Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

“Bil ki, Allah'tan başka hiçbir ilâh yoktur.”

hakka davet

New member
Katılım
25 Eyl 2007
Mesajlar
153
Tepkime puanı
18
Puanları
0
Yaş
53
“Bil ki, Allah'tan başka hiçbir ilâh yoktur.”[1]

Bir Müslüman, “Allah’tan başka ilah yoktur” derken aynı anda şöyle demiş olmaktadır: Gerçek anlamda Allah’tan başka güvenilecek, sığınılacak, sevilecek, tapılacak, itaat edilecek, saygı duyulacak, başvurulacak hiçbir merci yoktur. Gerçek mülk sahibi, gerçek efendi ve gerçek egemen yalnız O’dur. O’na güvenmek vacip, O’ndan başkasına sığınmak batıldır. O’nu sevmek farzdır. O’ndan başka biri, ancak O izin verdiği taktirde sevilebilir. O yalnız başına benim malikimdir. Buna göre O’nun izni olmaksızın O’ndan başkasına itaat etmem.Yüceltilmeğe layık olan tek O’dur. Sırf O’na bağlanırım. İnsanları yönetme, onları egemenliği altında bulundurma yetkisi, kayıtsız şartsız olarak sırf O’na aittir. Emretme, yasaklama, helal sayma ve haram kılma yetkisi yalnız O’na aittir. Başka bir değimle kanun koyma yetkisi O’nun tekelindedir. O’nun dışında bir yasama otoritesi yoktur. O kusur ve noksanlıktan uzaktır; O’ndan başka ilah yoktur.
Saydığımız bu özellik ve yetkilerden herhangi birini O’nun izni olmaksızın insanlardan birine yaklaştırarak bu özellik ve yetkiyi özünden saptırmak Allah’ın yetkilerinden birini bilmemek tanımamak anlamına gelir.
“Hz. Muhammed’in Allah’ın Resulü olduğuna şehadet ederim” derken;
İnsan ancak peygamberi tanımakla “Allah’tan başka ilah yoktur” ilkesinin gereklerini yerine getirebilir. Ancak Allah’ın Resulü aracılığı ile, bu Tevhid inancını gerçekleştirmek için izlenmesi gereken yolu öğrenebilir. Bundan dolayı Peygamberimizi tanımak Allah’ı hakkıyla tanımak için şarttır. Çünkü insan Allah’ın Resulü’nü tanımadıkça Allah’a karşı taşıdığı sorumlulukları yerine getiremez.
“Peygamberi işiten ve dâvâsını bilen adamlar onu tasdik etmezse, Cenâb-ı Hakkı tanımaz. Onun hakkında yalnız Lâ ilâhe illâllah kelâmı, sebeb-i necat olan tevhidi ifade edemez. Çünkü o hal, bir derece medar-ı özür olan cahilâne adem-i kabul değil; belki o kabul-ü ademdir ve o inkârdır. Mucizâtıyla, âsârıyla kâinatın medar-ı fahri ve nev-i beşerin medar-ı şerefi olan Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâmı inkâr eden adam, elbette hiçbir cihette hiçbir nura mazhar olamaz ve Allah'ı tanımaz.” (Mektubat-Yirmi Altıncı Mektup - s.505)

Şehadet cümlecikleri belirli bir davranış tarzı gerektirir, kendine özgü anlamlara gelir ki, bir takım hukuki sonuçlara yol açar, sahibine bazı sorumluluklar yükler. Söyleyenin kazanacağı bir mükafat, buna karşılık terk edenin çarpılacağı bir ceza vardır.[2]

[1] Muhammed sur.19.ayet

[2] Şehadet –Said Havva
 
Üst Alt