Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

ABDULLAH EFENDİ, (Himmetzâde)

muhammet

New member
Katılım
22 Şub 2007
Mesajlar
830
Tepkime puanı
14
Puanları
0
Yaş
49
Bayramiyye yolunun şeyhlerinden. 1640 (H.1050) yılında İstanbul'da doğdu. 1710 (H.1122)
yılında vefât etti. İstanbul Üsküdar'daki Bezcizâde Tekkesinde babasının yanına gömüldü.
Babası Himmet Efendi de Bayramiyye yolunun şeyhlerindendi. Abdullah, küçük yaşta
mükemmel bir tahsil ve terbiye gördü. Bilhassa tefsîr ve hadîs ilimlerinde kendisini yetiştirdi.
Bu arada Bayramiyye tarikatına intisâb ederek babasına mürid, talebe oldu. Tasavvuf yolunda
ilerledi. 1669'da Kasımpaşa, on yıl sonra da Fâtih civârındaki Halil Paşa Câmiine vâiz oldu.
1684 yılında babasının vefâtı üzerine Yenibahçe'deki Himmetzâde dergâhına şeyh tâyin
edildi. Nezâketi, zarâfeti ve sohbetlerinin tatlılığı ile meşhur oldu.
1683 yılında Merzifonlu Kara Mustafa Paşanın Viyana önünde uğradığı büyük bozgundan
sonra, Almanlar ve Polonyalılarla berâber Ruslar ve Venedikliler de üzerimize saldırmışlardı.
Dört düşmanla çarpışan ordularımız ağır mağlûbiyetlere uğruyordu. İstanbul halkı heyecan
içinde idi. Padişah ve devlet ricâli aleyhinde her gün türlü dedikodular yayılıyordu. Sultan
Dördüncü Mehmed Hanın bu nâzik vaziyet karşısında Edirne'den dönmemesi, aleyhindeki
sözlerin artmasına yol açıyordu.
Dördüncü Mehmed Han Eylül başında İstanbul'a geldiğinde câmilerdeki vâiz şeyhlerden ümit
verici sözlerle halkın heyecanını yatıştırmalarını emretti. Kendisi cumâ namazını kılmak
üzere Dâvûd Paşa Câmiine geldi. Himmetzâde Abdullah Efendiyi de vâz vermek üzere oraya
dâvet etti.
Abdullah Efendi dâvet üzerine Dâvûd Paşa'ya gitti. Câmide pek acı sözlerle halkı hüngür
hüngür ağlatan vâzında özet olarak şöyle buyurdu:
Ümmet-i Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem), devlet sahipsiz kaldı. Şehir ve kaleler
şman eline düşüp câmi ve mescidler kilise oldu. Bütün bunlar günahlarımız sebebi iledir.
Fiilimizi değiştirelim. Günahlarımıza tövbe edelim. Şimdiden sonra bize lazım olan gözümüz
yaşından çimen bitinceye kadar başımızı yerden kaldırmamaktır. Sonra padişaha serzenişte
bulunarak:
Nedir bu inip binme, bu hay huy ve nefs-i emmârenize uymalar? Nice bir gaflet uykusunda
yatursız? Gerçi padişahlar ava gide gelmiştir. Ancak şimdi zamanı değil. Her zamanın bir
îcâbı var.dedi."
Sultan Dördüncü Mehmed Han başı yerde olarak dinlediği bu vâz ü nasîhatten sonra devlet
işleri ile bizzat ilgilenmeye başladı.
Himmetzâde Abdullah Efendi 1688'de hacca gitti. İliklerine kadar Resûlullah aşkı ile yanarak
şu kıtayı söyledi:
Ravzana yüz süren bulur amân
El amân ey Fahr-i âlem el amân
Her gelen dilhaste, bulur tâze can
El amân ey Fahr-i âlem el amân.
Hacdan dönüşünde Sultan Selîm Câmii Cumâ Vaizliğine tâyin edilince selâtin câmileri kürsü
şeyhleri silsilesine girmiş oldu. 1694'te FâtihCâmii vâizliğine nakledildi. 1697'de Sultan
İkinci Mustafa'nın Avusturya seferine ordu vâizi olarak katıldı. Allah yolunda, İslâmiyet
uğrunda savaşmanın fazîleti hakkında vâzlar vererek askeri gayrete getirdi. Yapılan
savaşlarda Osmanlı askerinin fevkalâde cesâreti neticesinde Avusturya orduları bozguna
uğratıldı ve zaferle dönüldü.
Hayatının son yıllarında Bâyezîd ve Süleymâniye câmileri vâizliklerinde bulunan Abdullah
Efendi 1710 yılında Hakk'ın rahmetine kavuştu.
1) Vekâyi-ül-Füdelâ; c.2, s. 420.
2) Tuhfe-i Hattatîn; s.286
3) Osmanlı Müellifleri; c.2, s.313.
 
Üst Alt