Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Allah a ve elçisine yaptığımız büyük yanlış.

halukgta

Member
Katılım
5 Ağu 2011
Mesajlar
73
Tepkime puanı
9
Puanları
8
Bizler İslam ı yaşarken, ne yazık ki Kur’an ile aramıza öyle yüksek duvarlar örmüşüz ki, Allahın güneşinden, aydınlığından, rehberliğinden istifade edemez olmuşuz.

Bugün sizleri düşünmeye davet etmek istediğim konu, bizlere öğretildiği gibi, Kur’an her konuda ayrıntılı bilgi vermemiş midir? Örneğin namaz kılın dediği halde, nasıl kılınacağını anlatmamış olabilir mi? Oruç tutmamızın bizlere sağlık getireceğini anlatan Allah, bu konuda gereken detayı vermemesi mümkün mü? Yine birçok kez bizleri zekât vermek için teşvik eden Allah, nasıl ve ne kadar, kimlere zekât verileceği konusunda, açıklama yapmamış olabilir mi? Hacca gidin emrini vermesine rağmen, bu konuda gerekenleri söylememiş olacağını düşünmek, ne kadar doğru olur?


Gerçekten bu konular öne sürülerek, İslam âlemi sonu belli olmayan bir yola doğru sürüklenmektedir. Bizlere Kur’an dışından öğretilenleri, Kur’an da bulamadığımızda, bakın Kur’an da her şey yokmuş diyerek, Allaha çok büyük saygısızlık yapmış olmuyor muyuz? Allah onlarca kez zikrettiği namaz kılın, zekât verin emrini vermesine rağmen, bu konuda açıklık getirmediğini söyleyerek, bu konuların detayını peygamberimize bırakmıştır sözlerine inanmamızı Kur’an onaylar mı, gelin birlikte Allahın rehberine bu soruyu soralım, bakalım ne cevap verecek.



Meryem 64: Biz sadece Rabbinin emrini indiririz/biz ancak Rabbinin emriyle ineriz. Önümüzdeki, arkamızdaki ve bunlar arasındaki her şey O'nundur. Rabbin asla unutkan değildir.


Ankebut 51:Kendilerine okunmakta olan Kitabı sana indirmemiz onlara yetmiyor mu? Şüphesiz bunda iman eden bir kavim için gerçekten bir rahmet ve bir öğüt (zikir) vardır.



Araf 52: “çünkü Biz, gerçekten de onlara, inanacak bir toplum için bir doğru yol, içinde bilgiye dayalı, ayrıntılı açıklamalarda bulunduğumuz bir kitap ulaştırmıştık”.



Enam 38: Yeryüzünde hiç bir canlı ve iki kanadıyla uçan hiç bir kuş yoktur ki, sizin gibi ümmetler olmasın. Biz Kitap'ta hiç bir şeyi noksan bırakmadık, sonra onlar Rablerine toplanacaklardır.




Yunus 37:Bu Kur'an, Allah'tan başkası tarafından yalan olarak uydurulmuş değildir. Ancak bu, önündekileri doğrulayan ve kitabı ayrıntılı olarak açıklayandır. Bunda hiç şüphe yoktur, âlemlerin Rabbindendir.


Kehf 54;Yemin olsun, biz, bu Kuran'da, insanlar için her türlü örneği değişik ifadelerle gözler önüne koyduk. İnsan ise varlığın, tartışmaya en çok tutkun olanıdır.



Nur 34: Andolsun ki biz size (gerekeni) açık açık bildiren ayetler, sizden önce yaşayıp gitmiş olanlardan örnekler ve takvaya ulaşmış kimseler için öğütler indirdik.



Nahl 89 :……. Sana bu Kitap'ı indirdik ki her şey için ayrıntılı bir açıklayıcı, bir kılavuz, bir rahmet, Müslümanlara da bir müjde olsun.



Yukarıdaki ayetlere benzer, daha birçok ayet yazabiliriz. Hepsinde anlatılmak istenen konu, Kur’an ın ayrıntılı açıklandığı, her şeyi açık seçik bildirdiği, hiçbir şeyi noksan bırakmadığını bizlere anlatıyor. Peki, bu kadar açık ayetleri görmemize rağmen, bizler neler söylüyoruz? Allah emrettiği ibadetleri detaylı açıklamamış, onu da peygamberimize bırakmıştır. Bunun ne kadar büyük bir hata olduğu, yukarıdaki ayetlerden sizce anlaşılmıyor mu?

Bakın bu konu ile ilgili Rabbim elçisine, bizlere neler söylemesini istiyor, bizlerin ve elçisinin, nereye uymasını emrediyor.


Ahkaf 9: De ki: 'Ben elçilerden bir türedi değilim, bana ve size ne yapılacağını da bilemiyorum. Ben, yalnızca bana vah yedilmekte olana uyuyorum ve ben, apaçık bir uyarıcıdan başkası değilim.



Enam 19:Sor: "Tanıklık bakımından hangi şey daha büyüktür?" De ki: "Benimle sizin aranızda Allah tanıktır. Bu Kur’an bana vahyolundu ki, onunla sizi ve ulaştığı herkesi uyarayım…..



Maide 45: ……Kim Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar, zalim olanlardır.



Ahzap 2: Rabbinden sana vah yedilene uy! Allah, yapmakta olduklarınızdan en iyi biçimde haberdardır.


Araf 3:(Ey insanlar), Rabbinizden size indirilene uyun ve O'ndan başka velilere uymayın. Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz!


Maide 67:Ey resul! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan onun verdiği peygamberlik görevini yerine getirmemiş olursun. Allah seni insanlardan korur. Allah, küfre batmış topluluğa kılavuzluk etmez.




Aslında ayetler çok açık ve net, her şeyi anlatıyor. Allah elçisine, söyle onlara ben yalnız, bana vah yedilen yani Kur’an a uyuyorum, de onlara diyor. Devamında da yetki ve sorumluluğunu da açıklıyor. Ben apaçık bir uyarıcıdan başkası değilim. Yine yukarıdaki ayetlerde anlatılmak istenen ana konu, Allahın elçisinin yalnız Kur’an a uyacağı ve Kur’an ı bizlere tebliğ edip, ilmiyle sapmış toplumu ikna edip, onları Kur’an a davet edeceği anlatılıyor. Allah elçisine, sana vah yedilene uy, eğer sana vah yettiğimizi yani Kur’an ı, tebliğ etmezsen, görevini yapmamış sayarız diye de dikkatini çekiyor.


Bu ayetleri okuyan bizler, hala nasıl olurda Kur’an da namazın, orucun, zekâtın, Haccın detayı yok deriz dostlar. İşte bu yaptığımız apaçık Allah ın kelamına, nuruna saygısızlıktır. Bizler Kur’an dan öyle uzaklaştırılmışız ki, Allahın ayetlerine karşı kör olmuşuz. Bizler Kur’an dan öyle uzaklaştırılmışız ki, gözlerimize perdeler inmiş, gönüllerimiz taşlaşmış adeta, göremez olmuşuz gerçekleri. Kur’an dışından hurafelerle öyle beynimiz yıkanmış ki, apaçık ayetleri gördüğümüz halde, körlük yapmaya devam ediyoruz.


Allah Kur’an da her şeyi detaylı gönderdim ki anlayasınız diyor, bizler hala inatla Kur’an da her detay yoktur, deme gafletine düşüyoruz. Beşerin dine ilavelerini, adeta Kur’an ın HÂŞÂ eksiği gibi görmeye devam ediyoruz. Rabbim bizleri affetsin. Allah ın apaçık söylediği sözlerin üstü örtülmüş, beşerin yalanları muteber olmuş ne yazık ki.


Bizler Allahın kelamı elimizin altında olmasına rağmen, anlamadan okuduğumuz içindir ki, Rabbin hükümlerinden habersiz yaşıyoruz. Bundan dolayıdır birileri, bizleri istediği gibi yönlendiriyor. Allahın ne söylediğinden habersiz bizler, kendimizi temize çıkarıp, karşımızdaki insanlara erdemli olmayı, nasıl İslam ı doğru yaşanması gerektiğini öğretmeye çalışıyoruz. Kur’an dan habersiz. Bakın Allah bu insanlara ne söylüyor.


Bakara 44: Siz kendinizi unutarak diğer insanlara erdemli olmayı mı öğütlüyorsunuz -hem de ilahi kelamı okuyup durduğunuz halde?-Siz hiç aklınızı kullanmaz mısınız?



Bizler Allahın kelamını okuyoruz ama anlamadan, bu durum da nasıl olurda ayetler üzerinde düşünebiliriz, aklımızı kullanabiliriz. Ne yazık ki günümüzde birileri Kur’an dan çok uzak, bunlar Kur’an dandır diyerek, büyük bir yanılgının peşinden gidiyorlar. Bunun farkına varalım ve Kur’an ı anlayarak, düşünerek, aklımızı kullanarak iman edelim ki, Rahmanın doğru kulları olabilelim.


YAZI DEVAM EDİYOR
 

halukgta

Member
Katılım
5 Ağu 2011
Mesajlar
73
Tepkime puanı
9
Puanları
8
Allah elçisinin öyle bir dikkatini çekmiştir ki, biz ümmetine Kur’an dışından, hiçbir şeyi, bunlarda Allah katındandır demesi, mümkün değildir. Çünkü bakın elçisine Rabbim ne diyor.

Hakka44;Eğer bazı lafları bizim sözlerimiz diye ortaya sürseydi, 45 Yemin olsun, ondan sağ elini koparırdık. 46 Sonra ondan can damarını mutlaka keserdik.




Sizce Yüce Rabbim, daha nasıl anlatsın bizlere. Kur’an dışından bazı hükümleri, bilgileri Allah sözüdür diye, sizlere anlatsaydı, onun canını alırdık dedikten sonra, sizce peygamberimizin Kur’an da olmayan bir hükmü, bilgiyi, detayı, bunlarda Allah katındandır, uymamız gereken kesin hükümlerdir der mi?

Allah elçisinin görev ve sorumluluğunu çok açık birçok kez bizlere söylediği halde, bizler hala peygamberimizi, Allahın hükümlerine ortak etmeye çalışarak büyük günahlar işlemekteyiz. Bu yanlışı hatırlatanlara da, ne yani peygamberimiz postacımıydı diyerek, ona da büyük saygısızlık yapmaktayız. Allah affetsin. Hâlbuki Rabbim elçisinin yetki ve sorumluluklarını aşağıdaki ayette çok açık söylemiyor mu sizce?

Gaşiye 21: Artık sen, öğüt verip hatırlat. Sen, yalnızca bir öğüt verici, bir hatırlatıcısın.


Neml 92:'Ve Kur'an'ı okumakla da (emrolundum). Artık kim hidayete gelirse, kendi nefsi için hidayete gelmiştir; kim sapacak olursa, de ki: 'Ben yalnızca uyarıcılardanım.'


Ahzap 45: Ey Peygamber! Hiç kuşkusuz, biz seni bir tanık bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak gönderdik. 46 Ve Allah'ın izniyle bir davetçi, ışık saçan bir kandil olarak.

Ankebut 50:Dediler ki: “Ona Rabbinden mucizeler indirilseydi ya!” De ki: “Mucizeler ancak Allah katındadır ve ben ancak apaçık bir uyarıcıyım


Kehf 56:Biz elçileri, müjde vericiler ve uyarıcılar olmak dışında (başka bir amaçla) göndermeyiz. İnkâr edenler ise, hakkı batıl ile geçersiz kılmak için mücadele ediyorlar. Onlar benim ayetlerimi ve uyarıldıklarını (azabı) alay konusu edindiler.



Yukarıdaki ayetleri okuyarak tebliğ alan bir Müslüman, hala peygamberimizin görev ve sorumluluğunu anlamıyorsa, anlamak istemiyorsa, ona söyleyecek söz yok demektir. Allah açıkça biz elçilerimizi, müjde verici ve uyarıcı olmak dışında başka bir amaçla göndermeyiz dediği halde, bizler hala peygamberimizi, Allahın HÂŞÂ hükmüne ortak edercesine, Kur’an dışından hükümler verme yetkisine sahiptir diyerek, nasıl büyük bir hatanın içinde olduğumuzun farkında bile değiliz.


Allah bizlere onlarca ayetinde, Kur’an ın ipine sarılmamızı, onu anlayarak okuyup, üzerinde dikkatle düşünmemizi emreder. Bakın bu konuda indirdiği ayet sizce çok açık değil mi? Kur’an ı sizler anlayamazsınız diyenleri, Rabbin bu sözleri onaylıyor mu?


Muhammet 24:Onlar Kur'an'ı düşünmüyorlar mı? Yoksa kalpleri kilitli mi? 25.Şüphesiz ki, kendilerine doğru yol belli olduktan sonra, arkalarına dönenleri, şeytan sürüklemiş ve kendilerine ümit vermiştir.



İşte üzerinde düşünmemiz gereken çok önemli bir ayet. Allah Kur’an üzerinde düşünmemizi, akıl yürütmemizi emredir. Kendilerine doğru yolu gösteren Kur’an geldikten sonra, sarılacakları rehber Kur’an olması gerekirken, bu kitabı bizler anlaşılması zor yapıp, bu kitapta her şeyin olmadığını söyleyerek, ayette Allahın söylediği gibi, doğru yolu gösteren Kur’an bizlere geldiği halde, başka kaynaklar arayanları şeytan kandırmış, bir bilinmeyene sürüklemiş ve kendilerine ümit vermiştir diyor. Anlayana sanırım yalnız bu ayet bile yeter. Anlamayana sözümüz meclisten dışarı.

Kur’an da bahsettiğimiz konu hakkında o kadar çok delil var ki, yeter ki onu anlamak için çaba gösterelim. Bakın Rabbim Kur’an da her şeyi bulamayanlara ne diyor.


Araf 185: Göklerin ve yerin hükümranlığına, Allah'ın yarattığı her şeye ve ecellerinin yaklaşmış olabileceğine bakmadılar mı? O halde Kur'an'dan sonra hangi söze inanacaklar?


Allah bizleri affetsin, bizler bu ve buna benzer onlarca ayetlerin üzerini örtüp, bu ayetler o devrin insanlarını ilgilendiriyor, bizleri kapsamıyor diyerek, şeytanın kucağına düşmüşüz. Kur’an dan sonra hangi sözlere, hangi kitaplara, edindiğimiz hangi velilere inandığımızı ve bugün ne hallere düştüğümüzü, düşünmek bile istemiyorum.


Sizlere Allahın rehberinden, birçok ayet örnekleri verdim. Başka bir ayet daha sizlere hatırlatmak istiyorum. Sizce Allah bizleri Kur’an dan imtihan edeceğini söylediği halde, bunun dışından da sorumlu tutar mı dersiniz? Lütfen ayet üzerinde dikkatle düşünelim.

Zühruf 44: Doğrusu Kur'an, sana ve kavmine bir öğüttür. İleride ondan sorumlu tutulacaksınız.

Allah sözünde durandır. Sizleri Kur’an dan sorumlu tutuyorum diyorsa, onun dışından asla hiçbir bilgiden, hükümden, detaydan sorumlu tutmayacaktır. Bize öğretilenleri lütfen Kur’an süzgecinden geçirelim. Kur’anı anlayarak bolca okuyalım, üzerinde bir öğrenci gibi düşünelim, akıl yürütelim, çünkü bu yolu ve yöntemi Rabbim söylüyor. Hepimiz Kur’an dan imtihan olduğumuzun bilincinde olalım. Onu sen anlayamazsın diyenlerin tuzaklarına düşmeyelim. Şunu sakın unutmayalım. Allah kullarına rehber olsun diye gönderdiğini söylediği kitap, asla zor anlaşılır olmaz. Kur’an da her detay yoktur diyenler, bizleri Kur’an dışına yönlendirenlerdir, lütfen onların tuzaklarına da düşmeyelim. Allah vermediği bir detay, açıklamadığı bir hükümden asla sorumlu tutmayacağını da unutmayalım.


Allah biz kullarını uyarıp, bakın nasıl dikkatimizi çekiyor.


İsra 36:Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşme. Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur.


Kesin bilgi, emin kaynak yalnız Kur’an dır. Bunu Kur’an söylüyor. Ona uyan, onun süzgecinden geçen her bilgide, bizlerin başının tacıdır. Bizler eğer emin olmadığımız bilgilerle, Kur’an ın onay vermediği rivayetlerle İslam ı yaşamaya devam edersek, hakka batıl karıştırırsak, bunun hesabını da vereceğimizi lütfen unutmayalım.


Yazdıklarım, Rabbin rehberinden ayetler üzerinde düşündüğümde, kendi imtihanıma hazırlandığımda, benim anladıklarımdır. Sizlere düşen kendi imtihanınıza bizzat kendiniz hazırlanmak olmalı ve Kur’anı anlayarak bolca okuyup, onu başucumuzdan ayırmadan, gerektiğinde ona müracaat etmek olmalıdır.


Hiçbir şefaatin kabul görmediği o gün, yüzleri gülen kullarından olmak isteyen, Allahın rehberine sarılır ve onu anlayarak okuyup aklıyla, kalbiyle iman eder. Hiçbir velinin ardına düşmeden, yalnız Allah ı veli edinen, Kur’anı rehber alan kullarından olur.

Dilerim Rabbimden, kula kul olmayan, Allahın rehberine bilerek, anlayarak sarılan, düşünen aklını kullanan kullarından oluruz.


Saygılarımla Haluk GÜMÜŞTABAK
 
  • Like
Tepkiler: Biz

Biz

New member
Katılım
29 Tem 2011
Mesajlar
71
Tepkime puanı
23
Puanları
0
halukgta Abi, emeğinize sağlık. Harika bir yazı olmuş.

İslam'ın tek kaynağı Kur'an olmalıdır.

Müslümanın tek rehberi Kur'an olmalıdır.

Velimiz Allah'tır. Şefaatçimiz Allah'tır. Rehberimiz Kur'an'dır.
 
A

adam

Guest
Meryem 64: Biz sadece Rabbinin emrini indiririz/biz ancak Rabbinin emriyle ineriz. Önümüzdeki, arkamızdaki ve bunlar arasındaki her şey O'nundur. Rabbin asla unutkan değildir.

Sayın Halukgta,
Güneş her gün doğuyor ve gören gözlere, görmek isteyen gözlere kendini gösteriyor. Gerçi görmek istemeyene de ısısını göstererek varlığından haberdar ediyor. Gözü kapalı bir insan bile güneşin varlığını inkar edemez. Güneş kelimesini eğer Allah'ın rahmeti için kullandıysanız, o zaman da şunu belirteyim, bizler Allah'ın rahmetine şuan garkolmuş durumdayız. Siz, biz, hepimiz. Sadece tek fark, kimimiz bu rahmetin farkında, kimimiz değiliz. Fark etme veya fark edememe, işte imtihanın başlangıç noktası ve bitiş noktası. Bu olguya ateistler de dahildir. Sadece onlar hep kapalı gözler ile dolaştıkları için, ısıyı hissetmelerinden dolayı bir enerjinin varlığından haberdarlar ama bu ısının kaynağının güneş olduğu konusunda şüpheleri var. Gözlerini açıp bakmadıkları için de "güneş var" diyenlere de içlerindeki şüpheyi dışa vurarak "acaba ?" demektedirler. Oysa güneş ne onların acaba demesi ile yoktur, nede bizlerin anlatmaya çalıştığı kadar anlaşılabilir bir şeydir. Güneş hakkında o kadar çok şey yazabilirim ki, sizler, bizler hepimiz hayretle okuruz. Mesela sadece dünyamıza nimet olması için dar bir koridordan bize ısı ve ışığını gönderdiğini, bu koridor sayesinde mevsimler, geceler gündüzler olduğunu anlatmaya kalksak, sabah sahurunu hep beraber bilgisayar başında geçirmek zorunda kalırız. Bu kadar bilgi konuya girizgah olması için kafidir.

Önce örnek olarak verdiğiniz ayeti bir konuşalım. Bu mübarek ayet, Hz. Muhammed (a.s.) efendimize, Cebrail'in (a.s.) cevabı olarak yüce Rabbimiz tarafından indirilmiştir. Bir konu hakkında soru soran Peygamberimize (a.s.), Cebrail (a.s.) Allah'ın mübarek kelamı ile cevab vermiştir. Fakat, bu ayeti siz buraya alıp yazarken, arapça biliyormusunuz bilmiyorum ama, eğer tefsirden bakıp da yazıyorsanız, elmalılı tefsirini önermek isterim. Edip bey'in arapçası bunun için sanırım yeterli olmuyor. Bakın ayet sizin tefsir ettiğiniz gibi mi, yoksa başka türlü mü, okuyanlar değerlendirsin: " Bir de Rabbinin emri olmayınca, biz inemeyiz ! Önümüzdeki, ardımızdaki ve bunun arasındaki hep O'nundur ve Rabbin seni unutmuş değildir." ( Meryem : 64 ) Rabbimizin unutkan olup olmadığı geçmiyor. "...Rabbin seni unutmuş değildir" buyuruyor. Allah korusun böyle bir küfürden ki, bizler; yani ehli sünnet mezhepleri ile amel eden müslümanlar, Rabbimizi unutkan olmakla itham etmedik. Bu konudaki önyargınızı önce bir kırın. Gelelim Kur'an dışında öğretilenleri, Kur'an içinde arama yöntemine. Gerçekten inanarak mı yazıyorsunuz ?...Ey güzel insan, hem "Kur'an dışında öğrenilenler" diye belirtiyorsun, hem de "Kur'an içinde aramak" ile; bir nevi muhatablarınızı şaşkın olmakla itham ediyorsunuz !...Hakikaten, önyargılarınız kırın. Ben kendi adıma konuşabilirm, ben öyle yapmıyorum. Her ne arıyorsam Kur'an da buluyorum. Hepsi var, ararken de Peygamber'imin işaretlerini de gözönünde bulunduruyorum, elimle koymuş gibi buluyor ve ortaya koyuyorum. Yani, mezhep yaşantısı ile İslamı yaşamaya çalışan bu muhatabınızı şaşkın olmakla suçlamaya lütfen devam etmeyin, kırılıyorum.

Yazmış olduğunuz ayetin isterseniz biraz başından alarak konuya daha da bir açıklık getirelim isterseniz, çünkü verdiğiniz örneği okuyarak geçen kişi doğal olarak sizin kasıtlı yönlendirmeye çalışmanızın neticesinde yanılabilir. Hiç olmazsa bizim de buraya alıntıladığımız ayete baksında, şaşırma payını sıfıra indirmiş olalım inşaallah. Meryem suresini 59. ayetten itibaren hep beraber okuyalım. Buyrun, buyrun siz de okuyun " Sonra arkalarından bozuk bir güruh halef oldu, namazı z a y i ettiler ve şehvetleri ardına düştüler. Bunlar da gayya'yı boylayacaklar. Ancak tevbe edip imana gelen ve salih amel işleyenler müstesna! Çünkü bunlar zerre kadar hakları yenmeyerek cennete gireceklerdir; Rahman'ın kullarına va'd buyurduğu Adn cennetlerine! Şüphe yok ki O'nun va'di icra olunagelmiştir. Orada hiç boş söz işitmezler, ancak bir selam! Rızıkları da vardır orada sabah akşam! O cennettir ki kullarımızdan her kim korunur ise ona miras kılarız." ( Meryem : 59-63 ) Şimdi yukarıdaki ayeti bunun peşi sıra okuyalım: " Bir de Rabbinin emri olmayınca, biz inemeyiz ! Önümüzdeki, ardımızdaki ve bunun arasındaki hep O'nundur ve Rabbin seni unutmuş değildir." (Meryem : 64 )

Bakın, namazı zayi ettiler buyuruyor Rabbimiz o halef için. Kimdir o halefler ? Bu halefler sakın ola günümüzde hoca, alim geçinenler olmasın ? Hani namaz 3 vakittir, çıplak da namaz kılınabilir, namaz için abdest almaya gerek yoktur diyen güruh olmasın sakın ? Öyle ya, halef sözü ile madem ki arkadan gelenler kast ediliyor, mezheblerin arkasından gelen halefler, eğer mezheplerin gıyabında söz söyleyip değişik ictihadlarda !!! bulunuyorlarsa, tabii ki selefin halefi konumunda bulununurlar.

Ben, kendi adıma yazdım. Ve kendi adıma yine şunu söyleyebilirim ki, bu Din'i açıklayıcı gerçek kaynak olarak Hz. Muhammed (a.s.) efendimizi örnek aldım. O'nun (a.s.) varislerim dediği gerçek alimleri okudum ve onların açıklamaları ile itminan oldum ve o şekilde amellerimi ve ibadetimi yapmaya çalışıyorum. Sizin muteber gördüğünüz edip, yaşar, beyaz, m.nuri gibi adamları da alim olarak görmediğim için (ki; onlar dahi mezheb imamlarının ictihadları ile yetişmişlerdir bu yaşa gelmişlerdir ve şimdi O alimleri beğenmez olmuşlardır) itibar etmiyorum kendilerine.

Bu cevabi yazımı da; çok sevdiğim hocam radikal'den, bizlere daha önce aldırdığı notları toparlayarak kaleme aldım. Hayr yolunda olanlara; selam olsun!

Diğer ayetler hakkında da sizinle mütaala edelim. Ki; yapılan yanlışlıkları hep beraber görelim. Tek tek gidelim diye sadece bu ayeti alıntılayıp cevap yazdım. Eğer cevabi yazınız yoksa devam edeceğim. Varsa yazacağınız cevaba göre yazı hazırlayacağım. Sizin örnek olarak verdiğiniz ve değişik anlam yüklemeye çalıştığınız ayete bu kadar yazı yazdık, eğer hepsine cevap yazmaya kalksaydık büyük bir ihtimal ile uzun olurdu ve insanlar uzun yazı okumayı sevmiyorlar. O neden ile tek tek ele almakda fayda vardır inşaallah.

Saygılar Halukgta bey.
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Bizler İslam ı yaşarken, ne yazık ki Kur’an ile aramıza öyle yüksek duvarlar örmüşüz ki, Allahın güneşinden, aydınlığından, rehberliğinden istifade edemez olmuşuz.

Bugün sizleri düşünmeye davet etmek istediğim konu, bizlere öğretildiği gibi, Kur’an her konuda ayrıntılı bilgi vermemiş midir? Örneğin namaz kılın dediği halde, nasıl kılınacağını anlatmamış olabilir mi? Oruç tutmamızın bizlere sağlık getireceğini anlatan Allah, bu konuda gereken detayı vermemesi mümkün mü? Yine birçok kez bizleri zekât vermek için teşvik eden Allah, nasıl ve ne kadar, kimlere zekât verileceği konusunda, açıklama yapmamış olabilir mi? Hacca gidin emrini vermesine rağmen, bu konuda gerekenleri söylememiş olacağını düşünmek, ne kadar doğru olur?


Gerçekten bu konular öne sürülerek, İslam âlemi sonu belli olmayan bir yola doğru sürüklenmektedir. Bizlere Kur’an dışından öğretilenleri, Kur’an da bulamadığımızda, bakın Kur’an da her şey yokmuş diyerek, Allaha çok büyük saygısızlık yapmış olmuyor muyuz? Allah onlarca kez zikrettiği namaz kılın, zekât verin emrini vermesine rağmen, bu konuda açıklık getirmediğini söyleyerek, bu konuların detayını peygamberimize bırakmıştır sözlerine inanmamızı Kur’an onaylar mı, gelin birlikte Allahın rehberine bu soruyu soralım, bakalım ne cevap verecek.





Sizin gibi İslami ilimlerde ileri gitmiş zat-ı muhteremleri burada görmek gerçekten çok memnuniyet verici bir durum, var olun...

Allah Zülcelal Hazretleri Beni affetsin. Kur'an, meal ve tefsir de okumama rağmen yukarıda bahsettiğiniz amellerin ayrıntılarını idrak edemedim. Bu konuda gerek Ben, zannediyorum ki gerekse Ben gibi cahil kullar sizin aydınlatmalarınız ile yanlışlarımızdan kurtulacağız.
 

halukgta

Member
Katılım
5 Ağu 2011
Mesajlar
73
Tepkime puanı
9
Puanları
8
Bekir kardeşim güzel sözleriniz için teşekkür ederim, Allah razı olsun. Yalnız bende bir beşerim hata yapabilirim, onun için lütfen benim yazdıklarımı Kur’an ile karşılaştırınız. Yani kendi imtihanımıza, bizzat kendimiz hazırlanmalıyız ki, huzuru mahşerde mahcup olmayalım.
 

halukgta

Member
Katılım
5 Ağu 2011
Mesajlar
73
Tepkime puanı
9
Puanları
8
Değerli adam rumuzlu kardeşim. Önemseyip cevap yazdığınız için, Allah sizden razı olsun. Önemli olan doğruyu arama çabasıdır.


Cevabınıza gelince. Benim Edip Yükselin düşüncelerinden istifade ettiğimi söylemişsiniz. İşte burada yanıldınız. Mealine hiç bakmam, birçok düşüncelerini de tasvip etmem. Ben gerektiğinde onlarca mealden istifade ederim. Çünkü hesap günü kimseyi yanımda bulamayacağımı biliyorum. Ben kendi imtihanıma kimseyi karıştırmadan hazırlanmaya çalışıyorum. RABBİM ŞAHİTTİR.


Bir kardeşimin hediye ettiği bir mealden, bahsettiğiniz Meryem suresi 64. ayetin, sizin bahsettiğiniz cümleyi yalnız alıntılamak istiyorum, isterseniz birde buradan karşılaştıralım. Kitabın Yazarı Sayın ALİ ÜNAL.


Meryem 64: ……..Sonra senin Rabbin asla unutkan değildir.( Ve senide unutmamıştır.)


Yukarıdaki ayeti meal eden yazar, önce kelimelerin tam karşılığını yazmış. Daha sonrada kendi açıklamasını yapmış. Burada yaptığı açıklamada dikkatle düşünüldüğünde doğrudur. Çünkü Allah Kur’an da, sana şu konuda soru soruyorlar diye başlayan birçok ayetinde, sabret, o konuda sana hükmünü Allah bildirecektir diyordu hatırlarsanız. Daha da açıkçası Allah hükmüne kimseyi ortak etmez demiyor muydu bizlere? İşte burada da aynı anlam var. Seni zor durumda bırakmayacağım, her konuda ki sorularına cevap vereceğim diyor Rabbim.


Araştırınız Diyanet, Ali Bulaç ve daha birçok meal yazarı, RABBİN UNUTKAN DEĞİLDİR cümlesini özellikle kullanmıştır. Sizin verdiğiniz örnekte geçen, Rabbin seni unutmuş değildir cümlesi de aynı anlamlıdır. Önemli olan farklı anlam vermemek, doğru anlamaktır. Zaten bunun terside düşünülemez, çünkü Allah vermediği bir hükümden bizleri sorumlu tutmayacağını söyleyip, her şeyden nice örnekleri değişik ifadelerle verdik ki anlayasınız, sizleri bu kitaptan sorumlu tutacağız demiyor mu?


Yazdığınız bu ayetten önceki ayetleri lütfen iyice düşünelim. Bu ayetlerde geçen geçmiş kavimlerin durumları anlatılıyor. Doğru yolda gidenlerle, gitmeyenler kıyas ediliyor ve onların varacakları son nokta anlatılıyor detaylı. İşte Allah burada çok güzel bir cümleyle belki de ciltler dolusu kitap yazılacak bir söz söylüyor. Senin Rabbin asla unutkan değildir. Yani her konuda açıklama getirip, seni asla zor durumda bırakmayacaktır diyor Allah.


Ben Rabbin rehberini, bir bütün olarak düşündüğümde anladıklarımı yazdım. Rabbim utandırmasın.

Saygılarımla Halukgta
 

Selim

New member
Katılım
12 Nis 2010
Mesajlar
378
Tepkime puanı
311
Puanları
0
Kuran-ı Azimüşşan elbette açıklayıcı bir kitaptır. Allah-u Teala bizlere emrettiği ve nehyettiği herşeyi öğütlemiştir. Buna Müslümanım deyipte yalanlayan yoktur, uzun uzun açıklama yaparak laf kalabalığı yapmışsınız.

Allah c.c. Kuran-ı Kerim'i Peygamber göndermeden sahifeler halinde indirip buna uyun deseydi, o zaman dediğiniz doğru olurdu, Kuran'daki ayetleri kendimiz anlayıp tatbik edebilirdik. Ama bak Allah c.c. ne diyor?

(O peygamberleri) apaçık belgeler ve kitaplarla gönderdik. İnsanlara, kendilerine indirileni (Kuran'ı) açıklaman ve onların da (üzerinde) düşünmeleri için sana bu Kur’an’ı indirdik.(Nahl 44)

Allah-u Teala ve takattes hazretleri Benim'le beraber gönderdiğim Resulüde uyun buyuruyor, çünkü Peygambere itaat eden Allah'a itaat etmiş olur.

Allah'a ve Peygambere itaat edin ki rahmet olunasınız. (Al-i İmran 132)

De ki: Allah'a ve Resulüne itaat edin. Fakat yüz çevirirlerse Allah da kafirleri sevmez.(Ali İmran 32)

Ey iman edenler! Allah'a ve Rasulüne itaat ediniz.(Enfal 20)

Kim, Allah'a ve Peygamberine itaat eder ve O'ndan korkar, sakınırsa, işte kurtuluşa erenler de bunlardır.(Nur 52)
Allah'a ve Resulüne itaat edin ve birbirinizle çekişmeyin.(Enfal 46)

Peygamber size neyi verirse, onu alın; neden sizi nehyederse, ondan da sakının.(Haşr 7)


Şimdi soruyorum, Peygamber sav. açıkladıkları nerede?
Allah c.c. Resulüme itaat edin diyor, itaat etmemiz için Efendimiz'in sözleri nerede?
Peygamber sav.verdikleri ve nehyettikleri nerede?
Abdest nerede? gusül nerede? teyemmüm nerede? istinca istibra nerede? Namaz'ın içindeki dışındaki şartlar nerede? Rekat sayıları ve namaz haraketleri nerede? Orucu bozan ve bozmayan meseleler nerede? Hac vazifelerinin şartları nerede?

Daha uzatırdımda boğulup gidersiniz bu kadar sorunun içinde..

Ben söylim tek bir kelimede SÜNNET'TE. Sünneti nereden öğrenicez? Hadis'i Şeriflerden... Bu soruların tek cevabı budur bundan başka cevap yoktur, Allah c.c. bizleri Ehli Sünnet Ve'l cemaat çizgisinden ayırmasın..
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Bekir kardeşim güzel sözleriniz için teşekkür ederim, Allah razı olsun. Yalnız bende bir beşerim hata yapabilirim, onun için lütfen benim yazdıklarımı Kur’an ile karşılaştırınız. Yani kendi imtihanımıza, bizzat kendimiz hazırlanmalıyız ki, huzuru mahşerde mahcup olmayalım.


Kendi imtihanımıza kendimiz hazırlanalım?.. Ne güzel söz. Ama bu mekanda ve bu makamda lakırtıdan ileri gitmedi... Ortaya bir piç at, sonra kenara çekil, kendi imtihanına kendin hazırlan. Ne için yazdın bu mesajları o zaman? Ne işin var burada? Neden bir başka içtihatları kötüleyip, reddedip, sorulan sorulara cevap vermiyor ve sadece provake ediyorsun?

Sen halukgta, Sen bir din provakatörüsün. Ramazan nedeni ile fazla ileri gitmeyeceğim. Allah müstehakını versin!..
 

E R H A N

New member
Katılım
14 Ocak 2005
Mesajlar
555
Tepkime puanı
14
Puanları
0
Yaş
46
Konum
istanbul
Web sitesi
www.hidayetcagý.com
Allah ın resule yaptıgımız en büyük yanlış ölmeden evvel ölmeyi kalbden istemeyip yalan dünyayla fazla meşgul olmamız ve Peygamberimiz s.a.v min Allah tarafından tahin edilmiş varislerine tabi olmamamızdır
 
Üst Alt