Bir gün bir adam, Peygamberimize gelip:
-Ya Resulallah! Anam çok ihtiyarladı. Adeta çocuklaştı. Sanki çocuklar gibi hareket ediyor. Yerinden kalkmıyor. Ben onun ekmeğini kendi elimle yediriyorum. Suyunu bizzat kendi elimle içiriyorum. Abdestini kendim aldırıyor, sonra seccadenin başına sırtımda götürüyorum. Her istediği yere arkamda taşıyıp götürüyorum. Ya Resulallah! Anamın hakkını ödeyebildim mi? diye sordu
Sevgili peygamberimiz (s.a.v)
--Validenin, ananın hakkının yüzde yüz birini bile ödeyememişsin! buyurdular. Adam:
-- Niçin? Ya Resulallah! Ben anamın bir dediğini iki yapmam kendisine bu kadar hizmet ederim hiç bıkmam, dedi
Resulü Ekrem (s.a.v.) Efendimiz:
--Validenin sana, oğlum büyüsün, büyük adam olsun ve oğlum çok yaşasın diye hizmet edip arkasında taşıyordu.Sen ise ona ne zaman ölecek diye ölse de kurtulsam diye hizmet ediyorsun. Arada dağlar kadar fark var. Anan sana baktığı vakit, oğlum ne zaman büyüyecek, diyordu. Sen ise annem ne zaman ölecek, diyorsun.
YİNE SAADET ASRI OLAN PEYGAMBER EFENDİMİZİN ZAMANINDA FEYGAMBERİMİZİN HUZURU SAADETLERİNDE GEÇEN BİR HADİSE
Asrı saadette bir adam gelip sevgili Peygamberimize (s.a.v.)babasından şikayet etti.
--Ya Resulallah! Babam benim malımı aldı, dedi.
Resulü Ekrem (a.s.)
--Git, babanla beraber gel! buyurdu
Adam gitti. Sonra babasıyla geldiler. Resulü Ekrem (a.s.) adama:
--Oğlun, malı hakkında senden şikayet ediyor. Babam malımı aldı, harcadı diyor. Babası
--Ya Resulallah! Onun malından çok az bir miktar halası için; teycesi için ve kendim için sarfettim, dedi
Resulullah (s.a.v.) kendisine gelen vahiy ile adamın içinden geçenleri bir bir okuyordu. Adam içinden evladı hakkında çok acı bir sitem ediyor, içinden şiirler geliyordu:
-- Şu evinde ve içinden okuduğun beyitleri bize de okuyuver burada buyurdu. Babanın şiirleri:
-- Oğlum, sen anandan pek küçük ve malsız olarak dünyaya geldin. Büyüyünceye kadar uzun zaman bir çok ihtiyaçlarını ve zahmetlerini hep ben yüklendim.Küçüklüğünde bir gece hasta olmuştun, o gece üzüntüden sabaha kadar gözlerime hiç uyku girmemişti. Senin inlemenden (ağlamandan) yüreğim sızlayıp gözlerimden yaşlar dökülüyordu. Sen şimdi, ey vefasız evlat benim zayıflığıma hiç ağlamıyorsun. Büyüdün, yaşın ve kuvvetin arttı. Bugüne kadar beni geçindiren sanki hep senmişsin gibi hareket ettin, bana karşı çok kaba ve sert bir düşman tavrı takınaram acımasız davrandın. Sendeki olan babalık hakkıma, bir komşunun komşusuna yardımı kadar bile riayet etmedin (korumadın)
Bu şiirleri yana yakıla okuyan dertli baba oradaki bulunanları gözyaşları içinde bıraktı. Ve Resulü Ekrem (a.s.) Efendimiz bütün ümmetlerini irşad eden şu hadis-i şeriflerini buyurdular:
Ente ve mâlüke li-ebîyke (Ey genç sen de malın da babanınsın!)
selam ve dua ile
-Ya Resulallah! Anam çok ihtiyarladı. Adeta çocuklaştı. Sanki çocuklar gibi hareket ediyor. Yerinden kalkmıyor. Ben onun ekmeğini kendi elimle yediriyorum. Suyunu bizzat kendi elimle içiriyorum. Abdestini kendim aldırıyor, sonra seccadenin başına sırtımda götürüyorum. Her istediği yere arkamda taşıyıp götürüyorum. Ya Resulallah! Anamın hakkını ödeyebildim mi? diye sordu
Sevgili peygamberimiz (s.a.v)
--Validenin, ananın hakkının yüzde yüz birini bile ödeyememişsin! buyurdular. Adam:
-- Niçin? Ya Resulallah! Ben anamın bir dediğini iki yapmam kendisine bu kadar hizmet ederim hiç bıkmam, dedi
Resulü Ekrem (s.a.v.) Efendimiz:
--Validenin sana, oğlum büyüsün, büyük adam olsun ve oğlum çok yaşasın diye hizmet edip arkasında taşıyordu.Sen ise ona ne zaman ölecek diye ölse de kurtulsam diye hizmet ediyorsun. Arada dağlar kadar fark var. Anan sana baktığı vakit, oğlum ne zaman büyüyecek, diyordu. Sen ise annem ne zaman ölecek, diyorsun.
YİNE SAADET ASRI OLAN PEYGAMBER EFENDİMİZİN ZAMANINDA FEYGAMBERİMİZİN HUZURU SAADETLERİNDE GEÇEN BİR HADİSE
Asrı saadette bir adam gelip sevgili Peygamberimize (s.a.v.)babasından şikayet etti.
--Ya Resulallah! Babam benim malımı aldı, dedi.
Resulü Ekrem (a.s.)
--Git, babanla beraber gel! buyurdu
Adam gitti. Sonra babasıyla geldiler. Resulü Ekrem (a.s.) adama:
--Oğlun, malı hakkında senden şikayet ediyor. Babam malımı aldı, harcadı diyor. Babası
--Ya Resulallah! Onun malından çok az bir miktar halası için; teycesi için ve kendim için sarfettim, dedi
Resulullah (s.a.v.) kendisine gelen vahiy ile adamın içinden geçenleri bir bir okuyordu. Adam içinden evladı hakkında çok acı bir sitem ediyor, içinden şiirler geliyordu:
-- Şu evinde ve içinden okuduğun beyitleri bize de okuyuver burada buyurdu. Babanın şiirleri:
-- Oğlum, sen anandan pek küçük ve malsız olarak dünyaya geldin. Büyüyünceye kadar uzun zaman bir çok ihtiyaçlarını ve zahmetlerini hep ben yüklendim.Küçüklüğünde bir gece hasta olmuştun, o gece üzüntüden sabaha kadar gözlerime hiç uyku girmemişti. Senin inlemenden (ağlamandan) yüreğim sızlayıp gözlerimden yaşlar dökülüyordu. Sen şimdi, ey vefasız evlat benim zayıflığıma hiç ağlamıyorsun. Büyüdün, yaşın ve kuvvetin arttı. Bugüne kadar beni geçindiren sanki hep senmişsin gibi hareket ettin, bana karşı çok kaba ve sert bir düşman tavrı takınaram acımasız davrandın. Sendeki olan babalık hakkıma, bir komşunun komşusuna yardımı kadar bile riayet etmedin (korumadın)
Bu şiirleri yana yakıla okuyan dertli baba oradaki bulunanları gözyaşları içinde bıraktı. Ve Resulü Ekrem (a.s.) Efendimiz bütün ümmetlerini irşad eden şu hadis-i şeriflerini buyurdular:
Ente ve mâlüke li-ebîyke (Ey genç sen de malın da babanınsın!)
selam ve dua ile