Her şeyi veren ALLAH'tır. Mesela manava gideriz, elmayı alır parasını öderiz. Elma ağacı elma verdi. Onun ücreti nedir? Topraktan elma ağacını yaratan, elmanın odundan gövdesini laboratuvar gibi çalıştıran, elmanın dallarından renkli, kokulu faydalı meyveyi yaratan ALLAH'a inanmak ve güvenmek, elmanın manevi ücretidir.
Şimdi bilmem kaç milyona böbrek satıyorlar. Peki, böbreklerimizi kaça aldık? Gözümüze, kulağımıza ne kadar verdik? Beynimizi kaça aldık? Görülüyor ki ALLAH organlarımızın bütününü bize bedava vermiştir.
Organlarımızı ALLAH'a satabiliriz. Mesela elimizi haramdan geri çekip helale uzatmak, yani ALLAH'ın verdiği organları onun istediği yolda kullanmak elimizi ALLAH'a satmaktır. Bunun karşılığında ALLAH bize ebedi cenneti vaat ediyor. Gözümüzü haramdan çekip helale yöneltmek gözümüzü ALLAH'a satmaktır. Bunun karşılığı cennettir. Nasıl ki sanat değeri olan kıymetli eşyaları, taşları, kılıçları, elbiseleri müzelerde saklıyorlar. Bizim organlarımız müzedeki eşyalardan daha kıymetlidir. ALLAH'ın yarattığı her şey kıymetlidir, güzeldir, iyidir.
İbrahim Hakkı Hazretleri şöyle diyor:
"Hoştur bana senden gelen,
Ya gonca , yahut diken
Ya hayattır yahut kefen,
Narın da hoş, nurun da hoş,
Kahrın da hoş, lütfun da hoş.
Gelse celalinden cefa
Yahut cemalinden vefa
İkisi de cana safa
Narın da hoş, nurun da hoş,
Kahrın da hoş lütfun da hoş"
ALLAH bizden razı mı? Biz ALLAH'tan razıysak, ALLAH da bizden razı olur. Yani başımıza gelen musibetler karşısında sabır gösterebiliyor muyuz? Her halimize şükredebiliyor muyuz? ALLAH'ın bizim hakkımızdaki tasarrufatından razı mıyız? Her mümin bunu kendi kendine sormalıdır.
Hiçbir şey başıboş değildir. ALLAH'ın izni olmadan sinek kanadını oynatamaz. İnsanlar ALLAH'a hakaret etmesin diye ALLAH perdeler yaratmıştır. Mesela çocuğu ölen anne, "hastalığın gözü kör olsun" der. Veya trafik kazasına kızar. Halbuki insanı dünyaya getiren de ahirete götüren de ALLAH'tır. Şuursuz insanlar haşa "Azrail'in gözü kör olsun, yavrumu aldı" der. Mukaddes şeylere dil uzatılmaması için ALLAH kullarının önüne bir sürü perdeler koymuştur. Şuurlu Müslüman perdelerin arkasında işleyen kudreti fark eder. Senden gelen hoştur, der, rahat eder. Razı olmak dertleri azaltır. Razı olmamak dertleri arttırır. Yangın çıkmış, ev sahibi 'mahvoldum' diye başını taşlara vuruyor. Ev yandı, birinci felaket, adam çıldırma noktasına geldi ikinci felaket. "Dünyaya geldiğimde bu evi bana vermediler, sonradan bana nasip oldu. Ev şimdi elimden gitti, inşaALLAH yine nasip olur" dese rahat eder. Razı olmak hayatı güzelleştirir. En önemlisi çocuğumuzdan, evimizden, ailemizden razı olmak. Yani hayatımızdan razı olmaktır.
Duamız şöyledir:
"Elhamdülillahi ala külli hal" yani her halimize Elhamdülillah.
Hastalığa da sağlığa da... Açlığa da tokluğa da... Varlığa da yokluğa da... Zenginliğe de fakirliğe de... Elhamdülillah...
Şimdi bilmem kaç milyona böbrek satıyorlar. Peki, böbreklerimizi kaça aldık? Gözümüze, kulağımıza ne kadar verdik? Beynimizi kaça aldık? Görülüyor ki ALLAH organlarımızın bütününü bize bedava vermiştir.
Organlarımızı ALLAH'a satabiliriz. Mesela elimizi haramdan geri çekip helale uzatmak, yani ALLAH'ın verdiği organları onun istediği yolda kullanmak elimizi ALLAH'a satmaktır. Bunun karşılığında ALLAH bize ebedi cenneti vaat ediyor. Gözümüzü haramdan çekip helale yöneltmek gözümüzü ALLAH'a satmaktır. Bunun karşılığı cennettir. Nasıl ki sanat değeri olan kıymetli eşyaları, taşları, kılıçları, elbiseleri müzelerde saklıyorlar. Bizim organlarımız müzedeki eşyalardan daha kıymetlidir. ALLAH'ın yarattığı her şey kıymetlidir, güzeldir, iyidir.
İbrahim Hakkı Hazretleri şöyle diyor:
"Hoştur bana senden gelen,
Ya gonca , yahut diken
Ya hayattır yahut kefen,
Narın da hoş, nurun da hoş,
Kahrın da hoş, lütfun da hoş.
Gelse celalinden cefa
Yahut cemalinden vefa
İkisi de cana safa
Narın da hoş, nurun da hoş,
Kahrın da hoş lütfun da hoş"
ALLAH bizden razı mı? Biz ALLAH'tan razıysak, ALLAH da bizden razı olur. Yani başımıza gelen musibetler karşısında sabır gösterebiliyor muyuz? Her halimize şükredebiliyor muyuz? ALLAH'ın bizim hakkımızdaki tasarrufatından razı mıyız? Her mümin bunu kendi kendine sormalıdır.
Hiçbir şey başıboş değildir. ALLAH'ın izni olmadan sinek kanadını oynatamaz. İnsanlar ALLAH'a hakaret etmesin diye ALLAH perdeler yaratmıştır. Mesela çocuğu ölen anne, "hastalığın gözü kör olsun" der. Veya trafik kazasına kızar. Halbuki insanı dünyaya getiren de ahirete götüren de ALLAH'tır. Şuursuz insanlar haşa "Azrail'in gözü kör olsun, yavrumu aldı" der. Mukaddes şeylere dil uzatılmaması için ALLAH kullarının önüne bir sürü perdeler koymuştur. Şuurlu Müslüman perdelerin arkasında işleyen kudreti fark eder. Senden gelen hoştur, der, rahat eder. Razı olmak dertleri azaltır. Razı olmamak dertleri arttırır. Yangın çıkmış, ev sahibi 'mahvoldum' diye başını taşlara vuruyor. Ev yandı, birinci felaket, adam çıldırma noktasına geldi ikinci felaket. "Dünyaya geldiğimde bu evi bana vermediler, sonradan bana nasip oldu. Ev şimdi elimden gitti, inşaALLAH yine nasip olur" dese rahat eder. Razı olmak hayatı güzelleştirir. En önemlisi çocuğumuzdan, evimizden, ailemizden razı olmak. Yani hayatımızdan razı olmaktır.
Duamız şöyledir:
"Elhamdülillahi ala külli hal" yani her halimize Elhamdülillah.
Hastalığa da sağlığa da... Açlığa da tokluğa da... Varlığa da yokluğa da... Zenginliğe de fakirliğe de... Elhamdülillah...