Hekimoğlu İsmail'den alıntı
>
>Laiklik dinsizlik değildir. Meselâ laik Amerika dine bağlıdır. Şöyle ki:
>
>* Amerika'da dinin aleyhine film çevirmek yasaktır.
>
>* Yine Amerika'da yeni çıkan bir dine kimse mâni olamaz, eskisini
>kaldıramaz.
>
>* Kilisesiz üniversite, kışla, gemi, istasyon ve havaalanı bulmak çok
>zor.
>
>* Maarifin ve kilisenin özel din okullan vardır. Bunlar:
>
>* Devamlı tedris yapanlar: Holy Bible School.
>
>* Yaz tatilinde tedris yapanlar: Vocation School. *___Yalnız pazar
>günleri dini eğitim yapanlar:
>
>Sunday School, gibi...
>
>* Yirmi yaşa kadar kız, erkek ayrı mekteplerde
>
>okur.
>
>* Ana cadde üzerinde olan kilisenin önünde bir trafik levhası vardır.
>Üzerinde: <<Yavaş, kilise bölgesidir>> yazılı.
>
>* Her kilisenin geniş araba ve park yerleri mevcuttur.
>
>* Halk kiliselere âzadır, her ay muntazam para
>
>öder.
>
>* Pazar, mukaddes gündür, tatildir. O gün bütün radyo ve televizyon
>programları dini esasa göre yayın yapar.
>
>* Umuma ait olan parklara, bahçelere papazlar gelir ve dini konuşmalar
>yaparlar; asla müdahale görmezler.
>
>* Otobüslerde, gazinolarda, okullarda, parklarda: <<Bu hafta kilisede
>buluşalım>> gibi levhalar ve bazılarının da üzerinde incil'den mezmurlar
>yazılıdır.
>
>* İstasyonlarda, hava alanlarında ve limanlarda, dini neşriyat tevzi
>köşesi mevcuttur. Ve bunlar bedavadır.
>
>* Papazlardan bazıları (missionerler), askerî
>
>birliklere gider, va'z ederler.
>
>* Bayramlarda resmî geçitlere kilise erkânı (dini kıyafetleri ile)
>katılırlar.
>
>* Sokaklarda, çarşıda, pazarda rahip ve rahibeler resmi kıyafetleri ile
>gezerler; daima hürmet görürler.
>
>* Her türlü dinî teşkilât ve cemiyet kurmak serbest olup, bunlar ayrıca
>hükümetten yardım görürler. YWCA, YMCA ve USI gibi...
>
>* Her mezhep müstakil ve muhtar vaziyettedir. Hükümet sadece bunları
>kontrol eder.
>
>
>
>* Hükümet dini faaliyetleri bizzat destekler. Meselâ madeni paraların
>hepsinde, kâğıt paraların bir dolarlıklarında <<Allah'a güveniyoruz>>,
> (in god we trust) yazılıdır.
>
>* Yine posta pullarının üzerinde aynı cümle: Allah'a güveniyoruz.
>
>* Pulun üzerine vurulan mühürle de: Sulh. için dua ediniz (pray for
>peace) yazılı.
>
>* Her kurs, her okul, tedrisata, bir papazın duası ile başlar.
>
>* Her yeni icat bir papazın vaftizinden sonra piyasaya sürülür.
>
>* Çocuklar sokaklarda değil; Genç Hıristiyanlar Cemiyetinde, papazların
>ve rahibelerin idaresinde oynar, bu hava içinde büyür.
>
>* Sinema filmlerinin mevzuu, dinî hizmetleri ve aile bağlarını
>kuvvetlendirmeğe matuftur.
>
>* Kiliseye ait gazete ve mecmualar her yerde satılır, dağıtılır, buna
>kimse mâni olamaz.
>
>* Mekteb kitaplarında din aleyhine yazılı tek satır olmadığı gibi;
>meselâ, fizikte, Lavâziye Kanunu şöyledir: <<Hiç bir cisim yok edilemez,
>hiç bir cisim de yoktan var edilemez; ancak kudret-i ilâhiyye müstes-
>
>. na...>>
>
>Garbın lâik anlayışına dair böyle misaller verdikten sonra; şimdi onların
>Osmanlılardan taklid ettikleri hususları anlatıp misallendirelim:
>
>Amerika'da gerek papazlar, gerekse içtimaiyatçılar îslâm dinini çok iyi
>tetkik etmişler. Bakıyoruz in-çillerde olmayanı va'z ediyorlar.
>Araştırdığımız zaman, bunun Islâmiyette olduğunu tesbit ediyoruz. Meselâ:
>
>* Kız ve erkeğin ayrı mekteplerde okumaları.
>
>* Resim, heykel gibi (paganizm) le ilgili şeylerin kaldırılması. Babdist
>mezhebi kiliselerinde olduğu gibi...
>
>* Sigara dahil, bütün alkollü içkilerle mücadele
>
>edilmesi.
>
>* Çeşitli ırkları ve dinleri geniş bir müsamaha ile karşılamaları.
>
>* Eyâlet (eski sancak) usulü, idare tarzı kurmaları.
>
>* Ordunun ikmal ve levazım işinde sivillerden istifade edip, Normandiye
>çıkarmasında, bir sivili levazım generali yapmak gibi; kabiliyete göre
>mevki, makam, tevzii ederler.
>
>* Orduda alaylı ve mektepli zabit ihdası ve terfi; tenzil usulü...
>
>* Rüşvetle ve yalanla şiddetli mücadele...
>
>* Dar-ül eytam ve dâr-ül aceze teşkilâtları...
>
>* Mektep, istasyon, havaalanı gibi yerlere ibâ-. dethane...
>
>* Mekteplere din dersleri...
>
>* Orduda din subayları...
>
>* Her helaya bir banyo koyarak tahareti temini etmek...
>
>* Evlere çift banyo usûlü, biri ebeveyne, biri çocuklara ait.
>
>* Ebeveynlerle çocukların ayrı odalarda yatması ve müstakil evlere doğru
>gitmek...
>
>* Temizlik...
>
>* Genelevlerin olmaması, bar kızlarının hakir görülmesi.
>
>* îlme ve sanata ehemmiyet verilmesi hep Islâ-
>
>mî şeylerdir.
>
>Hıristiyan âleminin pek çok acayip ve kötü taraflarına rağmen, bu gibi iyi
>taraflarını takdir etmeden geçemiyoruz.
>
>Türkiye'den ihraç edilen teşbihlerin hacılar vasıtası ile tekrar yurdumuza
>sokulması gibi, dinimizin esaslarını da Garb'dan alacağız nerde ise...
>
>Şimdiye kadar Garp memleketlerine giden binlerce vatandaşımız yurdumuza
>içki, kumar, fuhuş gibi şeylerle bol bol kadın çamaşırı getirdiler.
>
>Biz de yukarıda anlattığımız şeylere dikkat ettik, onları gördükçe başımızı
>taşlara vurduk: <<Eyvah kandırılmışız>> diye.
>
>Araştırdık ve öğrendik ki İslamiyet, insanlann iyiliğini istiyor.
>İnsanların kötü olması da dini lekelemez. Dolayısıyla imha etmeyip ıslah
>edilmeliydi. Ve dinin enerjisinden kuvvet alınmalıydı.
>
>Şunu da belirtelim ki, Garb devletlerini ayakta tutan kumarbazlar,
>ayyaşlar, yahut namussuzlar değil; ömrünü ilme ve san'ata vermiş ve
>sefahattan uzak kalmış bir avuç insandır. Gerisi sürü...
>
>Hâlâ anlayamadım: Niçin Garb adına bize dinsizliği telkin ediyorlar? Yoksa
><<Garb>> denince, bazı kimselerin aklma komünist blok mu geliyor?
>
>Son sözümüz şudur:
>
>Bu millet başka dine giremez; Ona İslâmiyet öğ-retilmezse ve hâlâ dinî
>kitaplar toplatılmağa ve ahlâksız neşriyat dağıtılmağa devam ederse, dinsiz
>kalınacak!.. Bu dinsizlik, neye mal olacak ve hangi rejimi davet edecek? Ey
>vatanını, milletini sevenler, düşünsenize!..
>
>Torunlarını uyutmağa götüren ninenin uyuyup, torunların salona dönerek
>tekrar yaramazlık yapması
>
>gibi, İslâm dünyası uyumuş ve haşin çocuklar evi birbirine katıp
>karıştırmağa başlamıştır.
>
>Türkiye dışına çıkıp, Garbm sefahatına dalmayanlar, görmüşlerdir ki
>memleketimizdeki Garbcüık sadece kıyafet ve eğlence plânında kalmış,
>edebiyat ve fen sahasında ciddi bir adım atılmamıştır.
>
>Hem İslamiyetin, hem Avrupa'nın tesirinde kalanlar huzur bulamamıştır.
>
>Gümrüksüz ithal edilen Garb sefahati, akrabaları birbirine düşürmüş,
>milleti ikiye ayırmıştır. Çünkü Müslüman için sadece kötülükten uzak kalmak
>değil, kötü halleri seyretmemek de aynı derecede mühimdir. Bu gerçeği
>anlamayanlar birlik ve düzeni bozmuşlardır.
>
>
>Laiklik dinsizlik değildir. Meselâ laik Amerika dine bağlıdır. Şöyle ki:
>
>* Amerika'da dinin aleyhine film çevirmek yasaktır.
>
>* Yine Amerika'da yeni çıkan bir dine kimse mâni olamaz, eskisini
>kaldıramaz.
>
>* Kilisesiz üniversite, kışla, gemi, istasyon ve havaalanı bulmak çok
>zor.
>
>* Maarifin ve kilisenin özel din okullan vardır. Bunlar:
>
>* Devamlı tedris yapanlar: Holy Bible School.
>
>* Yaz tatilinde tedris yapanlar: Vocation School. *___Yalnız pazar
>günleri dini eğitim yapanlar:
>
>Sunday School, gibi...
>
>* Yirmi yaşa kadar kız, erkek ayrı mekteplerde
>
>okur.
>
>* Ana cadde üzerinde olan kilisenin önünde bir trafik levhası vardır.
>Üzerinde: <<Yavaş, kilise bölgesidir>> yazılı.
>
>* Her kilisenin geniş araba ve park yerleri mevcuttur.
>
>* Halk kiliselere âzadır, her ay muntazam para
>
>öder.
>
>* Pazar, mukaddes gündür, tatildir. O gün bütün radyo ve televizyon
>programları dini esasa göre yayın yapar.
>
>* Umuma ait olan parklara, bahçelere papazlar gelir ve dini konuşmalar
>yaparlar; asla müdahale görmezler.
>
>* Otobüslerde, gazinolarda, okullarda, parklarda: <<Bu hafta kilisede
>buluşalım>> gibi levhalar ve bazılarının da üzerinde incil'den mezmurlar
>yazılıdır.
>
>* İstasyonlarda, hava alanlarında ve limanlarda, dini neşriyat tevzi
>köşesi mevcuttur. Ve bunlar bedavadır.
>
>* Papazlardan bazıları (missionerler), askerî
>
>birliklere gider, va'z ederler.
>
>* Bayramlarda resmî geçitlere kilise erkânı (dini kıyafetleri ile)
>katılırlar.
>
>* Sokaklarda, çarşıda, pazarda rahip ve rahibeler resmi kıyafetleri ile
>gezerler; daima hürmet görürler.
>
>* Her türlü dinî teşkilât ve cemiyet kurmak serbest olup, bunlar ayrıca
>hükümetten yardım görürler. YWCA, YMCA ve USI gibi...
>
>* Her mezhep müstakil ve muhtar vaziyettedir. Hükümet sadece bunları
>kontrol eder.
>
>
>
>* Hükümet dini faaliyetleri bizzat destekler. Meselâ madeni paraların
>hepsinde, kâğıt paraların bir dolarlıklarında <<Allah'a güveniyoruz>>,
> (in god we trust) yazılıdır.
>
>* Yine posta pullarının üzerinde aynı cümle: Allah'a güveniyoruz.
>
>* Pulun üzerine vurulan mühürle de: Sulh. için dua ediniz (pray for
>peace) yazılı.
>
>* Her kurs, her okul, tedrisata, bir papazın duası ile başlar.
>
>* Her yeni icat bir papazın vaftizinden sonra piyasaya sürülür.
>
>* Çocuklar sokaklarda değil; Genç Hıristiyanlar Cemiyetinde, papazların
>ve rahibelerin idaresinde oynar, bu hava içinde büyür.
>
>* Sinema filmlerinin mevzuu, dinî hizmetleri ve aile bağlarını
>kuvvetlendirmeğe matuftur.
>
>* Kiliseye ait gazete ve mecmualar her yerde satılır, dağıtılır, buna
>kimse mâni olamaz.
>
>* Mekteb kitaplarında din aleyhine yazılı tek satır olmadığı gibi;
>meselâ, fizikte, Lavâziye Kanunu şöyledir: <<Hiç bir cisim yok edilemez,
>hiç bir cisim de yoktan var edilemez; ancak kudret-i ilâhiyye müstes-
>
>. na...>>
>
>Garbın lâik anlayışına dair böyle misaller verdikten sonra; şimdi onların
>Osmanlılardan taklid ettikleri hususları anlatıp misallendirelim:
>
>Amerika'da gerek papazlar, gerekse içtimaiyatçılar îslâm dinini çok iyi
>tetkik etmişler. Bakıyoruz in-çillerde olmayanı va'z ediyorlar.
>Araştırdığımız zaman, bunun Islâmiyette olduğunu tesbit ediyoruz. Meselâ:
>
>* Kız ve erkeğin ayrı mekteplerde okumaları.
>
>* Resim, heykel gibi (paganizm) le ilgili şeylerin kaldırılması. Babdist
>mezhebi kiliselerinde olduğu gibi...
>
>* Sigara dahil, bütün alkollü içkilerle mücadele
>
>edilmesi.
>
>* Çeşitli ırkları ve dinleri geniş bir müsamaha ile karşılamaları.
>
>* Eyâlet (eski sancak) usulü, idare tarzı kurmaları.
>
>* Ordunun ikmal ve levazım işinde sivillerden istifade edip, Normandiye
>çıkarmasında, bir sivili levazım generali yapmak gibi; kabiliyete göre
>mevki, makam, tevzii ederler.
>
>* Orduda alaylı ve mektepli zabit ihdası ve terfi; tenzil usulü...
>
>* Rüşvetle ve yalanla şiddetli mücadele...
>
>* Dar-ül eytam ve dâr-ül aceze teşkilâtları...
>
>* Mektep, istasyon, havaalanı gibi yerlere ibâ-. dethane...
>
>* Mekteplere din dersleri...
>
>* Orduda din subayları...
>
>* Her helaya bir banyo koyarak tahareti temini etmek...
>
>* Evlere çift banyo usûlü, biri ebeveyne, biri çocuklara ait.
>
>* Ebeveynlerle çocukların ayrı odalarda yatması ve müstakil evlere doğru
>gitmek...
>
>* Temizlik...
>
>* Genelevlerin olmaması, bar kızlarının hakir görülmesi.
>
>* îlme ve sanata ehemmiyet verilmesi hep Islâ-
>
>mî şeylerdir.
>
>Hıristiyan âleminin pek çok acayip ve kötü taraflarına rağmen, bu gibi iyi
>taraflarını takdir etmeden geçemiyoruz.
>
>Türkiye'den ihraç edilen teşbihlerin hacılar vasıtası ile tekrar yurdumuza
>sokulması gibi, dinimizin esaslarını da Garb'dan alacağız nerde ise...
>
>Şimdiye kadar Garp memleketlerine giden binlerce vatandaşımız yurdumuza
>içki, kumar, fuhuş gibi şeylerle bol bol kadın çamaşırı getirdiler.
>
>Biz de yukarıda anlattığımız şeylere dikkat ettik, onları gördükçe başımızı
>taşlara vurduk: <<Eyvah kandırılmışız>> diye.
>
>Araştırdık ve öğrendik ki İslamiyet, insanlann iyiliğini istiyor.
>İnsanların kötü olması da dini lekelemez. Dolayısıyla imha etmeyip ıslah
>edilmeliydi. Ve dinin enerjisinden kuvvet alınmalıydı.
>
>Şunu da belirtelim ki, Garb devletlerini ayakta tutan kumarbazlar,
>ayyaşlar, yahut namussuzlar değil; ömrünü ilme ve san'ata vermiş ve
>sefahattan uzak kalmış bir avuç insandır. Gerisi sürü...
>
>Hâlâ anlayamadım: Niçin Garb adına bize dinsizliği telkin ediyorlar? Yoksa
><<Garb>> denince, bazı kimselerin aklma komünist blok mu geliyor?
>
>Son sözümüz şudur:
>
>Bu millet başka dine giremez; Ona İslâmiyet öğ-retilmezse ve hâlâ dinî
>kitaplar toplatılmağa ve ahlâksız neşriyat dağıtılmağa devam ederse, dinsiz
>kalınacak!.. Bu dinsizlik, neye mal olacak ve hangi rejimi davet edecek? Ey
>vatanını, milletini sevenler, düşünsenize!..
>
>Torunlarını uyutmağa götüren ninenin uyuyup, torunların salona dönerek
>tekrar yaramazlık yapması
>
>gibi, İslâm dünyası uyumuş ve haşin çocuklar evi birbirine katıp
>karıştırmağa başlamıştır.
>
>Türkiye dışına çıkıp, Garbm sefahatına dalmayanlar, görmüşlerdir ki
>memleketimizdeki Garbcüık sadece kıyafet ve eğlence plânında kalmış,
>edebiyat ve fen sahasında ciddi bir adım atılmamıştır.
>
>Hem İslamiyetin, hem Avrupa'nın tesirinde kalanlar huzur bulamamıştır.
>
>Gümrüksüz ithal edilen Garb sefahati, akrabaları birbirine düşürmüş,
>milleti ikiye ayırmıştır. Çünkü Müslüman için sadece kötülükten uzak kalmak
>değil, kötü halleri seyretmemek de aynı derecede mühimdir. Bu gerçeği
>anlamayanlar birlik ve düzeni bozmuşlardır.
>