okuduğum kitaptan ufak bir alıntı yapıp sizlerle paylaşmak istedim...
Dünyaca ünlü meşhur devlet adamlarından biri statda konferans verirken, aniden elektirikler kesiiliir.. etraf zifiri karanlık içindeyken seyircilere gür bir sesle bağırır:
-sizlerden ricam herkes bir kibrit yaksın...
yanında kibriti olanlar yakınca etraf eskisinden daha aydınlık bir hale gelir...
o halde her iyiliğimizle bir kibrit de biz yakabiliriz...
yabancı bir köşe yazar şöyle anlatıyor:
''bir kaç gün önce metropolitan operasnda önemli bir hayat tarzı öğrendim..
o gün operada gösteri yoktu, bina boştu.. bana içeriyi gezdiren müdür, kendisi ışıkları yakana kadar arkada beklememi istedi... karanlkta koltuk dizlerinin arkasından geçtiği sırada onu göremiyordum.. müdür ancak sahneye çıktıktan sonra, nereye gittiğini seçebilmek için bir kibrit çaktı.. koltuk sıralarının en arkasında olduğum halde, o minik kibriti görebiliyordum.. bu toplu iğne başı büyüklüğündeki ışık ne kadar ufak olursa olsun, yinede karanlıktan daha kuvvetliydi.. o minik alev milyon kere çoğaltılsa, karanlık tamamiyle yok olacaktı.. nitekim müdür elektirik düğmelerine basınca koca opera binası ışığına kavuştu''
en korkulacak karanlık razı olunan karanlıktır..bir küçük iyilik bile kötünün karanlığından daha üstündür.. ohalde çevremizi kuşatan bu karanlık, karanlğın çokluğundan değil, ışığımızın azlığındandır..
kötülük karanlığını bir tebessüm ışığıyla, bir bardak su ışığıyla ,bir tabak yemek ışığıyla yok edebiliriz..
iyiliklerimiz çoğaldıkça ışıklarımız çoğalacak ve karanlıklar aydnlığa kavuşacaktır.. yeterki karanlığa rıza göstermeyelim.. her iyiliğimizi bir kibrit yakmak olarak düşünelim ve bir kibritte biz yakalım..
şunu hiç bir zaman unutmayalımki, gönülleri üzenin gönlü üzüleceği gibi, gönülleri hoş tutanın gönlü hş tutulur..
etme bulma dünyamızda verirken alıp, mutlu ederken mutlu olacağımızı hiç bir zaman unutmayalım..
o halde her ne olacasaak onun en iyisi olmanın gayretini gösterelim..
SAYGILARIMLA....
Dünyaca ünlü meşhur devlet adamlarından biri statda konferans verirken, aniden elektirikler kesiiliir.. etraf zifiri karanlık içindeyken seyircilere gür bir sesle bağırır:
-sizlerden ricam herkes bir kibrit yaksın...
yanında kibriti olanlar yakınca etraf eskisinden daha aydınlık bir hale gelir...
o halde her iyiliğimizle bir kibrit de biz yakabiliriz...
yabancı bir köşe yazar şöyle anlatıyor:
''bir kaç gün önce metropolitan operasnda önemli bir hayat tarzı öğrendim..
o gün operada gösteri yoktu, bina boştu.. bana içeriyi gezdiren müdür, kendisi ışıkları yakana kadar arkada beklememi istedi... karanlkta koltuk dizlerinin arkasından geçtiği sırada onu göremiyordum.. müdür ancak sahneye çıktıktan sonra, nereye gittiğini seçebilmek için bir kibrit çaktı.. koltuk sıralarının en arkasında olduğum halde, o minik kibriti görebiliyordum.. bu toplu iğne başı büyüklüğündeki ışık ne kadar ufak olursa olsun, yinede karanlıktan daha kuvvetliydi.. o minik alev milyon kere çoğaltılsa, karanlık tamamiyle yok olacaktı.. nitekim müdür elektirik düğmelerine basınca koca opera binası ışığına kavuştu''
en korkulacak karanlık razı olunan karanlıktır..bir küçük iyilik bile kötünün karanlığından daha üstündür.. ohalde çevremizi kuşatan bu karanlık, karanlğın çokluğundan değil, ışığımızın azlığındandır..
kötülük karanlığını bir tebessüm ışığıyla, bir bardak su ışığıyla ,bir tabak yemek ışığıyla yok edebiliriz..
iyiliklerimiz çoğaldıkça ışıklarımız çoğalacak ve karanlıklar aydnlığa kavuşacaktır.. yeterki karanlığa rıza göstermeyelim.. her iyiliğimizi bir kibrit yakmak olarak düşünelim ve bir kibritte biz yakalım..
şunu hiç bir zaman unutmayalımki, gönülleri üzenin gönlü üzüleceği gibi, gönülleri hoş tutanın gönlü hş tutulur..
etme bulma dünyamızda verirken alıp, mutlu ederken mutlu olacağımızı hiç bir zaman unutmayalım..
o halde her ne olacasaak onun en iyisi olmanın gayretini gösterelim..
SAYGILARIMLA....