Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Bilmek

  • Konbuyu başlatan Tanyeri
  • Başlangıç tarihi
T

Tanyeri

Guest
Birşeye ulaşmak, önce onu bilmekle başlar. Bilmenin gerekliliği, bilmesi gerekenin ihtiyacıyla doğru orantılıdır. Ne derece ihtiyacı çok olursa, bilme zarureti o derece büyük olur, dağlar kadar ehemmiyet kazanır. Hâlbuki beşer, dedikodulardan başka hiçbir yerde sarfa değmeyen bir sürü şey —sözüm ona— bilmektedir. Herkes kendini şöyle bir yoklasa bu yarayı az çok hissedecektir.

Bilmeyen, bilme zaruretini hissetmiyor demektir, ihtiyacını idrak edememiştir. İhtiyacı hissettirecek her türlü cihaz ise fıtratında münderiçtir, konmuştur. Demek fıtrat geliştirilmemiş, susturulmuş, köreltilmiştir.

Bilmesi gereken için, bildirenin bilinmesi öncelik taşır. Zaten bildirenin bilinmesini istediğinin dışında bilmekler faydalı ilim sınırlarından fersah fersah uzaktır. Aslında Hak nazarında faydalı ilimden başka ilim varlığı da düşünülemez. Çünkü en faydalı ilmi dahi kendisi hakkında zararlı kılan insanın kendisidir. İnanan ve kendini iyi bilen için, zararlı şeylerin varlığını bilmek zararlı ilim değil, hedefe ulaşma hususunda o zararlardan korunmak üzere faydalı bir ilim olur. Ve her ilim bilinmesi gerekeni binbir dilden en az biriyle gösterir. Demek bilme mevzuunda mesele niyet ve nazara takılır. Niyet; nazarı, bilinmesi gerekenden başka yöne saptırırsa ilim dedikodu olur. İnsan zarar eder. Sonra kalkar adına zararlı ilim der. Zavallılığını ilme yükler. İlimsiz niyet pilsiz lamba gibi sırıtır. Güzel niyetlere doğru bilmeklerle hâsıl olur. Doğru bilen, güzel bilen, güzel düşünür, güzel düşünen hayatını güzel niyetlerle dokur. Demek niyet ve ilim bir noktada tatlı bir düğüm olur.

Aklı olmayandan bilmek beklemek kadar, aklı olduğu halde bilmesi gerekenleri bilme yolunda dahi olmayanın hali de acibidir. En az bir makine parçaları hakkında, bir çark — bir dişli fazla konduğunda abesiyeti, gereksizliği fark eden insan! Yerli-yerinde ile yer- sizi ayıran - bulabilen insan! Kendi cihazlarını anlama hususunda gayret göstermemesi, ince düşünenlerin düşüncesiyle, o cihazları vereni abesiyetle suçlamanın ta kendisi.. Önce kendini bilmeli insan! Bir kere nefsini bildi mi, matlup ve maksut ikinci kademe de onun lazımı, gereği olarak hallolur.

İnsan şu dünyada niye durduğunu, ne olduğunu bilmeli. Bilmeye ihtiyacının çok şiddetli olduğunu idrak edebilmeli! Bilmeyenler ise, işe bu kapıdan girmeli. Bedenin dışındaki küçük bir iz içteki büyük bir yaranın habercisi ise, tedaviye muhtaçların ihtiyaçlarını o yolla gidermeli.

Bilmek ilim Sıfatı’nın gereği, her sahaya damgasını vurmuş İlim Sıfatı’nın.. Hangi yolda muvaffakiyet isteniyorsa, o yolda İlmi Muhit Zat’ın koyduğu kanunları iyi bilmeli. Evet, birşeye ulaşmak önce ihtiyacını, sonra yollarını bilmekle başlar. Hedef aldığı noktalara ulaşmanın ancak bilmekle, bildiğini tatbik demek olan gerçek bilmekle olduğunu bilecek, asırlar öncesinden gelen oku emrini kulağına küpe diye takacak, okuyupta bilmesini bildirmesini istemeyen elleri aşıp ipi göğüsleyecek.

Neticede tevazu kanatlarını yere sürüyüp, «senin bildirdiğinden başka nasıl bilirim» diyecek. Yani yine kendini bilecek.

M. USLU
 
Üst Alt