Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Adam Öldürmek

nicksizadam

New member
Katılım
8 Mar 2007
Mesajlar
314
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Konum
ankara
Kimler öldürülür?
. Eli silah tutan tüm erkekler : Savaşır durumda olan herkes. savaşır durumda olan ve daha "akliını-belleğini yitirmemiş" olan "yaşlı kişi"ler bile. deliler, bu hükmün dışında tutlur. Ama, deli "savaşır" durumdayda ya da "zengin"se ya da hükümdarlık makamında bulunuyorsa, öldürülür.

Karşı tarafta olan yakınlar, akrabalar, aileden kişiler de öldürülür. Ayetleerde, "iman-ı bırakıp kafirlik yolunu seçen babaların, kardeşlerin dost edinilmeyeceği, cihad söz konusu olduğunda da babaların, oğulların, kardeşlerin, eşlerin (karı-koca) ve aşiret (kabile) üyelerinin artık Tanrı ve peygamber karşısında önemlerini yitirecekleri, bunlara karşı savaşılması gerektiği bildirilir. (Bkz. Tevbe, ayet:23-24). Ve hep böyle olmuştur. baba oğulu, kardeş kardeşi öldürmüştür. Yalnız, Islam hukukunda bir istisna göze çarpıyor: Cihadda karşı karşıya gelen baba-oğul'dan oğul, babayı öldürmeye girişmemelidir. Ama, baba oğlunu öldürmeye yönelmişse, Müslüman olan oğul, artık babasını öldürme hakkını elde etmiştir. Baba, müslümansa, kafir olan oğlunu öldürebilir. Oğul müslümansa, kafir olan babayı öldürmeye atılamaz, ama cihad sırasında başkasının onu öldürmesine engel olamaz, olmamak zorundadır. (Bkz.Dürer, c.1, s.283-284, Dâmâd, c.1, s.497).
 

nicksizadam

New member
Katılım
8 Mar 2007
Mesajlar
314
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Konum
ankara
Kimi durumlarda çocuklar, kadınlar, körler, kötürümler, yatalaklar : Bunlar genellikle öldürülmezlerse de bunlardan savaşır durumda olan, "görüş sahibi" olan, mal sahibi olan, yetki-hükümdarlık makamında olan öldürülür. (Bkz.Dürer, c.1, s.283-284, Dâmâd, c.1, s.497).

Peygamberin şöyle bir buyruğu var: "Putataparların yaşlılarını öldürün de, çocuklarını bırakın!". (Bkz. Ebu davud, Cihad/121, hadis no:2670; Tirmizî, Siyer/29, hadis no: 1583).

Kurayza Yahudileri'nin öldürülmesi sırasında, bu buyruk verilmişti. "Çocukların bırakılması" isteniyordu, çünkü elde bulunan çocuklar, köleler arasında yerlerini alacak ve işe yarayacaklardı. hepsi, ele geçirilmiş değerli mal türündendi. Kaldı ki, o sırada "yüzlerce kişi" öldürülürken Müslüman öldürücüler adamakıllı yorulmuştu. Öldürülecekler, elleri bağlı uzunca bir çukurun önünde öldürülmeye hazır bulundukları halde... Herkes bitkin bir duruma gelmişti adam kesmekten. (Öldürücülerin arasında Peygamberin damadı Ali de vardı. Peygamber de başlarındaydı.) Bu sırada, peygambere dil uzattı diye bir de kadın öldürülmüştü.. kadınları sağ bırakılması hükmedildiği halde.. (Karar için bkz. Buhari, Kitabu'l Meğazi/30, tecrid, hadis no: 1591; Müslim, Cihad/64, hadis no: 1768; Tirmizî, Siyer/29, hadis no: 1582. Söven kadının öldürülmesi olayı için bkz. Ebu Dâvûd, Cihad/121, hadis no:2671).

Gece baskınlarında, kafirler toptan kılıçtan geçirildiğinde, evler yakılıp yıkıldığında öldürülenler arasında "kadınlar ve çocuklar" da bulunuyordu. (Bkz. Ebu davud, Cihad/102, hadis no: 2638; Cihad/121, hadis no: 2672; İbn Mace, Cihad, hadis no: 2840; Ahmed İbn Hanbel, 4/46; Tirmizî, Siyer/19, hadis no: 1570).

Arkadaşlarından birisiyle Peygamber arasında şöyle bir konuşma geçiyor: "-Ey Tanrı elçisi! Evlere yapılan gece baskınlarında putataparların çocukları da öldürülüyor. ne dersin?"

"-Onlar da öbürlerindendir (kadın ve çocukların öbürlerinden farkı yok, öldürülebilirler!)" (hadis için bkz. Ebu Davud, Cihad/121, hadis no: 2672; Tirmizî, Siyer/19, hadis no: 1570).

Peygamber böylece, bir yandan "kadın ve çocukların öldürülmemeleri" için buyruk verirken, öbür yandan da bunlların öldürülmesinde bir sakınca olmadığını bildiriyor
 

nicksizadam

New member
Katılım
8 Mar 2007
Mesajlar
314
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Konum
ankara
NASIL ÖLDÜRÜLÜR?

"Tanrı ve Peygamberiyle savaşanların ve yeryüzünde fesatlık çıkaranların cezası, boğazlanarak öldürülmek ya da asılmak ya da el ve ayaklarının çapraz olarak kesilmesi ya da bulundukları yerden sürülmeleridir. Bu onlar için dünyadaki rezilliktir. Ahiretteyse daha büyük bir azab hazırlanmıştır" (Maide suresi, ayet:33)

Demek ki, "boğazlamak" var, "asmak" var. dahası, "işkence" bile var. (Ellerin ve ayakların çapraz kesilmesi, kuşkusuz bir işkencedir.) Hadislerde daha başka öldürme biçimleri de yer alıyor. Tümü özetle şöyle sıralanabilir:

Peygamberin yaptırdığı işkence:

Olayın özeti:

Ukül, Ureyne kabilelerinden birkaç kişi (kimilerinin yazdığına göre 7-8 kiş) Peygambere gelirler. Müslüman olduklarını bildirirler. renkleri sararmıştır, hasta oldukları anlaşılmaktadır. Peygamber deve sütü ve deve sidiği içirerek bunları tedavi etme yoluna gider. Bir süre sonra iyileşmişlerdir. medine'nin havasınuın kendlerine iyi gelmediğini ve havası uygun bir kesime çıkmak istediklerini Peygambere söylerler. Peygamber de gereksinimlerini karşılasın diye bir deve sürüsünü, başlarındaki çobanıylea birlikte bunların buyruğuna verir. Ve develerin bulundukları yere giderler. Bir süre, develerin sütüyle beslendikten sonra çobanı öldürürler, develeri de alıp götürürler. Olay öğrenilir. Medine'ye peygamber'e iletilir. Peygamber öfkelenmiştir. Adamların yakalanması için buyruğunu veriri. Tümünü yakalattırır. Suçlular, Peygamberin huzuruna getirilirler. Ve peygamberin kararı:

"Elleri ayakları çapraz olarak kesilsin, gözleri oyulup çıkarılsın!.."

Peygamberin buyruğu uygulanır. Peygamberin buyruğu ile, suçluların elleri ayakları çapraz olarak kesilir, gözleri oyulur, Medine dışında güneşin altında ateş gibi yandığı için harre adı verilen yere götürülüp konurlar. Suçlular su ister, su verilmez. Zavallılar, taşları kemirirler, ağızlarıyla, dişleriyle torağı kazarlar. Ölünceye dek orada bırakılırlar.

Buhari, bu hadisi, yedi yerde ve dokuz yolla; Müslim bir yerde ve yedi yolla, Ebu davud bir yerde beş yolla, Nesei bir yerde dört yolla aktarıp yazmıştır. Bunu göz önünde tutan Ahmed Naim, hadisin sağlamlığı konusunda şöyle diyor:

"Altı kitaptan sağlamlık derecelerine göre en sağlamları sayılan dördünde böyle yirmibeş yolla belirlenen, ayrıca Ebu Âvâne, İnb Sa'd, Taheri, Taberanî, Abdurrezzak, Ibnü't-Talla, Ibn Ishak ve Vâkidî gibi birçokları tarafından başka birçok yoldan aktarılagelen bu hadis hakkında (gerçek midir, değil midir diyerek) kuşkuya kapılmak hiçbir müslüman için düşünülemez". (Bkz. Sahih-i Buhari Muhtasarı Tecrid-i Sarih tercemesi, c.1, hadis no:172, not:2).

Hadisi kaynaklatrın bir kesiminde görmek için bkz. Buhari, Zekât/68, Cihad/152, Tecrîd/Vudû hadis no:172; Müslim, Kesâme/9-14, hadis no: 1671; Ebû Davûd, Hudûd/3, hadis no:72-73; Neseî, Tahrimü'd-Dem/7; İbn Mace, Hudûd/20, hadis no: 2578-2579.

Görülüyor ki, olayı Ahmed Naim'in yazdığı gibi, "altı kitabın (kütüb ü sitte) dördü" değil, "altı"sı da yazmıştır.

Kimi aktarmalarda, suçluların çobanı işkence yaparak öldürdüklerinin de eklendiği görülüyor. Onlara bu nedenle işkence uygulandığı açıklanıyor. Oysa, aynı hadiste, şu nedenler belirtiliyor: "Suçlulara ayetin hükmü uygulanmıştır". (Sözü edilen ayet, yukarıda bahsedilen Maide suresinin 33.ayetidir.) Ve, "Peygamberin damızlık develerini alıp götürmeye yeltendikleri için bu ceza uygulanmıştır".

Şaşılası durumdur ki, kimi Müslüman yazar, bu olaydaki suçlulara uygulananı "işkence türü"nden saymamaktadır. Bu yazarlar arasında, Tecrîd'in "mütercim"i Profesör Kâmil Miras da vardır. (Bkz. Sahih-i Buharî Muhtasarı Tecrîd-i Sarih Tercemesi, Istanbul, 1938, c.5, s.473).

Oysa, hadisi aktaranlar da, hadise kitaplarında yer verenler de, bunun "işkence" olduğunu açıkça belirtiyorlar. Yalnız "Peygamber işkence yapılmamasını istediği halde, kendisi nasıl işkence yapmış olabilir?" sorusuna uygun karşılık bulmaya çalışıyorlar. Kimileri, Peygamberin bu işkenceyi, "işkence edilmesini yasaklamadan önce" uygulattırdığını öne sürüyorlar. Kimi bunun, bir "kısas" olduğunu savunuyor. Bu görüşte olanlara göre, suçlular da çobana işkence etmişlerdir. Kimileriyse, (genellikle bu görüş benimseniyor) söz konusu olayda işkence uygulatırken, Peygamberin Maide suresinin 33.ayetinin hükmünü yerine getirdiğini savunmaktadırlar. Ne olursa olsun, gerçek sajklanamıyor. Peygamber, en acımasızların bile kolay kolay yapamayacakları bir işkence uygulatmıştır.
 

nicksizadam

New member
Katılım
8 Mar 2007
Mesajlar
314
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Konum
ankara
YAKARAK ÖLDÜRMEK
Hamza oğlu Muhammed aktarıyor: Peygamber birgün Hamza'yı çağırır. Bir savaş birliğinin başına komutan olarak atar ve şu buyruğu verir : "Falan kişiyi bulursanız, ateşe atıp yakın"

Hamza, birliği ile birlikte yola çıkmak üzeredir. O sırada, Peygamber Hamza'yı yine çağırır. Bu kez şöyle konuşur: " Falanca'yı bulursanıoz ateşte yakın dedim. Ama, önce öldürün, sonra yakın. Çünkü, ateşte yakma cezasını yalnızca ateşi yaratan verebilir.." (Bkz. Ebu Dâvûd, Cihad/122, hadis no: 2673).

Ebu Hreyre anlatıyor. Bir gün Peygamber bizi, bir savaş birliği olarak düşmana gönderiyordu. O sırada, Kureyş'ten iki kişinin adlarını vererek "Bunları yakaladığınızda ateşte yakın, ikisini de!.." dedi. Bir süre sonra dönüp şöyle dedi: "Size, onları bulursanız ikisini de yakın dedim, ama, yakmayın. Çünkü, ateşte yakma cezasını yalnızca Tanrı verir. Siz bu iki kişiyi yakalayın ve öldirin yalnızca." (Bkz.Buhari, Cihad/107, 149; Ebu Dâvûd, Cihad/122, hadis no: 3674; Tirmizî, Siyer/20, hadis no:1571).

Görülüyor ki, Peygamberin ateşte yakma konusundaki tutumu duraksamalı.

Ne var ki, hadislerde anlatılanlardan anlaşıldığına göre, Peygamberin kimi en yakın arkadaşları bile, "ateşte yakarak öldürme" cezasını uygulamışlar ve "fetva"yı peygamberden aldıklarını belirtmişlerdir.

Ebubekir, Peygamberin ölümünden sonra başgösteren "dinden dönme" (ridde) olayları sırasında, komutanlarına talimat vermiştir: "Daha da direnirlerse, demirle dağlayın, ateşte yakın!" (Bkz.Taberi, tarih, 1/1881-1885; Leoni Caetani, ıslam Tarihi, çev. Hüseyin Cahid, Istanbul, 1926, 8/276.)

Ve bu talimat, tüyler ürpertici biçimde uygulanmıştı. Halid İbnü'l-Velîd (ölm 642. Mekke'nin fethinden bir süre önce müslüman olmuştır) savaş sırasında "ateş çukurları" açtırmış, yaktırdığı ateşin içine birçok kimseyi diri diri attırıp yaktırmıştır. kadın da vardır bunların içlerinde. Bir tutsak kadına Müslüman olması önerildi. Kadın, kabul etmedi. Önünde yanan ateşe atılacağı söylendi. kadın, "Hoşgeldin ölüm. Yazık ki başka kurtuluş yolum yok. O yüzden kendimi atıyorum ateşe.." anlamındaki şiiri okuyarak kendisini ateşe attı. Ve, tabii cayır cayır yandı. (Bkz. Habiş, yaprak 28-34; Caetan,, aynı kitap, 8/306).

Ebubekir'in ateşte diri diri yakma cezasını nasıl verebildiği sorulduğunda Peygamberin bu tür cezaya izin verdiği söylenerek karşılık verilir.

İnsanları, inançlarını bırakmıyorlar diye, "ateş çukuru"na attırıp yaktuıranlardan birinin de Ali olduğu aktarılır: Buhari'nin de yer verdiği bir hadiste, Ali'nin bir topluluğu ateşe attırip yaktrdığı Ibn-i Abbas'a söylendiğinde, İbn-i Abbas'ın şöyle dediği belirtilir: "ben olsaydım, bunu yapmazdım. Çünkü peygamber: tanrı'nın verdiği ceza biçiminde ceza vermeyin! demişti. ben olsaydım, öldürürdüm yalnızca." (Bkz. Buhari, Cihad/149, Tecrîd, hadis no: 1264; Neseî, Tahrîmu'd-Dem/14).

Peygamberin damadı olan Ali, nereden fetva almış olabilirdi? Fetvanın kaynağı, Peygamberden başkası olabilir miydi?

Peygamber, kimi yerleşme bölgelerinin "yakılmasını" buyurmuştu. (Bkz. Ebu Dâvûd, Cihad/91, hadis no: 2616; Ibn-i Mace, Cihad, hadis no: 2843). Kuşkusuz Peygamberin "yakılmasını" buyurduğu yerleşim yerlerinde "insanlar" da vardı. Zaten ıslam hukunda böyle durumlarda, insanları yakmanın "mekruh" olmadığı açıklanır. (Bkz. Ebu Dâvûd, Cihad/122, hadis no:2673, not:2, c.3, s.124-125).
 

nicksizadam

New member
Katılım
8 Mar 2007
Mesajlar
314
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Konum
ankara
Yakma-yıkma ve yağma
Evler mahalleler, köyler, kasabalar yalılır, yıkılır, yağmalanır

Birçok örneği vardır bunun. Peygamber döneminde de, sonraki dönemlerde de..

Peygamberin döneminde, "gece baskınları" düzenlenirdi peygamberin buyruğuyla. "Öldür, öldür!" parolalı (şiar) olarak. Sonra da yağmaya girişilirdi. (Bkz. Ebu Dâvûd, Cihad/102, hadis no: 2638; Ibn-i Mace, Cihad/30, hadis no:2840)

İşte, başka bir hadis:

Filistin'de "Übnâ (sonraları Yübnâ)" denen yerleşim yeri.. Peygamber buraya bir akın düzenliyor. baskını yapacaklara da buyruğu şöyle veriyor: "sabahleyin Übnâ'ya (ansızın) baskın yap ve orayı yak!"

Buyruk yerine getiriliyor. Yani, "Übna" köyü yakılıyor. İçindekilerle birlikte. (Bkz. Ebu davud, Cihad/91, hadis no:2616, c.3, s.88, ayrıca, s.124'deki 2 no.lu not; İbn-i Mace, Cihad/31, hadis no: 2843, c.2, s.948).

Islam hukunda da düşman evlerinin yalılması caiz görülmüştür. (Bkz.Dâmâd).
 

ayna44

New member
Katılım
17 Şub 2007
Mesajlar
488
Tepkime puanı
100
Puanları
0
Yaş
36
Allah cc razı olsun emegıne saglık kardes..
 

nicksizadam

New member
Katılım
8 Mar 2007
Mesajlar
314
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Konum
ankara
Allah senden de razı olsun kardeş.ARTIK BAZI HAKİKATLERİN SU ÜSTÜNE ÇIKMASI LAZIM.Bir kafiri gözünü kırpmadan öldürebilecek müslümanlar lazım bilzere.Lafta değil eylemde hayat bulacak bir dini yaşatmak gayesiyle,kalın sağlıcakla...
 

nicksizadam

New member
Katılım
8 Mar 2007
Mesajlar
314
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Konum
ankara
ALLAH bizi kafirlerden temizleyebilecek güce sahip kullardan eylesin inşallah.
 
Üst Alt