Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Allah (c.c) Dilemedikçe Kimse Yardım Edemez

kemi

New member
Katılım
28 Ağu 2007
Mesajlar
149
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
41
Allah (c.c) Dilemedikçe Kimse Yardım Edemez

Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:
Hiçbir şey yaratmayan, üstelik kendileri yaratılmış şeyleri mi (Allah'a) eş tutuyorlar? Halbuki, ibadetleri kimselerin, kendilerine ibadet edenlere yardım ye güçleri yetmez. Hatta onlar kendilerine bile yardım etmeye güç yetiremezler."(Araf: 7/191-192)

"Onun dışında, hiçbir şeyi yaratmayan, üstelik kendileri yaratılmış olan, kendi nefislerine bile ne zarar, ne yarar sağlayamayan, öldürmeye, yaşatmaya ve yeniden diriltip yaymaya güçleri yetmeyen birtakım ilahlar edindiler."(Furkan: 25/3)
"De ki: "Allah'ın dilemesi dışında kendim için yarardan ve zarardan (hiçbir şeye) malik değilim. Eğer gaybı bilebilseydim muhakkak hayırdan yaptıklarımı artırırdım ve bana bir kötülük dokunmazdı. Ben, iman eden bir topluluk için bir uyarıcı ve bir müjde vericiden başkası değilim."(A'raf: 7/188)
"Nuh: "Rabbim, gerçekten onlar bana isyan ettiler; mal ve çocukları kendisine ziyandan başka bir şeyi artırmayan kimselere uydular .Ve büyük büyük hileli düzenler kurdular. Ye dediler ki: 'Kendi ilahlarınızı bırakmayın; ne Vedd'i, ne Suva'yı, ne Yeğus'u, ne Yeuk'u ve nedeNesr'i."(Cin: 72/21-23)
Bu ayetler Allah'tan (c.c.) başkasına dua eden ve çağrıda bulunanların bu yaptıklarının batıllığını tüm yönleriyle ortaya koymakta yeter de artar bile. Allah'ın (c.c.) ihlas ve samimiyetle kendisine ibadet etme şerefini nasip ettiği, Allah'ı (c.c.) rab ve mabud olarak tanıyıp buna rıza gösteren, bir peygamber, salih kimse ya da abidin mabud olması hiç mümkün müdür? Halbuki şirkten menedilenler kendileridir.
Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:
"Allah ile beraber başka bir ilaha tapma. O'ndan başka ibadete layık ilah yoktur. O'nun yüzünden başka her şey helak olucudur. Hüküm O'nundur ve siz O'na döndürüleceksiniz."(Kasas: 28/88)
"Sizin Allah'tan başka taptıklarınız, Allah'ın kendileri hakkında hiçbir delil indirmediği, sizin ve atalarınızın adlandırdığı isimlerden başkası değildir. Hüküm, yalnızca Allah'ındır. O, kendisinden başkasına kulluk etmemenizi emretmiştir. Dosdoğru olan din işte budur, ancak insanların çoğu bilmezler."(Yusuf: 12/40)
Allah (c.c.) peygamberleri olsun, salih kulları olsun veya diğer kulları olsun, hepsine yalnızca kendisine ibadet etmelerini ve kendisiyle birlikte başka birini ortak tutmamalarını emretmiştir. İşte bu, Allah'ın (c.c.) dinidir. Rasullerini bu dinle göndermiş, kitaplarını da bu din adına indirmiştir. Kulları için bu dine razı olmuştur. Bu ise İslam dininden başkası-değildir.
Buhari'nin Ebu Hureyre'den rivayeti de böyledir. Cebrail'in (a.s) sualiyle ilgili rivayette, Cebrail:
"İslam nedir ya Rasulullah?" diye sorduğunda, o (s.a.v.) şöyle demiştir:
"İslam; Allah'a ibadet edip O'na hiçbir şeyi şirk koşmaman, beş vakit namazı kılman, farz olan zekatı vermen ve Ramazan orucunu tutmandır." (Buhari, İman: 1, Müslim, İman: 1.)

Ölüler İşitmezler İşitseler Bile Cevap Veremezler

Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:
"Allah'ın dışında, kendileri için göklerden ve yerden hiçbir rızka, hiçbir şeye malik olmayan ve buna güçleri yetmeyen şeylere mi tapıyorlar?" (Nahl: 16/73)

"De ki: "Allah'ın dışında (ilah diye) öne sürdüklerimizi çağrın. Onların göklerde ve yerde bir zerre ağırlığınca bile (hiçbir şeye) güçleri yetmez; onların bu ikisinde hiçbir ortaklığı olmadığı gibi, O'nun bunlardan hiçbir destekçi olanı da yoktur. O'nun katında izin verdiğinin dışında (hiç kimsenin) şefaati yarar sağlamaz. En sonunda kalplerinden korku giderilince (birbirlerine.) "Rabbiniz ne buyurdu?" derler, "Hak olanı" derler. O, çok yücedir, çok büyüktür."(Sebe: 34/22-23)
Allah (c.c.): "Kendilerine dua edenleri duymazlar" diyerek duaların bunlar tarafından işitilmediğini haber vermektedir. Onlar ölmekle, onlardan uzaklaşmış, hangi amaçla yaratılmışlar ise, onunla meşgul bulunmaktadırlar. Melekler gibi emrolundukları şeyi yerine getirmek zorundadırlar.
"Eğer işitmiş olsalar bile, size cevap veremezler." Çünkü bu, onların elinde olan bir şey değildir. Allah (c.c.) kullarından hiçbirisinin ne direkt olarak ne de vasıta olarak dua ile çağrılmasına izin vermemiştir. Daha önce bununla ilgili bazı örnekler geçmişti.

"Kıyamet Gününde şirkinizi inkar ederler" demekle de, Allah'tan (c.c.) başkasına dua ile çağırmanın şirk olduğunu bildirmektedir. (Anlaşıldığına göre, bunlar birtakım salih kulları dua ile çağırmaktadırlar. Oysa ki salihler, onların işledikleri bu şirkten uzaklaşarak, müşriklerden tebberride bulunuyor, onlarla ilgilerinin olmadığını söylüyorlar. Çünkü onlar, Allah'tan (c.c.) başkasını çağırmaktadırlar. Sözde müşriklerse bu salihleri sevdikleri iddiasındalar.)
Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:
"Kendilerine güç (izzet) sağlasınlar diye, Allah 'tan başka ilahlar edindiler. Hayır; (o yalancı ilahlar) onların tapınışlarını inkar edecekler ve onlara karşı çelişkiye düşecekler."(Meryem: 19/81-82)
İbn Kesir, "Kıyamet Gününde şirkinizi inkar ederler" sözünü, sizden ilgi ve bağlarını koparırlar diye tefsir etmiştir.
Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:
"Allah'ı bırakıp Kıyamet Gününe kadar kendisine icabet etmeyecek şeylere tapandan daha sapmış kimdir? Oysa onlar, bunların tapmalarından habersizdirler. İnsanlar haşrolunduğu (bir araya getirildiği) zaman, (Allah'tan başka taptıkları) onlara düşman kesilirler ve (kendilerine) ibadet etmelerini de tanımazlar." (Ahkaf: 46/5-6)
"Eğer onlara dua ederseniz, duanızı işitmezler, işitseler bile size cevap veremezler. Kıyamet Gününde ise sizin şirk koşmanızı tanımayacaklardır. (Bunu her şeyden) Haberi olan Allah gibi sana (hiç kimse) haber vermez."(Fatır: 35/14)
İşlerin sonuçta nereye varacağını, ne gibi sonuçlar doğuracağını Allah'tan (c.c.) başkası asla haber veremez.
Katade:
"Yani bizzat yüce Allah'ın (c.c.) kendisi gibi" der. Çünkü kuşkusuz olaylardan en çok haberdar olan yalnızca Allah'tır (c.c).
Müşrikler, her şeyi bilen ve her şeyden haberdar olan Allah'ın (c.c), ilahları hakkında bildirdiği hiçbir şeyde O'na teslim olmazlar. Çünkü bunlar mabutlarının malik olduğunu, işittiğini, icabet ettiğini, kendisini çağıranlara şefaatte bulunduğunu iddia eder, her şeyden haberdar olan Allah'ın (c.c.) verdiği habere dönüp bakmak bile istemezler. Halbuki Allah (c.c), Kıyamet Gününde tüm mabutların, kendilerine dua edenlere düşmanlık edeceklerini ve onlarla hiçbir bağlarının olmayacağını haber vermiştir.
Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:
"O gün, onların tümünü bir arada toplayacak, sonra şirk koşanlara: 'Siz de, şirk koştuklarınız da yerlerinizden ayrılmayınız!' diyeceğiz. Artık onların arasını açmışızdır. Şirk koştukları derler ki: "Siz bize ibadet ediyor değildiniz. Bizim ile sizin aranızda şahit olarak Allah yeter. Gerçekten biz, sizin ibadetinizden habersizdik.
İşte orada, her nefis önceden yaptıklarıyla imtihana çekilmiş olacak ve onlar gerçek mevlaları olan Allah'a döndürüleceklerdir. Yalan yere uydurdukları da, kendilerinden kaybolup uzaklaşacaktır." (Yunus: 10/28-30)
"Kıyamet Gününde şirkinizi inkar ederler" demekle de, Allah'tan (c.c.) başkasına dua ile çağırmanın şirk olduğunu bildirmektedir. (Anlaşıldığına göre, bunlar birtakım salih kulları dua ile çağırmaktadırlar. Oysa ki salihler, onların işledikleri bu şirkten uzaklaşarak, müşriklerden tebberride bulunuyor, onlarla ilgilerinin olmadığını söylüyorlar. Çünkü onlar, Allah'tan (c.c.) başkasını çağırmaktadırlar. Sözde müşriklerse bu salihleri sevdikleri iddiasındalar.)
Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:
"Kendilerine güç (izzet) sağlasınlar diye, Allah 'tan başka ilahlar edindiler. Hayır; (o yalancı ilahlar) onların tapınışlarını inkar edecekler ve onlara karşı çelişkiye düşecekler."(Meryem: 19/81-82)
İbn Kesir, "Kıyamet Gününde şirkinizi inkar ederler" sözünü, sizden ilgi ve bağlarını koparırlar diye tefsir etmiştir.
Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:
"Allah'ı bırakıp Kıyamet Gününe kadar kendisine icabet etmeyecek şeylere tapandan daha sapmış kimdir? Oysa onlar, bunların tapmalarından habersizdirler. İnsanlar haşrolunduğu (bir araya getirildiği) zaman, (Allah'tan başka taptıkları) onlara düşman kesilirler ve (kendilerine) ibadet etmelerini de tanımazlar." (Ahkaf: 46/5-6)
"Eğer onlara dua ederseniz, duanızı işitmezler, işitseler bile size cevap veremezler. Kıyamet Gününde ise sizin şirk koşmanızı tanımayacaklardır. (Bunu her şeyden) Haberi olan Allah gibi sana (hiç kimse) haber vermez."(Fatır: 35/14)
İşlerin sonuçta nereye varacağını, ne gibi sonuçlar doğuracağını Allah'tan (c.c.) başkası asla haber veremez.
Katade:
"Yani bizzat yüce Allah'ın (c.c.) kendisi gibi" der. Çünkü kuşkusuz olaylardan en çok haberdar olan yalnızca Allah'tır (c.c).
Müşrikler, her şeyi bilen ve her şeyden haberdar olan Allah'ın (c.c), ilahları hakkında bildirdiği hiçbir şeyde O'na teslim olmazlar. Çünkü bunlar mabutlarının malik olduğunu, işittiğini, icabet ettiğini, kendisini çağıranlara şefaatte bulunduğunu iddia eder, her şeyden haberdar olan Allah'ın (c.c.) verdiği habere dönüp bakmak bile istemezler. Halbuki Allah (c.c), Kıyamet Gününde tüm mabutların, kendilerine dua edenlere düşmanlık edeceklerini ve onlarla hiçbir bağlarının olmayacağını haber vermiştir.
Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:
"O gün, onların tümünü bir arada toplayacak, sonra şirk koşanlara: 'Siz de, şirk koştuklarınız da yerlerinizden ayrılmayınız!' diyeceğiz. Artık onların arasını açmışızdır. Şirk koştukları derler ki: "Siz bize ibadet ediyor değildiniz. Bizim ile sizin aranızda şahit olarak Allah yeter. Gerçekten biz, sizin ibadetinizden habersizdik.
İşte orada, her nefis önceden yaptıklarıyla imtihana çekilmiş olacak ve onlar gerçek mevlaları olan Allah'a döndürüleceklerdir. Yalan yere uydurdukları da, kendilerinden kaybolup uzaklaşacaktır." (Yunus: 10/28-30)

Vefatlarından Sonra Nebilerden Yardım İstemek Şirktir

Bu hadis, nebi ve salihlere bağlanıp, onlardan medet bekleyen, kendilerine şefaat etmelerini ve menfaat sağlamalarını isteyenler aleyhinde bir delildir. Onların bu yaptıkları, Allah'ın (c.c.) haram kıldığı bir şirktir. Allah (c.c), nebisini bu konuda onları uyarmakla ikame etmiştir. Nitekim Allah (c.c.) müşriklerden haber verirken şöyle buyurur:

"İyi bilinki; halis (katkısız) din Allah'ındır. O'ndan başka veliler edinenler: "Biz bunlara bizi Allah'a daha fazla yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz." (derler). Elbette Allah, ihtilaf ettikleri şeylerde aralarında hüküm verecektir. Geçekten Allah, yalancı ve kafir olan kimseyi hidayete erdirmez."(Zümer: 39/3)
"Allah'ı bırakıp, kendilerine fayda ve zarar veremeyecek olan şeylere ibadet ederler ve: "Bunlar Allah katında şefaatçilerimizdir" derler. De ki: "Siz, Allah'a, göklerde ve yerde bilmediği bir şeyi mi haber veriyorsunuz? O, sizin şirk koştuklarınızdan uzak ve yücedir." (Yunus: 10/18)

Allah (c.c.) müşriklerin işlemekte oldukları bütün şirkleri bunları iptal ederek, kendisinin şirkten münezzeh olduğunu bildirmiştir. Bu ileride etraflıca anlatılacaktır.
Buhari'nin Sahih'inde:
"Ey Abdi Menaf oğulları! Ben Allah katında sizi hiçbir tehlikeden kurtaramam"buyurulmuştur.
Rasulullah (s.a.v.) bu hadiste, kişiyi ancak imanının ve salih amellerinin kurtaracağını bildirmiştir.
"Malımdan ne dilersen vereyim; fakat Allah katında sana bir faydam dokunmaz."
Kurretü'l Uyun'da şöyle denilir:
"Çünkü bu, Rasulullah'ın gücü dahilinde olan bir şeydir. Ancak sadece Allah'ın (c.c.) kudreti ve emri dahilinde olan bir şey hakkında hiçbir kimsenin gücü ve kudreti olamaz. Hadiste de bu gerçek vurgulanmıştır. Ebu Talib öldüğünde -ki kendisi ölünceye dek Rasulullah'ı ihata etmiş ve onu himayesine almıştı- buna rağmen Abdulmuttalib'in şirk dinini terketmemiş, Rasulullah (s.a.v.) kendisi için şöyle demişti:
"Menedilmediğim sürece senin adına Allah'tan mağfiret dileyeceğim."
Bunun üzerine Allah (c.c.) şu ayeti indirdi:
"Ne Nebi'nin ne de iman edenlerin, cehennemlik oldukları belli olduktan sonra -yakınları dahi olsalar-müşrikler için bağışlanma dilemeleri asla doğru olmaz." (Tevbe: 9/113)
Ayette Ebu Talib'in ateş ehlinden olduğu bildirilmiştir. Çünkü kelimeyi şehadeti getirmeksizin ölmüş, atalarının şirk dininden uzaklaşmamıştır. Şirkle olan alakasını kesmediğinden Rasulullah'ın hak peygamber olduğunu itiraf edip onu himaye etmesinin de kendisine bir yararı olmamış, yine de müşriklerden sayılmıştır. Dolayısıyla kim, Allah'tan (c.c.) başkasından şefaat ister veya benzeri şeylere bağlanırsa, şirk koşmuştur. Bu davranışı hem dünyada hem de ahirette kendisi için bir vebal olacaktır. Şefaat, sadece tevhid ehli içindir.
Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:
"Rablerine (götürülüp) toplanacaklarından korkanları onunla (Kuranla) uyar. Onlar için O'ndan başka ne bir dost ne de şefaatçi vardır. Umulur ki korkup sakınırlar."(En'am: 6/51)
Hadis, kişinin insanlardan ancak dünyadayken güçlerinin yetebileceği şeyleri istemesinin caiz olduğunu göstermektedir. Rahmet, mağfiret, Cennet, ateşten kurtuluş vb. şeylere yalnızca Allah (c.c.) kadirdir. Bunlar sadece Allah'tan (c.c.) istenir. Allah (c.c.) katındakileri elde etmek de ancak bir tek Allah'a (c.c.) yönelmekle, şeriat kıldığı ve ibadet bakımından razı olduğu şeyleri ihlas ile yapmakla mümkün olur, ancak bunlarla Allah'a (c.c.) yaklaşılabilir.
Rasulullah (s.a.v.), kendisine çok yakın olmalarına rağmen kızına, amcasına ve halasına bile Allah katında bir yarar sağlayamadığına göre, başkaları için elbette sağlayamayacaktır. Çünkü Allah'a (c.c.) yakınlık sadece iman, salih amel ve ihlas iledir. Kaldı ki amcası Ebu Talib'in kıssasında da büyük bir ibret vardır. Şimdi günümüzdeki gerçeklere bir göz atalım:
Günümüz insanların çoğu ölülere yönelmiş, onlara rağbet ediyor, onlardan korkuyorlar. İnsanların kendilerine yöneldikleri bu ölüler, kendi adlarına bile yarar sağlama ya da zararı önlemeden acizken, başkalarına nasıl yardımcı olabilirler. Halbuki bunların hiçbir şeye sahip olmadıkları ortadadır.
Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:
"Kimine hidayet verdi, kimi de sapıklığı haketti. Çünkü bunlar, Allah'ı bırakıp şeytanları veli edinmişlerdi. Ve gerçekten onlar kendilerini doğru yolda saymaktaydılar."(A'raf: 7/30)
Hamd Allah –a Mahsustur Salat ve Selam Muhammed s a v ın üzerine olsun
 
Üst Alt