Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Allah Evreni Yaratmadan önce Ne Yapiyordu?

  • Konbuyu başlatan zeynep_hearty
  • Başlangıç tarihi
Z

zeynep_hearty

Guest
Ezeli ve ebedi olan yüce Allah'ın zamanla sınırlı olması mümkün değildir. Zamanı var eden kendisi-dir. Zamanı yaratan gücü, zaman boyutları içerisin-de düşünmek doğru bir yaklaşım değildir. Allah Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyuruyor “Allah... O'n-dan başka ilah yoktur. Diridir, kâimdir. O'nu uyuklama ve uyku tutmaz. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. İzni olmaksızın O'nun katında şefaatte bulunacak kimdir? O, önlerindekini ve arkalarındakini bilir. (Onlar ise) Dilediği kadarının dışında, O'nun ilmin-den hiçbir şeyi kavrayıp-kuşatamazlar. O'nun kürsüsü bütün gökleri ve yeri kaplayıp-ku-şatmıştır. Onların korunması O'na güç gel-mez. O, pek yücedir, pek büyüktür. “(2 Ba-kara, 255)
Allah (c.c.) zamandan münezzeh olduğundan onun hakkında, “kâinat yaratılmadan önce” diye belirtilen bir zaman söz konusu değildir. Allah'ın böyle bir zaman dilimi içinde faaliyet göstermesi de düşünülemez. Allah Kur'an'da şöyle buyurarak: “Gökten yere her işi O evirip düzene koyar. Sonra (işler), sizin saymakta olduğunuz bin yıl süreli bir günde yine O'na yükselir.” (32 Secde, 5) bizdeki zaman ile kendi katındaki zama-nın farklı şeyler ifade ettiğini dikkatlerimize sun-maktadır.
Zaman ancak yaratılan varlıklar için söz konusu-dur, zaman içinde iş görenler ancak yaratıklardır. Ancak soruyu şöyle sormak mümkün olabilir: “Ezelde Allah vardı, onunla beraber hiçbir şey yok-tu. O hâlde ezelde Allah ne yapıyordu?” Bu soruya kısaca, “Kendi cemal ve kemalini bizzat kendisi müşahede ediyordu.” şeklinde cevap verilir. Yüce Rabbimiz bu konuda bize bir bilgi vermediği için gaybi bir konudur. Gaybı ancak Allah bilir. Gaybın sadece Allah tarafından bilineceği gerçeği bir âyeti kerimede şöylece dile getirilmektedir. “Gaybın anahtarları O'nun katındadır. O'ndan başka hiç kimse gaybı bilmez. Karada ve denizde olanların tümünü O bilir. O bilmeksizin bir yaprak dahi düşmez; yerin karanlıklarındaki bir tane, yaş ve kuru dışta olmamak üzere hepsi (ve her şey) apaçık bir kitaptadır.” (6 En'am, 59)
Bu sorunun temelinde zaman ve ezel(evveli ol-mayan) kavramlarının, yanlış anlaşılması ve ka-rıştırılması söz konusudur. İnsan, zaman ve mekâ-na kayıtlı olarak yaşadığı için her hadise ve hakikati zaman ölçüsüne göre değerlendirmekte, kayıtlı kendi içerisinde yaşadığı zamanı, evveli olmayan bir süreçle (ezel) karıştırmaktadır. İşte yukarıdaki soru, böyle bir yanlış değerlendirmenin sonucudur.
Zaman, varlıkların bir tertip ile ve birbiri ardınca yaratılması ile ortaya çıkan soyut bir kavramdır. Bütün varlıkların yaratılması, değişip başkalaşma-ları, yok olup son bulmaları, hep zamanın akışı içe-risinde gerçekleşir. Allah'ın, sonsuz kuvvet ve kud-retiyle yokluk âleminden varlık sahasına çıkarılan bütün varlıklar, zaman nehrinde hiç durmadan akarlar. Geçmiş zaman, gelecek zaman ve şimdiki zaman kavramları nispîdirler, birbirlerine göre bu isimleri alırlar. Bugün dünün yarınıydı, yarının ise dünü olacak. “Onlar senden azabı çabuklaş-tırmanı istiyorlar; Allah, vadine kesin olarak muhalefet etmez. Gerçekten, senin Rabbi-nin katında bir gün, sizin saymakta olduk-larınızdan bin yıl gibidir.” (22 Hac, 47)
Ezel kavramına gelince o, zaten zaman itiba-riyle bir sonsuzluk demek değildir. Zaman, devir, asır, yıl, ay, gün, saat, saniye, an gibi dilimlere bö-lünebildiği hâlde, ezel için böyle bir taksim söz ko-nusu değildir. Aynı zamanda ezel, bir başlangıç noktası olarak da düşünülemez. “Allah vardı, baş-ka hiçbir şey yoktu.” (Hadis-i şerif) Zaman ise, mahlûkatın yaratılması ile başladı. Şu hâlde zaman kavramı, geçmişe doğru ne kadar uzatılırsa uzatıl-sın, Allah'ın ezeliyeti ile karşılaştırılamaz . Allah Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyuruyor: “O ilktir (kendinden önce hiçbir varlık yoktur.), son-dur ( kendinden sonra bir varlık yoktur, her şey yok olurken, O kalacaktır.) O zâhirdir, bâtındır.”( 57 Hadid, 3)
Ancak soruyu şöyle sormak mümkün olabilir: “Ezelde Allah vardı, onunla beraber hiçbir şey yoktu. O hâlde ezelde Allah ne yapıyordu?” He-men şunu ifade etmek gerekir ki; Allah ezelde bir şey yapmaya hâşâ mecbur olmadığı gibi, bir şey yapmaması da onun için bir eksiklik değildir. Zira o, mahlûkatı yaratmasa da sonsuz kemâldedir. Mevcudatı yaratmasıyla kemâlinde bir artma, ya-ratmamasıyla bir eksilme söz konusu değildir.
Bu açıklamadan sonra, soruyu iki şık içerisinde cevaplayalım: Allah, ezelde kendi cemal ve kemâ-lini bizzat kendi müşahede ediyordu. Allah'ı kemâ-liyle bilmek yine ona mahsustur. Zira, Miraç hadi-sesi ile Allah'ı bizzat müşahede eden Efendimiz (a.s.), “Seni gerektiği gibi bilemedim.” demiştir.
Allah, ezelde, isim ve sıfatlarının tecelli yeri ola-cak varlıkların mahiyet ve hakikatlerini, hüviyet-lerini, plân ve programlarını, manevî miktar ve suretlerini ezelî ilminde takdir ve müşahede et-mekteydi. Allah, lütuf ve keremi, rahmet ve mer-hametiyle, ilmi dairesindeki mahiyet ve hakikatle-re, harici vücut giydirmeyi istedi. Ve 'ol' emrini verip mahlûkatı yarattı. Bu yaratma fiili, mahlûkat için, bir ihsan, bir lütuf ve bir ikram idi.
Allah'ın hem kendi kemâl ve cemâlini seyret-mesinde, hem de varlıkların manevî plân ve prog-ramlarını yapmasında, onları ezelî ilminde takdir etmesinde bir zaman ve müddet söz konusu de-ğildir. Yani bunlar bir zaman silsilesi içerisinde dü-şünülemez. Ezeldeki bu müşahede, bu tanzim ve takdir, insan aklının anladığı anlamda bir takdir ve tanzim değildir. Allah'ın zatı mahlûkatın zatlarına, fiilleri mahlûkatın işlerine benzemediği gibi, İlâhî takdiri de insanın anladığı manada bir programla-ma değildir. “O, gökleri ve yeri hak olarak ya-ratandır. O'nun "ol" dediği gün (her şey) olu-verir, O'nun sözü haktır. Sura üfürüldüğü gün, mülk O'nundur. O, gaybı ve müşahede edilebileni bilendir. O, hüküm ve hikmet sa-hibi olandır, haberdar olandır. “(6 En'am, 73)
İnsan dediğimiz varlığa, düşen en büyük görev; yaratıcının kâinat yaratılmadan önce ne yaptığı konusu değildir. İnsan olarak bizlerin Yüce Rab-bimizin huzuruna çıkacağımız gün bizim ne yapacağımızdır.” Göklerin ve yerin gaybı Allah'ındır, bütün işler O'na döndürülür; öy-leyse O'na kulluk edin ve O'na tevekkül edin. Senin Rabbin, yaptıklarınızdan ha-bersiz değildir.” (11 Hud, 123)... selam ve dua ile..
 
Z

zeynep_hearty

Guest
rabbim sizlerdende razı olsun ...selam ve dua ile...
 
Üst Alt