Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

ALLAH'tan gelene razı olmak

samanyolu

New member
Katılım
19 Mar 2007
Mesajlar
2,063
Tepkime puanı
2,696
Puanları
0
Yaş
49
Konum
istanbul
Her şeyi veren ALLAH'tır. Mesela manava gideriz, elmayı alır parasını öderiz. Elma ağacı elma verdi. Onun ücreti nedir? Topraktan elma ağacını yaratan, elmanın odundan gövdesini laboratuvar gibi çalıştıran, elmanın dallarından renkli, kokulu faydalı meyveyi yaratan ALLAH'a inanmak ve güvenmek, elmanın manevi ücretidir.

Şimdi bilmem kaç milyona böbrek satıyorlar. Peki, böbreklerimizi kaça aldık? Gözümüze, kulağımıza ne kadar verdik? Beynimizi kaça aldık? Görülüyor ki ALLAH organlarımızın bütününü bize bedava vermiştir.

Organlarımızı ALLAH'a satabiliriz. Mesela elimizi haramdan geri çekip helale uzatmak, yani ALLAH'ın verdiği organları onun istediği yolda kullanmak elimizi ALLAH'a satmaktır. Bunun karşılığında ALLAH bize ebedi cenneti vaat ediyor. Gözümüzü haramdan çekip helale yöneltmek gözümüzü ALLAH'a satmaktır. Bunun karşılığı cennettir. Nasıl ki sanat değeri olan kıymetli eşyaları, taşları, kılıçları, elbiseleri müzelerde saklıyorlar. Bizim organlarımız müzedeki eşyalardan daha kıymetlidir. ALLAH'ın yarattığı her şey kıymetlidir, güzeldir, iyidir.

İbrahim Hakkı Hazretleri şöyle diyor:

"Hoştur bana senden gelen,
Ya gonca , yahut diken
Ya hayattır yahut kefen,
Narın da hoş, nurun da hoş,
Kahrın da hoş, lütfun da hoş.
Gelse celalinden cefa
Yahut cemalinden vefa
İkisi de cana safa
Narın da hoş, nurun da hoş,
Kahrın da hoş lütfun da hoş"

ALLAH bizden razı mı? Biz ALLAH'tan razıysak, ALLAH da bizden razı olur. Yani başımıza gelen musibetler karşısında sabır gösterebiliyor muyuz? Her halimize şükredebiliyor muyuz? ALLAH'ın bizim hakkımızdaki tasarrufatından razı mıyız? Her mümin bunu kendi kendine sormalıdır.

Hiçbir şey başıboş değildir. ALLAH'ın izni olmadan sinek kanadını oynatamaz. İnsanlar ALLAH'a hakaret etmesin diye ALLAH perdeler yaratmıştır. Mesela çocuğu ölen anne, "hastalığın gözü kör olsun" der. Veya trafik kazasına kızar. Halbuki insanı dünyaya getiren de ahirete götüren de ALLAH'tır. Şuursuz insanlar haşa "Azrail'in gözü kör olsun, yavrumu aldı" der. Mukaddes şeylere dil uzatılmaması için ALLAH kullarının önüne bir sürü perdeler koymuştur. Şuurlu Müslüman perdelerin arkasında işleyen kudreti fark eder. Senden gelen hoştur, der, rahat eder. Razı olmak dertleri azaltır. Razı olmamak dertleri arttırır. Yangın çıkmış, ev sahibi 'mahvoldum' diye başını taşlara vuruyor. Ev yandı, birinci felaket, adam çıldırma noktasına geldi ikinci felaket. "Dünyaya geldiğimde bu evi bana vermediler, sonradan bana nasip oldu. Ev şimdi elimden gitti, inşaALLAH yine nasip olur" dese rahat eder. Razı olmak hayatı güzelleştirir. En önemlisi çocuğumuzdan, evimizden, ailemizden razı olmak. Yani hayatımızdan razı olmaktır.
Duamız şöyledir:
"Elhamdülillahi ala külli hal" yani her halimize Elhamdülillah.
Hastalığa da sağlığa da... Açlığa da tokluğa da... Varlığa da yokluğa da... Zenginliğe de fakirliğe de... Elhamdülillah...
 

elbenna

New member
Katılım
24 Kas 2008
Mesajlar
1
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Allah'tan razı mıyız

Allah'tan razı mıyız

Allah’tan razı mıyız?
spacer.gif
Aydın Başar Milli Gazete

27.09.2008
spacer.gif
spacer.gif
Beyyine Suresi’nin sekizinci ayetinde Adn Cenneti’nde olmaya hak kazanan müminlerden bahsedilir. Orada bu müminlerden Yüce Allah’ın razı olduğu bildirilirken diğer taraftan da o müminlerin de Yüce Allah’tan razı oldukları bildirilir. (radıyellahu anhum ve radu anh) Gündelik dilimizde çokça kullandığımız “Allah razı olsun” ifadesini yabancı bulmazken, “Allah’tan razı ol” ifadesini birazcık garipseriz. Oysa Yüce Allah’ın rızasına kavuşmanın yegâne koşulu Yüce Allah’tan razı olmaktır.

Peki, Allah'tan razı olmak ne demektir? En sade anlatımıyla; O'nun bütün sıfatlarının tecellilerine razı olmak demektir. Latif olan Allah'ın lütuflarına ve aynı zamanda Kahhar olan Allah'ın kahır tecellilerine razı olmaktır. Yani Yüce Allah’ı bütün sıfatları ile birlikte kabullenmektir. Bu bilinç ile de acılar karşısında Yunus'un dediği gibi “Senden gelir cevr-ü cefa, ben ah-u vah etmeyeyim / Düşmüşüm aşkın oduna, yanıp nice tütmeyeyim” diyebilmektir. Fakat bunu sadece lütuf ve kahır ekseninde anlamak da çok doğru bir yaklaşım olmaz. Çünkü O'ndan razı olmak bütün sıfatlarından birden razı olmayı kapsadığına göre; O “Rab”dır o halde O'nun getirdiği düzene ve ahlakî ve hukukî değerlere razı olmaktır. O “Melik”tir o halde O'nun mutlak egemenliğine razı olmaktır. O “İlah”tır o halde O'nun dışındaki hiçbir kimseye ibadet ve kulluk etmemektir. O “Hâkim”dir o halde O'nun hükmüne razı olmaktır.
“Yüce Allah ehkemül hâkimindir” dedikten sonra bu bilinci bütün yorumlarınıza aksettirme mesuliyeti vardır. Bununla tezat teşkil eden yorumlar yapmak ve Yüce Allah’ın “Hâkim” isminden razı olmak aynı anda mümkün değildir. Hüküm koyan Allah’a inanıyor ve ondan razı olmuşsanız bazı şeyleri de içinize sindirebilmeniz gerekir. İslam’da hırsıza verilen ceza bellidir. Mirasta kadın ve erkeğin payı da eşit değildir. Adaletin sağlanması koşuluyla dört rakamına kadar evliliğe de cevaz verilmiştir. Bunlar hükümlerdir. Allah’tan razı olup olmadığımızı tespit etmek istiyorsak bu hükümlerle aramızın nasıl olduğunu test etmek durumundayızdır. Bir de İslamî yaşantının gerektirdiği bir takım edepler vardır. Mesela bugün kadının başı açık olarak Kur’an okuyup okuyamayacağı tartışma konusu yapılmıştır. Biz bu tartışmalara girmeyeceğiz fakat size bu konuda bir ölçü olması için eski âlimlerimizin bir tavrını misal göstermek istiyorum. Ömer Nasuhi Bilmen’in bildirdiğine göre değil başı açık Kur’an okumak, başı açıkların olduğu bir yerde Kur’an okumak bile Kur’an’a saygısızlıktır. Kur’an dinleniyorsa başları açık bayanlar hiç olmazsa o esnada başlarına bir örtü geçirerek Kur’an’a saygı gösterirler. Bu dinin edeplerini ört bas ederek, hakkıyla yaşayabilmemiz mümkün değildir. Fakat gelin görün ki bugünkü birtakım imamlarımız kadın erkek bir arada cenaze namazı kılan cemaate bir tepki göstermeyip “ben işime bakarım” diyebilmektedir. Bu işin usulünü bilen samimi imamlarımız ise bu duruma tepki göstermekten çekinmezler.
Hâsılı kelam Yüce Allah’ın hükmüne razı olmak demek dinin bütün ilkelerini benimsemek demektir. Seküler bir mantıkla ayetleri değerlendirip kafamıza yatmayınca da onun anlamını çürük ideolojimize göre tevil etmek demek değildir. Veya hiç bu kadar uzağa gitmeyip “ Müslüman'ım ama İslam'ın şerî hükümlerini benimsemiyorum” veya “bunlar iyi güzel ama bu çağa hitap etmez” demek değildir. Çünkü O'ndan razı olmak O'nun hükümleri ile barışık olmak ve kendi aklımızdan çok Kur'an hükümlerine güvenmek demektir.
Yüce Allah’tan razı olmanın ne demek olduğunu kavrayamayan bir nesle bütün bunları ısrarla ve defalarca anlatmamız gerekiyor. Elbette ki bunları anlatacak olanlar şuurlu Müslümanlar olacaktır. Yoksa din derslerimize veya imam hatip okullarımıza soktuğumuz Yahudi ve Hıristiyan din adamları bunları anlatacak değillerdir. Zaten İslam ahlakına uzak olan ve dinî bir kültür birikimi olmayan gençlerimizin, kafasını bir cümleyle karıştırmak çok mu zor dersiniz? Misyonerlerin bu işte profesyonel olduklarını da hiç önemsememeye devam edelim. Pamuk ipliğiyle bağlı bile olsa bir kişinin imanı bile çok önemlidir.
Belki papazları samimi öğretmenler derse getirmek zorunda olmadıkları bilinciyle hareket edebilirler, peki ya bizim dinler arası diyaloga meraklı öğretmenlerimiz bu işin üzerine atlarlarsa ne olacak? Bütün bunların vebali kimindir?
Buradan son olarak şuurlu zenginlerimize bir çağrı yapmak istiyorum. Yüce Allah’tan razı olan bir neslin yetişmesini istiyorsanız güçlü ılımlı İslam dalgalarına karşı sizde hakiki İslam’ı destekleyiniz. Gazetelerimiz, dergilerimiz, yayın evlerimiz, kitaplarımız garip kalmasın. Bizim gençlerimiz yüzlerce ıvır zıvır kitabın bulunduğu kitap fuarlarında şuurlu bir neslin oluşmasına katkı sağlayacak kitapları bulmakta güçlük çekmesinler.
Heyhat gençlerimiz ne okuyor? Bizim omuzlarımıza yüklenmiş bu ağır yükü oflayıp puflamadan kaldıracak genç nerede? Ilımlı İslam sizden siyasi bir bilinç istemiyor, hiçbir şeye karışmadan sadece namaz, oruç ve ibadetleri yaparak samimi bir Müslüman olmak onlara göre mümkün. Gerçek İslam ise sizden namazlarınızda “Ebu Leheb’in elleri kurusun” diye beddua ettiğinizin farkında olmanızı ister. Bakara Suresi 193. ayetinde “Din yalnız Allah’ın oluncaya kadar onlarla savaşın” buyrulduğuna göre Ebu Leheb zihniyetine karşı mücadele etmenizi ve zulmü yok edip adil bir düzen kurmanızı ister.
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Üst Alt