Sümmani GÜRSOY Oy, en büyük namustur. Bütün iffetimizi, namusumuzu kuşatan, koruyan, en büyük kuvvet ve güvencedir. Kısacası toplumsal iradeye karşı, vicdanımızın sesidir...
Bu nedenle oyumuzu, aklımızla kullanalım. Geleceğimizin, iffetimizin bilincinde olarak kullanalım. Vicdanımızın sesi olan en büyük namusumuzu, üç-beş kuruşluk dünyalık için, satmayalım. Oyumuzu işin ehline kullanarak,"Nasılsanız, öyle idare olunursunuz..." hadisinin özünde saklı olan, oyumuzun temizliğini, doğru yere kullanıldığını ve gücünü ortaya koyalım...
Ey Türk halkı, bu konuda çok dikkatli ol! Günümüzün kirli siyaseti, senin iradenin ortak adı olan "devleti" de, istismar ederek, vicdanını kirletmek ve oyuna ipotek koymak için kolları sıvamış durumda. San yiyecek-içecek, yakacak-yatacak, buzdolabı, çamaşır makinesi ve televizyon vs. dağıtarak, vicdanının, namusunun ve oyunun satın alına bileceğini adeta ispata çalışmaktadırlar. Bu edepsizliği ve ahlaksızlığı kim ve kimler yapıyorsa, bu edepsizlere öyle bir tokat vur ki, 29 Mart 2009 tarihinde kendilerini Konya'da değil, Hanya'da bulsunlar...
Kirli siyaset öylesine raydan çıkmıştır ki, Türk halkının hak ve hukukunu korumaktan sorumlu Adalet Bakanı Sayın Mehmet Ali Şahin, " Hükümetimizle kavga eden, zıtlaşan, yerel yönetimler, projelerini Ankara'dan geçiremiyor..." diyerek, aba altından sopa göstermek suretiyle, bir anlamda halkı tehdit etmekte, vatandaşın vicdanının saldırabilmektedir...
Etik dışı bu saldırılar, bazı insanlarımızın beynini ve vicdanını öylesine baskı altına almış ki, bu tür insanlar vicdanının sesi olan oyunu, işin ehline kullanamayacak duruma getirilmiştir.
Mesela, geçen gün bir ekmek fırınından ekmek alırken, fırıncıyla ekmek alan bir vatandaşın konuşmalarına şahit oldum. Ekmek alan vatandaş, Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adaylarından birini kastederek," adam yiyor ama Allah için çalışıyor da, bunu da inkâr etmemek lazım..." diyor.
Ben insanım diyen herkese soruyorum; bu tür insanların oyundan, insanları bu duruma düşüren siyasilerden ve idarecilerden, bu belde ve bu ülke için bir hayır bekliyor musunuz? Allah için bana yazın; ben de, aydınlanayım...
Her şeye rağmen karamsar olmayalım. Gelin size bir de, oyunun namus olduğunu bilen, onurlu ve ufuklu bir vatandaş örneği vereyim.
Ankara'nın Demetevler mahallesinde, bir esnafın dükkânında, yetmiş yaşını aşmış Konyalı Havva teyze şöyle diyordu:
"Oğlum ben, Kur'an okumaya gidiyorum. Dersimi okuduktan sonra kadın hoca bana,'Havva teyze oyunu AKP'ye ver' dedi."
Bakınız o nur yüzlü Havva teyze, hoca bozuntusu militana ne cevap veriyor:
"Kızım sen bana Kur'an mı öğretiyorsun yoksa vicdanımı mı yönlendiriyorsun? Sen bana Kuran'ı öğret; vicdanımın gereğini ben yaparım."
Diyor Havva teyze...
Sevgili okuyucular, bakanın aba altından sopa göstererek halkı tehdit ettiği, devletin valisinin, başbakana yaranacağım diye siyasete bulaştığı, peygamberimize vekâlet eden gerçek din adamlarımızı tenzih ederek, din kisveli militanların var olduğu, malının çalınmasına ve vicdanının yönlendirilmesine hoşgörüyle bakan vatandaşın türediği bir ortamdan nasıl bir sonuç bekliyorsunuz?
Bu soru sizin içinizi karartmasın.
Oyumuz elimizde...
Havva teyzeyi unutmayalım...
Hepimiz bir Havva teyze olalım...
Göreceksiniz her şey düzelecek...