Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Ateş Azabı

reyyan

New member
Katılım
29 Eyl 2006
Mesajlar
1,279
Tepkime puanı
18
Puanları
0
Yaş
45
Ateş Azabı

Cehennemdeki bu hayatın içinde, en büyük azaplardan biri

ateştir. Ateş diğer işkencelere kıyasla insanın benliğini kökünden

sarsan yok eden bir unsurdur. İnsan vücudunun en derin

noktalarına, Kuran’da Allah’ın bildirdiği şekliyle “hücrelerine”

kadar işleyen bir azaptır.

Harun Yahya 109

İşte cehennem ehli, cehennemde “cayır cayır yanmakta

olan” (Mearic Suresi, 15), öfkeli, “alevleri kabardıkça kabaran”

(Leyl Suresi, 14), “çılgınca yanan” (Furkan Suresi, 11)

bu ateşin içine atılırlar ve çığlık çığlığa yanarlar. Kaaria Suresi’nde

şöyle buyrulur:

Kimin tartıları hafif kalırsa. Artık onun da anası (son

durağı) “haviye”dir (uçurum). Onun ne olduğunu

(mahiyetini) sana bildiren nedir? O, kızgın bir ateştir.

(Kaaria Suresi, 8-11)

Ayetlerden anlaşıldığına göre, ateş cehennemin her yerini

kaplamıştır. Bu çukurda ateşten korunulabilecek, ateşin erişmediği

bir yer yoktur. İnkar eden kişi diğer fiziksel ve ruhsal

işkencelere tabi olurken de hayatının her anında ateşle muhataptır.

Ateş, son derece büyüktür. Kuran’da, onun büyüklüğü

ve şiddeti ifade edilirken, ateşin kıvılcımları için “saray” ve “deve

sürüleri” benzetmeleri kullanılır:

O gün, yalanlayanların vay haline. Kendisini yalanladığınız

(azab)a gidin. Üç dala ayrılmış bir gölgeye gidin.

Ne gölge altında barındırır, ne (yakıcı) alevden

korur. Gerçekten o, sanki her biri saray olan bir kıvılcım

saçar. Her biri, sanki sapsarı erkek deve sürüleri

gibidir. (Mürselat Suresi, 28-33)

İnkar edenler ateşten kaçmak, ondan kurtulmak için tüm

güçlerini harcarlar. Ama kaçmalarına izin verilmez. Mearic Suresi

17. ayette bildirildiğine göre, o öyle bir ateştir ki, “yüz

çevirip arkasını döneni çağırır-durur”.

Bir başka ayette ise şöyle bildirilir:

Fasık olanlar içinse, artık onların da barınma yeri

ateştir. Oradan her çıkmak istediklerinde, geri çevri-

110 ÖLÜM KIYAMET CEHENNEM

lirler ve onlara: “Kendisini yalanladığınız ateş azabını

tadın” denir. (Secde Suresi, 20)

Böyle bir ateşle yananların tahayyül edilemeyecek çığlık ve

inlemeleri ortalığı kaplar. Yalnızca bu korkunç çığlık ve inlemeler

bile cehennem ehli için özel bir azap kaynağıdır. Orada “kemikleri

çatırdatan inlemeler vardır”. (Enbiya Suresi, 100) Bir

başka ayette ise, “mutsuz olanlar ateştedirler, onlar için

orada (kahırla ve acıyla) nefes alıp vermeler vardır” (Hud

Suresi, 106) diye bildirilmektedir.

Ateş, dayanılmaz bir acıdır. İnsan bir kibrit çöpünün alevine

parmağını kısa bir süre tutmaya bile dayanamaz. Şiddetli bir

acı duyar. Ancak dünyada bu ve benzeri şekillerde hissettiğimiz

ateş azabı, cehennemdekinin yanında çok çok zayıftır.

Çünkü insan, dünyada uzun süre yanamaz. Eğer yanan bir ateşin

içine düşmüşse, 5-10 saniye içinde can verir, ateşin büyük

acısını çok kısa bir an yaşamış olur.

Ancak cehennemdeki durum, çok korkunçtur, çünkü oradaki

ateş insanı öldürmez, yalnızca acı çektirir. Cehennem ehli,

sonsuza kadar sürecek olan bir ateşin içinde Allah’ın dilemesi

dışında sonsuza kadar yanacaktır. Bu işlemin sonsuza kadar

süreceğini bilmenin verdiği dayanılmaz bir çaresizlik, umutsuzluk

ve yıkım içinde olacaktır.

Azabın bir başka yönü de, özel olarak yüzlerinin yakılmasıdır.

İnsanı kibirlendiren, bu kibirle kendisini müstağni görmesinie

neden olan vücudunun en önemli yeri yüzüdür. Çünkü

yüz kişiye ayrı bir fert olma özelliği kazandırır. “Ben” diye tanımlanan

varlığın en belirgin göstergesidir. Güzellik ve çirkinlik

kavramlarının en yoğun olarak toplandığı bölgedir. İnsanlar,

gazetelerde ya da televizyonda yüzü ileri derece yanmış birisinin

görüntüsüne rastladıklarında, şiddetli bir acımayla karışık

Harun Yahya 111

ürperti hissederler. Ardından benzer bir felakete karşı

Allah’tan koruma isterler. Hiç kimse böyle bir felaketin kendi

başına gelmesini istemez ve zaten kısa sürede bu görüntü unutulur.

Ancak inkarcıların gaflette olduğu bir şey vardır ki, o da

benzer bir sona hem de akıllarının alamayacağı kadar şiddetlisine

adım adım yaklaşmakta olduklarıdır. Cehennemdeki ateş

insan vücudunun her noktasına büyük acılar verir. Ama insanın

yüzünün yanması en acısıdır. Gözler, kulaklar, burun, dil ve derinin,

yani beş duyu kaynağının aynı anda bulunduğu tek ve en

önemli bölgedir yüz. İnsan yüze gelecek darbelere karşı çok

hassastır, en ufak bir harekete şiddetli bir refleksle cevap verir.

Cehennemde ise yüz, ateşte yakılır, kaynar sularla haşlanır.

Acının en yoğun olarak hissedildiği yere en ağır işkenceler yapılır.

Ayetlerde, bu azap şöyle tasvir edilir:

Yüzlerinin ateşte evrilip çevrileceği gün, derler ki:

“Eyvahlar bize, keşke Allah’a itaat etseydik ve Resule

itaat etseydik.” (Ahzap Suresi, 66)

Giyimleri katrandandır, yüzlerini ateş bürümektedir.

(İbrahim Suresi, 50)

Ateş, onların yüzlerini yalayarak yakar da onun içinde

onlar (etleri sıyrılmış olarak sırıtan) dişleriyle kalıverirler.

(Müminun Suresi, 104)

Cehennemin Odunları, Kaynar Su ve

Dağlanan Vücutlar

Allah inkarcıların cehennem ateşi içinde yanacaklarını bildirirken,

Kuran’da bir benzetme yapmıştır. Buna göre, inkarcılar

yana yana “cehennemin odunu” haline gelirler. Cehennemde

ateşin kavurduğu herhangi bir nesne gibi yanmazlar. İnkarcılar

112 ÖLÜM KIYAMET CEHENNEM

kendileri ateşin yakıtını oluştururlar. Bu durum bir ayette şöyle

bildirilir:

“Zulmedenler, ise onlar da cehennem için odun olmuşlardır”.

(Cin Suresi, 15)

Odunun kendisi, ateşinin yakacağı herhangi bir cisimden

çok daha uzun, çok daha şiddetle, için için yanar. İşte inkarcılar

da, aynı şekilde yalanladıkları bu ateşin odunu olurlar. Ayetlerde,

bu gerçek şöyle haber verilmiştir:

Ey iman edenler, kendinizi ve yakınlarınızı ateşten

koruyun ki onun yakıtı insanlar ve taşlardır... (Tahrim

Suresi, 6)

Şüphesiz inkar edenler, onların malları da, çocukları

da kendilerine Allah’tan (gelecek azaba karşı) hiçbir

şey kazandırmaz. Ve onlar ateşin yakıtıdırlar. (Al-i

İmran Suresi, 10)

Gerçekten siz de, Allah’ın dışında taptıklarınız da cehennemin

odunusunuz, siz ona varacaksınız. (Enbiya

Suresi, 98)

Odun yerine geçen insanların yanında, bir de ateşi yakmak

için kullanılan gerçek odunlar vardır. Ancak burada da farklı

bir azap yaşanır. Dünyada iken dost, örneğin karı-koca olan inkarcılar,

birbirlerinin ateşine odun taşırlar. Kuran’da, Ebu Leheb

ve karısının cehennemde yaşayacakları son şöyle haber

verilmektedir:

Ebu Leheb’in iki eli kurusun; kurudu ya.

Malı ve kazandıkları kendisine bir yarar sağlamadı.

Alevi olan bir ateşe girecektir. Eşi de; odun hamalı

(ve)

Harun Yahya 113

Boynuna bükülmüş bir ip (bağlanmış) olarak. (Mesed

Suresi, 1-5)

Bu, dünyadaki tüm bağların kopması demektir. Dünyada

iken birbirlerini çok sevdiklerini söyleyen ve birlikte Allah’a

karşı isyan eden inkarcılar, cehennemde birbirlerinin ateşini

beslerler. Orada tam bir ihanet söz konusudur. Allah’tan başka

edinmiş oldukları tüm dostlar, en yakınları, eşleri dahi birer

düşman haline gelmişlerdir.

İnsanın en büyük organı vücudunu çepe çevre saran, hissetmesini,

zevk almasını sağlayan derisidir. Kalınlığı birkaç milimetreyi

geçmez. İnsanın en çok değer verdiği yüzü, elleri, kolları,

bacakları ve diğer bütün organları deri tarafından sarmalanmıştır.

Ancak deri hassaslığı yüzünden en büyük acı kaynağı

olabilir. Derinin en zayıf olduğu nokta ise ateşe ve kaynar sıvılara

karşı olan zafiyetidir. Ateş deriyi kavurur yakar, kaynar su

ise haşlar. Kaynar su insanın derisini tek bir nokta boşta bırakmaksızın

çepeçevre sarar. İncecik deriyi kabartır, deri iltihapla

şişer, su toplar ve patlar, böylece dayanılmaz bir azaba neden

olur. Dünyadaki fiziksel güzellik kuvvet, makam, şöhret kısacası

hiçbir şey insanı kaynar bir suya karşı dayanıklı kılmaz. Kuran’da

bildirildiğine göre, “küfre saptıklarından dolayı onlar

için çılgınca kaynar sular ve acıklı bir azab vardır”. (Enam

Suresi, 70) Vakıa Suresi’nde şöyle buyrulur:

Ve eğer o, yalanlayan sapıklardan ise artık (onun

için) alabildiğine kaynar sudan bir şölen vardır. Ve

çılgınca yanan ateşe bir atılma da. Şüphesiz bu, kesin

bilgi ifade eden bir gerçektir. (Vakıa Suresi, 92-95)

Bir başka surede ise, inkarcılara yapılacak kaynar su azabı

şöyle anlatılır:

114 ÖLÜM KIYAMET CEHENNEM

Onu tutun da cehennemin orta yerine sürükleyin.

Sonra kaynar suyun azabından başının üstüne dökün;

(Azabı) tad; çünkü sen, (kendince) üstün, onurluydun.

Gerçekten bu, sizin kuşkuya kapıldığınız şeydir. (Duhan

Suresi, 47-50)

Bunların yanında, ateş azabının bazı farklı çeşitleri vardır.

Birisi de, ateşte kızdırılan metallerle cehennem ehlinin vücutlarının

dağlanmasıdır. Ancak kendilerini dağlamak için kullanılacak

olan bu metaller, dünyada iken Allah’a ortak koştukları

mal ve mülkleridir:

... Altını ve gümüşü biriktirip de Allah yolunda harcamayanlar...

Onlara acı bir azabı müjdele. Bunların

üzerlerinin cehennem ateşinde kızdırılacağı gün, onların

alınları, böğürleri ve sırtları bunlarla dağlanacak

(ve:) “İşte bu, kendiniz için yığıp-sakladıklarınızdır;

yığıp-sakladıklarınızı tadın” (denilecek). (Tevbe Suresi,

34-35)

Daha Başka Azaplar

Cehennem, çoğu insanın sandığı gibi yalnızca insanların

ateşte ve kaynar sularla yanacağı bir yer değildir. Orada insanı

hem fiziksel hem de psikolojik yönden azaplandıracak çok çeşitli

yöntemler vardır.

Dünyada, işkence için çok farklı yöntemler ve araçlar kullanılmaktadır.

Çoğu kişi bu işkenceler sırasında ya sakat kalır

ya da acıdan ölür. Sağ kalanlar ise genelde akıl sağlıklarını kısmen,

hatta bazen tümüyle yitirirler. Oysa bu dünyadaki işken-

Harun Yahya 115

ce yöntemleri, cehennemdekilere oranla karşılaştırılamayacak

kadar hafiftir. Cehennemde çok farklı, çok gelişmiş işkence

yöntemleri kullanılacaktır. Dünyada elektrik verilerek işkenceye

uğratılan bir insanı da, verilen elektriği de, insanın elektriğe

olan acı duyarlılığını da Allah yaratmıştır. İnsana acı verecek

daha birçok bilinmeyen kaynak ve insanın bilinmeyen birçok

zaafı vardır. Allah yarattığı kullarının zaaflarını en iyi bilendir.

Bu zaaflar doğrultusunda en çok acıyı da yine Allah verecektir.

Bu, “Muazzip” (azap edici) ve “Kahhar” (kahredici) olan

Allah’ın kanunudur.

Kuran’da haber verildiğine göre cehennemde azap her

yönden gelmektedir. Azaptan kendilerini korumaya fırsatları

yoktur, azap her yandan onları kuşatmaktadır. Üstlerinden,

altlarından gelen azabı savmaya güç yetiremezler. Onların bu

durumu Kuran’da şöyle haber verilir:

Azab konusunda senden acele (davranmanı) istiyorlar.

Oysa cehennem, o inkar edenleri gerçekten kuşatıp-

durmaktadır. Azabın onları üstlerinden ve

ayaklarının altından kaplayacağı gün (Allah): “Yaptıklarınızı

tadın” der. (Ankebut Suresi, 54-55)

Ayrıca, cehennemdeki, şu anda bilemediğimiz daha başka

farklı azap kaynakları da Kuran’da şu şekilde haber verilir:

Cehennem; onlar oraya girerler; ne kötü bir yataktır

o. İşte bu; tatsınlar onu: Kaynar su ve irin. Ve onun

şeklinden başka, çift çift (olan daha beter azablar)

vardır. (Sad Suresi, 56-58)

Kuran’da inkarcıların cehennemde karşılaşacakları azaplar

haber verilmiştir. Elbette Allah bunların çok daha üstünde, insanın

hayal gücünün bile alamayacağı sonsuz azap ve işkence

şekillerini cehennemde yaratmaya güç yetirendir.

116 ÖLÜM KIYAMET CEHENNEM

Sıcak, Karanlık, Duman ve Darlık

Dünyada insana en çok sıkıntı veren ortamlar dar, pis, karanlık

ve sıcak ortamlardır. Çok sıcak, nemli ortamlar insanı

boğar, yüksek nem en temel ihtiyaç olan nefes almayı zorlaştırır.

Nefes alamamak insanı şiddetli biçimde bunaltır, göğsü daralır,

kalbi sıkışır. Çok sıcak ve nemli havalarda gölge bile rahatlatıcı

olmaz. Görünmeyen ama yoğun bir tabaka insanı çepeçevre

kuşatır, nefes borusundan girip göğsünü tıkar. Örneğin

lüks saunalardaki yüksek ısı ve neme insan çok kısa bir süre

dayanabilir. On dakika yoğun buhar altında kalmaya dayanamayan

birisi saunaya kapatılsa kısa bir süre içinde fenalık geçirir.

Biraz daha uzun kalırsa, aşırı nem ve sıcaktan ölebilir.

Cehennemde de bu boğucu atmosfer çok yoğun bir biçimde

hakimdir. Dünyada sıcağa karşı birçok önlem geliştirmiş

olan insan cehennemde çaresizdir. Ortam en sıcak çölden daha

sıcak, en karanlık, izbe hücrelerden daha sıkıntı verici ve

pistir. Sıcak insanın en küçük parçası olan hücrelerine dek işler.

İnkarcılar için kavurucu sıcağa karşı bir koruyucu, ferahlama

veya serinleme imkanı yoktur. Kuran’da, cehennem ehlinin

bu durumundan şöyle söz edilir:

“Ashab-ı Şimal”, ne (mutsuzdur o) “Ashab-ı Şimal.”

Hücrelere işleyen kavurucu bir sıcaklık ve kaynar su.

Ve kapkara dumandan bir gölge içindedirler. Ki o, ne

serindir, ne ferahlatıcı (kerim). (Vakıa Suresi, 41-44)

O gün, yalanlayanların vay haline. Kendisini yalanladığınız

(azab)a gidin. Üç dala ayrılmış bir gölgeye gidin.

Ne gölge altında barındırır, ne (yakıcı) alevden

korur. (Mürselat Suresi, 28-31
 

Yasemin03

New member
Katılım
23 Ara 2006
Mesajlar
254
Tepkime puanı
42
Puanları
0
Yaş
39
Allah korusun bizi cehennemden. ben bir kitap seneler önce okumustum cehennemlen ilgili. sonuna kadar okuyamadim, cünkü cok kötü tarifler yaziyordun. dayanamadim. ama atesi kendimiz getiriyoruz.
Allah razi olsun paylasim icin.
 
Üst Alt