Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Aşkta ayrılık öyle müthiş bir ateştir ki..

Ferrar_

New member
Katılım
14 Eki 2007
Mesajlar
66
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
43
Tasavvuf belalar ve celal karşısında kalbte ferahlık duymaktır

Biz acizler hata ve isyanlarınızdan Allahın Rahmetini iltica ediyoruz
Büyükler kahır görmüşlerdir belalar Celallar karşısında kıyılmamışlar
Ve kalblerinde bir ferahlık bir zevk bularak narında nurunda hoş demişlerdir
Çünkü bütün kemalat o belaların içinde gizlidir hepsi bu sefada gizlidir

Mesela Aşkta Firak… Bu öyle müthiş bir ateş ki bütün içi gönlü Kalbi sarıyor
Kalbi hasret kemiriyor her nefes kahrla ölmek var…. İnsan yemekten içmekten her türlü nimet zevkini duymaktan beri kalmış beraat etmiş sadece yanıyor…

Evvela o yanma esnasında Aşık
Nefsine taalluk eden arzulardan geçiyor
Zira bu arzular o ateşten kendiliğinden eriyor

Sonra kendi yangınından alemin günahını tartmaya meydan kalmıyor
İnsanda kendi kendisiyle kalmak ihtiyacı şiddetle beliriyor ve böylece kendi
İçine nazar ediyor
Zikren ve fikren daima maşuku iledir
Her nereye nazar etse yine onun cemalini görmek zorunda kalıyor (yanıyor çünkü)
Çünkü yavaş yavaş maşuktan gayrısı yani gayrullah gözden nihan oluyor
İşte firak ateşi aşıkı bu mertebeye çıkarıyor
Bu mertebede feryadlar ve ahlar yavaşlar
Zira sine kor kesilmiş ve duman kaybolmuştur
Benliğin tamamıyla Kül olabilmesi ve ‘‘Sana nasıl erişilir Yarabbi’’ niyazına karşı
‘‘Hemen bir nefsini Bırak gel’’ Hitabı izzetinin halli
aşıkın Şeker gibi leziz olan kendi (((Muradını))) terk etmesiyle Mümkündür
işte kor kesilmiş bir sine sahibi de Sükuna doğru gitmek zorundadır
zira muradımı da yaktım kendimi de diyerek
Bu ateşe bütün varlığını veriyor
O zaman :
{ Kül olunca yanmaz oldu narı suzanım benim}
mısrasındaki sır belirmiş oluyor
artık iki Murat değil bir murad kalmıştır
bu ister Cemali ister Celalai olarak tecelli etsin
yani bu muradın keyfiyeti ister nur ister nar olsun hepsi birdir
evet kendi varlığını yakmış olana hepsi birdir

şimdi bize Göre bir diğer misal alalım

İki yaşında ki bir çocuğu kucağımız alır hatta sırtımıza bindirir onu eğlendirmekten bir zevk duyarız ve bunda bir mahzur görmeyiz (evet Kudrette bizi böyle sırtına alır)
Lakin çocuğun yaşı ilerledikçe ona aynı müsaadeyi göstermez ve bu laubalikten vazgeçeriz
Zira hareketimizi değiştirmezsek Onun tahsil ve terbiyesinden hayır gelmez

Artık sık sık ihtarlarımız ve tedbirlerimiz başlar
Hatta bu en çok sevdiğimiz üzerine titrediğimiz yavrumuzu da ağlatırız
Şimdi herhangi bir hatası karşısında hırpaladığımız çocuğun o ağlamaları
Bizi üzmez zira ondan mütenebbih olacağı düşüncesiyle
Onun terakkisine vesile olduğumuzdan dolayı hatta vicdanen bir rahatlık duyarız

İşte yaşı büyükte olsa Akıl ve zekası iyide işlese bir kimse
(((((Allahın hikmet dolu hadisatı karşısında bir çocuk gibidir))))

O kimse hadiselerin kendi istediği gibi cereyan etmemesinden dolayı üzülür ağlar
Onların ağırlığına dayanamaz feryadı basar
Lakin bütün bu meşakatlerin altında türlü türlü rahatlıklar gizlidir
Küçücük çocuğun Sobandan parmağının yanması için
onu sobaya yaklaştırmayan anne baba gibi
Kulunda gerek maddi gerek manevi bir sebeple uçuruma gitmemesi için koruyan Allah onun görünüşte rahat ve pür has halis zevk olan isteğine kavuşturmaz

buna bir misal
bir ağaçın gelişimi açılımı daha ziyade büyümesi için dallarının budayan bahçıvan o dalların çatırtısına nasıl aldırış etmezse
Hak Teala da kulunun Hakiki tekamülüne sebep olan ve onun terakki ettiren bir cefanın elemine bakmaz
Fakat kulunun hayrını gözetir

Daima belirtmek istediğimiz gibi tekrar ederiz ki !!!
Bizler Hikmete akıl erdiremiyoruz Şu halde Susalım
Ve isyanın pişmanlık dolu bataklığa benzeyen yolundan uzak olalım


Kaynak : Hazreti Muhammed Şemseddin yeşil
www.yesilhoca.com
 
Üst Alt