkadaşlarla LA İLAHE İLLALLAH kelimesinin tam manasını anlamak için zikretmeye başladık.onunla ilgili hadisler okuduk ve bizim hissettiklerimiz....

önce BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

La ilahe illallah”ın fayda verebilmesi için söyleyen kimsenin bu kelimenin manasını bilip, bu mana gereğince amel etmesi gerekir.

Şeyh Süleyman b. Abdullah bu iddiaya şu şekilde cevap veriyor: İtban’dan (r.a.) Rasulullah (s.a.v.) şöyle dedi:
“Allah kendi rızasını kazanmak için ‘La ilahe illallah’ diyen kimseye Cehennemi haram kıldı.” (Buhari, Rikaak: 6; İstitabe: 9; Müslim, İman: 47; Tirmizi, İman: 17; Ahmed b. Hanbel, Müsned: 4/44.)

Muaz b. Cebel (r.a.) binek üzerinde yolculukta Allah Rasulü’ne (s.a.v.) arkadaşlık ettiğinde Nebi(s.a.v.) ona:
“Ya Muaz!” diye nida etti.
Muaz b. Cebel:
“Buyur Ya Rasulullah! Hazırım” dedi.
Rasulullah (s.a.v.):
“Allah, Allah’tan başka ibadete layık ilah olmadığına ve Muhammed’in onun kulu ve elçisi olduğuna şehadet eden her kula muhakkak ateşi (Cehennemi) haram kılmıştır.” (Buhari, Cihad: 46; Rikaak: 36; Müslim, İman: 49.)


hadislerde kalbinde bir arpa veya hardal tanesi ya da toz zerresi kadar da olsa imandan eser bulunan kimsenin, ateşte ebedi olarak kalmayacağı, “La ilahe illallah” üzere ölenin, cezasını çektikten sonra Cehennemden çıkacağı ve ateşin Allah (c.c.) için namaz kılıp secde eden ademoğlunun secde izlerini yakmayacağı bildirilmiştir.

“La ilahe illallah” diyen salih bir kimse, sihir yapmak ve sihir ehlini doğrulamak, Allah’tan (c.c.) başkasının gaybı bildiğini iddia etmek, kafir ve müşrikleri dost edinmek, din ehliyle alay etmek, din adamlarını düşman edinmek, Allah’tan (c.c.) başkasına kurban kesmek, hakimiyeti Allah’tan (c.c.) başkasına vermek, Allah’tan (c.c.) başkasına dua etmek ve Allah’la (c.c.) kendisi arasında vasıtalar edinmek vb. şeyleri yaparsa “La ilahe illallah”sözü ona hiçbir şekilde fayda vermez.

Kelime-i Tevhîdin hatmi 70.000 dir. Yetmiş bini tamamlamaya hatmi tehlil denir. Ne niyetle yetmiş bine tamamlanırsa Yüce Mevla icabet eder.
Evet bende böyle başladım.Tabiki yukarıdaki şartları sağlayarak.ve 3 günde arkadaşlarla birlikte görmediğimiz rüyalar ve güzellikler gördük ve bulduk.

Birincisi Rüyalar

Rüya deyip geçmeyin rüyalar maneviyatın geldiği en çok yerlerden biridir.Nitekim KUR'AN ın ilk 6 ay vahyi rüyalarla olmuştur.

2.Herkesin göremeyeceği sırlar

Evet kişinin manevi kabileyetine ve en önemlisi ihlas ve ALLAH C.C. ile muhabbetine ve samiyetine denir.Bu kişi ALLAH C..C ile ne kadar zaman ayırıyor ise ALLAH C.C. ona daha fazla zaman ayıracaktır bu da hadislerde mevcuttur.

Peki samimiyet nasıl kurulur.

ALLAH'I ANMAK ELBETTE EN BÜYÜK (İBADET) TİR." Ankebut/45

Siz Beni zikredin ki Ben'de sizi zikredeyim" Bakara/152
Evet bu KUR'AN ayetini bir yere not edin size açıklayacağım.

Zikrimle meşgul olup Ben'den istemeye vakit bulamayanlara isteyenlerden daha çok veririm." Hadis'i Kûdsi (Buhari)
Bunu da not alın :)

Yüce ALLAH C.C. şöyle buyurur:"Beni andığı sürece,dudakları benim Adıma kıpırdadıkça, 'Ben' kulum ile birlikteyim."

Bunuda not alın :)

Her zikri ALLAH’ın C.C. huzuruna Melekler yükseltir “LÂ İLAHE İLLALLAH” ise aracısız, engelsiz ve direk olarak ALLAH’ın C.C. huzuruna çıkar, ALLAH’ın huzurunda söyleyen kişinin mağfiret olunması için inler durur. “LÂ İLAHE İLLALLAH” ile ALLAH C.C. arasında perde yoktur. Cennet’in 8 kapısı üzerinde yazar. Yedi kat gökleri ve yerleri ve içindeki her şeyi ve yaratılmış her şeyi, terazinin bir kefesine koysanız bir kefesine “LÂ İLAHE İLLALLAH” Kelime-i Tevhid’ini koysanız, “LÂ İLAHE İLLALLAH” ağır gelir.

Evet neden LA İLAHE İLLALLAH ile başlayacağımızın nedeni!

Sanırım sizde bazı düşünceler oluştu.ALLAH C.C. andıkça siz onu çağırdıkça oda sizi dinleyecek ve katında sizi anacaktır.hadislerde bize destekçidir.Peki bu samimiyetmi oluyor.Bence en azından bir başlangıç yaptınız kim bilir bunun gücüyle meleklerle belkide pergamberlerle görüşeceksiniz ALLAH C.C. izni ile.

Ebû Mûsâ el-Eş'arî radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Rabbini zikredenle etmeyenin farkı, diriyle ölünün farkı gibidir. "
Buhârî, Daavât 66

Müslim ise bu hadisi şöyle rivayet etmiştir:
"İçinde Allah'ın anıldığı ev ile Allah'ın anılmadığı evin farkı, diriyle ölünün farkı gibidir. "
Müslim, Müsâfirîn 211


Bu kısım önemli arkadaşlar hadislere dikkat edelim.

Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Allah Teâlâ şöyle buyuruyor: Ben kulumun beni düşündüğü gibiyim. Beni zikrettiği zaman onunla beraberim. Eğer beni yalnız başına anarsa, ben de onu yalnız anarım. Şayet beni bir toplulukla beraber anarsa, ben de onu daha hayırlı bir topluluk içinde anarım. "
Buhârî, Tevhîd 15; Müslim, Zikir 2, 19, 50; Tevbe 1. Ayrıca bk. Tirmizî, Daavât 131; İbni Mâce, Edeb 58


Evet önemli yerlerden biri ALLAH C.C. bizi anarsa ne olur?
El-cevap :Neler olmazki

PEKİ NEDEN LA İLAHE İLLALLAH'TAN BAŞLAMALIYIZ
Câbir radıyallahu anh, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'i şöyle buyururken dinledim dedi:
"Zikrin en faziletlisi lâ ilâhe illallah'tır. "
Tirmizî, Daavât 9. Ayrıca bk. İbni Mâce, Edeb 55


Abdullah İbni Büsr radıyallahu anh şöyle dedi:
Bir adam Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem'e hitâben:
- Yâ Resûlallah! İslâmiyet'in emirleri çoğaldı. Bana sıkı sıkıya yapışacağım bir şey söyle, dedi. O da:
- "Dilin hep Allah'ı zikretsin!" buyurdu.
Tirmizî, Daavât 4. Ayrıca bk. İbni Mâce, Edeb 53


LA İLAHE İLLALLAH KUR'AN ın en faziletli kelimesidir.Bu yüzden bizde bunu seçtik ve her arkadaşımız farklı Rüyalar görmeye başladı önce kendimden başlıyorum.ilk etkisini 3 gün sonra yaşadım.Nasılmı geçiyoruz.

RÜYALAR
Ben etkisini şöyle anladım en az bin getiriyordum zikri.3 gün filan geçmişti ki hiç olmadık şeyler başladı.RÜYA!!!
kOLAY KOLAY RÜYA GÖRMEYEN ZAT ŞİMDİ rüyalar görüyordu.2-3 günde bir rüya ben normalde görsemde hatırlamazdım.güzel rüyalar ardını merakla devam ettiriyorduk.Kalbi saf ve temiz arkadaşlarımız o gün rüyasında gördüklerini aynen yaşamaya başladı onlarda şaşırmışlardı.Sanırım maneviyatın hazzını yaşamak bu oluyordu.

Zikrimi arttırdım 3000-5000 gibi bir günde.İnanırmısınız bu bana her gün rüyalar görmemi sağladı.Kimi arkadaşlarım maneviyat gücüyle PEYGAMBERİMİZLE bizzat görüştü ve sesini duyanlar rüyada görenler gibi.

PEKİ BUNLARI ANLATMAN SANA NE KAZANDIRIR denilcek belki

CEVAP
İmam RABBANİ HZ. R.A cennete gittiğini yazıyordu mektubatında.Peki İmam RABBANİ Hz. anlatırken ne kazanıyordu ise bende onu diyeceğim.Merak eden olursa O R.A ALLAH C.C ZAHİR C.C ismini zikrederek o ismin maneviyatını yakalıyor o isim hürmetine cenneti dolaşıyor vesselam.
KİŞİSEL SIRLAR?
 

CCCCCC

New member
Katılım
2 Şub 2007
Mesajlar
448
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Evet İMAM RABBANİ HZ. RA kendi maneviyat gücü cennete götürebilecek kadar ya siz bir günde ne kadar ilerleyebilirsiniz.Bu sizin kalbinize bağlı.

KENDİ GÜCÜNÜ ÖLÇMEK İSTEYENLER?

Bence deneyin ve hissedin.Biz bunu arkadaşlarla yaptık ve farklı sonuç almadık hepimiz farklı rüyalarda farklı dünya işlerinde başarılı olduk.ALLAH C.C. hepsinde işlerimizi kolaylaştırdı.

OKUYANLARDAN ALLAH C.C. RAZI OLSUN

HAYDİ SİZDE KATILIN 70 BİN LA İLAHE İLLALLAH ZİKİR HATİMİNE

devam edeceğim.

Günlük yaşantılarında arkadaşların işleri açıldı.Mesela o gün içinde istediği şeyler gerçekleşiyordu.Benim gün içinde beklemediğim halde 3 işim birden olduğunu hatırlıyorum.

Beni LA İLAHE İLLALLAH zikriyle meşgul eden hadis bu olmuştu
"Her kim yetmiş bin defa LA İLAHE İLLALLAH derse o cehennem azabından kurtulur" diye hadisi okuyunca gözümde çok büyütmmiştim zaten getirmeliyim diyerek besmele ile başlamıştım.

Daha sonra besmele ile ilgili bir hadis ile karşılaştım.

1.5 ayda tamamladım.En çok getirdiğim zaman 7 bin olmuştu o gün çok güzel bir rüya görmüştüm ilk kez böyle bir yer görmüştüm.Değişik geldi ve mutlu uyandım.Artık hem rüya görüyor hemde rüyalarda görünüyordum.Aslında hiç alışıldık değildi abartıdan ziyade şöyle görüyorum.Kim istemez ki HIZIR A.S. ile rüyada konuşmak ne bileyim zaten normalde görmek için bayağı mertebelerde bir veli olmak gerekirken rüyada görmenin tadını yaşamak lazım diye düşünüyorum.

Peki biz zikrimizi nasıl yapmalıyız.
Bir beklentiye girmeden yapmalıyız ve hediye etmeliyiz.

Bize ne kazandırır?
Beklentiye girmek bize ne kazandırır?

Ama iyilikler sevap kötülükler günah ama beklnti olmalımı?
Evet hadisler ve KUR'AN öyle diyor ama ihlaslı salih insan farklı

İhlası bu konuyla nasıl bağlarsın?
Şöyle el verdi ayak verdi yetmedi dünyada gezmene izin verdi yetmedi nefes verdi göz verdi.Peki bütün bunlara rağmen bir beklentiye girmek cennet istemek hakiki ihlas sahibi kişiye yakışır mı?(Takva sahipleri)

Peki biz ne yapmalıyız?
Şunu demeliyiz: ALLAH C.C IM BENİM SEVAPLARA DEĞİL SANA İHTİYACIM VAR.
 

CCCCCC

New member
Katılım
2 Şub 2007
Mesajlar
448
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
İŞTE İMAM-I RABBANİ
MEVZUU :

a) Yüce Allah'ın Zahir ismi ile münasebeti olan hallerin beyanı..

b) Tevhid babında has kısmın zuhuru beyanı..

c) Arşın üstündeki derecelere yükselmenin beyanı..

d) Cennet derecelerinin aşikâr olması..

e) Özellikle bazı velilere ait mertebelerin meydana çıkması..

f) Molla Kasım Ali'nin hali ve diğer müridler..


NOT : İMAM-I RABBANİ Hz. bu mektubu, şeyhi Muhammed Bakibillah'a yazmıştır, İmam-ı RABBANİ Hz. nin şeyhi olan bu zatın künyesi şöyledir: Kâmil şeyh, velayet derecelerine vâsıl, nihayeti bidayetine dere eden bu tarikatta yol gösteren Yüce Hakkın hoşnut olduğu bu İslâm Dini uğruna güç sarfeden şeyhimiz İmamımız Muhammed Baki Billah Nakşibendî Ahrarî..

Yüce Allah, onun pek mukaddes sırrının kudsiyetini artırsın. Temennilerinin de üstündeki nimetlere erdirsin..

***

Bu bir arzuhaldir.. Yani; Mektup.. Kulların en küçüğü Ahmed'den, hal anlatılan makamın yüce katına.. Mübarek emir icabı, kendisinden alınan cesaretle çeşitli halleri anlatılmaktadır.

Şöyleki: Bu tarikat edeplerine dair işlere devamım sırasında, Yüce Allah'ın ZÂHİR ismine bir zuhur yeri olma şerefine erdim; hem de tam manası ile, her şeyden ayrı bir manada.. O kadar ki: Bütün eşyada, tek tek bu tecelliyi gördüm, özellikle kadınların kisvesinde.. Hat-

ta ayrı ayrı her yanlarında.. Bu kadınlar zümresine o kadar ram oldum ki: Anlatamam. Bu ram olma işinde çaresiz bir duruma düştüm.

Bu, öyle bir zuhurdur ki, yalnız bu mahalde olmuştur; bir başka mahalde zuhura geldiği olmamıştır. Ne letaif hususiyetleri (insan duygularının özellikleri) arasında, ne acaip muhassenatı (şaşırtıcı işlerin güzellikleri) meyanında gördüm. Zuhur yerlerinin hiç birinde, asla böyle zuhur olmamıştır.

Hâsılı: Su gibi eridim; bu kadınların elinde eriyip aktım. Anlattığım manada bir tecelli her yemekte ve içmekte, her giyim işinde başka başka oluyordu. Lezzetli mükellef bir yemek sofrasında (veya yenen şeyin kendisinde) bulduğum lezzeti, başkasında bulamadım. Bu değişiklikler, tatlı su ile tuzlu beyninde oluyordu: belki de her şeyde.. Her şeyin tadı, başkalarından ayrı olarak, kendi değişik derecelerine göre kemal hususiyetleri arasındaydı. O kadar ki: Bu tecellilerin özelliklerini yazı ile anlatmak mümkün değildir.

Ancak, huzurunuzda bulunmuş olsaydım, bunları belki dille anlatabilirdim. Halbuki ben, bu tecelliler esnasında (Resulüllah S.A. efendimizin son nefesinde dilediği) refik-ı âlâya müştaktım; ondan başka ele iltifat etmedim. O hale mağluptum; başka yana iltifat gücünü kendimde bulamıyordum.

Bu arada şu durum bana malum oldu; Bu tecelli, tenzihe (sırf varlığa) bağlı nisbete münafi değildir. Çünkü, batın bu nisbetle alâkalıdır. Onun, zahire aslâ iltifatı yoktur. Bu tecelli ile teşerrüf eden zahirdir. Ki o: bu nisbetten yana boştur; muattaldır. Hak adına yemin olsun; batını söyle buldum: Göz, başka yana kayma iptilâsına uğramamıştır. O, bütün bilinenlerden ve zuhurlardan uzak durmuştur. Ancak zahir, kesrete ve ikiliğe dönük olduğu için; bu tecelli saadetine ermiştir.

Belli bir zamandan sonra, bu tecelli, gizli saklı yolu tuttu. Hayret ve cehalet nisbeti, olduğu gibi kaldı. O tecelliler, böylece; sanki, daha önce hiç gelmemiş gibi oldular.

***

Üstte anlatılan halin akabinde, has manada bir fena hali arız oldu. Bu dahi, ilmî manada bir taayyün idi. Ama, taayyün avdetinden sonra zuhur edip anlatılan fena halinde tükenen ilmî taayyün.. O zaman dahi, benlik (ENE) zannından yana hiç bir eser kalmadı..

İşbu anlatılan zamanda, İslâmî yollar belli olmaya, görünmeye başladı; zuhurda gizli şirkin yokluk alâmetleri belirdi. Bu alâmetler, amellerde kusuru ve ertelemeyi görmektir. Keza, niyetlere, bozuk hatıralara ve tehlikelere parmak basmaktır.

Yine bu cümleden olmak üzere, kulluk ve izmihlal (benlik davasının silinmesi) emareleri zuhura geldi..

Allah-ü Taâlâ, teveccühünüzün bereketi ile bizleri kulluk makamının hakikatine ulaştırdı. Yine bu teveccühünüzün bereketi ile arştan öteye yükselmeler çokça olmaktadır.

***

Sonra..

Birinci mertebede bir yükselme oldu. Arştan öte makamlara ulaştım. Hali ile bu yükselme, mesafelerin dürülmesi sonucu meydana geldi. Huld cenneti ve altındakiler müşahede edilir oldu. Tam bu anda hatıra geldi:

— Bazı Hak erenlerin makamını göreyim..

Dedim.. O yana teveccüh edince, onların makamlarına göz ilişti. Görmek arzu ettiğim şahısları o yerde gördüm. Hem de: Mekân, mekânet, (yer, yerleşme) zevk ve şevk cihetinden değişik derecelerine göre.

** *

Sonra..

İkinci derecede bir yükselme oldu. Böylece: Büyük meşayıhın keremli ehl-i beytin, insanların mürşidi Hulefa-i Raşidin'in makamlarından başka Resulüllah S.A. efendimizin has makamı; sair nebilerin, şanlı resullerin değişik makamları, mele-i âlâ arşın fevkinde görüldü..

Bu arada, bir başka yükselme oldu. Ama arşın üstünde bir yükselme idi. Yer merkezinden arşa varan mesafe mikdarı veya az kısa. Hazret-i Hace Bahaeddin Nakşibend'in makamında nihayet buldu. Allah sırrını takdis eylesin.

Bu son gördüğüm makamın ötesinde veya az ilerisinde sayılı bazı meşayih vardı. Meselâ: Şeyh Maruf-u Kerhî, Şeyh Ebu Said Harraz.. Kalan meşayihten bazılarının makamı onun altında; bazılarının makamı da onunla birdi.

Makamları altta olanlardan, şunlar vardı: Şeyh Alâüddevle Simnanî ve Şeyh Necmedin-i Kübra..

Üst makamda olanlar ise şunlardı: Ehl-i Beyt imamları..

Daha yukarıda Hulefa-i Raşidin'in makamları vardı. Allah onlardan razı olsun..

Sair peygamberlerin makamları, Resulüllah S.A. efendimize has makamın bir yanında; ulvî meleklere ait makam ise., diğer yanında idi..

Resulüllah S.A. efendimize has makamın, bütün makamlara nisbetle bir üstünlüğü ve asaleti vardı. Allah-ü Taâlâ ona salât ve selâm eylesin.

işlerin hakikatlerini en iyi bilen Yüce Allah tüm noksan sıfatlardan münezzehtir.

***

Allah'ın inayeti ile, her istediğimde manevî yükselme olmaktadır. Bazı vakitlerdeyse.. istemeden d.e oluyor.. Bu yükselme hallerinde, anlatılan işlerden başka şeyler de müşahede edilir. Bazı yükselmelerdeyse.. değişik izlenimler meydana gelir; onlardan pek çoğu da unutuluyor..

Her ne zaman bazı halleri yazmayı murad etsem; anlatılacağı anda hatıra gelmiyor; böyle bir şey müyesser olmuyor.. Onlar arasında öyle şeyler var ki, görünüşte küçük gibi; ama onun için istiğfar edilmesi gerekli.. Yazmak şöyle dursun.. Onlardan bazıları, bu imlâ esnasında hatırdaydı; ama yazacağım zaman, aklımda kalmadı.. Esasen, bu yazılanlardan fazlasını yazmak da edep dışıdır.

***

Molla Kasım Ali'nin hali pek güzel.. Kendisine istihlâk ve istiğrak (manevî hal) ağır bastı. Tüm cezbe makamlarım geçti; onların üstü makama kadem bastı.

Önceleri, sıfatları asla bağlı görüyordu. Şimdi ise., o sıfatları kendi varlıkları ile, kendisinden uzak görmektedir. Kendi nefsini de "tam manası ile boş görmektedir. O kadar ki: Sıfatların kaim durduğu nuru dahi, kendisine aralıklı görmektedir. Kendisini de, o nurun bir yanında buluyor. Diğer (müridlerin) halleri de, gün gün terakkide devamlıdır. Aziz Allah'ın izni ile, bunları tafsilâtı ile diğer mektuplarda anlatırım.
 
Üst Alt