Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Bir ÖSS MASALI :

casus021

New member
Katılım
30 Ocak 2007
Mesajlar
1,475
Tepkime puanı
380
Puanları
0
Yaş
40
Konum
istanbul
Web sitesi
www.islamportali.net
Bir varmış, bir yokmuş... Parabolik dağların
ardında, seminer kıvrımları gibi uzanan
ırmakların sonunda cyan kadar yeşil,
tanım kümesi kadar büyük bir ülke varmış
. Bu ülkenin kenar ortaylarının kesiştiği
yerde de padişah ordinat’ın sarayı bulunuyormuş.
Padişah, ülkesini adaletle yönetir, kimsenin
dengeye gelmiş tepkimesine karışmazmış.
Bu padişahın güzel mi güzel bir kızı varmış.
Nice soylu soygazlar istemiş de gitmemiş
güzel prenses. Ülke halkı da birlik ve beraberlik
içinde geçinir, karşılıklı elektron alışverişi ile
iyonik bağlar içerisinde bulunurlarmış. Sanki her
biri bir palanga sisteminin elemanıymış (makaralar
ağırlıksız). Kısacası halk arasında devamlı bir
konjugasyon varmış. Benim genim senin de
genindir, diyerek muhtaçlara yardım ederlermiş.
Bir gün bu ülkeye büyük, kocaman bir dev gelmiş.
Ona, gittiği ülkelerde Morula canavarı derlermiş.
Bu mutasyona uğramış ökaryot canlı, insan yiyerek
beslenir, ülke ülke dolaşıp, karnını doyururmuş.
Normal Şartlar Altında 1 molü 22.4.1012 lt hacim
kaplıyormuş. Şimdiye dek Avagadro sayısı kadar
memleket gezmiş, sıra bu ülkeye gelmiş. Canavar
hemen padişahın sarayına varmış, karşısına dikilmiş;
“Bana bak, Padişah İzotopu! Ya bana her gün ülke
nüfusunun geometrik ortalaması kadar yemeye adam
verirsin, ya da ülkenizin hemeostasisini bozar, hepinizin
türevini alırım.” demiş. Padişah ve vezirleri bundan çok
korkmuş. Çünkü bu canavar geçtiği yerlerde limiti alınmadık
fonksiyon, eğimi bulunmadık doğru denklemi bırakmazmış.
Ama yine de şansını bir kez denemek istemiş padişah.
Ülkenin iyonlaşma enerjileri en yüksek adamlarını canavarın
üstüne salmış. Salmış ama ne fayda! Hepsi de monomerlerine
kadar ayrışıp canavarın ince bağırsağında emilmişler.
Böylece padişah ve ülke halkı canavarın isteklerine boyun
eğmişler: “n” ülkedeki çocuk sayısı olmak üzere her gün
(n/8-1)2 kadar çocuğu canavara vermeye karar vermişler.
(n Œ z+) Günler günleri, aylar ayları kovalamış, zaman
statik elektrik gibi akıp gitmiş, sıra Alfa Bey’in oğlu Blastula’ya
gelmiş. Anne ve babasının, oğulları Blastula’yı göndermeye hiç
niyetleri yokmuş. Çünkü büyük oğulları Blastula’nın allatropu
Gastrula’yı da canavar yemiş. Fakat padişahın askerleri zorla
Blastula’yı alıp **ürmüşler, sonra onu çevresi 2šr kadar olan
dairesel bir ovaya getirmişler (š @ 3). Blastula etrafına bir
bakınmış ne canavar var, ne de başka bir organizma.
Sadece nitrit bakterileri tarafından ayrıştırılan insan
iskeletleri varmış. Birden uzaklardan frekansı yüksek
bir ses gelmiş. Bu canavarın sesiymiş. “O kim?” demiş
Blastula, “Anyon musun, yoksa katyon mu?” Karşıdaki
ses de “Ne anyonum ne katyonum, seni yemek isteyen
bir hetetrofum!” demiş. Bunu duyan Blastula “a” ivmesiyle
koşmaya başlamış. Sonunda bir mağaraya varmış.
Mağaranın ağzında bir kaya varmış. Blastula kayanın
arkasındaki sinaptik boşluktan mağaraya sızmış.
Arkasından gelen canavar da kayaya bir F kuvveti
uygulamış, kaya fiziksel çözünmeye uğramış ve
Blastula, o renk pigmentlerinden yoksun hermafrodit
iğrenç yaratığı karşısında bulmuş. Ağzından mukusla
birlikte amilaz enzimleri akıyor, gözleri düzgün dairesel
hareket yapıyormuş. Dişleri çok sivriymiş, hepsi de
rezonans yapı gösterircesine birbirinin aynısıymış.
Birden, bir şeyi farketmiş Blastula. Mağaradaki kayalardan
biri, aynı çukur ayna gibiymiş. Mağaranın duvarından
sızan iki ışık da aynanın asal eksenine paralel geliyormuş.
Eğer canavar aynanın odağına gelirse ışık gözünü alır, ben
de kaçarım diye düşünmüş Blastula. Hemen aynanın odağını
hesaplamış. Eğer canavar iki adım daha giderse gözü tam
odağa denk gelecekmiş. “Gel!” demiş canavara “Korkmuyorum
senden!” canavar iki adım atmış ve ışık gözünü almış,
dengesini kaybetmiş. Sağa sola yatarken mağaranın zemininin
sürtünme katsayısı az olduğundan ayağı kaymış ve başını
kayalara çarpmış (Böyle iki sakarlığın birbirini takip etmesine
sakarlık metagenezi diyoruz) böylece bayılmış. Blastula ise
hemen cebinden bıçağını çıkarmış, canavarın başını bedeninden
ayırmış ve mağaranın girişine ağırlık merkezinden asmış. Daha
sonra o sevinçle evine koşmuş. Annesi ve babası kapıyı açınca
çok şaşırmışlar. Daha sonra olanları anlayınca oldukça sevinmişler.
Çünkü onların da artık reel sayılar kümesinde tanımlı bir oğulları
varmış. Kolay değil, önüne geleni mutlak değer içine alan bu
canavarın hakkından gelmiş. Haber, kanserli hücre gibi her yere
yayılmış. Sonunda sarayın eşik enerjisini aşıp, padişaha kadar
gelmiş. İlk önce onlar da inanmamışlar, ama gidip kelleyi görünce
hepsi de asit çözeltisine batırılan turnusol kağıdı gibi renk
değiştirmişler. Blastula bir anda ülkenin yükseltgenme eğilimi
en yüksek elementi olmuş. İlk önce padişahın veziri olmuş,
sonra da prensesle evlenmiş.
 
Üst Alt