Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Anneme mektubum var...

Azra

New member
Katılım
15 Mar 2007
Mesajlar
2,212
Tepkime puanı
13
Puanları
0
Yaş
35
Konum
istanbul
Anne, ilk önce seni ne kadar özlediğimi söylemek istiyorum. Kaç yıl oldu senden ayrılışım? Tam 8 yıl. Seni seviyorum Anne. Hiç bir şey senin sevginin yerine konmuyor. Içimden haykırmak gel iyor ; Anne Anne se ni özledim diye… Sana sarılmak, sıkıca sen yeter artık , beni boğuyorsun diyene kadar… O zaman senden bana yine yavrum , kuzum demeni isterdim.

Anne seni özledim. Orda mutlu musun, rahat mısın bilmiyoru m? Bazan rüyamda görüyorum seni. Anne biliyor musun? Bu aralar ziyaretin biraz azaldı , daha sık gel rüyalarıma. Rüyamda , sen üzgünsen o gün bende öyle oluyorum. Bazan hiç konuşmuyorsun bile. Arkadaşım eğer seninle Annen konuşmuyorsa gerçekten o ` dur diyor. Senin kucağında ağlamayıda özledim Annem!

Hayallerimiz vardı ya Anne. Hani birlikte konuştuğumuz, paylaşmayı düşündüğümüz her şey yarım kaldı. Sen benim okulu bitirmemi ne kadar da hevesle beklerdin. Bitirdikten sonra benimle kalı p , ben çalışırken yemekleri sen yapacaktın. Evlenirsen torunuma ben bakarım , onu kimselere emanet etmem diyordun. Ben okulumu bitirdim, evlendim bir de torunun var. Ama sen bunların hiç birinde yanımda değildin. Ben sadece bunları bildiğini umut ediyorum.

Çocukluk anılarımda hep sen varsın. Senin o gülen yüzünü, iri kara gözlerini, en çokta seninle sohbeti özledim. Gözlerin bana bakarken nasılda sıcak, sevgi doluydu. Herkesten çok beni sen anlardın Anne m !

Hayatın boyunca çok acılar çektiğini biliyorum . Burda onları tekrar etmeyeceğim, benim fedakar Anne m. Yoksa kabuk bağlayan yaram tekrar kanayıp yine canımı acıtır. Ben hep seninle mutlu olduğumuz anları hatırlamak istiyorum, ancak bana onlar huzur veriyor. Dilerim yine öyle mutlusundur.

Ayrılığımızın ilk beş yılı seni ziyaret etmedim diye umarım kızmadın bana. Beş yıl sonra ilk ziyaretine torununla geldim.O şimdi 4 yaşında . Seni merak ediyor , toprak altında uyuduğunu zannediyor. Ona ºimdilik fazla anlatacak bir ºeyim yok; ama seni tanımasını çok isterdim. Biliyorsun Anne daha önce sana gelemezdim ; senin öldüğünü kabul etmek olurdu bu. Sen hiç gitmemis gibi olacaktın, benim için. Senin mezar taşına bakmayı göze alamadım. Canımdan çok sevdiğim insanın orda oluşunu kabul edemedim belkide .

Memlekete her gelişimde senin ziyaretine geleceğim. Sana söz Anne. Sende arada bir de olsa rüyalarıma gel , bekliyorum seni Annem . Allah`a emanet ol!
Seni çok özleyen ve seven Kızın .

 
Z

zeynep_hearty

Guest
özlemek yoruyor insanı hergün biraz daha halsizleşiyorsun
çaresizlik yarana tuz basıyor olsun diyorsun mutlu ve iyi olmasını dileyerek ağrıyan yanlarım olsun kanayan yanlarım her gün biryerinden vuran hayatın içerisnde benimde senden yana bişeylerim olsun kendine yaptığın tesellilerin ardı arkası kesilmiyor derinlerden gelen bir of la içine çekiyorsun hayatın tüm acılarını ve merhamet diyorsun rabbim merhamet bağışlanmak diliyorsun için için ve aklına minik yiğenlerinin kutlu doğumda sarfettiği cümleler geliyor rabbim diyorsun annem canım yaşamıma yaşamından önem veren nefesim nefesin olsun diyen annem bana bir ömür nasıl şefkatle merhametle muamele ettiyse sende bana öyle merhamet et rabbim diyorsun ve yeniden umuduna umut katarak tümü acı yüklü kuşlarını azad ediyorsun ve bilmiyorum diyorsun belki belki yarın gece gözlerim uykuya kapanmadan önce yine buluşuruz diyorsun ve acının en hafifini yaşadığın uykuya tutuluyorsun ....Sevgideğer Azra rabbim kez kere razı olsun ..selam ve dua ile..
 

hikmetimm

New member
Katılım
29 Mar 2007
Mesajlar
500
Tepkime puanı
9
Puanları
0
Yaş
45
Konum
istanbul
Sevgili Anneciğim,
Ne garip; yeni yeni farkediyorum ki,
çocukları anne olunca çocuklaşıyor anneler...
... Ve insan, zamanın nasıl insafsız
bir öğütücü olduğunu bu rol değişiminde anlıyor.
Eminim karnındaki ilk tekmemden, hatta doktorların
'Bundan sonra ağır kaldırmak yok' müjdesinden
beridir iki kişilik yaşıyorsun yaşamı...

Doğum odasında bir küçük el saçlarına tutununca
değişti herşey ve o el, o saçtan hiç eksik olmasın istedin.
Kimbilir kaç geceyi karyola başuçlarında derin
iç çekişler dinleyip hüzünlenerek uykusuz geçirdin,
kaç emzirme seansında bitkin uyuyakaldın.
O gün bugündür hayatı, bir toprakla çiçeği kadar
ortak üretiyor, tüketiyoruz.
Yolboyu, kusurlarını hiç görmedik birbirimizin,
yeteneklerimizi abarttık karşılıklı; toz
kondurmadık üzerimize, kol kanat gerdik...
Ben dünyanın en iyi evladıydım, sense; tarihin
en iyi annesi... Her çığlıkta
başucumda biteceğini bilmenin güveniyle büyüdüm.
Her derdimde benden çok dertleneceğini bilmenin
o bencil alışkanlığıylaayakta kaldım.

Sevginle donandım...
Ama sonra birden o korkunç çark devreye girdi
ve yaşamın acımasız kuralı işledi ;
Büyüdüm... Senin kollarında 'sen'den habersiz,
bambaşka bir 'ben' çıktı ortaya. Bazen o eski 'ben'e
hiç benzemeyen bir 'ben'... Çünkü farkettim ki,
anlattığın masalların yaşamda karşılığı yokmuş.
Kızlar bir prens umuduyla kurbağaları öpedursun,
ben her yalanda burnumu yokladım.
Şaşırdım. Bostandaki lahanaların,
ısırılmış lahanaların ve benzeri pastoral ninnilerin
modasının geçtiğini gördüm sokakta...

Söyleyemedim sana...
'Yaşamın değiştiğini, eski tecrübelerin artık
eskisi kadar geçerli olmadığını' anlatan kitapları
salonun ortasında açık bıraktım, açıp okuyasın diye...
Her kuşağın o vazgeçilmez ikilemi depreşti yeniden;
'Devir de amma değişti' diye yakınırken sen;
ben ilginle boğulduğumdan dertlendim.
Bir yerim yaralandığında 'Anam görürse
ne kadar üzülür' diye gizlemeye çalışmak
küçük bir çocuk için nasıl bir yüktür bilir misin?
Acından çok onda yaratacağın acı, acıtır canını...

Oysa ne çok acılar paylaştık seninle...
Ve ne çok sevinçler yaşadık beraber...
Nasıl dar günlerde yardıma koşup,
kaç şenliğine ortak olduk birbirimizin?
...Lakin artık kafesten uçma vaktiydi.
'Danaların girdiği bostan'da ayakta kalabilmenin yolu,
tek başına kanat çırpmayı öğrenmekten geçiyordu.

Yargıladık birbirimizi bir dönem...Sorguladık...
...Sen bana eş dost çocuklarını örnek gösterdikçe,
ben seni eş dost ebeveynleriyle kıyaslar oldum.
Sen her sohbete 'Bizim çocukluğumuzda...'
diye başladıkça ben, değişen
takvim yapraklarını koydum önüne...

Nasıl da zalim bir çark bu değil mi?
Doğuyor, doğuruyor ve günün birinde
yuvadan uçacağını bile bile
koca bir ömrü karşılıksız veriyorsun...
Ve hayat birden ıssız bir adaya dönüşüveriyor.
Sonrası kâh bir kapı zili beklentisi,
kâh bir mektup, kâh bir telefon sesi...
Gizliden gizliye özlenen bir torun müjdesi...
Fotoğraflar sarardıkça solan bir yaşam ve uzaklaştıkça
yakınlaştığımız bir mazinin geri dönmez anıları...
Yazılarla konuştuk öyle zamanlarda...Bakışlarla anlaştık.
Ağlaştık birbirimizden gizleyerek acılarımızı...
Bir mimikle özleştik, bir gülüşle kavuştuk.
Ben büyürken seni de büyüttüm.

Şimdi çok daha iyi anlıyoruz birbirimizi...
Çünkü küçücük bir el saçlarımı kavrıyor geceleri...
Karyola başlarında uykusuz geceler geçiriyorum.
Pastoral ninnilerle büyütüyoruz oğlumu;
yalancı çocukların burunları uzuyor masallarda,
öpülen kurbağalar prens oluyor.

...Ve yaşamın değiştiğini, eski tecrübelerin
geçersizleştiğini anlatan kitapları
kaldırıyoruz salondan gizli gizli...
O korkunç çark, acımasız bir hızla dönmeye
devam ediyor. Zaman, öğütüyor kuşakları...
İnsan ancak mahrum kalınca anlıyor
sevginin değerini...
Bense sevginden mahrum kalmaya
fazla dayanamayacağımı biliyorum.

O yüzden bu Anneler Günü'nde
sana upuzun bir ömür diliyorum.
Hem biliyor musun?
'SENİ ÇOK SEVİYORUM'......

bütün annelere
 
H

hüma-gül

Guest
Ah anam, bu yabanda hoyrat rüzgarlar esti,
Güler yüzlü, medeni (!) haramiler yol kesti,
Can verirdik uğrunda sevdamız mukaddesti,
Bağından koparılan güllerime ağladım...

Korkularım büyüyor peşime sal gölgeni,
Hüzün yoldaşım oldu, terketti umut beni,
Ne olur dualarla yine sen avut beni,
Benden uzağa giden yollarıma ağladım...

Yapayalnız ölürsün hasta olsan kime ne ?
Komşular duvarları aşıp gelemez anne,
Nice insanımızın ateş düştü kalbine,
Dört bir yana savrulan küllerime ağladım...

Burada akla ziyan öyküler yaşanıyor,
Geceler kahrolmakta, şafaklar utanıyor,
Perdeler yırtıldıkça sokaklar utanıyor,
Döndüm kendi içimde hallerime ağladım...

Neler yitirdik neler, varamadık farkına
Temeline harç olduk, ter akıttık arkına,
Zamanla boğuşarak dönsün diye çarkına,
Kaptırdığım elime, kollarıma ağladım...

Güzel anam, ezandan mahrum olmak ne demek ?
Hasret zindanlarında mahkum olmak ne demek ?
Diyar diyar gezdirdi bizi bir dilim ekmek...
Başını alıp giden yıllarıma ağladım...

 

asikkulun

New member
Katılım
15 Eyl 2006
Mesajlar
1,217
Tepkime puanı
96
Puanları
0
Yaş
32
Konum
sivas
hepsi birbirinden güzzel.hepinize teşekkür ediyorum ve ALlah razı olsun
 

oSSlem

New member
Katılım
25 Mar 2007
Mesajlar
284
Tepkime puanı
101
Puanları
0
Konum
RuhLar ALemi...
Anneciğim

Ak saçlı başını alıp eline,
Kara hülyalara dal anneciğim !
O titrek kalbini bahtın yeline ,
Bir ince tüy gibi sal anneciğim !

Sanma bir gün geçer bu karanlıklar ,
Gecenin ardında yine gece var ;
Çocuklar hıçkırır, anneler ağlar ,
Yaşlı gözlerinle kal anneciğim !

Gözlerinde aksi bir derin hiçin ,
Kanadın yayılmış, çırpınmak için ;
Bu kış yolculuk var, diyorsa için ,
Beni de beraber al anneciğim !...

Necip Fazıl KISAKÜREK


CUMANIZ MÜBAREK OLSUN
 

Azra

New member
Katılım
15 Mar 2007
Mesajlar
2,212
Tepkime puanı
13
Puanları
0
Yaş
35
Konum
istanbul
Arkadaşlar paylaşımlarınız çok güzeldi yüreğinize sağlık...
Allah razı olsun...
 

gizemli

New member
Katılım
1 Nis 2007
Mesajlar
652
Tepkime puanı
61
Puanları
0
Yaş
38
Paylaşımlar çok güzel. Bende acizane kısa yaşanmış bir hikaye ekliyim...

Bir zamanlar bir genç, kötü kalpli bir kızı sevmiş ve onunla evlenmek istemiş. Ancak kız, korkunç bir şart ileri sürerek ^^Senin sevgini ölçmek istiyorum.^^ Demiş.
^^Bakalım beni gerçekten seviyor musun? Bunun için de köpeğime yedirmek için, bana annenin kalbini getireceksin.^^

Delikanlı, tüyler ürperten bu teklif karşısında uzun bir tereddüt geçirmiş. Sonunda kızın istediğini yerine getirerek annesini öldürmüş. Çıkardığı kalbini bir mendile koyup kızın evine doğru yönelmiş. Hızla giderken ayağı bir taşa takılmış. Mendile sarılı kalp bir tarafa, kendisi de bir tarafa düşmüş.
Canı acıdığı için, ağzından ister istemez ^^Ah anacığım^^ sözleri dökülmüş.
Annesinin tozlara bulanan ve hâlâ soğumamış olan kalbinden, o an bir ses yükselmiş;

^^Canım yavrum, bir yerin acıdı mı? ^^

Annelerimizin değeri hiçbir şeyle ölçülmez. selametle...
 
Üst Alt