Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Amel Defteri

sinang

New member
Katılım
10 Eyl 2006
Mesajlar
1,628
Tepkime puanı
276
Puanları
0
Konum
bezm-i ezelden
بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم


«Amel Defterleri konmuştur. O mücrimleri göreceksin ki amel defterlerinde yazılı günahlardan korkuyor.Ve şöyle diyorlar:(«Eyvah bize!.. Bu defterlere ne olmuş böyle? Küçük, büyük hiç bir şey bırakmayıp hepsini sayıyor!») Onlar yaptıklarını önlerin» de buldular. Rabbin hiç kimseye zulmetmez.»
Bir zaman merhum hocamın önünde «Kalem» sûresini teşbih ederken şu âyeti celîleyi görünce durdum: «Biz Cennet sahiplerini imtihan ettiğimiz gibi onları da imtihan etmekteyiz.»Sonra:Muhterem Hocam... Siz bize diyordunuz ki cennet, nimetler yurdudur. Orda üzüntü, gam diye bir şey yoktur. Bu âyet-i celîle ise cennet ehlinin de imtihan edildiğini açıklıyor. Bu nasıl olur?» dedim..
Rahmetlik hocam (Allah Rahmet eylesin, çok halim, selim, zarif, ilim ve fazilet sahibi idi.) gülümseyerek şöyle demişti:
Dinle evlâdım... Bu âyetteki «Cennet» Allah'ın takva sahibi kullarına vaad ettiği âhiretteki Cennet değil. Bu, bahçe demektir.Bu bahçe üç kardeşe ait bir bahçe idi. Allah'ın verdiği bu nimete şükretmek için her yıl bahçenin meyvelerinden bir kısmını fakir ve yoksullara dağıtırlardı... Allah da şükretmeleri sebebiyle kazançlarına hayır ve bereket veriyordu. Fakat bir sene geceleyin, birbirleriyle müşavere ederek hiç bir fakiri bahçeye sokmamaya karar verdiler.Bunu konuşurken hiç kimsenin kendilerini işitmeyeceğini sandılar. Fakat her şeyi duyan, gören ve bilen Allah bunları işitti. «Şüphesiz ki üç kişinin yaptığı fısıltıda dördüncüsü Allah'tır. Beş kişinin yaptığında altıncısı Allah'tır. Bundan daha az veya çok kimseler de bunu yapsa mutlaka Allah onlarla beraberdir. Nerede olursa olsun...Allah Tealâ bahçe sahiplerinin niyetlerini bildi. Ve şöyle cezalandırdı: Onlar uyurken bir kasırga bahçelerinin altını üstüne çevirdi.Hiç bir şey bırakmadı. Bundan bihaber olan üç kardeş fısıldayarak şöyle dediler:
«Bugün bahçemize bir yoksul sokulmasın. Yoksulları mahrum etmeye kadir olduklarını sanarak erkenden gittiler. Bahçelerini gördüklerinde: Muhakkak ki biz doğru yoldan ayrılmışız. Daha doğrusu mahrum edilmişiz..»
İşte evladım!.. Yaptıklarından Allah'ın haberi olmadığını zannedenlerin sonu budur: «Azab böyledir... Ahiretin azabı daha büyüktür. Bir bilseler...»Bu mesele otuz sene önce olmasına rağmen sanki dün olmuş gibi hatırlıyorum. Bu, bende büyük bir tesir bıraktı. O zaman gözlerimi hocaya doğru dikmiştim. Allah'ın kollarını nasıl murakebe ettiğini düşündüm. Bu düşünce beni, Kur'ân-ı Kerîm'in birçok âyetlerini anlamaya şevketti. Allah Tealâ ile insanlar arasında mevcut olan bu murakabeden daha büyük, daha dikkatli bir bağ görmedim. İnsanlar nerede olursa olsun Allah onlarla beraberdir.
«Şüphesiz ki insanı biz yarattık. Nefsinin ona, nasıl vesveseler verdiğini biliriz. Biz insana şah damarından daha yakınız.» «Sen ne halde olursan ol. Kur'ân'dan ne okursan oku, ne yaparsanız yapın, buna dalıp dururken muhakkak ki biz üzerinizde şahid oluruz.Ne yerde ne gökte zerre kadar bir şey Rabbinizden gizli kalmaz. Bundan daha küçük ve daha büyüğü de...Muhakkak apaçık bir kitabda mevcuttur.»
«Geceleri sizi ölüler gibi uyutan, gündüzleri de neler yaptığınızı bilen, takdir edilen ömrünüz sona ersin diye sizi gündüzleri uyandıran O'dur, Nihayet dönüşünüz O'nadır...'Sonra o dünyada yaptıklarınızı size haber verecektir.Bu ilahi murakabe dıştan değil, içtendir. Kalpleri yarıp içine kadar giren, bütün gizliliklerini bilen bir murakabedir. İlahi murakabe yanında söylenilen her söz, yapılan her iş yazılır:«O çok şerefli, yüce, tertemiz sahifelerdedir...Kıymetli, sevgili takva sahibi yazıcı meleklerin elleriyle yazılmıştır.» «İşledikleri her şey amel defterlerinde mevcuttur.» «Küçük her şey yazılmıştır.» «İnsan ne konuşursa konuşsun yanında devamlı hazır bir murakabe eden mevcuttur.»
«Herkesin amellerini kendi boynuna astık. Kıyamet günü insana öyle bir kitap ortaya çıkaracağız ki her şeyi açıklayan bir kitap olarak bulacak.»«Oku kitabını. Bugün senin hesabını görmek üzere nefsin sana yeter.» «Sen her ümmeti toplanmış bir halde göreceksin. Her ümmet kitabını almaya çağırılacak işte bugün yaptıklarınızın karşılığını bulacaksınız, işte kitabımız! Yüzünüze karşı hakkı söylüyor. Çünkü sizin yaptıklarınızı hep yazdırıyorduk. «Yoksa onlar işini sağlama mı bağladılar? Şüphesiz ki aslında işleri çeviren biziz. Yoksa sırlarını ve fısıltılarını işitmediğimizi mi sanıyorlar? Hayır, işitiyoruz ve yanlarında elçilerimiz vardır yazıyorlar.» İlahi murakabe ve tesbiti daha açık surette belirten şu hadîs-i şerifi birlikte okuyalım:
«Bir kişi dualarının bir kısmında şöyle yalvarmıştı: (Ey Rabbim!.. Yüce zâtın ve büyük saltanatının lâyık olduğu hamd ile sana hamdolsun...)Bu söz, hayrı, şerri yazan iki meleği durdurdu. Allah Tealâ : «Ey Meleklerim... Kulumun dediği gibi yazın. Benim huzuruma geldiğinde onun mükâfatını ben vereceğim, buyurdu.»
Yine bu Rabbani murakabeyi lâtif bir surette beyan eden şöyle bir rivayet te vardır: Kul, pişman olup tevbe edip af dilediğinde ,Allah günahlarını siler, uzuvlarına yaptıklarını unutturur. Günahının eserlerini görenlerden ve yaptığı yerden kaldırır. Allah'ın huzuruna vardığında artık günahının varlığına dair hiçbir şahid kalmaz.» «Şüphesiz ki iyilikler, kötülükleri giderir. Bu, derin düşünenlere bir nasihattir.»
Bu husus maddecilere çok uzak ve çok garip görünür. Çünkü onlar, ancak gözlerinin gördüklerine inanırlar. Halbuki seslerin, ışıkların kaybolmadığını, radyo ve havada devamlı kaldıklarını ileri sürüyorlar. . Buna dair hiçbir delilleri de yoktur.
«İleride biz onlara hem ufuklarda, hem de bizzat kendilerinde mevcut olan âyetlerimizi göstereceğiz. Böylece peygamberin söylediğinin gerçek olduğu gözlerinin önüne serilecektir.Rabbinin her şeye şahid olması yetmez mi?»
Muhterem Okuyucu!.. Birçok insanlar bu murakabeyi çok iyi bilmiş, onun icap ettirdiği gibi hareket etmişlerdir. Hayır olmadığını bilmedikçe bir şey konuşmamışlardır.Fayda sağlayacağını bilmedikleri bir şeyi yapmamışlardır.Hattâ bazıları hatırına gelen şeylerde bile ilahi murakabeyi göz önünde bulundurmuşlardır.
Bir arif şöyle der:«Ey Rabbim... Eğer birgün hatırıma senden başka bir arzu gelirse, mürted olduğuma hükmederim.»
Sen ne yapıyorsun? İnsana gafletten daha zararlı bir şey olamaz, gelecekte vazgeçerim diye günaha devam etmekten daha kötü bir şey olamaz.Amel def- terin büyük - küçük seçmeden herşeyi almakta, iyiliğin kaybolmakta, günahın unutulmamakta. Seni hesaba çekecek Rabbin ölmez, ebedi hayattadır. Mutlaka herkesin bir amel defteri olacaktır.«İşte o vakit kitabı sağ eline verilmiş kimse der kî: Gelin kitabımı okuyun.» «Çünkü ben hesaba çekileceğimi sezmiştim. Bu kimse artık refah bir yaşayış içindedir. Yüce bir Cennettedir.» «Meyveleri kolaylıkla devşirilir. Geçmiş gürlerdeki salih amellerinize karşılık olarak yiyin... için... afiyet olsun.»

 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net

          Ortalanmis Mesaj         


Muhakkak sizin üzerinizde gözetici (hafız) çok şerefli yazıcılar vardır ki bunlar yaptığınız amel ve işlerin hepsini bilirler" (el-İnfitâr, 82/10-12);

"Hatırla ki insanın hem sağında hem solunda oturan ve onun amellerini tesbit etmekte olan iki de (melek) vardır. O bir söz atmaya dursun mutlaka onun yanında hazır olan gözcü(melek)vardır" (Kâf, 50/17-18).

"Biz her insanın amelini (amel defterini) boynuna doladık. Kıyamet gününde onun için (her bir insan için amelleri yazılmış) bir kitab çıkarınız ki, açılmış olduğu halde o (insan) buna kavuşur; kitabını oku, bu gün sana karşı bir hesab görücü olmak bakımından nefsin yeter (denilir)" (el-İsrâ, 17/13, 14)


 

Saltanat

New member
Katılım
21 Tem 2007
Mesajlar
9
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
35
Konum
a
Allah razı olsun. Allah bizleri amel defterlerini '' Solundan '' alanlardan Eylemesin İnşaAllah.Amin..
 
Üst Alt