Hamuru iman, mayası İslam olan milletlerin hayat tarzını da İslam öğretileri şekillendirmiştir.
Müslüman’ın yaşayacağı hayatın çizgilerini Allah (cc), ilahi kitap Kur’an da emirleriyle ve hikmet verdiği Rasül’ünün (sav) sünnet ve hadisleri ile çizer. İşte bu çizgilerin dışı ise küfrün dairesidir.
Materyalist, kapitalist ve emperyalist batı zihniyeti ile hiç bağdaşmayan İslam dünyası, zahiren bu şeytan üçgeni fikriyat ve hayatın şaşaalı dünyasında fitili kısık fener gibi görünür.
Materyalizm, kapitalizm ve emperyalizm maalesef bu gün dünyanın hakimi durumundadır. Müslüman toplumların, itikatlarına düşman olarak gördüğü Hıristiyanlık, Musevilik ve ya diğer inanç yolları ise bu üçlü küfür topacının yanında masum kalmaktadır. Yani günümüz Müslüman’ının asıl düşmanı Hıristiyanlık, Musevilik ve sair yollar değil artık, materyalizmi, kapitalizmi ve emperyalizmi yayan ve uygulayanlardır.
Bu üçlü küfrün elinde bayraklaştırarak her kesime tutturmaya çalıştığı zulmet hırkasının adı da demokrasidir.
Tarifi her tarafa çekilen, zarda zorda her ağzın gevelediği demokrasi kavramı bu gün neredeyse İslam öğretilerine muhalefetin ana adresi gibi. Hıristiyan batının bile Hıristiyanlığı, demokrasi karşısında dize çökmüş vaziyette. Kısacası üçü bir arada küfür, onu icat edenleri de yutmuş durumda.
Küfür, Türkiye yol haritasına da demokrasiyi koyarak zafere ulaştı. Demokrasi kavramı ile farklı zulmetlere karşı çıktığını zanneden cemaatler dahi uyanamadan demokrasi tuzağına lokma oldu. Demokrasi, Müslümanları hoşgörü, diyalog, hürriyet ve benzerleri gibi yerinde kullanılmaz ise zehirleyici tesirleri olan kavramlarla aldattı.
Oysa günaha hoşgörü olmamalıydı öngörülen.
Diyalog, küfrü kabul etmek olamazdı.
Hürriyet ise Allah'a isyan, tağuta kulluk anlamını taşımıyordu.
Ama bu kavramların her manaya tevili ile günahkarlık hoşgörü ile, diyalog küfür ile ve hürriyet isyan ile sonuç buldu ve Türkiye Müslüman kisveli küfür tablosuna döndü.
Aşağıda belirteceğim konularda istisnaları tenzih ediyorum. Zaten onlarda kaideyi bozamıyorlar ya...
Şükür, camii ve medreselerimiz var.
Camilerin çoğunda sabah namazı kılınmıyor, köy ve kenar mahalle camilerinde imamların devamsızlığı had safhada, imamlar sabah namazı için mesai ücreti almaya hazırlanıyor, medreseler ticarethaneye benzedi, medreseye talebe gönderenlerin kısmi küllüsü çocuğum sıcak bir yer bulsun, aş ekmek bulsun diye gönderiyor.
Şükürler olsun, hocalarımız var.
Sakal ve bıyıksız.
Bankadan nema alan.
Camiiden internet ile chat yapan.
Vaaz kürsüsüne döner koltuk koyan.
Hediye, behiye, para ile Kur’an okurlar sağ olsunlar, bir kısmı da okuduğu güzel sedalı ayetlerle servet yapar.
Çok şükür Diyanetimiz var.
Hükümetten hutbe okutan.
Camiilere sandalye koyan.
Haramları helal sayan…
Hamdolsun, dini bayramlarımız var.
Biz onlarda tatile çıkarız. Akraba ve komşu ziyaret edemeyiz. Mesaj atarız.
Fakir fukaraya pek de bakmayız.
Kurbanları terazi ile alır ya da himmete satarız.
Bayram namazlarımızı hiç kaçırmaz ama ardından gelen öğleni kılmayız.
Bizim minarelerimizde ezan sesi var. Çok şükür, kesmesin Allah.
Merkezidir, bir yerden okunur, fetvası(!) var.
Ya da bazıları Kabe imamlarından teyp kaydı ile seda eder.
Hiç biri yoksa sağ olsun mahalleli ihtiyar.
İşte bunlar hep demokrasinin marifetleridir.
Demokrasi var ya… Kadınlarımız evde kalmasın. Sokakları, caddeleri doldursunlar, çocuklar kreşte, beyler lobide, sokaklar cıvıl, cıvıl olsun, iş merkezleri rengarenk, “evliyim ama müsaitim” densin, hürriyet var. Dullar kütüklere sığmıyor artık.
Demokrasi var. Herkes her istediğini konuşsun. Ama adam İslam’a küfrediyor. Olsun, demokrasi var. Dinde zorlama yok, kanun var, devlet var.
Demokrasi var. Geçleri serbest bırakın. Şeytanla mı gezer İblisle mi oturur, hürriyet var. Geçtir daha onlar, her şeyin zamanı var, var evet var, imanında, itikadında, amelinde zamanı var değil mi, daha var… Testere ile keseni var, ilaç koklayanı var, okul helasında çocuk düşüreni, bir şırınga ile hayat kaybedeni, bir duble ile iffetni zayi edeni var… Çok abarttınız, gençlik dine yöneliyor! Evet, o da var, evlerde gizli geçici nikahlar var, tesettürle çıplak gezenler var, var da var.
Daha neler neler var, bir tek İslam yok!
Şimdi küfrün zafer zamanı.
Aldanıp, aldatmamak için dünya ve hayat kitabının ilk sayfasını bir daha okuyun. Devasa farkı görün. Yavaş yavaş alışmak çok kolay ama geri dönüşü yok gibi. Ama demokrasi var.
Müslüman’ın yaşayacağı hayatın çizgilerini Allah (cc), ilahi kitap Kur’an da emirleriyle ve hikmet verdiği Rasül’ünün (sav) sünnet ve hadisleri ile çizer. İşte bu çizgilerin dışı ise küfrün dairesidir.
Materyalist, kapitalist ve emperyalist batı zihniyeti ile hiç bağdaşmayan İslam dünyası, zahiren bu şeytan üçgeni fikriyat ve hayatın şaşaalı dünyasında fitili kısık fener gibi görünür.
Materyalizm, kapitalizm ve emperyalizm maalesef bu gün dünyanın hakimi durumundadır. Müslüman toplumların, itikatlarına düşman olarak gördüğü Hıristiyanlık, Musevilik ve ya diğer inanç yolları ise bu üçlü küfür topacının yanında masum kalmaktadır. Yani günümüz Müslüman’ının asıl düşmanı Hıristiyanlık, Musevilik ve sair yollar değil artık, materyalizmi, kapitalizmi ve emperyalizmi yayan ve uygulayanlardır.
Bu üçlü küfrün elinde bayraklaştırarak her kesime tutturmaya çalıştığı zulmet hırkasının adı da demokrasidir.
Tarifi her tarafa çekilen, zarda zorda her ağzın gevelediği demokrasi kavramı bu gün neredeyse İslam öğretilerine muhalefetin ana adresi gibi. Hıristiyan batının bile Hıristiyanlığı, demokrasi karşısında dize çökmüş vaziyette. Kısacası üçü bir arada küfür, onu icat edenleri de yutmuş durumda.
Küfür, Türkiye yol haritasına da demokrasiyi koyarak zafere ulaştı. Demokrasi kavramı ile farklı zulmetlere karşı çıktığını zanneden cemaatler dahi uyanamadan demokrasi tuzağına lokma oldu. Demokrasi, Müslümanları hoşgörü, diyalog, hürriyet ve benzerleri gibi yerinde kullanılmaz ise zehirleyici tesirleri olan kavramlarla aldattı.
Oysa günaha hoşgörü olmamalıydı öngörülen.
Diyalog, küfrü kabul etmek olamazdı.
Hürriyet ise Allah'a isyan, tağuta kulluk anlamını taşımıyordu.
Ama bu kavramların her manaya tevili ile günahkarlık hoşgörü ile, diyalog küfür ile ve hürriyet isyan ile sonuç buldu ve Türkiye Müslüman kisveli küfür tablosuna döndü.
Aşağıda belirteceğim konularda istisnaları tenzih ediyorum. Zaten onlarda kaideyi bozamıyorlar ya...
Şükür, camii ve medreselerimiz var.
Camilerin çoğunda sabah namazı kılınmıyor, köy ve kenar mahalle camilerinde imamların devamsızlığı had safhada, imamlar sabah namazı için mesai ücreti almaya hazırlanıyor, medreseler ticarethaneye benzedi, medreseye talebe gönderenlerin kısmi küllüsü çocuğum sıcak bir yer bulsun, aş ekmek bulsun diye gönderiyor.
Şükürler olsun, hocalarımız var.
Sakal ve bıyıksız.
Bankadan nema alan.
Camiiden internet ile chat yapan.
Vaaz kürsüsüne döner koltuk koyan.
Hediye, behiye, para ile Kur’an okurlar sağ olsunlar, bir kısmı da okuduğu güzel sedalı ayetlerle servet yapar.
Çok şükür Diyanetimiz var.
Hükümetten hutbe okutan.
Camiilere sandalye koyan.
Haramları helal sayan…
Hamdolsun, dini bayramlarımız var.
Biz onlarda tatile çıkarız. Akraba ve komşu ziyaret edemeyiz. Mesaj atarız.
Fakir fukaraya pek de bakmayız.
Kurbanları terazi ile alır ya da himmete satarız.
Bayram namazlarımızı hiç kaçırmaz ama ardından gelen öğleni kılmayız.
Bizim minarelerimizde ezan sesi var. Çok şükür, kesmesin Allah.
Merkezidir, bir yerden okunur, fetvası(!) var.
Ya da bazıları Kabe imamlarından teyp kaydı ile seda eder.
Hiç biri yoksa sağ olsun mahalleli ihtiyar.
İşte bunlar hep demokrasinin marifetleridir.
Demokrasi var ya… Kadınlarımız evde kalmasın. Sokakları, caddeleri doldursunlar, çocuklar kreşte, beyler lobide, sokaklar cıvıl, cıvıl olsun, iş merkezleri rengarenk, “evliyim ama müsaitim” densin, hürriyet var. Dullar kütüklere sığmıyor artık.
Demokrasi var. Herkes her istediğini konuşsun. Ama adam İslam’a küfrediyor. Olsun, demokrasi var. Dinde zorlama yok, kanun var, devlet var.
Demokrasi var. Geçleri serbest bırakın. Şeytanla mı gezer İblisle mi oturur, hürriyet var. Geçtir daha onlar, her şeyin zamanı var, var evet var, imanında, itikadında, amelinde zamanı var değil mi, daha var… Testere ile keseni var, ilaç koklayanı var, okul helasında çocuk düşüreni, bir şırınga ile hayat kaybedeni, bir duble ile iffetni zayi edeni var… Çok abarttınız, gençlik dine yöneliyor! Evet, o da var, evlerde gizli geçici nikahlar var, tesettürle çıplak gezenler var, var da var.
Daha neler neler var, bir tek İslam yok!
Şimdi küfrün zafer zamanı.
Aldanıp, aldatmamak için dünya ve hayat kitabının ilk sayfasını bir daha okuyun. Devasa farkı görün. Yavaş yavaş alışmak çok kolay ama geri dönüşü yok gibi. Ama demokrasi var.