Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Abduhçuluk Fitnesi

313

New member
Katılım
18 Mar 2006
Mesajlar
297
Tepkime puanı
0
Puanları
0
ABDUHÇULUK FİTNESİ

Ahmed SELAMİ

Asr-ı Seâdet'den günümüze gelinceye kadar, İslâm isimli Allah Nizâmını gerek haçlılara karşı ve gerekse şark münkirliğine karşı kan akıtıp can vererek muhafaza ve müdâfaa eden, ehl-i sünnet mezhebi olmuşdur. Başında, Ömer İbni Abdülaziz'i taşıyan Emevîler, Alpaslan ve veziri Nizâm-ül-Mülk'ü taşıyan Büyük Selçukîler, Kılıç Aslan'ı taşıyan Anadolu Selçukîleri ve nihayet Yavuz Selim'i taşıyan Osmanoğulları... Hulâsa-yı mevcudat Aleyhisselâm Hazretlerinin muazzez Şeriatı, işte hepsi de ehl-i sünnet mezhebinin gönülden bağlısı şu hanedanların kanı, canı ve kılıcıyla bugüne gelmişdir. Bu son derece apaçık ortada olan hakikat, İslâmiyet’in baş düşmanı haçlı müsteşrikler, şarklı mülhidler, komünist ateistler ve nihayet İslâm ümmeti içinden çıkan Efganî kabilinden fırıldaklar tarafından bile ne inkâr ve hatta ne de münakaşa edilebilir. Demek oluyor ki Müslümanlığı kanı ve canı ile 14 asırdır müdâfaa edip yaşatan, sünnîlerdir. Öyle ise, İslâmiyeti, kendi davaları önünde en büyük bir mania kabul eden topyekûn bâtıl ve küfür nizamları, husûsan yehûdî ve onun parmaklarında oynayan haçlı dünyâsı ile bu dünyanın şeytan diplomatı İngiliz, Sünnîliği dağıtıp perişan etmelidir...

İçte olsun dışta olsun, bütün dünyâdaki İslâm düşmanları, müslümanlığın mücerred ehl-i sünnet mezhebi elinde kan ve can pahasına yaşatıldığına; ve sünnîliğin de cepheden taarruz ve zorlamalarla öyle hemen yıkılıverecek bir kale olmadığına; bunun için de bu kaleyi içten fethetme çâreleri aranılması gerektiğine karar vermişdir. İşte bunun için, İslâm'ı yehûdiden sonra en büyük başbelâsı olan İngiliz, sünnî Osmanlı hilâfetinin karşısına Necdileri çıkarmış; ve bu Necdilerin eline de, sünnî ulema ile gerek itikâd ve gerekse amel cihetinden derin ayrılıkları ve ihtilâfları olan İbn-i Teymiyeyi, hâşâ bir peygamber gibi bağlanılacak tek lider olarak vermişdir. Böylece hicrî 8 nci asırda yaşamış olan İbn-i Teymiyye'nin sünnîlerden tamamen ayrı olan görüşleri, Necdili Muhammed İbni Abdülvehhâb gibi adamlar elinde ve dilinde sistemleştirilecek, ve böylece teessüs eden Vehhâbiye mezhebi, Sünniliği yiyip bitirmek üzere Necid çöllerinden paralar, pullar, kitablar, broşürler, konferanslar, kültür anlaşmaları, hac zamanı propagandalar ve besleme adamlar ile tam 2,5 asırdır didinip duracaklardır. İngiliz Necid çöllerinde sünnîliğe karşı başlattığı bu hareket meyvesini verir olunca, aynı hareketin birçok benzerleri, gene İngiliz başta olmak üzere haçlılar tarafından Hindistan’da, Pakistan’da, Mısırda ve Osmanlı topraklarında da sahneye konacakdır. Bu cümleden olarak Ezher'e masonluğu sokan Cemâleddin-i Efgânî bunun sâdık talebesi olup, âyetleri keyfine göre tefsir eden Buhârî-i Şerif de uydurma hadisler olduğunu hayâsızca iddia eden, ve kevnî mu'cizeleri alel'âde tabiat hâdisleri olarak te'vil eden Muhammed Abduh... Ve bunun pek sâdık tilmizi ise, şeyhi Abduh gibi mucizeleri inkâr eden, Musa ve İsa Aleyhimesselâmın peygamberliklerine dil uzatan; Mezâhibin telfîki kitabıyla sünni mezhepleri tahkir ve tahfif edip müntesiplerini «hurâfeci» ilânından haya etmeyen; ve bu kitabı, Diyanet neşriyatı arasında Hayreddin Karaman tarafından sadeleştirilerek alelacele ve pek büyük dertlere çâre olacakmışçasına neşredilen, Reşit Rızâ...

İşte bu Efgânî, Abduh, Reşit Rızâ ve saireler kolu da, İbni Teymiyye'den uzayan ve kendilerinden evvel Necid’de teşekkül eden vehhâbiyye'den bazı renkler ve desenler devralan Abduhun ekolü... Merkez noktası Mısır olmak üzere neşv-ü nemâ bulan bu mekteb de, buradan birçok İslâm ülkelerine dal ve budaklar salmaya çalışmış, Türkiye'de de bazı bünyelere sirayet ederek ehl-i sünnetin bin bir türlü derdine bir de kendisini zammetmişdir.

İlmîlik kisvesine de bürünmesini bilen bu sinsî ve iki yüzlü Abduh ekolü, maalesef bazı müesseselerde husûsan Yüksek İslâm Enstitüsü, İlahiyat Fakültesi ve İmam-Hatib Mektebi gibi yerlerde de sapık fikirlerine taraftar aramak peşinde görünüyor. Ancak kanaatimiz odur ki, bu müesseselerde talebe ve hoca olarak vazifeli bulunan sünni vatan evlâtları, bu muzır cereyanla hiç ihmâl ve gevşeklik göstermeden mücâdele edecekler; ve Abduhçuluk salyangozlarının temiz Anadolu topraklarında satılamayacağını kısa zamanda göstereceklerdir.

Unutulmamalıdır ki, Abduhçuluk mektebinin en umûmî plândaki karekterleri, sünnî mezheblere ve imamlara ters bakmak, mezheblerin telfiki yani birleştirilmesi abesiyle iştigâl, ictihad kapısı açıkdır deyip müctehidlik taslamalar ve itikadda «selef» diye tutturmalardır
 
Üst Alt