Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

AYIN...SiN...KAF...

  • Konbuyu başlatan abdirabbih
  • Başlangıç tarihi
A

abdirabbih

Guest
Bu gece yıldızları saymadım senin için.
Uykusuzları saydım; sevdasından, derdinden, dermanından
yada bilemediğim türlü imtihanından dolayı gözlerini kapatamayanları
saydım bu gece. Etrafında pervanelerin seyrü seferini gördüğüm
ne kadar şule-feşan varsa, sana yaktım… Zordu inan,
tüm ışıklarını söndürmüşken bana; debdebesiyle tir tir
titrediğim ateşler yakmak sana…
Bu imkansızlık hüznünün dehlizlerinde kaybolarak,
içimdeki bitimsiz korkuyla bağırarak dökmüyorum sahipsiz
benliğimi Yaradana… Hafî bir zincirle düğümlüyorum dilimi.
Çözülürse yanacağım sanki, eriyecek ve biteceksin sen de,
taşıdığım can gibi…
Haliyle sakinleşmiş, kâl ehlince vazgeçmiş lakin hâl
ehlince sabr-ı sukûna ermiş bir aşığın gördüğüdür gözlerim…
Şimdi,ne bilecek bakıp da görmeyen ehl-i kibir, sevgilinin gamzesiyle
gam/zede aşığın halini. Sevgili katında yaş tüketmek demek,
demirden havanlarda sabırdan nehir kenarlarında dövülmek,
yumuşamak ve dahi temizlenmek demek. Her gündoğumunda
Yusuf’u kaybedip ve her gün batımında yeniden bulmak lakin
ne feryad edip ağlamak ne de sevinçten çılgına dönmek demek…
O belde-i mukaddeste bulunmak demek, her çark edişinde yalan dünyanın,
asude bir meşk-i hayale dalıp; ruhu bedenden ayırmak,
seyreylemek hikmet deryasına çağlayan nehirleri ve dahi
kaybolmak sularında ama asla boğulmamak demek.
Ahir zaman aşkları…
Yaşadıklarını üç harften ibaret görenler, çözemezler gizini…
Bilmezler ki ayn’ın içi Cennet, sin’in içi Cehennem ve kaf’ın
içi de Âraftır. Cennete gönüllü sürgün, metrelerce kuyrukla
girenler,sıra aşkın Cehennemine geldiğinde koşarak kaçarlar.
Lutuf penceresini açamadan yola koyulurlar… Ve Araf…
Ah araf! Ah kaf dağının gizi ve zümrüd-ü ankanın varisi…
ne tatlı dil, ne sert bakış. Ne gerçek ne yalan. Ne var ne yok…
Âraf gözlerin gibi, benim ârafım senin adın…

CEREN ŞEYMA NARLI
 
Üst Alt