Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Alevıler nasıl bır dıne ınanıyor

istanbluerdem

New member
Katılım
28 Ara 2007
Mesajlar
887
Tepkime puanı
168
Puanları
0
Konum
hayatýn ýcýnden
İnsan ve insanlık neden önemlidir?. Tarihte kabul edilen ve öne çıkan dört din ve dört kitap vardır. Bu kitaplar incelendiğinde her birinin , bir önceki kitabın daha da geliştirilmiş ve yeni döneme uyarlanmış, yeni ilaveler yapılmış olduğu görülür. Kitaplarda ve dinlerde ortak ve benzer noktalardan biri de insanın yaratılışı. Özellikle İslamiyet’te “Allah Adem’i yarattı ve bütün meleklere Adem’e secde edin emrini verdi. Tüm melekler Adem’e secde etti , biri hariç ŞEYTAN… Şeytan bu emre itaat etmedi ve insanlığın var oluşundan sonsuza kadar var olmak hakkını aldı. ŞEYTAN artık, kötülüğün nefretin insana ,insanlığa, insanca yaşama düşman olanların temsilcisi olarak insanlık tarihinde var olacaktı.
Bu hikaye niçin anlatılır? Ne demektir, anlamı , önemi nedir ? Hiç düşündünüz mü yada hiç düşündük mü ? ADEM kimdir, neyi temsil eder ? ADEM : İnsandır, insanlığı temsil eder ve bütün yaratılanlar ona secde etmekle yükümlüdür. SECDE ETMEK ne demektir? İnsana ve insanlığa hizmet etmenin dışında ne olabilir? Akıl bunu başka türlü nasıl yorumlayabilir ? İyilik nedir, kötülük nedir ? İyi olmanın koşulu, yolu nerden geçer ? Dünya ve yaşam ne üzerine kurulmuştur ? İNSAN . İnsan, daha varoluşun başlangıcından itibaren, her şeyin en iyisine layıktır. Ve insan insanca yaşamı hak eder. Varoluşu ister metafizik ister materyalist
Hangi görüşle açıklarsan açıkla yada bu açıklamalardan hangisine inanırsan inan, her iki görüşünde insan ve insanlığa bakış açısı ve önemi aynıdır . Her şey insan ve insanlık için.
Günümüze geldiğimiz de ; her kendine insanım diyen yaşamı, yaşanılan dünyayı, ülkeyi, çevreyi , kendini bir bakıp değerlendirsin . İnsana , insanca yaşama düşman ne kadar çok ŞEYTAN var değil mi ? Ve bu şeytana tapan, kendisine insanım diyen, insan müsvetteleri…..
Daha sonraları anlatılan Habil ile Kabil hikayesi iyilik- kötülük, iyi-kötü ,özünden verenle gösteriş ve çıkar için veren . Öz-Biçim ve Peygamberler… Tüm dinsel inançlardaki söylem şudur : Peygamberler güzel ahlak için ve bozulan toplumsal düzeni düzeltmek, insanca yaşamı kurmak, hak-adalet, eşitlik,ve özgürlük için elçi olarak insanlığa hizmet etmek için gönderilmişlerdir. İnsanların bencillikten arınıp, nefsine hükmetmeleri için de kurallar getirmişlerdir. İşte bu yüzden aleviler insanlığın varoluşundan günümüze kadar tüm insanlık ve insan adına iyi güzel olan her şeyi inançlarına katmışlardır. Bilimi kendilerine rehber edinerek, insanlık yolunda duruşları, hep mazlumdan, ezilenden ,haklıdan yana olmuştur. Doğruluk , Hak ,Adalet, eşitlik vazgeçilmez ilkeleri olmuştur. İnsanlık tarihi boyunca haksızlığa uğramış , hak için mücadele etmiş herkesi yüreklerine ve inançlarına katmışlardır.
Hangi din yada inanç sistemi diyor ki ; Kendinden olmayan inançlı yada inançsız insanları YAK, KATLET, YOK ET her türlü zulmü doğmamış çocuklarına bile yap. Var mı böyle bir düşünce sistemi yada inanç sistemi kimler bunları yapıyor, ne adına ve kimler bunlara sessiz-suskun kalıyor yada örtbas ediliyor, bunun adı nedir?
Yalnızca Türkiye’ye bir göz atalım ve çocuklarımız geleceğimiz, göz bebeğimiz... İlk-öğretim okul kapılarında uyuşturucu çeteleri, satın alınıp yada kaçırılıp yetiştirilen kapkaç çeteleri ve (bunu ben söylemiyorum internet-haberin başyazarı yazıyor) Beşiktaş Yıldız da herkesin gözü önünde satılan çocuk **** köleleri… Kendinden olmayan herkese çekilen silahlar, silah kadar etkili iftiralar ve bunları destekleyenler… Yada sokakta ölsen – öldürülsen dur diyen , bırak dönüp bakan yok Öyle bir hale geldi ki %99 Müslüman denilen bir ülkede (böbürlenerek) iyilik bile istesen de yapamıyorsun, şüpheli gözler, kimsenin kimseye güveni yok , herkes bunu yaşamıyor, görmüyor mu?. Hadi yüzümüze peçe çektik , ya gözümüz yada gönül gözlerimizde mi kapandı, görmüyoruz. Neden tüm bunlar ? Engellenemez mi, engellenmek istenmiyor mu? Devlet kurum ve kuruluşları niçin çalışmaz ? Zaten yolun düşse üzerindeki sıfatla konuşan seni ezmeye çalışan (senin verdiğin vergilerle sana hizmet etmek için maaş alan zaptı-raptlar) itip kalkan, aşağılayan , gittiğine bin pişman eden ve Allah düşürmesin dediğin devlet kurumları . Öyle bir ülke ki, en ücra varoşlarda bile en düşük kira 200 ytl asgari ücret 430 ytl ve bir işte çalışıyor olmak bile şükür , lüks olma vesilesi buna karşılık, yazıyor gazeteler , konuşuyor görsel basın; tır sahiplerinin yeşil kartı var…. Saymakla bitmez Neresine dokunsan elinde kalıyor , eşitlik- adalet –hak- demokrasi-laiklik havada asılı kavramlar . Çürümüşlük, koku yayıyor ama her nedense bu koku alınmıyor bir türlü. Neden…neden ? Bu sadece bizim ülkemiz. Birde dünyaya bakalım, yanı başımızda patlayan bombalar, savaşlar, kötülük , zulüm, tecavüz , işkence ve daha niceleri, ne adına tüm bunlar? Günümüzde ne yazık ki :
Allah fakirin dilinde zenginin cebinde (en çok ta Müslüman’ım diyenlerin ,yeşil-yeşil bakar)
Din de- iman da para, cennet bile (kim bilir belki yerlerini bile satın almışlardır)
Tanrı mı insanı yarattı, insan mı tam kendine göre tanrıyı yarattı (ve kendine göre kurallar koydu)
İnsana ve insanca yaşama düşman her şey mubahtır, yapılır. (Karşılığında namaz kılınır, oruç tutulur, hacca gidilir ,içimizdeki şeytanı kovmak taşlamak yerine, zavallı madde taşlanıp durur vs. vs)
Kin , nefret, kötülük, insanı insana düşmanlık, bedava, bolca dağıtılır. (karşılığında bu durumdan yararlanıp cepler doldurulur)
Biçim şekil öne çıkarılır. Öz göz ardı edilip, unutturulmaya çalışılır , esamisi bile okunmaz. (Her şeyi şekilde arayan; şekle göre hareket eder, düşünür ve yargılar. Özü öne çıkaran ise sorgular, aklını harekete geçirir, yorumlar. Sorgulayan beyinler istenmez)
Kadere boyun eğme , hesabı bilinmeze erteleme, her şeyi Allah’a havale etme karşılığında cennet vaat edilir.
Bu devran dönmeye işleyen mekik işlemeye devam eder, tıkır tıkır- tıkır…..
Ne kadar güzel düşünülmüş her şey değil mi ? İnsanlık tarihi boyunca dinlerin inançların çıkışına ve o dönemdeki yaşadıklarına bir bakalım bir de şimdiye. Sanki görünmez bir el her şeyin içini ne güzelde boşaltmış. Maalesef dinlerin inançların geniş yığınlar, insanlar üzerindeki inanılmaz etkisini çabuk kavradı egemen güçler ve yönetenler ve çabucak kraldan çok kralcı kesildiler. Din ve inançları daha çok sahiplendiler, içini boşaltarak görüntüde. Bilinen yazılan tarih (ki o her zaman kazananların ve resmi ideolojinin yazdığı anlattığı ve okuttuğu tarihtir) şöyle bir bakıldığında nasılda başarılı oldular değil mi? Din adına yapılan savaşlar… Hangi insana – insanlığa hizmet ediyor. Ve tüm melekler Ademe secde etti biri hariç ŞEYTAN.. Sahi şimdi biz kimin peşinden gidiyoruz cenneti parsellemek için, neye inanıyoruz, inandığımız ve gittiğimiz yol kime hizmet ediyor, kimin tarafındayız Bu mu İNSANLIK ? Önünde secde edilen insan ve insanlık… Tüm bunları anlayıp, çözümlerini ürettikte bir Alevilik mi kaldı ? Ben bu Aleviliği anlamıyorum diyen sesler ..İnsana bu yaşamı reva gören bir düşünceyi anlayan . Nasıl anlayabilir ki.. İşte ben de buna şaşıyorum . ŞEYTAN gerek içimizdeki, gerek dışındaki şeytanla mücadele etmeyen , hatta şeytanın yaptıklarına hep bir kılıf bulup, örtbas eden ve önce niçin ve ne adına Alevilere karşı bu katliamlar bu asimilasyon bu yakmalar diye soru sormayan, insanlık yolu Aleviliği nasıl anlayabilir ki .. Bir Hint atasözü vardır Cevizin kabuğunu kırıp, içindeki çekirdeği görmeyen, cevizin yalnızca kabuktan ibaret olduğunu sanır.
Alevilik din midir? Alevilik bir din değildir, insan bazlı bir inanç sistemidir. İki şeye inanır özü itibariyle Bilime ve İnsanlığa.. Bilimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır. İnsanda ve insanlıktan yana tavır almayan, duruş sergilemeyen şeytandır, bizden değildir, der. İnsanlığın yolu içinde 4 kapı (şeriat, tarikat, marifet,hakikat), bu dört kapının her birinin onar olmak üzere kırk makamı vardır. Tüm bunlar insan olmanın , insana hizmet etmenin ve gerçeğin sırrına ermenin yoludur. Her kendisine aleviyim diyenin bu yola girmesi ve insanlığın hizmetçisi olması, olmazsa olmaz koşuludur. İnsanlığa hizmet hak içindir. İnsana saygı, sevgi, hoşgörü yoludur. Öze hitap eden, bir çok kuralı vardır bunlardan bazıları :
Eline, beline, diline sahip ol
Elinle koymadığını alma, haksızlık etme
Edep erkan sahibi ol
Eğer insan isen ölmezsin korkma
Kendini arıtmayan, başkasını arıtamaz
Kuvvetini zavallıya değil, zalime kullan
Hiçbir milleti ve insanı ayıplamayınız
Hakiki adem su gibi temiz ola
Nefsine ağır geleni kimseye tatbik etme
İnsanı kamil olmak
Ruh göçü-vahdeti vücut
Hakikatin sırrını aramak, tanrısal sırrı öğrenmek ve
Tanrısal varlığa ulaşmak (Enel-Hak : İnsan tanrını yansımasıdır ve insan tanrıdan ayrı düşünülemez, eğer insan kalbini tüm kötülüklerden arındırır ise tanrıyla bütünleşir)
Not : Daha ayrıntılı ve geniş bilgi Gah sitesinde vardır.
Alevilik özüne aykırı davrananlar, Cemlerden görgü ceminde dara çıkarılır ve düşkün ilan edilir. Alevilikte düşkün olmak çok önemlidir ve hiç kimse olmak istemez. Hiç kimse düşkün olmayı kaldıramaz. Tabii ki aleviler kendi inançlarından, ( uygulamada konan yasaklar, asimilasyonlar, sürgünler birde yaşam koşulları gereği bulundukları yerden şehre göçler nedeniyle ) kendi kültürlerinden uzaklaşmışlardır. Tüm insanlık üzerindeki dejenerasyon onlar üzerinde de mevcuttur. Bu gün geldiği noktada kendisini sorgulamak ve öze dönüş, içindeki ayrık otları ve şeytanı temizlemek gibi sorunlarla mücadele etmek durumundadır, diğer dışsal sorunların yanında..
Alevilik neden tarih kitaplarında gecmez ? Her aklı başında olan kimse kendince de bu sorunun cevabını bulur ve verir. Aleviliğin yazılı bir tarihi yoktur ama Aleviliğin tarihi vardır; sözlü olarak üç telli sazı , deyişleri ve birde kitaplar arasında gizlenmiş kaçınılmaz olarak yazılan satırlar.. Aleviler her türlü yasak, baskı, asimilasyon zulme, iftiraya rağmen kendi kültürlerine sahip çıkarak bugünlere taşımayı becerebilmişlerdir. Tasavvuf edebiyatı olarak kitaplara girmiştir. Fuzulü, Seyit Nesemi Hallacı Mansur Yunus Emre Hacı Bektaş Veli Hatayi , Pir Sultan Abdal, Şeyh Bedrettin ve daha nice insanlık için mücadele verenler alevi yolun ışıkları olmuştur.
Alevilikte, insanları bir arada tutan dinler değil, uygarlıklar ve insana saygıya-sevgiye-hoşgörüye dayanan kültürler olduğuna inanılır. Bu yüzdende hiç kimse dini , inancı, uyruğu , milleti yüzünden sorgulanıp, yargılanmaz. Bütün dinlere ve inançlara aynı mesafededir. Bu yüzden Ne Musa’yı ne İsa’yı ne de Muhammed’i dışlamıştır. Onların hepsini kendi inançlarında misafir etmiştir ama onların içine de girmemiştir. Biz Anadolu Alevilerin inancı işte bu nedenledir ki binlerce düşünce ırmağının oluşturduğu bir ummandır, derler. Aleviliği anlamak için bu ummana dalmak gerekiyor. Artık Alevilikle ilgili birçok kitap yazılıyor tüm bunlar okunduktan sonra Mevlana’nın dediği gibi “Sen ne kadar şey bilirsen bil, senin bildiğin, karşındakinin anladığı kadardır “ gerçeğine çarpmadıktan sonra , sanırım Din midir, Hz. Ali, Müslümanlık, niye tarih yazmamış gibi sorular anlamını yitirmiş olur. Bakın günümüzde neler söylüyorlar Alevilik için :
Alevilik Hz Aliyi sevmek ise , bende seviyorum Timsah gözyaşları akıtarak.. Buna ne denir tak-iyeden başka…..
Türk- İslamcıları bugün Alevileri sorgulamak yerine (çünkü bu hakları hiç yok) borçludurlar. ( Her ne kadar İslamiyet’in şehrine bile giremeyecek ve ilmin kapsını açamayacak olsalar da, o şehrin ve ilmin kapısını kendileri yok ederek, sırrın anahtarını da yok etmiş olsalar da, 1.400 yılda ancak Biz de Aliyi seviyoruz diyebilen bir dilin, hakikati anlaması için, sanırım 1.400 yıl daha geçmesi gerekir.) 1.400 yıldır ehlibeyte sahip çıkarak , sessizliğin dili olarak, sır perdesini aralamalarında yol gösterici olduğu için Alevilere borçludurlar. Hem de bunu yaparken aleviler bedel ödemek, her türlü iftiraya göğüs germek zorunda kalmışlardır. Ama
aleviler dün olduğu gibi bugünde hakikatin sırrını aramaya, gerçeğin demine hü demeye her şeye rağmen devam etme kararlılığındadırlar.
İktidar , her ne kadar kendine göre ve kendince yorumlayıp ders kitaplarına kaçınılmaz olarak koyma zorunluluğu hissediyor. Demek ki resmi ideoloji de biliyor gerçeği, biliyor da işte asıl sorulması gereken soru : Bu güne kadar insanlar neden Alevilik ile ilgili yanlış yönlendirildi, neden Alevilik gerçeği sır edilmeye çalışıldı Neden? Ve son gelişme Alevilik İslam’ın özüdür. Fakat cem evleri ibadethane değildir. (Diyanet açıklaması) Düne kadar yapılanları insan olan herkesi düşünmeye davet ediyorum . Ama soruyorum Bir şeyin özü mü bilir nerde ibadet edeceğini yoksa alevi gerçekliğini bugüne kadar yok sayanlar mı? Niye aleviler bugüne kadar her şeye rağmen camiye gitmediler ve cem yapmaya devam ettiler, edeceklerde. Kim engel olabilir ? Nerenin ibadet yeri olduğuna kim karar verebilir Alevilerden başka… Bizde diyebiliriz ki cami diye bir ibadethane yoktur İslamiyet’te, herkes evinde yapsın hadi bakalım çıkın işin içinden….
Neden Alevilerin doğruları farklı oysa İslam’ın doğruları tektir? Bunu söylemek için ya İslam’ı hiç bilmiyor yada kulaktan dolma biliyor olmalı .. İslam ve kitabı Kuran-ı Kerim hakkında sayılamayacak kadar yorum farkı vardır. Bu konuda etkin ve yetkin ağızların kitaplarına bakmak yeterlidir. Alevilik bir dogma değildir. Çünkü bilimi rehber edinir, insanlık tarihindeki gelişim ve değişimi kabul eder. Aleviliği kalıplara sokmak elbise biçmek Aleviliğin özüne terstir. Alevilik değişen ve gelişen dünyayı, toplumsal yaşamı doğru algılamaya çalışır, uygarlığa karşı direnmez, tam tersine itici güçlerinden biri olmaya çalışır bu yönüyle de tarihi boyunca ilerici olmuştur. Diğer din ve inançlarda ki şekil ve biçim şartlarında ki ortak nokta , Alevilikte, öz de kendini ifade eder. Aleviliği , her ne şekilde ve
tarihsel koşullarda açıklarsa açıklasın özüne yönelik hiçbir alevi farklı bir şey söyleyemez. Aleviliğin özünü de açıklamaya çalıştığım insan ve insanlık belirler. Aleviler , ister Müslüman ol camiye git , ister Hıristiyan ol kiliseye git; ister İngiliz, ister Alman, ister Türk ne olursan ol, ayrım yapmazlar. Alevilikte tek ayrım noktası vardır: İnsan ve İnsanlık . İnsana ve insanlığa dost herkesi dost ; insan ve insanlığa düşman herkesi düşman bilir. İşte bu nedenledir ki Alevilik dinler, milletler ve sınıflar üstüdür. Aleviler kendi inançlarını kimseye zorla dikte etmezler , kimsenin inançlarından vazgeçip yola çağırmazlar. Buna ihtiyaçta duymazlar. Ama herkesi insan ve insanlık önünde secde etmeye davet ederler. İnsanlığın kurtuluşunu insan ve insanlığa hizmet etmekte görürler. Kimsenin inançlarına karışmaz saygı duyar, kendi inançlarına ve yoluna da saygı beklerler .
Alevilikte hiçbir şey gönül rızalığı dışında yapılmaz. Aleviler tüm insan ilişkilerinin rızalık üzerine kurulduğu her türlü baskının, sömürünün, haksızlığın, bencilliğin, köleliğin, insanın insana kulluğun son bulduğu ,insanın insanca yaşadığı yine rızalık üzerine kurulu bir yaşam tarzı istiyorlar. Yeryüzündeki hiçbir insan değersiz görmez, aksine yeryüzünden arşa kadar EL-ELE , EL HAKKA der.
Gerçeğin demine hü Hayat
 
Üst Alt