ACIMADI Kİ! ACIMADI Kİ! ...
Seçimlere çok kısa bir zamanın kaldığı şu günlerde, terörün bugüne kadar hiç olmadığı şekilde azdığını görüyoruz. Son bir hafta içerisinde birçok şehit veren bir ülkenin evladı olarak bütün şehitlerimizin yakınlarına başsağlığı diliyorum. Şehitlerimizin ise Allah(C.C) ın izniyle peygamber efendimize komşu olmalarını ümit ediyorum.
Öncelikle yaşanılan olayların yorumlanılması esnasında herkesin şunu bilmesi gerekir ki şehitlerimiz bu ülkenin evlatlarıdır. Onlar, ne bir kurum, ne bir kuruluş ne de bir siyasi parti adına şehit olmuşlardır. Buna rağmen, yine üzülerek belirtmeliyim ki birçok siyasi parti bu insanlarımız üzerinden oy kavgasına girişmişlerdir. Hatta oy kavgası öylesine abartılmaya başlanmıştır ki sonuçları bile düşünülmeksizin Irak a askeri harekât düzenlenmesi söylemlerinin bile dillendirilmeye başlandığı görülüyor.
Evet, Irak a askeri harekât düzenleme kararı alınması! Böyle bir kararın alınması ne derece mantıklıdır, bize ne yarar sağlar? Sonuçları ne olur?
Öncelikle herkesin de gayet açık bir şekilde bilmekte olduğu gibi TBMM yasama yılını bitirmiş ve milletvekilleri dağılmıştır. Kiminin tatilde, kiminin seçim bölgesinde olduğu şu günlerde böyle bir kararın alınması için TBMM nin acil toplantıya çağrılması gerekmektedir. Dolayısıyla 550 kişiyi TBMM ye toplamak ve karar aldırtmak konusunda alınacak bir kararın basından ve halktan gizlenilmesi mümkün değildir. Dolayısıyla bizim askeri operasyon kararı almak maksadıyla TBMM yi toplantıya çağırmamızdan nasıl ki bizim haberimiz olacaksa; elbette, it sürüsü PKK nın da haberi olacak ve yuvalarını terk edecektir. Yani siz tatilde olan bir Meclisi toplayıp, karar aldırtıp, Türk Askerini Irak sınırından içeriye sokana kadar, Bölgedeki PKK kamplarında yaşayan teröristlerin hemen hemen tamamı yürüyerek Hindistan a gidebilir. Bizim elimize geçecek olansa İt sürüsünün akşamları yakmış olduğu kamp ateşlerinin külleri olur.
İkinci bir önemli husus ise Cumhurbaşkanı seçimini yapamadığı için Anayasanın ilgili maddeleri uyarınca derhal erken genel seçime gitmesi gereken bir meclisin, Ülkenin bütün geleceğini ilgilendiren, Askeri harekatın ötesine geçerek savaş halini alabilecek bir konuda alacağı kararın ne derece meşru olacağıdır? Cumhurbaşkanı nın halk tarafından seçilmesine ilişkin kanun süresi dolmuş bir TBMM tarafından çıkarılıyor diye yaygara koparan muhalefet partileri şimdi aynı meclis için neden savaş kararı vermiyor diye, hopluyorlar. Seçime 40 gün kalmışken bu kararın bu meclis tarafından alınması mı daha uygundur yoksa yeni oluşacak meclis tarafından mı? Bu da dikkate değer bir konudur.
Ama bütün bunlara rağmen hükümetteki siyasal partiyi köşeye sıkıştırmak için çalışan siyasi partiler, Kuzey Irak a girilmesi konusunda terör olaylarını bahane ederek çalışmalarını sürdürmekte ve buradan da prim yapmaktadırlar. Baba beni okula gönder kampanyalarını görmüştük de, baba beni Irak a gönder kampanyasını ilk defa görüyorum. Ben sıradan bir vatandaş olarak şunu sormak istiyorum: Bugün Tunceli de Şırnak ta ölen askerlerimiz şehit oluyor. Onlar için Şehitler ölmez; vatan bölünmez sloganları atıyoruz da; Irak ta ölecek askerlerimiz için: Acımadı ki! Acımadı ki! Şeklinde mi slogan atacağız. Türk ordusu Irak a girerse, Amerikan birlikleriyle çıkacak olası bir çatışma durumunda ölecek Ahmetler, Mehmetler, şehit olmayacak ta eğitim zayiatı mı olacak? Onların Türkiye ye gelen cenazelerinde slogan atarken Şehitler ölmez yerine Acımadı ki! Acımadı ki! Diye mi bağıracağız.
Sonra başta ABD ile birlikte bütün AB ülkeleri Türkiye nin bölgeye düzenleyeceği bir askeri operasyona karşı çıkarken, ABD birliklerinin kalkıp Türk askerine ateş açması durumunda ne yapacaksınız? Tası tarağı toplayıp, özür dileyip geri mi geleceğiz? Yoksa ABD ye gereken karşılığı verip top yekün savaş mı ilan edeceğiz? Olası top yekun bir savaş durumunda kime derdinizi anlatacaksınız? Belki yıllarca savaşacak, binlerce askerini kaybedecek, yıllarca ekonomik ambargolara maruz kalacak bu millete nasıl hesap vereceksiniz? Acımadı ki mi diyeceksiniz?
Öyle bir imaj oluşturulmaya çalışılıyor ki; sanırsınız: sanki bu teröristler sabah mesaisi ile Irak sınırından içeriye giriyorlar. Eylem yapıp saat beşte mesai bitince yeniden Irak a dönüyorlar. Tunceli Anadolu nun göbeğinde bir il olmasına rağmen Tunceli de bir karakol basılıyor. Tunceli de eylem yapan terörist özel aracıyla bile Irak a dönmeye kalksa 2 gün sürer. Uzaktan kumandalı bombalar ile askerlerimiz şehit ediliyor. Adı üstünde uzaktan kumanda... Uzaktan kumandanın 500 kilometreden kontrol edileni mi var da Irak ta sorumlu arıyoruz. Biz olayın gerçekleştiği bölgede operasyon yapıp it sürülerinin canlarını almak yerine Kuzey Irak a girmeye çalışıyoruz. Yapılan eylemlerin tamamı canlı bomba, intihar saldırısı ve uzaktan kumandalı bomba eylemi. Yani terörist yanı başımızda, terörist okullarımızda, terörist dağlarımızda, terörist şehirlerimizde...
Irak ta ki kamplarda eğitim gören teröristler sınırdan içeriye sızıyorlar diyeceksiniz. Haklısınız sınırdan sızanlar var. Peki, bizim bölgedeki askerlerimiz nerelerde? Neden bizim Silahlı kuvvetlerimiz uydudan izleme araçları kullanmıyor? Olmadı neden sınır boyunca bölgeye Çin Seddi ne benzer bir şekilde 100 metreye bir karakol dikmiyoruz. Çünkü bu adamlar sadece Irak tan girmiyorlar bu ülkeye... Suriye den giriyorlar, İran dan giriyorlar, hatta Avrupa ülkelerinden uçağa biniyorlar İstanbul da iniyorlar... Demek ki sorun sadece Irak sınırı da değil!
Sonra ülke içerisindeki terörü bitirdik; sıra, dışarıya mı geldi? Bu konuda önemlidir. Bugün Üniversitelerimizde kaç terörist okutuyoruz? Üniversitelerde terör örgütüne yardım ve yataklık yapmakta olan binlerce terörist varken neden sorunu getirip de Irak taki iki kampa bağlıyoruz. Bu durumdan kim çıkar sağlıyor. Bir de benim bildiğim terör örgütünün kampları sadece Irak ta değildi! Ermenistan da, Yunanistan da, Hollanda da, Fransa da vs. kamp yok mu? Irak tan sonra kime askeri harekât yapmayı düşüneceğiz. Meclis, Hollanda ya askeri harekât kararı alsın diye baskı mı yapacağız? Türk Askeri terörü bitirmek için Hollanda ya mı girecek?
Ayrıca eğer terör sorununun asıl kaynağı ülkenin içerisinde elini kolunu sallayarak gezen binlerce terörist değil de Kuzey Irak takiler ise 30 yıldır neyi bekliyorduk? Niye böylesine önemli bir karar verilmesi için 30 yıl bekledikte şimdi bu kararı 30 günde alınması için baskı yapılıyor?
Okuyanlar, bilenler bilirler. Biz bir koyup üç alacak olanları da gördük bu memlekette, Enver Paşa ları da gördük... Duygularıyla hareket ederek koskoca bir imparatorluğu 1.Dünya Savaşı na sokan, Sarıkamış ta on binlerce askerin ölümüne neden olan Enver Paşa lar Zaman, heyecan zamanı değildir. Zaman halkın heyecanlarını siyasi partiler lehine kullanma zamanı da değildir. Böyle bir karar alınacaksa üç günde alınmaz. Oturulur enine boyuna konuşulur, tartışılır. Cumhurbaşkanı, Bakanlar Kurulu, Kuvvet komutanları hatta bütün siyasi partilerin genel başkanlarır30; Zira, böyle bir karar alınması durumunda ölecek olan insanlar yine bizim insanlarımızdır. Çıkma olasılığı olan bir savaşta solcular da ölecektir, sağcılar da ölecektir... Vanlısı da ölecektir Edirnelisi de... Erler de ölecektir subaylar da...
Bu kadar yazmışken birde aklıma takılan bir şeyi de söylemeden geçemeyeceğim: Hani hatırlar mısınız bilmem 12 Eylül askeri darbesinin açıklamasında r0;ülkede artan anarşi ve kargaşa ortamı dolayısıyla akan, kardeş kanına son verilmesir1; diye bir ifade geçer. AKP nin yüzde kırk oy almasına kesin gözüyle bakılan şu günlerde bu cümlenin baş kısmının değiştirilmiş halini duymamak dileğiyle;
Tunç ERKAN
Seçimlere çok kısa bir zamanın kaldığı şu günlerde, terörün bugüne kadar hiç olmadığı şekilde azdığını görüyoruz. Son bir hafta içerisinde birçok şehit veren bir ülkenin evladı olarak bütün şehitlerimizin yakınlarına başsağlığı diliyorum. Şehitlerimizin ise Allah(C.C) ın izniyle peygamber efendimize komşu olmalarını ümit ediyorum.
Öncelikle yaşanılan olayların yorumlanılması esnasında herkesin şunu bilmesi gerekir ki şehitlerimiz bu ülkenin evlatlarıdır. Onlar, ne bir kurum, ne bir kuruluş ne de bir siyasi parti adına şehit olmuşlardır. Buna rağmen, yine üzülerek belirtmeliyim ki birçok siyasi parti bu insanlarımız üzerinden oy kavgasına girişmişlerdir. Hatta oy kavgası öylesine abartılmaya başlanmıştır ki sonuçları bile düşünülmeksizin Irak a askeri harekât düzenlenmesi söylemlerinin bile dillendirilmeye başlandığı görülüyor.
Evet, Irak a askeri harekât düzenleme kararı alınması! Böyle bir kararın alınması ne derece mantıklıdır, bize ne yarar sağlar? Sonuçları ne olur?
Öncelikle herkesin de gayet açık bir şekilde bilmekte olduğu gibi TBMM yasama yılını bitirmiş ve milletvekilleri dağılmıştır. Kiminin tatilde, kiminin seçim bölgesinde olduğu şu günlerde böyle bir kararın alınması için TBMM nin acil toplantıya çağrılması gerekmektedir. Dolayısıyla 550 kişiyi TBMM ye toplamak ve karar aldırtmak konusunda alınacak bir kararın basından ve halktan gizlenilmesi mümkün değildir. Dolayısıyla bizim askeri operasyon kararı almak maksadıyla TBMM yi toplantıya çağırmamızdan nasıl ki bizim haberimiz olacaksa; elbette, it sürüsü PKK nın da haberi olacak ve yuvalarını terk edecektir. Yani siz tatilde olan bir Meclisi toplayıp, karar aldırtıp, Türk Askerini Irak sınırından içeriye sokana kadar, Bölgedeki PKK kamplarında yaşayan teröristlerin hemen hemen tamamı yürüyerek Hindistan a gidebilir. Bizim elimize geçecek olansa İt sürüsünün akşamları yakmış olduğu kamp ateşlerinin külleri olur.
İkinci bir önemli husus ise Cumhurbaşkanı seçimini yapamadığı için Anayasanın ilgili maddeleri uyarınca derhal erken genel seçime gitmesi gereken bir meclisin, Ülkenin bütün geleceğini ilgilendiren, Askeri harekatın ötesine geçerek savaş halini alabilecek bir konuda alacağı kararın ne derece meşru olacağıdır? Cumhurbaşkanı nın halk tarafından seçilmesine ilişkin kanun süresi dolmuş bir TBMM tarafından çıkarılıyor diye yaygara koparan muhalefet partileri şimdi aynı meclis için neden savaş kararı vermiyor diye, hopluyorlar. Seçime 40 gün kalmışken bu kararın bu meclis tarafından alınması mı daha uygundur yoksa yeni oluşacak meclis tarafından mı? Bu da dikkate değer bir konudur.
Ama bütün bunlara rağmen hükümetteki siyasal partiyi köşeye sıkıştırmak için çalışan siyasi partiler, Kuzey Irak a girilmesi konusunda terör olaylarını bahane ederek çalışmalarını sürdürmekte ve buradan da prim yapmaktadırlar. Baba beni okula gönder kampanyalarını görmüştük de, baba beni Irak a gönder kampanyasını ilk defa görüyorum. Ben sıradan bir vatandaş olarak şunu sormak istiyorum: Bugün Tunceli de Şırnak ta ölen askerlerimiz şehit oluyor. Onlar için Şehitler ölmez; vatan bölünmez sloganları atıyoruz da; Irak ta ölecek askerlerimiz için: Acımadı ki! Acımadı ki! Şeklinde mi slogan atacağız. Türk ordusu Irak a girerse, Amerikan birlikleriyle çıkacak olası bir çatışma durumunda ölecek Ahmetler, Mehmetler, şehit olmayacak ta eğitim zayiatı mı olacak? Onların Türkiye ye gelen cenazelerinde slogan atarken Şehitler ölmez yerine Acımadı ki! Acımadı ki! Diye mi bağıracağız.
Sonra başta ABD ile birlikte bütün AB ülkeleri Türkiye nin bölgeye düzenleyeceği bir askeri operasyona karşı çıkarken, ABD birliklerinin kalkıp Türk askerine ateş açması durumunda ne yapacaksınız? Tası tarağı toplayıp, özür dileyip geri mi geleceğiz? Yoksa ABD ye gereken karşılığı verip top yekün savaş mı ilan edeceğiz? Olası top yekun bir savaş durumunda kime derdinizi anlatacaksınız? Belki yıllarca savaşacak, binlerce askerini kaybedecek, yıllarca ekonomik ambargolara maruz kalacak bu millete nasıl hesap vereceksiniz? Acımadı ki mi diyeceksiniz?
Öyle bir imaj oluşturulmaya çalışılıyor ki; sanırsınız: sanki bu teröristler sabah mesaisi ile Irak sınırından içeriye giriyorlar. Eylem yapıp saat beşte mesai bitince yeniden Irak a dönüyorlar. Tunceli Anadolu nun göbeğinde bir il olmasına rağmen Tunceli de bir karakol basılıyor. Tunceli de eylem yapan terörist özel aracıyla bile Irak a dönmeye kalksa 2 gün sürer. Uzaktan kumandalı bombalar ile askerlerimiz şehit ediliyor. Adı üstünde uzaktan kumanda... Uzaktan kumandanın 500 kilometreden kontrol edileni mi var da Irak ta sorumlu arıyoruz. Biz olayın gerçekleştiği bölgede operasyon yapıp it sürülerinin canlarını almak yerine Kuzey Irak a girmeye çalışıyoruz. Yapılan eylemlerin tamamı canlı bomba, intihar saldırısı ve uzaktan kumandalı bomba eylemi. Yani terörist yanı başımızda, terörist okullarımızda, terörist dağlarımızda, terörist şehirlerimizde...
Irak ta ki kamplarda eğitim gören teröristler sınırdan içeriye sızıyorlar diyeceksiniz. Haklısınız sınırdan sızanlar var. Peki, bizim bölgedeki askerlerimiz nerelerde? Neden bizim Silahlı kuvvetlerimiz uydudan izleme araçları kullanmıyor? Olmadı neden sınır boyunca bölgeye Çin Seddi ne benzer bir şekilde 100 metreye bir karakol dikmiyoruz. Çünkü bu adamlar sadece Irak tan girmiyorlar bu ülkeye... Suriye den giriyorlar, İran dan giriyorlar, hatta Avrupa ülkelerinden uçağa biniyorlar İstanbul da iniyorlar... Demek ki sorun sadece Irak sınırı da değil!
Sonra ülke içerisindeki terörü bitirdik; sıra, dışarıya mı geldi? Bu konuda önemlidir. Bugün Üniversitelerimizde kaç terörist okutuyoruz? Üniversitelerde terör örgütüne yardım ve yataklık yapmakta olan binlerce terörist varken neden sorunu getirip de Irak taki iki kampa bağlıyoruz. Bu durumdan kim çıkar sağlıyor. Bir de benim bildiğim terör örgütünün kampları sadece Irak ta değildi! Ermenistan da, Yunanistan da, Hollanda da, Fransa da vs. kamp yok mu? Irak tan sonra kime askeri harekât yapmayı düşüneceğiz. Meclis, Hollanda ya askeri harekât kararı alsın diye baskı mı yapacağız? Türk Askeri terörü bitirmek için Hollanda ya mı girecek?
Ayrıca eğer terör sorununun asıl kaynağı ülkenin içerisinde elini kolunu sallayarak gezen binlerce terörist değil de Kuzey Irak takiler ise 30 yıldır neyi bekliyorduk? Niye böylesine önemli bir karar verilmesi için 30 yıl bekledikte şimdi bu kararı 30 günde alınması için baskı yapılıyor?
Okuyanlar, bilenler bilirler. Biz bir koyup üç alacak olanları da gördük bu memlekette, Enver Paşa ları da gördük... Duygularıyla hareket ederek koskoca bir imparatorluğu 1.Dünya Savaşı na sokan, Sarıkamış ta on binlerce askerin ölümüne neden olan Enver Paşa lar Zaman, heyecan zamanı değildir. Zaman halkın heyecanlarını siyasi partiler lehine kullanma zamanı da değildir. Böyle bir karar alınacaksa üç günde alınmaz. Oturulur enine boyuna konuşulur, tartışılır. Cumhurbaşkanı, Bakanlar Kurulu, Kuvvet komutanları hatta bütün siyasi partilerin genel başkanlarır30; Zira, böyle bir karar alınması durumunda ölecek olan insanlar yine bizim insanlarımızdır. Çıkma olasılığı olan bir savaşta solcular da ölecektir, sağcılar da ölecektir... Vanlısı da ölecektir Edirnelisi de... Erler de ölecektir subaylar da...
Bu kadar yazmışken birde aklıma takılan bir şeyi de söylemeden geçemeyeceğim: Hani hatırlar mısınız bilmem 12 Eylül askeri darbesinin açıklamasında r0;ülkede artan anarşi ve kargaşa ortamı dolayısıyla akan, kardeş kanına son verilmesir1; diye bir ifade geçer. AKP nin yüzde kırk oy almasına kesin gözüyle bakılan şu günlerde bu cümlenin baş kısmının değiştirilmiş halini duymamak dileğiyle;
Tunç ERKAN