Gerçek şu ki, şeytan sizin düşmanınızdır, öyleyse siz de onu düşman edinin. O, kendi grubunu, ancak çılgınca yanan ateşin halkından olmaya çağırır. (Fatır Suresi, 6)
Kim olursanız olun sizin nihayetsiz bir azap ve ızdırap çekmenizi isteyen, bütün varlığını bu yola adamış, son derece tehlikeli bir düşman var karşımızda. Adı, Şeytan. Bir başka deyişle, Allah'ın lanetlenmiş ve kovulmuş olan İblis ve onun avanesi.
O en büyük düşmanımız. Bir rivayet ya da bir hikaye değil, apaçık bir gerçek. İnsanlık tarihinin her döneminde var.. Yaşamış ve ölmüş nice insanı ateşin içine çekti ve halen bu faaliyetlerine devam etmekte. Hiç ayırım yapmaz. Genç, yaşlı, kadın, erkek; zengin, fakir; alim, avam; güçlü, zayıf veya siyah, beyaz, onun için farketmez. Her insanı ateş çemberine sokmaya can atar, en büyük emeli ve hevesidir.
Siz şimdi bu yazıyı okurken ve onun hakkında düşünürken de sizi gözlüyor, takip ediyor ve sizi kalbinize vesveseler koyma hesapları yapıyor. Sizin en açık noktanızı kolluyor, Euzubillahimineşşeydanirracim dememeniz için çırpınıyor. Tek arzusu var; kendisiyle beraber olabildiği kadar çok insanı ki, siz de dahil olmak üzere, cehennem çukurlarına sokmak.
Onun kazanması için insanların kendisine biat etmesi veya çok hususi, büyük, ağır sapkınlıklar yapmaları gerekmiyor. İnsanlardan mutlaka Allah'ı inkar etmelerini de istemiyor. Çünkü O da, kendiside Allah'ı inkar etmiyor, insanlardan özellikle bunu istemiyor. Onun ana emeli bizleri Allah'ın dininden ve Kuran'dan ve sünnetten uzak tutmak, Tek ve Bir olan Allah'a ibadet etmelerini engellemek, bunun sonucunda da sonsuz azap çekmelerini sağlamak. Hatta bazı zamanlar dindarlık kisvesi altında, Allah'ın adını kullanarak, insanları gerçek dinden uzaklaştırıp, saptırmak adına, akla hayale gelmeyenleri yapıyor. Ve bizleride kendisiyle beraber cehennem azabının içine çekmek için küçükten başlayıp, büyüğe giden günah yollarını yoklatmaya gayret ediyor. Hangi sebep ve vesile ile olursa olsun, onu telkinlerine uyanların sonu ise hiç değişmiyor. Azab...
Kim olursanız olun sizin nihayetsiz bir azap ve ızdırap çekmenizi isteyen, bütün varlığını bu yola adamış, son derece tehlikeli bir düşman var karşımızda. Adı, Şeytan. Bir başka deyişle, Allah'ın lanetlenmiş ve kovulmuş olan İblis ve onun avanesi.
O en büyük düşmanımız. Bir rivayet ya da bir hikaye değil, apaçık bir gerçek. İnsanlık tarihinin her döneminde var.. Yaşamış ve ölmüş nice insanı ateşin içine çekti ve halen bu faaliyetlerine devam etmekte. Hiç ayırım yapmaz. Genç, yaşlı, kadın, erkek; zengin, fakir; alim, avam; güçlü, zayıf veya siyah, beyaz, onun için farketmez. Her insanı ateş çemberine sokmaya can atar, en büyük emeli ve hevesidir.
Siz şimdi bu yazıyı okurken ve onun hakkında düşünürken de sizi gözlüyor, takip ediyor ve sizi kalbinize vesveseler koyma hesapları yapıyor. Sizin en açık noktanızı kolluyor, Euzubillahimineşşeydanirracim dememeniz için çırpınıyor. Tek arzusu var; kendisiyle beraber olabildiği kadar çok insanı ki, siz de dahil olmak üzere, cehennem çukurlarına sokmak.
Onun kazanması için insanların kendisine biat etmesi veya çok hususi, büyük, ağır sapkınlıklar yapmaları gerekmiyor. İnsanlardan mutlaka Allah'ı inkar etmelerini de istemiyor. Çünkü O da, kendiside Allah'ı inkar etmiyor, insanlardan özellikle bunu istemiyor. Onun ana emeli bizleri Allah'ın dininden ve Kuran'dan ve sünnetten uzak tutmak, Tek ve Bir olan Allah'a ibadet etmelerini engellemek, bunun sonucunda da sonsuz azap çekmelerini sağlamak. Hatta bazı zamanlar dindarlık kisvesi altında, Allah'ın adını kullanarak, insanları gerçek dinden uzaklaştırıp, saptırmak adına, akla hayale gelmeyenleri yapıyor. Ve bizleride kendisiyle beraber cehennem azabının içine çekmek için küçükten başlayıp, büyüğe giden günah yollarını yoklatmaya gayret ediyor. Hangi sebep ve vesile ile olursa olsun, onu telkinlerine uyanların sonu ise hiç değişmiyor. Azab...