Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Barzani'nin Kılı ve AKIL TUTULMASI

ozkanalbay

New member
Katılım
4 Ara 2006
Mesajlar
103
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Güneş Ay'dan 400 kat büyük olduğu halde, Güneş'e göre bize 400 kat daha yakın olduğu için Güneş'i "tutmayı" becerir.

Bu özellik hiyerarşik yapılar içinde geçerlidir. Tepedeki bir kaç kişi; altlarındaki binlerin ışığından sorumludur. Ay'ın yerkürenin karanlık bölümünde Güneş'in ışığından sorumlu olduğu gibi.

Geçenlerde PKK konusunda AB'ye kükreyip, ABD'yi unutan Edip Başer;
Irak'taki durumla ilgili "fenersiz yakalandık" dedi. Bu sözler; Kenan Evren'in son vedasından hemen sonra gerçekleşti.

Biri 1980'lerin tepe kadrosundan; biri son dönemin tepe kadrolarından bu iki ismin kamuoyu önündeki demeçleri ; yıllardan beri savunduğumuz ve savunduğumuz için de bedelini ödeyip, ödemeye devam ettiğimiz aşağıdaki tespitimizin kanıtıdır:

Genelkurmay; Türk Silahlı Kuvvetleri'ni yönetememektedir

Genelkurmay tarihinin en büyük akıl tutulmasını yaşamakta ve Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en kritik dönemecine girerken, TSK'ni ilerde herkesin bedelini ödeyeceğini taktik ve stratejik bir atıllık düzeyinde tutarak, en az siyasi odaklar kadar, hatta daha fazla çocuklarımızın vebaline ortak olmaktadır.

Daha fazla; çünkü kimsenin Tayyip Erdoğan gibi bir figürden bu Cumhuriyet'in geleceğine dair bir beklentisi; Tayyip Erdoğan'ın da siyasi kariyeri boyunca böyle bir iddiası olmamıştır.

Çocukluklarından itibaren Mustafa Kemal'in üniformasını taşıyanların yükü işte bu yüzden daha ağırdır.

Vahimliğin boyutu TSK'nı temsil noktasında olanların sözlerindeki ve tespitlerindeki miyopluk, vizyonlarında körlükte gizlidir.

Aşağıdaki cümleyi ele alın:

"Operasyon sırasında Barzani'nin peşmergelerinin hiç birinin kılına halel gelmemeli, böyle olacaksa operayonu yapabilir"

Bu talimat zamanın Genel Kurmay Başkanı Doğan Güreş'e aittir.

Bu talimat kime verilmiştir:

Üzümlü karakolu baskınını sonrasında Kuzey Irak'ta Barzani'nin peşmergeleri tarafından korunan Kanimasi köyüne sığınan PKK'lı gruba operasyon düzenlemek isteyen Osman Pamukoğlu'na.

Barzani'nin bu köyünde PKK'lılara ilk yardımı kim yapmıştır : Köyde bulunan bir Alman doktor ve hemşire.

Şehitlerinin intikamının alınacağı operasyon yapılırken bile Barzani'nin kılına özen gösterenlerin; Kuzey Irak'taki gelişmelerden, "fenersiz yakalandık" şeklinde şikayetçi olması kime inandırıcı gelir?

Harbiye "fener" doludur...

Türk Silahlı Kuvvetleri'nin karakollarından karargahlarına kadar her noktası "fener" doludur...

Ama Türk Ordusu'nu yönetmekle yükümlü olanlar fenersizlikten şikayet etmektedir.

Sakın yanlış anlaşılmasın.

Burada sözü edilen atıllığın antitezi asla bir "darbe"cilik veya "Kerkük maceraperestliği" değildir.

Bu satırların okurları; ABD'nin değirmenine su taşıyan darbeciliği de, siyonizmi Anadolu'daki hedeflerine bir adım daha yaklaştıran 28 Şubatçılığı da ; NATO'nun bubi tuzağı Kerkük Maceraperestliğine karşı duruşumuzu bilirler.
(Bkz: Sol Sütundaki Irak Tuzağı yazıları)

Burada şikayet edilen atıllığın anti-tezi Türk Silahlı Kuvvetleri'nin

a) Alım gücünü (OYAK'tan ihalelere; Türkiye'de alım gücü TSK'dan daha büyük kurum yoktur)
b) Beyin gücünü (TSK kurmayları ile silahtan önce bir beyin deposudur)
c) Organizasyon Gücü (Toplumun yarısının bünyesinde geçtiği ve her yerde şubesi olan bir başka kurum bulunmamaktadır)
d) Moral gücünü (Toplumun kodlarındaki ASKER imajının psikolojisinin bir benzeri dünyada bulunmamaktadır)

kullanarak ve silah gücünü sadece ve sadece dış düşmana karşı devreye sokarak;

Türkiye'yi içinden girdiği çıkmazdan çıkaracak dinamikleri inşa etmesidir.

Zamanında Yaşar Paşa'ya yazdığımız "Cerrah'ın Elleri, Askerin Yüreği" başlıklı mektupta belirttiğimiz gibi;

kangren olunca ayağa keserek hastayı "kurtaran" kasap doktorlar gibi değil;

kangren olmadan neşteri ile ince müdahaleler yapıp hastayı iyileştiren usta cerrahlar gibi hareket edilmelidir.

Fakat ne yazık ki; 1980'den 2007'e geldiğimizde;

2007 Kürtçülük oscarlarını şimdiden garantileyen Kenan Evren'den;
Patreus'un haysiyetini kendine dert edinen Yaşar Büyükanıt'a uzanan çizgide Türk Silahlı Kuvvetleri'ni bloke eden AKIL TUTULMASININ sürdüğü görülmektedir.

Ülkenin tarikatların kontrolüne girmesine şikayet edip, bu tarikat siyasetinin gençliğe inen kökeninde yurtlar olduğunu bildiği halde; kontrolünde bulunan ülke çapındaki onlarca yurdu sivil öğrencilere açmamak ve yenilerini inşa etmemek AKIL TUTULMASIDIR....

Ülke dört bir yandan kuşatılmış ve karşı karşıya olduğumuz tehdit derinleşmişken; Türkiye'ye özgü tek bir güvenlik politikası ve stratejisi üretmeyip; AB-D ve NATO perspektifini Türkçeleştirip ona göre yapılanmak
(Bkz: Irak'a ABD'den izinsiz tek bir helikopter bile sokamaz ve dünyanın her yerinde bulunan ABD'nin 27 tane varken, milyarlarca dolara 4 AWACS uçağı almak) AKIL TUTULMASIDIR....

Mustafa Kemal'in bu Cumhuriyet'e dair bütün ilkelerini unutup, diğerini de türban tartışması üzerinden içini boşaltıp; devir teslim törenlerine işadamlarını davet ederken Şehit ve Gazi Derneklerini davet etmemek gibi; bu ülkede gerçek bir basın olsaydı skandala dönüşecek icraatlara imza atmak AKIL TUTULMASIDIR...

Çevik Bir gibi Musevi lobisi onaylı isimlerle içine yürüdüğü 28 Şubat tuzağı; bir başka Musevi lobisi onaylı Tayyip Erdoğan üzerinden derinleştirilirken; medya üzerinden şamar oğlanına dönüştürülmek ve en son andıç vakasında da görüldüğü üzere, bu süreçte başrolü oynayan Hürriyet ve Radikal gibi gazeteleri bile doğru okuyamamak AKIL TUTULMASIDIR...

Türkiye'yi ele geçiren süreçlerde oynadıkları rolün artık ilkokul çocuklarının bile farkında olduğu ABD'yi ve İsrail'i stratejik müttefik ilan etmek; Irak'ın Kuzeyi'nde yemediği halt kalmayan İsrail'i eğitim alsın diye Türkiye'nin en stratejik birliklerinin olduğu Bolu'ya taşıyarak; İsrail askeri istihbaratının işini kolaylaştırmak AKIL TUTULMASIDIR...

"Askerimizin başına o değil, bu çuval geçirdi, yanlış adama kızmayın ayıp oluyor" manasında cümleler sarfedip; arkadaş olduğun ABD generalinin haysiyetini kamuoyuna taşımak AKIL TUTULMASIDIR...

Yakın çevrendeki sözde stratejistler daha bir kaç ay önce televizyonlar ve dergilerde Barzani'yi "Türkiye'nin terörle mücadelesinde stratejik ortağı" ilan ederken; bir kaç ay sonra söylemlerinde 180 derece dönüş yapıp tehdit ilan etmeleri ve Millet'in

"madem Barzani bu kadar tehditti, yeni mi farkına vardınız da; yıllardır OYAK'la çimento taşıyıp, yıllardır adam muamelesi yapıyorsunuz"

diye sormadığını zannetmek AKIL TUTULMASIDIR...

Korumanız altındaki İT İmralı'da kitap yazarken seyretmek ve daha sonra da gelişmelerden şikayetçi olmak AKIL TUTULMASIDIR...

Bu ülke insanının sosyolojisine ve toplumsal dokusuna CIA kadar bile hakim olmayıp, "türban değil başörtüsü" şeklinde Cumhuriyet'in manşetine yakışır akla zarar argümanlarla kendi yarattığı soruna çözüm bulmaya çalışmak AKIL TUTULMASIDIR...

Üzerinizde Mustafa Kemal'in üniformasını taşıdığınız halde; Türkiye'yi parçalamak ve Türksüzleştirmeyi hedeflediğini artık Soros çocukları dışında herkesin anladığı AB Projesine açık destek vermek AKIL TUTULMASIDIR...

Harbiye'den...

Şırnak'a...

yüzlerce AKIL kitap...

binlerce YÜREK silah başında iken;

Türkiye'nin gidişatını şikayet eden sözler, inandırıcılığını kaybeden gözlerle seyretmek AKIL TUTULMASIDIR.

Bu MİLLET ve bu ORDU;

bölücülüğün değirmenine su taşıyanlardan da;

AB-D'yi müttefik zannedenlerden de ;

daha fazlasına layıktır ve beklemektedir.

MİLLET ile ORDU arasına giren ve bu toprakların üzerine soğuk bir gölge gibi düşen bu AKIL TUTULMASI bir an önce son bulmalıdır.

Ay'ın Güneş'i tuttuğu noktada insanlık ne Ay'ı, ne Güneş'i doğru dürüst görebilir.

Ay; Güneş'i bloke ettiği değil, yerkürenin karanlık yüzüne Güneş'in ışığını yansıttığı noktada işlevsel ve güzeldir.

"Fenersiz yakalanmaktan" şikayetçi olanların yapacağı tek şey, fenerin önünden çekilmektir.

Behiç Gürcihan
 
Üst Alt