Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Asker ve İslam

  • Konbuyu başlatan zeynep_hearty
  • Başlangıç tarihi
Z

zeynep_hearty

Guest
12 Eylül'ün yıldönümünde Kanal D'deki Genç Bakış programına konuk olan ve gençlerin sorularını cevaplandıran Kenan Evren'in şu sözlerini not etmiştim:
"Dinsiz millet olmaz. Dünyada ateistler var, ama dinsiz millet yok. Komünizm döneminde Rusya'da bile olmadı. Şu anda orada da yüzlerce kilise var. Dinimizin hükümlerini eşit olarak öğrenme hakkımız var. Bu nedenle din dersini zorunlu yaptık.

"12 Eylül'den sonra Kuranı Kerim'in mealini 4-5 kez okuyunca o zamana kadar öğrendiklerimin çoğunun safsata olduğu kanaatine vardım."
Evren daha sonra atamaları yapılan valiler kendisine ziyarete gelince onlara "Kuranı Kerim'in Türkçesini okuyun." dediğini "Yoksa müftülerin etkisinde kalırsınız" diye öğüt verdiğini söylüyordu.

Evren'in sözlerinde benim dikkatimi en çok çeken husus, Kur'an'ı Kerimi'i okuyunca o güne kadar ki İslam bilgilerinin çoğunun safsata olduğunu anladığına dair kısımdı.
Evren bu sözleri, orgeneralken söylüyordu. O dönemde komuta heyeti ile birlikte askeri bir müdahale ile ülke yönetimine el koymuştu.
-Demek o güne kadar bir Kur'an meali okumamıştı.
-Ve demek ki o güne kadar İslam'a dair bilgileri "safsata" diye nitelenebilecek kadar zayıf, yanlış, boştu...
Bunun altını neden çizmek gerekiyor:
-Çünkü askerin en duyarlı olduğu alan din - devlet - toplum ilişkileri, yani sistemin laik karakteri... Toplumun Müslümanlık çerçevesi... İslam'ın kapsama alanı... Kur'an nasıl bir İslam öngörüyor ve laik bir sistem içinde İslam hangi oranda toplumsallaşabilir? Kur'an bir ilahi kitap olduğuna göre, Müslüman o Kitap'la bağlı olduğuna göre İslam'la laiklik hangi çerçevede uzlaşabilir?
Laiklik üzerinde duyarlı olan ve Türkiye gibi Müslüman bir ülkede sorumluluk üstlenen herkes, şu saydığım başlıklarla ilgili kanaatlere ulaşmış olmalıdır. Bunun da başında Kur'an bilgisi gelir.
"Eğer siz, orgeneral oluncaya kadar Kur'an'ın Türkçe mealini okumamışsanız.... ve o güne kadarki İslam bilginizi safsata olarak niteleyecek ölçüde de açık sözlüyseniz..."
Diye bir cümle kursam nerelere varılır?

Ben, genelde aydınlarımızın da yeterli Kur'an ve İslam bilgisine sahip olmadığını düşünmüşümdür. Belki de İngiltere Başbakanı Tony Blair, Türkiye'de pek çok politikacıdan daha fazla Kur'an bilgisine sahiptir. İletişim sağladığı İslam ülkeleri ile ilişkide çam devirmemek için bunu olmazsa olmaz görür.

Ankara'daki terör zirvesinde basın mensuplarıyla sohbet eden Hava Kuvvetleri Komutanı Org. Faruk Cömert şunları söylüyor:

"Dinimiz en son gelen dindir. Kur'an'ı ben de okuyorum. Ondan önce gelenleri de düzelten, kapsayan bir dindir. Akla ve ilme açık ve uygun bir dindir. İnsan öldürmeyi günah sayan bir dindir. Doğru anlatılması, doğru öğrenilmesi gerekir. Ancak siyasallaştırılması, adının terörle birlikte anılması, böyle bir görüntü verilmesi beni üzüyor."
Bir kuvvet komutanı, yani bir orgeneral daha Kur'an okuduğunu açıklıyor kamuoyuna... Bunları önemli buluyorum.

Bir ara Org. Sabri Yirmibeşoğlu, bir askerin general olduktan sonra Cuma namazına gitmekten kaçınacağını, çünkü bu dönemde komutanlar arasında çok küçük terfi kriterlerinin söz konusu olacağını, Cuma namazına gitmenin ise "irticai bağlantı" kuşkusu ile negatif etkiden endişe edeceğini ifade ediyordu.
Kur'an okumak...

Bunun için islami bir bağlantının bile gerekmediğini, Tony Blair'in Kur'an okumuş olması da açıkça ortaya koyuyor.
Bir Türk askerinin Kur'an okuması ise, daha başka bir gerekliliktir.

Şimdi, Ankara'da yapılan Terör Zirvesi'nde Suriye asıllı araştırmacı Bessam Tibi, İslam tanımları yapıyor, Müslümanların İslam'la ilişkilerini tasnif ediyor, aradan terör yorumları çıkarıyor vs...

Bu arada kendi çizgisi ile Mustafa Kemal Paşa'nın yaklaşımı arasında paralellikler kuruyor.

Zirveye ilişkin notlardan askerlerin Bessam Tibi'nin yorumlarını önemsediği bilgisine de ulaşıyoruz.

Oysa ben, sağlıklı bir İslam bilgisine sahip askerlerimizin, Bessam Tibi yorumlarını bile süzgeçten geçirme ihtiyacı duyacağını düşünüyorum. Bessam Tibi, kaç zamandır, "İslam ve terör" denklemine göre şartlanmış Batı dünyasına yorum pazarlıyor. İlişkileri alabildiğine siyasallaşmış ilişkiler... "Siyasal İslam"ı hedefe koyarken, bir başka siyasi stratejinin içinde yer alıyor.
Ve bunları, Batı'lı çevrelerin sıkça yaptığı gibi Atatürk'ü siper edinerek yapıyor. Çünkü Atatürk'ü siper edinmenin, Türkiye'de askeri çevrelerde pek sevileceği düşünülüyor.
Hatırlayınız.

Eski ABD Büyükelçilerinden George Strauzs Hupe, "Ben, diyordu, Evren'in yanına girdiğimde söze Atatürk'ün faziletlerini anlatarak başlarım. Bu her zaman etkili bir ileşitim sağlar."

Ben, sağlıklı bir değerlendirmede bir asker için de İslam'ın "bu ülkenin olmazsa olmazı" olarak düşünüldüğüne inanırım.
Kur'anı okuyor olmalarını çok şaşırtıcı, çok hayret verici bulmuyorum. Geç kalmış olabilir. Ama Kur'an'la bir şekilde buluşmadan bu ülkenin insanı ile, çocukları ile, kültürü ile sağlıklı bir iletişim kurulamayacağını bir kurmayın bilmemesi mümkün değildir.

"Kur'an okuyorum!"
Bir asker olarak bunu kamuoyu ile paylaşmayı sağlıklı bir gelişme olarak telakki ediyorum.(alıntı) selam ve dua ile...
 

mhmt

New member
Katılım
7 Kas 2006
Mesajlar
2,965
Tepkime puanı
715
Puanları
0
asker konusunda temelleri bu yanlışlıkla aılmış.. dinden uzak kesim seçilmiş tepelere zamanında.. şimdi ise bunların olmsı acayimize gidyo. osmanlı böle mi yaşadı600sene.. ancak hakkınıı vereliğm.. inşallah daha iyi olur..

ancak bi kısım dikkatimi çekti.. kuranın türkçe den okunması.. okunsun ancak arapçadan kaçırılarak değil.. yoksa o safsata dediklerini kend din diye anlatır..
selametle..
 
T

teslimolan

Guest
Meal ile Kuran i Kerim birerbir tutmaz ancak en yakin ceviridir. Bunun icin bir Orgeneralin Kuran a safsata demesi inanilacak bir sey degildir zaten. O masallari kast etmistir Kuran ile alakasi olmayan dine sokulan masallari.
 
Üst Alt