Yüce Allah'ın da belirttiği gibi, bu olayla Hz. İbrahim ömrünün
son demlerinde karşılaşmıştı: "İhtiyarlık çağında bana İsmail'i ve
İs-hak'ı lütfeden Allah'a hamdolsun. Şüphesiz Rabbim duayı işitendir."
(İbrâhîm, 39)
Bu kısa değerlendirmeden sonra, artık ayet-i kerimenin orijinal
metninde geçen "kelimeler"in açıklamasına geçebiliriz: "Hani
Rabbi bir zaman İbrahim'i sınamıştı." "İbtilâ" ve "belâ" kelimeleri
aynı anlamı ifade ederler. Birini imtihandan geçirip denediğin zaman,
"ibte-leytuhu" veya "belevtuhu" dersin. Bununla onun gizli
kalmış psikolojik niteliklerini ortaya çıkarmış olursun. İtaatkârlık,
cesaretlilik, cömertlik, iffetlilik, bilgi, sözünde durma gibi. Ya da
bunların karşıtı sayılabilecek özelliklerini öğrenirsin. Bundan dolayı,
sınama ancak amelle, yani pratikte olabilir. Çünkü insanın gizli
yönlerini amel ortaya döker, söz değil. Sözün doğru veya yalan
olması aynı oranda muhtemeldir. Yüce Allah buyuruyor ki: "Biz
bahçe sahiplerini sınadığımız gibi, onları da, sınavdan geçirdik."
(Kalem, 17) Bir ayette de şöyle buyuruyor: "Allah sizi bir ırmakla sınayacaktır." (Bakara, 249)
Ele almakta bulunduğumuz ayet-i kerimede, sınama eylemi
"kelimeler"le ilgili olarak gündeme getiriliyor. Eğer bu kelimelerden
maksat, sözler ise, bu ancak o sözlerin amellerle bağlantılarının
olması dolayısıyladır. Bu sözlerin birtakım ahitleri ve emirleri
ifade etmeleri dolayısıyladır ve bunların da fiil ile sıkı bağlantıları
vardır. Nitekim yüce Allah bir ayette şöyle buyuruyor: "İnsanlara
güzel söz söyleyin." (Bakara, 83) Yani onlarla iyi ilişkiler içinde olun.
"birtakım kelimelerle... o da onları tamamlayınca." İfadenin orijinalinde
geçen "kelimat", "kelime"nin çoğuludur. Bu deyim Kur'ân-ı
Kerim'de "lafız" ve "söz" dışında nesneler için de kullanılmıştır, şu
ayet-i kerimede olduğu gibi: "...kendisinden bir kelime, adı Meryem
oğlu İsa Mesih'tir." (Âl-i İmrân, 45) Bunun sebebi ise, bütün yaratıkların
Allah'ın "ol" sözünün sonucu meydana gelmesidir. Nitekim
yüce Allah bir diğer ayette şöyle buyuruyor: "Allah katında İsa'nın
durumu, Âdem'in durumu gibidir. Onu topraktan yarattı,
sonra ona 'Ol' dedi, o da oluverdi." (Âl-i İmrân, 59)