Bir mürşide biat gereklidir.
Muhakkak ki sana biat edenler ancak Allah'a biat etmektedirler. Allah'ın eli onların ellerinin üzerindedir. Kim ahdini bozarsa, ancak kendi aleyhine bozmuş olur. Kim de Allah ile olan ahdine vefa gösterirse Allah ona büyük bir mükâfat verecektir.(Fetih suresi-Ayet 10)
Peygamberimize biat edenleri ve bu biatında sadık kalanları Cenab-ı Allah böyle methediyor Kur’an-ı Kerimde. Zaten inananlar bu biatlerini ruhlarının yaratıldığı gün vermişlerdir ki bu dünyada mümin ve Müslüman olarak yaşıyorlar.
Rabbimiz ruhları yarattığı zaman:
-“Elestü bi rabbikum” Ben sizin rabbiniz değil miyim? Diye sorunca inananlar:
-“Galu bela”( Evet ya rabbi sen bizim rabbimizsin) dediler. İnkarcılar ise Rablerini tanımayarak kendilerini yüceltip büyüklendiler.
İşte bu ruhlar alemindeki sözleşme (biat etmek) den dolayı;
“-Ne zamandan beri Müslümansın? “diye sorulduğunda:
“-Galu beladan beri” denilir.
Ruhlarımızın orada verdiği sözü dünya hayatımızda da tekrar pekiştirmek, teyit etmek gereklidir. Asr-ı Saadette yaşayan Ashab bu sözü bizzat Allahın Elçisi Peygamberimizin (SAV) elini tutarak tekrarlamışlardır.
Peygamberimizin ahirete irtihalinden sonra dünyaya gelenler bu rahmetten, yani biatlerini tekrarlamaktan mahrum mu kalacaklardır? Tabi ki hayır. Allah adil-i mutlaktır. Bir dönemdeki kullarına bahşettiği rahmetini diğer kullarından esirgemez.
Biat (Söz verme) kapısı kıyamete kadar açıktır. Peygamberimizden sonra gelenler de bu biatlarını Peygamber varisi Mürşit-Velilerin elini tutarak yaparlar. Vekilin vekile vekâleti caizdir, denilmiştir. Peygamberler Allah’ın elçileri, veliler de peygamberlerin vekilleridirler. Nitekim Cenab-ı Allah;
_ ”(Habibim,o ağacın altında) sana biat ederlerken senin elinin üstünde benim elim vardı.” buyurmuştur.Yani biat Allah’a yapılır,söz Allah’a verilir.Allah’a verdiği sözü bozan kendi aleyhine bozmuş olur.Sözünde sadık olanlar için de Allah mükafatlar vaat etmekte ve razı olduğunu bildirerek fetihle müjdelemiştir.
Andolsun ki o a_ağacın altında sana biat ederlerken Allah, o müminlerden razı olmuştur. Kalplerinde olanı bilmiş, onlara güven duygusu vermiş ve onları pek yakın bir fetihle ödüllendirmiştir. (Fetih suresi-Ayet 18)
Peygamberimizin ashabı biatlerine öyle sadık kalmışlardır ki;Allah yolunda,din uğrunda canlarını, mallarını her şeylerini feda etmekten çekinmemişlerdir.
Akabe-i ûlâ gecesinde bîat eden ve on iki nakîbin biri bulunan Ubâde b. es-Sâmit (el-Ensârî el-Bedrî) radiya'llâhu anh'den:
Şöyle demiştir: Resûlu'llâh salla'llâhu aleyhi ve sellem, etrâfında Ashâbından bir cemâat mevcûd olduğu halde buyurdu ki: "Allâh'a (ibâdette) hiçbir şeyi şerîk etmemek, sirkat etmemek, zinâ eylememek, evlâdınızı öldürmemek, kendiliğinizden uyduracağınız hiçbir yalanla (kimseye) bühtân etmemek, hiçbir (emr-i) ma'rûfda isyân etmemek üzere bana bîat ediniz (yâni benimle ahdediniz.) İçinizden sözünde duran olursa ecri (ve mükâfâtı) Allâh'ın zimmet-i fazl u keremindedir. Bu dediklerimden birini yapıp da ondan dolayı dünyâda düçâr-ı ikâb olursa bu ikâb ona keffârettir. Bunlardan birini yapıp da yaptığı fi'li Allâhu Teâlâ setrederse işi Allâh'a kalır: İsterse onu afv, dilerse onu ikâb eder." Biz de bu şart üzere ona (yâni Resûlu'llâh salla'llâhu aleyhi ve sellem'e) bîat ettik.
Peygamberimiz (SAV) Rıdvan Biatında bulunanları övmüş ve Câbir radiya'llâhu anh'den rivâyete göre şöyle demiştir: Hudeybiye günü Resûlullâh salla'llâhu aleyhi ve sellem bize: Ey Hudeybiye seferinde bulunan Ashâbım, siz yeryüzündeki insanlaı1n en hayırlısısınız! buyurdu. Biz ise bu seferde bin dört yüz kişi idik. Bugün (gözlerimde amâ olmayıp) görebilseydim altında bîat ettiğimiz ağacın (kendisini değil) yerini size muhakkak gösterirdim!.
Bu gün toplumumuzun en fazla ihtiyaçlarından biri ve içine düştüğümüz durumdan kurtuluş reçetesi ahde vefa, Allah’a ve insanlara verdiğimiz sözlere sadık kalmak... Bunun aksi de Peygamberimizin buyurduğu gibi münafıklık alameti….
İlahiyatçı & Eğitimci Mehmet DABAK
Muhakkak ki sana biat edenler ancak Allah'a biat etmektedirler. Allah'ın eli onların ellerinin üzerindedir. Kim ahdini bozarsa, ancak kendi aleyhine bozmuş olur. Kim de Allah ile olan ahdine vefa gösterirse Allah ona büyük bir mükâfat verecektir.(Fetih suresi-Ayet 10)
Peygamberimize biat edenleri ve bu biatında sadık kalanları Cenab-ı Allah böyle methediyor Kur’an-ı Kerimde. Zaten inananlar bu biatlerini ruhlarının yaratıldığı gün vermişlerdir ki bu dünyada mümin ve Müslüman olarak yaşıyorlar.
Rabbimiz ruhları yarattığı zaman:
-“Elestü bi rabbikum” Ben sizin rabbiniz değil miyim? Diye sorunca inananlar:
-“Galu bela”( Evet ya rabbi sen bizim rabbimizsin) dediler. İnkarcılar ise Rablerini tanımayarak kendilerini yüceltip büyüklendiler.
İşte bu ruhlar alemindeki sözleşme (biat etmek) den dolayı;
“-Ne zamandan beri Müslümansın? “diye sorulduğunda:
“-Galu beladan beri” denilir.
Ruhlarımızın orada verdiği sözü dünya hayatımızda da tekrar pekiştirmek, teyit etmek gereklidir. Asr-ı Saadette yaşayan Ashab bu sözü bizzat Allahın Elçisi Peygamberimizin (SAV) elini tutarak tekrarlamışlardır.
Peygamberimizin ahirete irtihalinden sonra dünyaya gelenler bu rahmetten, yani biatlerini tekrarlamaktan mahrum mu kalacaklardır? Tabi ki hayır. Allah adil-i mutlaktır. Bir dönemdeki kullarına bahşettiği rahmetini diğer kullarından esirgemez.
Biat (Söz verme) kapısı kıyamete kadar açıktır. Peygamberimizden sonra gelenler de bu biatlarını Peygamber varisi Mürşit-Velilerin elini tutarak yaparlar. Vekilin vekile vekâleti caizdir, denilmiştir. Peygamberler Allah’ın elçileri, veliler de peygamberlerin vekilleridirler. Nitekim Cenab-ı Allah;
_ ”(Habibim,o ağacın altında) sana biat ederlerken senin elinin üstünde benim elim vardı.” buyurmuştur.Yani biat Allah’a yapılır,söz Allah’a verilir.Allah’a verdiği sözü bozan kendi aleyhine bozmuş olur.Sözünde sadık olanlar için de Allah mükafatlar vaat etmekte ve razı olduğunu bildirerek fetihle müjdelemiştir.
Andolsun ki o a_ağacın altında sana biat ederlerken Allah, o müminlerden razı olmuştur. Kalplerinde olanı bilmiş, onlara güven duygusu vermiş ve onları pek yakın bir fetihle ödüllendirmiştir. (Fetih suresi-Ayet 18)
Peygamberimizin ashabı biatlerine öyle sadık kalmışlardır ki;Allah yolunda,din uğrunda canlarını, mallarını her şeylerini feda etmekten çekinmemişlerdir.
Akabe-i ûlâ gecesinde bîat eden ve on iki nakîbin biri bulunan Ubâde b. es-Sâmit (el-Ensârî el-Bedrî) radiya'llâhu anh'den:
Şöyle demiştir: Resûlu'llâh salla'llâhu aleyhi ve sellem, etrâfında Ashâbından bir cemâat mevcûd olduğu halde buyurdu ki: "Allâh'a (ibâdette) hiçbir şeyi şerîk etmemek, sirkat etmemek, zinâ eylememek, evlâdınızı öldürmemek, kendiliğinizden uyduracağınız hiçbir yalanla (kimseye) bühtân etmemek, hiçbir (emr-i) ma'rûfda isyân etmemek üzere bana bîat ediniz (yâni benimle ahdediniz.) İçinizden sözünde duran olursa ecri (ve mükâfâtı) Allâh'ın zimmet-i fazl u keremindedir. Bu dediklerimden birini yapıp da ondan dolayı dünyâda düçâr-ı ikâb olursa bu ikâb ona keffârettir. Bunlardan birini yapıp da yaptığı fi'li Allâhu Teâlâ setrederse işi Allâh'a kalır: İsterse onu afv, dilerse onu ikâb eder." Biz de bu şart üzere ona (yâni Resûlu'llâh salla'llâhu aleyhi ve sellem'e) bîat ettik.
Peygamberimiz (SAV) Rıdvan Biatında bulunanları övmüş ve Câbir radiya'llâhu anh'den rivâyete göre şöyle demiştir: Hudeybiye günü Resûlullâh salla'llâhu aleyhi ve sellem bize: Ey Hudeybiye seferinde bulunan Ashâbım, siz yeryüzündeki insanlaı1n en hayırlısısınız! buyurdu. Biz ise bu seferde bin dört yüz kişi idik. Bugün (gözlerimde amâ olmayıp) görebilseydim altında bîat ettiğimiz ağacın (kendisini değil) yerini size muhakkak gösterirdim!.
Bu gün toplumumuzun en fazla ihtiyaçlarından biri ve içine düştüğümüz durumdan kurtuluş reçetesi ahde vefa, Allah’a ve insanlara verdiğimiz sözlere sadık kalmak... Bunun aksi de Peygamberimizin buyurduğu gibi münafıklık alameti….
İlahiyatçı & Eğitimci Mehmet DABAK