Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Ahzab 50 Ve 51. Ayetler

berguzar

New member
Katılım
31 Ara 2007
Mesajlar
112
Tepkime puanı
4
Puanları
0
Yaş
59
Sevgili Arkadaşlar:

Ben arapça bilmiyorum ancak şimdi sizlerden bir şey isteyeceğim. Arapçayı çok iyi bilen, kelimelere çok iyi vakıf arkadaşlardan ahzap 50 ve 51. ayetin açıklamasını bekliyorum. Çok faydalı bir konuda kullanılacaktır bu açıklamalar, sonra size açıklarım.

Hepiniz Allaha emanet olasınız...

50 Ey Peygamber! Biz sana şu hanımları helal kıldık: Mehirlerini verdiğin eşlerin, Allah'ın sana ganimet olarak verdiklerinden elinin altında bulunanlar, amcalarının, halalarının, dayılarının, teyzelerinin kızlarından seninle birlikte hicret edenler. Peygamber kendisiyle evlenmek istediğinde, kendisini Peygamber'e hibe eden mümin bir kadını da öteki müminlere değil, yalnız sana özgü olmak üzere helal kıldık. Onlara eşleri ve elleri altındakiler hakkında neler farz kıldığımızı biz biliriz. Sana bir zorluk olmasın diyedir bu... Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir. 51 Onlardan dilediğini geriye bırakırsın, dilediğini yanına alırsın. Bir süre için uzaklaştığın hanımlarından dilediğini yanına almanda bir sakınca yoktur. Onların gözlerinin aydınlanmasında, tasalanmalarında ve kendilerine verdiğinle hepsinin hoşnut olmasında bu daha uygun bir yoldur. Allah sizin kalplerinizde olanı bilir. Allah Alîm'dir, Halîm'dir.
 

fqnq

New member
Katılım
10 Mar 2009
Mesajlar
7
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
neden çıkmıyor yazdığım yorum anlayamadım
 

fqnq

New member
Katılım
10 Mar 2009
Mesajlar
7
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
azhap süresi 50-51 . ayeti sormuşsun öncelikle söylüyeyim senin istediğin gibi arapçam çok çok iyi değildir ama araştırmalarım sonunda bulduğum bilgileri seninle paylaşmak istedim

azhap 50
Ey Peygamber! Biz sana şu hanımları helal kıldık: Mehirlerini verdiğin eşlerin, Allah'ın sana ganimet olarak verdiklerinden elinin altında bulunanlar, amcalarının, halalarının, dayılarının, teyzelerinin kızlarından seninle birlikte hicret edenler. Peygamber kendisiyle evlenmek istediğinde, kendisini Peygamber'e hibe eden mümin bir kadını da öteki müminlere değil, yalnız sana özgü olmak üzere helal kıldık. Onlara eşleri ve elleri altındakiler hakkında neler farz kıldığımızı biz biliriz. Sana bir zorluk olmasın diyedir bu... Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir

peygamber efendimizin evlenebileceği kadınları sayıyor mehirlerini verdiğin eşler ,savaşlarda esir düşmüş cariye olmuş ve hissesine düşenler kadınlar amcalarının , halalarını, dayılarının, teyzelerinin, kızlarından seninle hicret etmiş olanlar peygamber efendimiz ile mehirsiz olarak evlenen mehirini bağışlayan yani almayan (bu diğer müslümanlara böyle değidir sadece gelmiş geçmiş bütün peygamberlere mahsuz bi durumdur) diğerleri için nelerin farz kılındığını açıklıyor zaten kur'an peygamberlere ALLAHın kolaylık olarak verdiği bir imkandır bu ALLAH gafur'dur mağfiret eden, suçları çok bağışlayan, affeden,
Rahîm sıfatı Allah'ın emirleri doğrultusunda çalışanlara, çalıştıklarının karşılığını vermek anlamına gelmektedir.
 

fqnq

New member
Katılım
10 Mar 2009
Mesajlar
7
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
azhap 51
Onlardan dilediğini geriye bırakırsın, dilediğini yanına alırsın. Bir süre için uzaklaştığın hanımlarından dilediğini yanına almanda bir sakınca yoktur. Onların gözlerinin aydınlanmasında, tasalanmalarında ve kendilerine verdiğinle hepsinin hoşnut olmasında bu daha uygun bir yoldur. Allah sizin kalplerinizde olanı bilir. Allah Alîm'dir, Halîm'dir.
islamın yayılıp büyüdüğü yıllardır sahabi ler alabildiğine mal mülk sahibi olmuşlardı ALLAH ın resulu ise aldığı ganimetleri sadaka olarak dağıtır kendine hiçbir dünyalığı saklamaz dı peygamber efendimizin eşleri artık kalpleri dünyaya meyl etmişti dünyalık gerdanlıklar altınlar zinnet eşyelerı mal mülk edinmek istediler peygamber efendimize gelip bu konuyu açtılar peygamber efendimizde peygamberler dünyalık toplamaz diye red etti eşleri ise bu konuda diretince ayet indi
 

fqnq

New member
Katılım
10 Mar 2009
Mesajlar
7
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
28. Ey Peygamber! Eşlerine şöyle söyle: Eğer dünya dirliğini ve süsünü (refahını) istiyorsanız, gelin size boşanma bedellerinizi vereyim de, sizi güzellikle salıvereyim
29. Eğer Allah'ı, Peygamberini ve ahiret yurdunu diliyorsanız, bilin ki, Allah, içinizden güzel davrananlar için büyük bir mükâfat hazırlamıştır.
bu ayetten sonra peygamber efendimiz 1 ay süreyle eşlerinden ayrı olarak bu konuyu düşündü ta ki ayet inene kadar azhap 51
 

fqnq

New member
Katılım
10 Mar 2009
Mesajlar
7
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
ayetleri iner bunun üzerine eşlerinden istediğini yanına alabilir yani evli kalabilir istediğinide boşanma bedelini verip boşaya bilirsin uzaklaştığın eşlerinle evli kalmanda bir sakınca yoktur ALLAH kalplerde olanı gizli veya açık olsada bilendir ALLAH ALİM dir
Herşeyi çok iyi bilen Doğu da Allah'ındır, batı da. Her nereye dönerseniz Allah'ın yüzü (kıblesi) orasıdır. Şüphesiz ki Allah, kuşatandır, bilendir.
HALİM
daha fazla sevgi besler, sözüne bağlı kalır, vaadini yerine getirir. Gördüğü ayıpları örter, kimsenin hak ve hukukuna tecavüz etmez.
 

fqnq

New member
Katılım
10 Mar 2009
Mesajlar
7
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
yada daha açık olarak
Âyetin nâzil olduğu sıralarda, artık Hz. Peygamber, aşağı yukarı bütün Arabistan’a hakim durumda idi. İctimaî hayatta büyük değişiklikler meydana gelmişti. Artık fakirlik yerine, refah ortalığı kaplamaktaydı. Bu şartlar altında Hz. Peygamber’in hanımları da, umumî refahtan pay almayı arzulayarak, Resûlullah’tan bazı zînet eşyaları ve daha iyi bir geçim istemişlerdi. İşte bu sırada gelen vahiy, Hz. Peygamber’e, yine eskisi gibi, sadelikten ayrılmamasını emretti. Böyle bir emir, dünya hayatına düşkün, her geçen gün gücüne güç, servetine servet katmak için çırpınan maddeperest bir insan tarafından tebliğ edilmiş olamazdı. Şayet Resûlullah, zevcelerine de bu umumî refahı sağlamış olsa idi, en küçük bir itirazla karşılaşmazdı. Ne var ki Resûl-i Ekrem, yaşantısını ve yaşantısının sadeliğini asla değiştirmeyecekti. Cemiyetin yaşantısında ne kadar değişiklik olursa olsun, dünyanın geçici zinetleri Resûlullah’ın evinde yer almayacak, nübüvvet harîmi, dünya âlâyişinden uzak kalacak, iktidar sahiplerine örnek olacaktı.
Hz. Peygamber’in hanımlarından gelen istekler üzerine nâzil olan bu âyete «tahyîr» (serbest bırakma) âyeti denir. Neticede, hanımları, refah ve zinet yerine Hz. Peygamber’i tercih etmişlerdir
 

fqnq

New member
Katılım
10 Mar 2009
Mesajlar
7
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
çok uzun olmuş andan almıyormuş parça parça oldu ama umarım işine yarar
 

tahsin33

New member
Katılım
31 Ara 2008
Mesajlar
1,374
Tepkime puanı
681
Puanları
0
berguzar.
Konu arapçayı iyi bilmenin yanında Kuran mantığını da içerir
Eğer size sorulan ayetlerin öncesi ve sonrasını bilmezseniz Yani Ahzab suresi 49-49-50-51-52 ozaman bir konunun belli bölümleri alınmış olurki yanlış anlamlar çıkarabiliriz yazınızdan anladığım kadarı ile bu ayetler hakkında bir fikir mücadelesi var size Taberi tefsirinden ayetlerin tefsirini aktarıyorum İnşaALLAH faydalanırsınız.
Başarı ve hidayet Allahtandır.

Ahzab suresi ayet 48
Kâfirlere ve münafıklara itaat etme. Onların eziyetlerine aldırma. Allaha tevekkül et. Vekil olarak Allah yeter.

Ey Muhammed, şüphesiz ki biz seni, gönderdiğimiz dini ümmetine tebliğ ettiğine dair bir şahid ve Allahın emirlerine itaat edenleri cennetle müjdeleyen bir müjdeci, Allahın emirlerine karşı gleenleri, cehennemde yanacakları ikazıyla uyaran bir uyarıcı, Allahın emirleriyle onu birlemeye ve sadece ona kulluk etmeye çağıran bir davetçi ve yaratıkları, Allahın sana verdiği nur ile aydınlatan bir kandil olarak gönderdik. Ey Muhamed, sen, iman ehlini, Allah katında kendileri için büyük bir lütuf bulunduğuna dair müjdele. Sakın, kâfirlere ve münafıklara uyma. Onlann sözlerini dinleyerek peygamberliğini tebliğde kusur işleme. Onlann sana yaptığı eziyet ve işkenceler, seni, Allahın emirlerini yerine getirmekten ve ona kulluk etmekten alıkoymasın. Sen, işini Allaha bırak ve ona güven. Allah, bütün yaratıktan karşısında senin için yeterlidir.
Ata b. Yesar diyor ki:
"Ben, Abdullah b. Amr b. As ile karşılaştım. Ve ona: "Söyler misin bana, Resulullahın sıfatlan tevratta nasıl anlatılıyor?" dedim. Abdullah dedi ki: "Evet anlatayım. Allaha yemin olsun ki, o, Tevratta Kur'anda bir kısmı anlatılan birçok sıfatlarla zikredilmektedir. Kur'anda: "Ey Peygamber, şüphesiz ki biz seni bir şahit, bir müjdeleyici, bir uyarıcı olarak gönderdik." buyuruluyor. Tevratta ise şöyle zikerdilmiştir: "Ey peygamber, şüphesiz ki biz seni bir şahit bir müjdeleyici, bir uyarıcı ve okur yazarlığı olmayanları himaye edici olarak gönderdik. Sen benim kulum ve peygamberimsin." Ben seni "Mütevekkil" diye isimlendirdim." diye hitabedilmiş ve şu şekilde de vasıflandırılmıştır: O, kaba ve katı kalbli bir kimse değildir. Çarşılarda bağınp çağıran biri de değildir. Kötülüğe karşı kötülük yapmaz, affeder ve hoşgörülü olur. Allah onunla eğri olan bir ümmeti düzeltip "Lâilahe illallah" demelerine kadar onun canını almayacaktır. Allah onunla kör olan gözleri açacak, sağır olan kulakları duyuracak ve perdeli olan kalbleri duyarlı kılacaktır.


Ahzab suresi ayet 49
Ey iman edenler, mümin kadınları nikahlar sonra da kendilerine dokunmadan boşarsanız artık sizin, onların üzerinde iddet sayma hakkınız yoktur. Derhal onlara boşanma bedellerini verin ve onları güzellikle salıverin.

Abdullah b. Abbas, bu âyet-i kerimeyi şöyle izah etmektedir: "Eğer bir kimse bir kadınla evlenir de ona hiç dokunmadan onu boşayacak olursa, kadının iddet bekleme mükellefiyeti yoktur. Boşanmadan sonra, beklemeden evlenebilir. Böyle bir kadın için mehir takdir edilmiş olursa, Bakara suresinde de beyan edildiği gibi, mehirin yarısı kadının olur. Şayet mehir takdir edilmemiş olursa erkek, fakirlik veya zenginliğine göre kadına bazı eşyalar verir ki bunlara "Mut'a" denilmektedir. "Başanan kadınları güzellikle- salıverin." ifadesi de bunu beyan etmektedir.
Katade ve Said b. el-Müseyyeb ise bu âyet-i kerimenin, Bakara suresinin ikiyüz otuz yedinci âyetiyle neshedildiğini söylemişlerdir.
Mut'a verme hakkında Sehl ve Ebu Üseyd; Resulullah'dan şunu nakletmektedirler. Onlar diyorlar ki:
"Resuîullah, Şerahilin kızı Ümeyme ile nikahlandı. Kadın, zifaf için Resulullahın yanına konulunca Resuîullah elini ona değdirmek istemiş kadın ise Resulullahi istemiyormuş gibi davranmıştır. Bunun üzerine Resuîullah, Ebi Üseyd'e, kadını (gönderilmesi için) hazırlamasını ve ona ketenden iki elbise giydirilmesini emretmiştir.

Ahzab suresi ayet 50
Ey Peygamber, mehirlcrini verdiğin hanımlarını, Allahın sana ganimet olarak verdiği cariyeleri, seninle beraber hicret eden amcanın kızlarını halaların.n kızlarını, dayının kızlarını, teyzelerinin kızlarını sana tıclal kıldık. Eğer mümin bir kadın, kendisini peygambere bağışlar ve peygamber de onu nikahlamak isterse, bunu da sana helal kıldık. Bu hüküm müminlerden ayrı olarak sadece sana mahsustur. Biz, müminlere, eşleri ve sahibolduklan cariyeleri hakkında neleri farz kıldığımızı bilmekteyiz. Sana da bunları helal kıldık ki sıkıntıya düşmeyesin. Allah, çok affedendir, çok merhamet edendir.

Ey Peygamber, biz sana, mehirlerini vererek evlendiğin hanımlarını ve Allanın sana ganimet olarak verdiği cariyeleri, seninle birlikkte hicret eden amcanın kızlarını, halalarının kızlarını, dayının kızlarını, teyzelerinin kızlarını helal kıldık. Bir de mümin bir kadın kendisini peygambere hediye eder peygamber de onunla evlenmek isterse, sadece sana mahsus olmak üzere o kadını da sana-helal kıldık. Biz, müminlere, eşleri ve cariyeleri iie evlenmeleri hususunda neleri farz kıldığımızı bilmekte ve sizlere de bildirmekteyiz. Onlar, dörtten fazla kadınla evlenemezler, evlenirken mehİr vennek zorundadırlar, evlenme akdini şahitler huzurunda yaparlar, gerektiğinde kadının velisinin iznini alırlar. Ey peygamber, biz sana bu şekilde evlenmeyi helal kıldık ve müminleri evlenme hususunda sorumlu tuttuğumuz birçok yükümlülüklerden seni beri kıldık ki senin için bir zorluk olmasın. Allah, çok affeden ve çok merhamet edendir.
 

tahsin33

New member
Katılım
31 Ara 2008
Mesajlar
1,374
Tepkime puanı
681
Puanları
0
Ahzab suresi ayet 51
Ey Peygamber, hanımlarından dilediğini geri bırakıp dilediğini yanına alabilirsin. Kendilerinden uzaklaştıklarından birini istemende sana bir günah yoktur. Bu, sevinmeleri, üzülmemden ve hepsinin, verdiğin şeylere razı olmaları için en elverişli yoldur. Allah, kalblerinizde olanı bilir. Allah, herşeyi çok iyi bilendir, yarattıklarına çok yumuşak davranandır.

Âyet-i kerimede: "Ey Peygamber, hanımlarından dilediğini geri bırakır dilediğini yanına alabilirsin." buyurulmaktadır. Bu ifadeden kasdedilen mana hakkında şu görüşler zikredilmektedir:
Abdullah b. Abbas, Katade.Mücahid, Dehhak ve Ebu Rez'in bunun manasının: "Ey Peygamber, hanımlarından dilediğinin sırasını erteleyip dilediğinin sırasını Öne alabilisin. Onlar arasında günleri taksim etme mecburiyetin yoktur." demek olduğunu söylemişlerdir. Şöyle ki: Resulullahın, hanımlarım, boşanmaları veya kendi istekleriyle yanında kalmaları hususunda onları serbest bırakınca hanımlair boşanmak istememişler ve Resulullaha: "Ey Allanın Resulü, malından dilediğini ver, kendin de dilediğin zaman bize gel" demişlerdir. Resulullah, hanımlarından, Şevde, Cüveyriye, Safiye, ümmü Habibe ve Meymune'nin sıralarını ertelemiş, Aişe, Ümmü Seleme, Hafsa ve Zeyneb'in sıralarını geçinnemiş-tir, âyetin bu ifadesi işte bu hususu beyan etmektedir.
Abdullah b. Abbas'tan nakledilen diğer bir görüşe göre ise bu âyetin bu ifadesinin manası şöyledir: "Ey Muhammed, hanımlarından dilediğini boşayıp dilediğini tutabilirsin."
Hasan-ı Basrîden nakledilen diğer bir görüşe göre ise bu ifadenin manası şöyledir: "Ey Muhammed, mümin kadınlardan dilediğinle evlenip dilemediğinle evlenmeyebilirsin. Bir kadınla evlenmek istediğinde sen kararını vermeden müminlerden kimse onunla evlenemez."
Taberi ise âyetin bu bölümünü şu şekilde izah etmektedir: "Ey Peygamber, sana kendilerini hibe eden kadınlardan ve benim sana, evlenmeyi helal kıldığım kadınlardan dilediğini erteleyip kabul etmeyebilir, onlarla evlenmeyebilirsin ve nikahın altında bulunan kadınlardan dilediğine yaklaşmayabilirsin. Kendilerini sana hibe eden kadınlardan dilediğini kabul edip onlarla evlenebilirsin ve nikahın altında bulunan kadınlardan dilediğinin yanma varabilirsin dilediğinin de yanına varmayabilir, günleri taksim etmeyebilirsin."
Âyet-i kerimenin devamında: "Kendilerinden uzaklaştıklarından birini istemende sana bir günah yoktur." buyurulmuştur.
Katade ve İbn-i Zeyd bu ifadeyi şu şekilde izah etmişlerdir: Hanımlarından, kendilerinden uzaklaştıklarına tekrar yaklaşmanda senin için bir mahzur yoktur. Dilediğine yaklaşmakta dilediğinden uzaklaşmakta serbestsin. Taberi bu izah şeklini kabul etmiştir.
Abdullah b. Abbas'tan nakledilen diğer bir görüşe göre ise bu ifadeden maksat şudur: "Hanımlarından boşadıklarmın veya ölenlerin yerine, sana helal kıldığımız kadınlardan almanda senin için bir mahzur yoktur. Ancak, halen nikahın altında bulunan kadınların sayısından fazla kadınla evlenemezsin."
Bütün bu rivayetleri naklettikten sonra âyet-i kerimeyi şöyle açıklamak mümkündür: "Ey Muhammed, hanımlarından dilediğini yanına alıp dilediğini geriye bırakman hususunda seni serbest bırakmamız, o hanımların sevinmeleri, üzülmemeleri ve hepsinin, senin verdiğin şeylere razı olmaları için en elverişli yoldur. Zira bu hükümlerin Allah tarafından olduğunu bilerek ona uymuş olacaklardır. Allah, erkeklerin, hanımlarından bir kısmına kalbinin daha fazla meylettiğini bilir. Bu sebeple seni hanımlarından dilediğini erteleyip dilediğini yanına almakta serbest bıraktı. Allah, herşeyi çok iyi bilendir, yarattıklarına karşı çok yumuşak davranandır."
Hz. Aişe (r.anh,) diyor ki:
"Resulullah (s.a.v.) hanımları arasında taksimat yapar ve adaletli davranırdı. Sonra şöyle derdi: "Ey Allahım, bu benim gücümün yettiği kadarıyla yap-tığımdir. Sen beni, benim gücümün yetmediği ve senin gücünün yettiği şeylerden dolayı kınama.

Ahzab suresi ayet 52
Artık bundan sonra senin için başka kadınlar helal değildir. Güzellikleri hoşuna gitse de onları başkalarıyla değiştirmen caiz değildir. Ancak, sahib olduğun cariyeler hariç. Allah herşeyi murakabe edendir.

Müfessirler bu âyet-i kerimeyi farklı şekillerde izah etmişlerdir.
Abdullah b. Abbas ve Katade'den nakledilen bir görüşe göre bu âyetin izahı şöyledir; "Ey Peygamber, serbest bıraktığın hanımların, Aljahi, Resulünü ve âhiret yurdunu seçtikten sonra artık bunların üzerine senin evlenmen veya bunlardan biriyle başka bir hanımı değiştirmen sana helal değildir."
Bu hanımlar, Resulullah vefat ettiği zaman geride kalan dokuz hanımdir.
Übey b. Kâ'b, İkrime, Dehhak ve Ebu Salih bu âyeti şöyle izah etmişlerdir. "Ey Muhammed, sana helal olduğunu zikrettiğimiz hanımlar dışındaki hanımlarla evlenmen helal değildir." Bu izah tarzına göre, Resulullahın, bu surenin ellinci âyetinde zikredilen hanımlar dışındaki kadınlarla evlenmesi yasaklanmış fakat bu zikredilen hanımlar gibi kadınlarla evlenmesi serbest bırakılmıştır. Taberi bu görüşü tercih etmiştir.
Mücahid ise bu ayeti şu şekilde izah etmiştir: Müslüman olmayan kadınlar sana helal değildir. Yani Yahudi, Hıristiyan ve müşrik kadınlar sana haramdır.
Âyet-î kerimede: "Güzellikleri hoşuna gitse de onları başkalarıyla değiştirmen caiz değildir." Duyurulmaktadır. Mücahid ve Ebu Rezin âyetin bu bölümünü şöyle izah etmişlerdir: Ey Muhammed, sen, müslîiman olan hanımlarını, Hıristiyan, Yahudi ve müşrik olan kadınlarla değiştiremezsin. Onların güzelliği senin hoşuna gitse dahi bu böyledir."
Dphhak ise şöyle izah etmiştir: "Ey Muhammed, halen senin nikahın altında bulunan hanımlarını, güzellikleri hoşuna gitse dahi başka hanımlarla değiştirmen helal değildir. Yani hanımlarından birini boşayıp yerine başkasını alamazsın." Taberi de bu görüşü tercih etmiştir. Bu izah şekline göre Resulullah, kendisiyle beraber kalmayı tercih eden hanımlarım boşayıp yerlerine başka hanımlar alamayacaktır. Ancak bu hanımlarının üzerine başka hanımlarla evlenmesi mümkündür. Nitekim Hz. Aişe (r.anh.) şöyle demektedir:
"Resulullah (s.a.v.) vefat etmeden önce kadınlar ona helal kılınmıştı. (Yani kadınlardan dilediği ile evlenebilirdi.)
Taberi bu âyet-i kerimenin, bundan önce geçen ellinci ve elli birinci ayetlerle izahını bağdaştırabildiği için bu son âyetin neshedildiğini iddia etmenin doğru olmayacağım söylemiştir.
Fakat bir kısım âlimler, bundan önce geçen âyetin bu âyeti neshettiğini, dolayısıyla Resulullahın, dilediği kadınla evlenmesinin serbest bırakıldığını söylemişlerdir.
 
Üst Alt