Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Bağımlılık yapan maddelerden kurtulmak

yýldýz

New member
Katılım
22 Ağu 2006
Mesajlar
1,359
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Sizce alkol veya diğer bağımlılıklardan nasıl kurtulunur. Alıntı olan bu yazıda bazı şeyler belli oluyor fakat anlamadığım, yaklaşık 30 gün kadar içki içilmediğine göre içilmeye biliyor. Yalnız biz insanların bu gibi alışkanlıklara dönmememizi sağlayacak ne olabilir? Aslında sadece alışkanlık veya bağımlılık içki, sigara, ... gibi şeyler değil sanırım. Bir insanın sürekli karısını dövmesi, sürekli başkalarını hor görmesi, sürekli başkalarının bir açığını aramak,... gibi şeylerde muptelası olduğumuz şeyler. Bunlardan kurtulmanın en iyi yolu ALLAH(c.c.)' a sığınarak birbirimize destek olmak sanırım. Yazıda da söylüyor ya içki aklıma gelince destek grubundan arkadaşını arıyor. Yani iyi arkadaşlarla bulunun ahlağınız düzgün olsun diyor ya dinimiz, sanırım bize gerekli olan bu. Bazı insanların yaradılışına bağlı olarak; içki, sigara,... gibi şeylere bağlanma düzeyi yüksektir ve hatta bırakamaz. Bu demek değildir ki bırakamıyacak, Allah Teala' nın izni ve yardımıyla bırakır inşallah. Önemli olan sorunların çözümüne yardım edecek iyi insanları bulup yardım istemek veya yardım etmek. İslam dini birliği emreder. Yani insanın ferahı ve refahı için birlik önemlidir.

Önce içkinin anlamını öldürdüm

Yıllarca içtiği alkolü uzun uğraşlar sonucu bırakmayı başaran Sinan Kızılay’a göre aslında insanlar alkolden ona yükledikleri anlam sebebiyle uzaklaşamıyorlar.

--------------------------------------------------------------------------------

Sinan Kızılay, eski bir alkol bağımlısı. 45 yaşında. İlk ve ikinci evliliğinden birer çocuğu var. Varlıklı bir ailenin mensubu. Alman Lisesi’ni bitirdikten sonra yurtdışında ekonomi okudu. Avrupa’daki iş denemeleri sonrasında Türkiye’ye gelerek iş makineleri ticareti yapan babasının şirketinde çalışmaya başladı. Şu anda emekli. Bazı destek gruplarıyla temasta. Toplantı ve terapileri aksatmıyor. Alkol ile mücadelesini ele alan iki kitap yazdı: ‘Bağımlılıktan Ayıklığa’ ve ‘Neden, Nasıl Sonuç?’

İlk alkol tedavisini 1996’da gören Kızılay, 1 aylık tedavinin ardından 2,5 sene içmiyor. Bir an evvel hayatının kayıp yıllarını telafi etmek istiyor. 1999’da yeniden merhaba diyor alkole. 1999 sürekli içmekle geçiyor. 10-15 gün hastane tedavisi, sonrası yine içki. 2000 yılındaki tedaviden sonra bir destek grubu giriyor hayatına. Problemini akıl ve irade ile çözemeyeceğine, kendisini alkole götüren sebepleri görüp tanımlaması gerektiğine kanaat getiriyor. Bir süre psikiyatri tedavisiyle destek grubu birlikte yürüyor. Sonrası sadece destek grubu. Ama psikiyatr ile irtibatını kesmiş değil. Kıvılcımları görüp aleve dönüşmeden söndürebiliyor çoktandır.

-Artık tamamen kurtuldunuz mu?

İçme ihtimalim çok düşük. Ama bir o kadar yüksek. Beni bir alkolikten ayıran bir kadeh içki. İçtiğimde eski halime dönebilirim. Değişim programına uyduğunuz miktarda alkole gitme ihtimaliniz düşüyor. Yeni tedavideki bir hastaya alkol bir bakkal mesafesindeyse bana bir İstanbul-İzmir. Şu anda içme isteği gelse, evimde zaten yok, yolda fikrimi değiştirebilirim. Bakkalın önünde, destek grubundan bir arkadaşımı arayabilirim. Onun iki sözü bakkala girmemi engeller.

-Sizi alkole ve daha sonra da bağımlığa götüren sebepler nelerdi?

Alkol ile maddeyi ayırmak gerekiyor. Alkol toplumda kabul gören bir tüketim maddesi. Bu pek göze batmıyor. Dikkat ederseniz genellikle haz duyguları ve anları alkolle tamamlanıyor, alkole bir şekilde anlam yükleniyor. Yılbaşı ona bağlı içki, Boğaz’da balık içki.

-İlk nasıl başladınız?

15 yaşında bir bira içmişimdir. Alman Lisesi dönemlerinde Çiçek Pasajı, midye vesaire derken hafta sonu Boğaz’da yemeğe gitmelerle başladı. Hiçbir insan alkolik olmak için içki içmiyor. Temelde haz alma, vücudu gevşetme gibi başlıyor. Bu rahatlatıcı etkisi daha sonra kişide problemler arttıkça antidepresalt oluyor. Ben de böyle rahatlamak için içmeye başladım. Sonra alkol içemeden bazı şeyleri yapamaz hale geldim.

-Mesela?

Sıkıntı, çok yorgunum, alkol. Uyuyamıyorum, alkol. Kutlama alkol. Yemek kültürü tamamen alkol. Aslında yemek kültürü değil, alkole bağlı yemekler. Akşamcılığın başları güzeldi. Fakat alkol öyle bir safhaya geldi ki, gündüz alkolsüz hayatı sürdüremiyordum artık. Son aşama şu: Kalkıyorum, buzdolabına koşuyorum. Şişenin üçte birini içiyorum. Biraz peynir, zeytin atıştırıp ancak normal hareket edebilir hale geliyorum. Ancak o zaman dışarı çıkabiliyorum. Doz ve aralıklar o kadar artıyor ki.

-Kısır bir döngü yani.

Alkolsüzken araba kullanamazdım. Televizyonlarda ekrana gelen sürücüdeki alkol 200 promil civarıdır. Benim araba kullanabilmem için en aşağı 200 promil alkol almam gerekirdi.

-O zaman normale mi dönüyordunuz?

O promil düzeyinde üretebiliyor ve çalışabiliyordum. Belli bir süre sonra takviye yapmam gerekiyordu.

-Sarhoş olmuyor muydunuz bu kadar promille?

200 promil beni sarhoş yapmıyor. Bir küçük içmeden bir alkolik üretemez, bakkala zor gider.

-Alkoliklerin sarhoş olması zor mu?

Zaten alkolik sarhoş olmaz. 200 promilden sonra günlük işimi bir buçuk iki saat yapabiliyorum. Ufak ufak alkol takviye ediyorum. 350-400 promile geliyor. Sarhoş olup sızma noktasına geliyorum. Oradaki durum yorgunum biraz gidip uzanayım. Uzanma değil sızma. Uyanma tekrar alkol yoksunluğuyla oluyor. Buzdolabına git, üçte bir şişeyi iç. Bir nefes al, sigarayı yak. Bir buçuk iki saat televizyon sohbet. Bu gitse gitse birkaç ay gidebilir. Her yatış süreci daha da kısaltır.

-Peki, bir alkolik zamanla artık günün her anı içer hale mi geliyor?

Farklı alkolikler var ama benim özelliğimde olanlar, alkolik aşamasında 24 saate alkolü böler. İki büyüğü gün boyuna bölerek içiyoruz. Sabah biraz daha fazla kendimizi toparlıyoruz. Akşam 02.30-03.00 gibi iş yapamaz hale gelip tekrar içince sızma başlıyor.

RAMAZANDA İÇMEZDİM

Birçok alkol kullanıcısı gibi Sinan Kızılay da ramazanda hiç içmiyor. Ama 31’inci gün kutlamasında acısını çıkarıyor tabiri caizse. Kızılay, içindeki yetersizlik duygusunu alkolle dengelediğini anlatıyor. Sonuçta bir şeyler bastırılmak isteniyor. Kimileri maddi sıkıntılarını, kimileri de psikolojik problemlerini. Oysa bastırmak yerine çözüm arayışına da gidilebilir pekala. Tabii bunu bugün söyleyebiliyor Kızılay. “Alkol beni içiyor ve yönetiyordu.” diye konuşuyor. Vehbi Koç’un akşamları bir duble viskiyle yetinebildiğini örnek veriyor bir ara. Hatta şair Can Yücel’in ağır içiciliğine rağmen alkolik aşamasına gelmediğini…

-Neden o noktada kalamadınız?

Tolerans devamlı artıyor. Bir duble iki duble oluyor, iki duble oluyor bir küçük, bir küçük oluyor büyük, hiç fark etmiyorsun.

-Demek ki bir dubleyle yetinmek herkesin harcı değil…

Bu sinsi bir hastalık. Hiç anlamazsınız. Kendi hayatımda da böyleydi. 1996’da tedavi oldum. 2,5 sene ayık kaldım. Sonra tekrar sosyal içici olmak istedim. Akşamları bir bira içerek. 6 ay geçti. Bıraktığım yerden tekrar hastaneye kaldırıldım. Alkol seviyesini büyükten küçüğe, küçükten düşüğe, kontrol edemedim, mümkün değil.

-Alkol kullanmak bir sosyal statü mü?

Alkol toplumda zaten kabul gören ve anlam yüklediğimiz içecek.

-Sosyoekonomik durumu yüksek insanlarda, iş toplantılarında kaçınılmaz mı?

Sosyokültürel yapım çok iyi. Şimdi alkolsüz yaşıyorum, toplantılara da gidebiliyorum. Yemeklere de. Tanıdığım devamlı iş yemeklerine giden insanlar, onlar arasında alkolik de var. Başlangıçta çok zorlanıyorlar. Herkes içiyor ben ne yapacağım diyorlar. Destek grubundan biri, ‘kimse, kimsenin tabağından yemediği gibi kimse de kimsenin bardağından içmiyor’ diyor. Aslında ben orada herkes ne içiyor onu inceliyorum. Ama alkol içenler vişne suyu mu, soda mı, rakı mı içiyorum aslında bakmıyor, bize öyle geliyor. Belli bir süre sonra zaten kopuyorsunuz. O toplumlardan daha ziyade kendinize yönelik insanlarla bir araya geliyorsunuz.

İçki masasındaki ortamı ‘sanal’ diye niteliyor Kızılay. Aslında neşelenmek amacıyla içme kültürüne sahip kişi sayısı ona göre en fazla yüzde 20. Anadolu’daki ev gezmelerini, sıra gecelerini, içkisiz düğünleri hatırlatıyor.… O insanların da eğlendiğini, ortamlardan mutlu kalktığını dile getiriyor. Balık ve rakı konusundaki itirafı dikkate değer: “Şimdi baktığımda balık ve rakının hiç ilgisi olmadığını görüyorum. Hatta şöyle söyleyeyim. Asıl balığı şimdi yiyebiliyorum. Eskiden balık bahaneymiş. Biz Türkler mantıyı yoğurtla ve sarımsakla yeriz. İtalyan da peynirle. Türk’e peynirle, İtalyan’a da sarımsaklı yoğurtla yediremezsiniz. Kişilerin yüklediği anlam bu. İyileşme sürecinde yakaladım bunları.” Kızılay, sigarayı da aynı şuurla bırakmayı arzuluyor, o kendinde 55-60’lı yaşlarda hasar bırakmadan.

-Temel bir rahatsızlık oluştu mu alkol kullanma sürecinde?

Biyolojik olmadı. Karaciğerdeki yağlanma alkol sonrası toparlandı. Psikolojik kısmı asıl sorun. Alkolle beraber oluşan bir ton karakter kusurları var. Hoşgörüsüzlük, küçümseme, nefret, hoşnutsuzluk, kıskançlık, züppelik, kibir, kuşku, gerilim, sertlik, alaycılık, endişe, kendine acıma, kötü niyet, güvensizlik. Alkolü bırakmakla bitmiyor. Hep karşınızdakini suçlama. Kendi bakış açımdan babam beni anlamıyordu. İyileşme sürecinde baktım babamı bayağı hırpalıyorum, bir şey demiyor bana. “Sinan, babanın gösterdiği hoşgörünün 10’da birini göstermeyi dene.” dedim kendime. Denedim, çok şey değişti. Alkolü bırakanlar ‘ben değiştim onlar değişmedi’ derler. Aslında çevresindekilerin yaşamı değişmedi ki. İçkiyi bırakmakla zannediyorum ki her şey yerli yerinde, yok böyle bir şey.

MADDE VE ALKOL BAMBAŞKA ŞEYLER

Bir ara yurtdışında eroin bağımlısı da oluyor Kızılay. 13 sene önce bırakmış. Bağımlılıkların bütün görülmesi gerektiğini söylüyor. Sigaranın nikotini az demek bir aldatmaca. Aynı şekilde 40 derecelik alkol de bir, bira da.

-Madde alkol ilişkisini anlatıyordunuz…

17 yaşında gece hayatı yaşamaya başladım. 1978, 1980’ler. Ufak tefek esrar ile tanışıyorsunuz. Esrar yeraltında. Bugünkü gibi aleni değil. İsviçre’de uyuşturucu yeraltından da üstteydi. İnsanların yanılgısı şurada. Ottur zararı yoktur. Otun olduğu yerde eroin, eroininin olduğu yerde kokain vardır. Ectasy de. 8 sene kadar uyuşturucu kullandım. Son iki senesi yoğun eroindi. Eroini bıraktığımda İsviçre’deydim. Günde 4, 4,5 gram eroin kullanıyordum. Bugün 1 ya da 1,5 gram temiz bir insana verin büyük bir ihtimalle ölür.

-Alkol tetikliyor mu madde kullanımını?

1999’da yeniden içmeye başlamamın sebebi, sigara ve ot dedikleri maddenin savunma mekanizmalarımı çökertmesiydi. Tekrar alkole döndüm. Bir ara ilaç bağımlısı oldum. Denemediğim kalmadı aslında. Kafa yapmak için değil, rahatlamak için. Fakat onun da bağımlısı oldum bu sefer.

-Geldiğiniz nokta itibariyle hepsinden kurtuldunuz mu?

Evet, ama kurtuldum dediğim, anlamlarını bitirdim. Sigara da öyle, çok içmiyorum. Niyetim bu sene bırakmak.
http://www.aksiyon.com.tr/detay.php?id=26246
 
Üst Alt