Doğan gün her haliyle bir ümitti.
Oisanki belirli dönemlerden oluşmamıştı ve peşpeşe akıveren saatler,sanki o ırmağın suları değildi.
Öğleyi de sabah gibi yaşamak istiyordum.Ve istemekle olacalmış gibi yanlış bir fikre şartlandırmıştım kendimi.
Yürüyordum.
Dolu dizgin kabaran bir dizi istek içimde basacak yer arıyordu
Tüy gibiydim.O zaman rüzgar diye birşey yoktu.Bu sahil hep böyle sukun için dedir sanıyordum
Fakat tam öğlenin eşiğine yanaştığımda,çiğ bir rüzgar esmeye başladı.
Bir yandan:
"Neyin nesidir?"diye şaşalarken.
Öte yandan:
"O da neymiş!"diye alay ediyordum.
Gururum koltuklarımı kabartıyordu.Rakipsiz bir pehlivan gibi görüyordum kendimi.Öylebirisi daha anasından doğmamıştı
Etraftan,yarı ikaz edici bir edayla.
"Görürsün!"diyorlardı.
Bense bu "görürsün ün kolunu kıvırıp kendilerine iade ediyordum
"Asıl siz görürsünüz!"
Pervasız adımlarla yürüyordum.
Çok geçmedi.
Bie de baktım,yere kapaklanmışım...
Etrafıma bakınırken ayaklarıma takılan şeyin-gözle görülmeyecek kadar küçük(!)bir mikrop olduğunu gördüm.
Kıs kıs gülüyordu.
Tekrar kalktığımda,eski halimi bulmam bir hayli zor oldu.
Yüküm ağırlaşmaya başlamıştı.
Ama ben tırmanıyordum.
Ellerim,günlük lezzetlerle doluydu.Ve belime kadar saplandığım çamurun bir havuz olduğunu sanıyordum.
Işıltılar kuvvetini kaybediyordu.Fakat şartlanmıştım bir defa.Onların ilk ışıkları veya doruktaki kızgın huzmeler sanıyordum...
İkindimi?
Yapmayın allah aşkına!ben daha sabahı yaşamamıştım.
"Gördünmü!"?diyorlardı
Ben susuyordum.Hala biraz ümidim vardı
"Onlar bilmiyorlar "diyordum kendi kendime."Yok sa ötekiler bukadar kalabalık ourlarmıydı?
Yürüyordum adımlarımdan bir şey umarak...
Onlar,yalvarırcasına.
"Gel !"diyorlardı "Bizim kapımız akşama kadar açık"
Kulak asmıyordum.
İçimde baştan beri duyduğum o ses
"Boş ver!"diyordu "sen asıl ötekilere bak!...
Ardından başka bir çağrının cılız nidasını işitiyordum
"Yeter!"diyordu "bari şimdi gir şu kapıdan.
Gün iyiden iyiye soluyordu.
Ogarip vurdumduymazlığımın yanı başında bir korku belirmeye başlamıştı."Yoksa diyordum kendi kendime"yoksa"?
Dönüp o kapıya doğru bakıyordum
Fakat ne gidecek takatim ne de halim vardı
Başucumda akşam oluyordu
Oisanki belirli dönemlerden oluşmamıştı ve peşpeşe akıveren saatler,sanki o ırmağın suları değildi.
Öğleyi de sabah gibi yaşamak istiyordum.Ve istemekle olacalmış gibi yanlış bir fikre şartlandırmıştım kendimi.
Yürüyordum.
Dolu dizgin kabaran bir dizi istek içimde basacak yer arıyordu
Tüy gibiydim.O zaman rüzgar diye birşey yoktu.Bu sahil hep böyle sukun için dedir sanıyordum
Fakat tam öğlenin eşiğine yanaştığımda,çiğ bir rüzgar esmeye başladı.
Bir yandan:
"Neyin nesidir?"diye şaşalarken.
Öte yandan:
"O da neymiş!"diye alay ediyordum.
Gururum koltuklarımı kabartıyordu.Rakipsiz bir pehlivan gibi görüyordum kendimi.Öylebirisi daha anasından doğmamıştı
Etraftan,yarı ikaz edici bir edayla.
"Görürsün!"diyorlardı.
Bense bu "görürsün ün kolunu kıvırıp kendilerine iade ediyordum
"Asıl siz görürsünüz!"
Pervasız adımlarla yürüyordum.
Çok geçmedi.
Bie de baktım,yere kapaklanmışım...
Etrafıma bakınırken ayaklarıma takılan şeyin-gözle görülmeyecek kadar küçük(!)bir mikrop olduğunu gördüm.
Kıs kıs gülüyordu.
Tekrar kalktığımda,eski halimi bulmam bir hayli zor oldu.
Yüküm ağırlaşmaya başlamıştı.
Ama ben tırmanıyordum.
Ellerim,günlük lezzetlerle doluydu.Ve belime kadar saplandığım çamurun bir havuz olduğunu sanıyordum.
Işıltılar kuvvetini kaybediyordu.Fakat şartlanmıştım bir defa.Onların ilk ışıkları veya doruktaki kızgın huzmeler sanıyordum...
İkindimi?
Yapmayın allah aşkına!ben daha sabahı yaşamamıştım.
"Gördünmü!"?diyorlardı
Ben susuyordum.Hala biraz ümidim vardı
"Onlar bilmiyorlar "diyordum kendi kendime."Yok sa ötekiler bukadar kalabalık ourlarmıydı?
Yürüyordum adımlarımdan bir şey umarak...
Onlar,yalvarırcasına.
"Gel !"diyorlardı "Bizim kapımız akşama kadar açık"
Kulak asmıyordum.
İçimde baştan beri duyduğum o ses
"Boş ver!"diyordu "sen asıl ötekilere bak!...
Ardından başka bir çağrının cılız nidasını işitiyordum
"Yeter!"diyordu "bari şimdi gir şu kapıdan.
Gün iyiden iyiye soluyordu.
Ogarip vurdumduymazlığımın yanı başında bir korku belirmeye başlamıştı."Yoksa diyordum kendi kendime"yoksa"?
Dönüp o kapıya doğru bakıyordum
Fakat ne gidecek takatim ne de halim vardı
Başucumda akşam oluyordu