Anne ve babadan biri veya her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına erişecek olursa, onlara sakın"Öf’ bile deme, onları azarlama, onlara güzel söz söyle. • Onlara merhamet ve tevâzu kanadını ger ve de ki: "Ey Rabbim, nasıl onlar beni küçükken besleyip büyüttülerse, Sen de onlara öylece merhamet buyur." (İsrâ Sûresi: 23-24.)
Anne ve babayı şefkat ile teçhiz eden ve seni onların merhametli elleriyle terbiye ettiren hikmet ve rahmeti hesâbına onlara hürmet ve muhabbet, Cenâb-ı Hakkın muhabbetine âittir. O muhabbet ve hürmet, şefkat, lillâh için olduğuna alâmeti şudur ki: Onlar ihtiyar oldukları ve sana hiçbir faydaları kalmadığı ve seni zahmet ve meşakkate attıkları zaman daha ziyâde muhabbet ve merhamet ve şefkat etmektir. Yukarıdaki âyet, beş mertebe ile hürmet ve şefkate, evlâdı dâvet eder.
Kur’ân’ın nazarında vâlideynin hukukları ne kadar ehemmiyetli ve ukùkları (İtaatsizlik ve saygısızlıkları) ne derece çirkin olduğunu gösterir. Mâdem ebeveyn kimseyi değil, yalnız evladlarının kendinden daha ziyâde iyi olmasını ister; ona mukabil, evlad dahi pedere karşı hak dâvâ edemez.
Peder ve vâlideye karşı muhabbetin Cenâb-ı Hak hesâbına olduğu için, hem bir ibâdet, hem de onlar ihtiyarlandıkça hürmet ve muhabbeti ziyâdeleştirirsin. En âlî bir his ile, en merdâne bir himmet ile onların tûl-i ömrünü ciddi arzu edip bekàlarına duâ etmek, tâ onların yüzünden daha ziyâde sevap kazanayım diye samimi hürmetle onların elini öpmek, ulvî bir lezzet-i ruhânî almaktır.
Mahlûkatın en mükerremi olan insan; ve insanların en mükemmeli olan ehl-i iman; ve ehl-i imanın en ziyade hürmet ve merhamete şâyân aceze, alîl ihtiyareler; ve alîl ihtiyarların içinde şefkat ve hizmet ve muhabbete en ziyade lâyık ve müstehak bulunan akrabalar; ve akrabaların içinde dahi en hakikî dost ve en sadık muhib (sevgili) olan peder ve valide, ihtiyarlık hâlinde bir hanede bulunsa, ne derece vesile-i bereket ve vasıta-i rahmet ve "Beli bükülmüş ihtiyarlarınız olmasaydı, belâlar sel gibi üstünüze dökülecekti"-hakikatinin ne derece sebeb-i def-i musibet (musibetlerden kurtulma sebebi)olduklarını sen kıyas eyle.
İşte, ey insan, aklını başına al. Eğer sen ölmezsen, ihtiyar olacaksın. “Her amel kendi cinsinden bir amel ile karşılık görür.” hakikatinin sırrıyla, Sen valideynine hürmet etmezsen, senin evlâdın dahi sana hizmet etmeyecektir. Eğer âhiretini seversen, işte sana mühim bir define: Onlara hizmet et, rızalarını tahsil eyle. Eğer dünyayı seversen, yine onları memnun et ki, onların yüzünden hayatın rahatlı ve rızkın bereketli geçsin. Yoksa onları istiskal etmek, ölümlerini temenni etmek ve onların nazik ve seriü’t teessür kalblerini rencide etmekle "Dünyada da, âhirette de ziyana uğradı." (Hac Sûresi, 22:11.) sırrına mazhar olursun.
Eğer rahmet-i Rahmân istersen, o Rahmân’ın vedîalarına (emanetlerine) ve senin hanendeki emanetlerine rahmet et.
...Bediüzzaman (R.A.) Derlemesidir...
Allaha emanet olunuz.