Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Alak Suresine Giriş..

ÇAPANOÐLU

New member
Katılım
8 Eki 2006
Mesajlar
803
Tepkime puanı
1
Puanları
0
ALAK SURESİNİN İNİŞ SEBEBİ:

Rabbimizin rahmet ve hidayeti kendi üzerine yazışıdır. Biz daha sonraki ayetlerden öğreneceğiz ki Rabbimiz;
- Rahman ve rahîmliği gereği rahmeti kendi üzerine borç kılmıştır (En’âm; 12, 54).
- Hidayeti kendi üzerine yazmıştır (Leyl; 12, Nahl; 9).
- Her canlıya rızık vermeyi kendi üzerine borç kılmıştır (Hud; 6).



İşte bunları kendi üzerine borç kılan Rabbimiz, insanlara hidayet etmeyi (doğru yola kılavuzlamayı); onlara akıl ve vicdan vermek, peygamber yollamak ve kitap indirmek suretiyle kendi üzerine borç kılmıştır.

O günün Mekke`sinin sosyal, siyasal, dinsel ve ahlâkî konumu bir peygamberin gelmesini gerektiriyordu. (Cehalet döneminin sosyal, siyasal ve ahlâkî yapı ve yaşayışını tarih kitaplarından tetkik ediniz.)
Rabbimizin hangi şartlarda toplumlara peygamber gönderdiğini Kur`an`ın bir çok ayetlerinden biliyoruz.
O günün Mekke`sinde dinî inanç yozlaşmış, bozulmalar sonucu topyekûn (tamamen) müşrikleşmiş bir kitle vardı ve bu kitlenin yüzlerce hatta binlerce tanrıları vardı. Bu kitle içinde tağutî sistemler oluşmuş ve yeni firavunlar meydana gelmişti. Bunlar kendi rabblıklarının, düzenlerinin sarsılmaması için gayret ediyorlardı.

İşte bu ortamda doğmuş, onların arasında büyümüş bir başka insan vardı. O, Abdullah`ın oğlu Muhammed idi. O da onlardan biri olmasına rağmen farklı bir uygulamaya tâbi tutulmuş, Rabbinin özel nimetlerine mazhar olmuştu.
Henüz peygamber olmadan evvel mazhar olduğu bu nimet; Allah`ın, müşrik olmayan, tektanrıcı bir Müslüman olan İbrahim`e de verdiği “doğruyu bulma yeteneği”ni kendisine de bağışlamış olmasıydı. (Enbiya; 51)
Evet, kendisine bağışlanan bu anlama ve kavrama yeteneği sayesinde dalâletten (sapkınlıktan) kurtulmuş, tevhit mücadelesi veren, bu uğurda toplumuyla tersleşen bir kimliğe bürünmüştü. Ve artık onlardan birisi değildi. Onların şirkini ve tağuti düzenlerini protesto etmekteydi.
O tarihte Kâbe, Mekkelilerin halka açık parlâmentosu, ibadet merkezi idi. Ama Kâbe`de yapılan ibadetler; Kâbe`nin çırılçıplak tavaf edilmesi, ıslık çalarak ve el çırparak namaz kılınması şeklinde yapılan, yozlaşmış ibadetlerdi (Enfal; 35). Kâbe`nin içi ve çevresi yüzlerce yapay tanrı ile dolu idi. İdare de, yöresel firavunların yani Dar-ün Nedve (halk meclisi) üyelerinin kontrolünde idi. Ama artık onlara karşı koyan kimsesiz bir adam vardı: Adı, Muhammed. Abdullah`ın oğlu.



Kâbe`nin Araplar arasındaki işlevini de dikkate alarak, bir karşılaştırma ve bir saptama yapmak için; önce o günün Mekkesinin emiri, kerimi, kralı Ebu Cehil`i ve sonra da yine o, Ümmül gura (anakent) olan Mekke`de doğmuş-büyümüş bir kulu, Abdullah`ın oğlu Muhammed`i düşünmek gerekir. Ve yine düşünmek gerekir ki Abdullah`ın oğlu Muhammed, o günlerde müşriklerin kıldıkları namazdan farklı bir namaz kılmaktadır.
İşte bu ahval ve şerait içinde gecelerden bir gece (!) Abdullah`ın oğlu Muhammed, Kâbe`de namaz kılma girişiminde bulunmuş ama Ebu Cehil buna engel olmuştur (Alak; 9, 10). Bakara suresi 185. ayete göre Ramazan ayı içinde yer alan bu gece; Duhan suresi 3. ayetteki adıyla “Mübarek Gece” ve Kadr suresindeki adıyla “Kadir Gecesi”dir. Alak suresi 9 ve 10. ayetlerde bahsedilen “Kul”, tüm tefsircilerin ve araştırmacıların oy birliğiyle Abdullah`ın oğlu Muhammed`dir. Bu olay hakkında geniş açıklamayı sünen ve siyer (İslâm Tarihi) kitaplarında bulabilirsiniz.
İşte bu tartışma (engelleme) sonrasında Abdullah`ın oğlu Muhammed, bulunduğu Mescid-i Haram`dan Mescid-i Aksa`ya yayan yürür (uçmaz). Nitekim bu olay İsra suresi 1. ayette anlatılırken “… Yürüten… Allah tarafından yürütüldüğü…” şeklindeki ifadelerle anlatılır.



Mescid-i Haram`ı biliyoruz. Ama Mescid-i Aksa neresidir?

Kur`an`da geçen Mescid-i Aksa, bugünkü bildiğimiz Kudüsteki Mescid-i Aksa değildir. Kur`an`da geçen Mescid-i Aksa yine Mekke`de, Haram bölgenin kenarında, Taif yolu üzerinde Cirane vadisinin yamacında eski bir mescittir. İslam`ın ilk yıllarında Kudüsteki Mescid`in (bu günkü Mescid-i Aksa`nın yerindeki mescid) adı “Beyt-ül Makdis”tir. Ki İlk yapımı Süleyman peygambere dayanır. Hicretten doksan yıl sonra Abbasi-Emevi mücadeleleri döneminde Abd-ül- Melik b. Mervan, politik amaçlı olarak; Hicaz bölgesi (Mekke, Ka`be) Abdullah b. Zübeyr`in kontrolünde olduğu için Mescid-i Haram`a alternatif bir mescit olarak harâbenin (Beyt-ül Makdis`in yıkıntıları) üzerine bugünkü mescidi yapmış ve adını da “MESCİD-İ AKS” koymuştur. Abd-ül-Melik b. Mervan`ın yaptırdığı bu mescit “Mescid-i Aksâ” diye meşhurlaşmıştır.


Yürütülüşün nedeni:

İsra suresi ayet 1: “Kulunu bir gece, kendisine ayetlerimizden
gösterelim diye, Mescid-i Haram`dan, çevresini
mübarek (bereketli) kıldığımız Mescid-i Aksa`ya
gece yürüten, her türlü noksanlıklardan
arınmıştır.”
Bu ayetten yürütülüş nedenini öğreniyoruz ki; Rabbimiz ayetlerinden bir kısmını gösterecekmiş.
Orada neler oldu?

Necm suresi ayet 7-18: “Ve O, en yüksek ufukta idi.
Sonra yaklaştı ve hemen sarktı.
İki yay uzunluğu kadar, yahut daha az kalıverdi.
Hemen de kuluna vahyettiğini vahyetti.
……….
18- Andolsun, Rabbinin ayetlerinden en
büyüğünü gördü.”



Evet, en büyük ayeti gördü. Vahy aldı, peygamber oldu.


İşte ilk vahyler. İşte İkra`…
Abdullah`ın oğlu Muhammed artık bir peygamberdir. Bundan sonra Rabbi adına hareket edecektir. Sivillik bitmiştir, deyim yerindeyse askerlik başlamıştır.
Musa peygambere ve peygamberimize yapılan ilk vahyler arasında benzerlik vardır. Musa bir ateş görür, ateşten bir parça kor almak için beraberindekilerin yanından ayrılır dağa çıkar. Orada bir ağaçtan tecelli (görüntü ve ses) ile vahye muhatap olur. Peygamberimiz de Mescid-i Haram`dan Mescid-i Aksa`ya yürür ve orada son sidre ağacından bir tecelli ile vahye muhatap olur. (Kasas; 30 ve Ta Ha; 9-24. ayetleri tetkik ediniz.)
 

yýldýz

New member
Katılım
22 Ağu 2006
Mesajlar
1,359
Tepkime puanı
8
Puanları
0
18- Andolsun, Rabbinin ayetlerinden en
büyüğünü gördü.”


İnşallah bizlere de nasip eder Allah Teala. Allah(c.c.) razı olsun kardeş.
 

yýldýz

New member
Katılım
22 Ağu 2006
Mesajlar
1,359
Tepkime puanı
8
Puanları
0
İnşallah cümlemize ebedi Cennet nimeti içinde bulunmayı nasip eder Allah Teala.
 

ÇAPANOÐLU

New member
Katılım
8 Eki 2006
Mesajlar
803
Tepkime puanı
1
Puanları
0
18- Andolsun, Rabbinin ayetlerinden en
büyüğünü gördü.”


İnşallah bizlere de nasip eder Allah Teala. Allah(c.c.) razı olsun kardeş.


Ne mutlu bizlere ki, En büyük AYETLERİN sahibine kul, ve bu ayetleri görene ümmet olma şerefiyle şereflenmişiz..
Rabbim cümlemizden razı olsun ve O muhteşem ayetleri görenle Cennette komşu eylesin inş..
 

kobra_0066

New member
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
8
Tepkime puanı
0
Puanları
0
çapanoglu eline diline beline yüregine saglık iyi ki varsın kardeş
 
Üst Alt