Cevap:Ey gençler kendinize uygun,münasip bir iş ve eş bulmak için çalışınız. Yoksa oruç tutunuz.Oruç ve evlilik nefsi dizginlediği gibi, şehveti söndürür. Batakhanelerin kapısına kepenk vurur. Zina hoş görülemez. Hiçbir ehl-i namus hatta en serseri bir kişide eşinin zina yapmasına razı olmaz olamaz.Bataklığı kurutunuz ki,sivrisinekler kapınıza uğramasınlar.
Ey bataklığa düşmüş ve düşürülmüş Aziz insan, elbet birgün senin feryadını işiten bir civanmert bir yiğit, çıkacak; seni ve tüm insanlığı, şeytanın o pis bataklığından kurtaracaktır.
O yiğit neden sen olmayasın, Nemrudu öldüren; kör,topal,hasta bir sivrisinekten veya Hz.İbrahim peygamber için yakılan ateşi söndürmek için gelen küçük bir karıncadan daha mı acizsin!
Yanlış anlama;biz kanunları çiğne, adaleti sen yerine getir demiyoruz. Belki biz diyoruz ki;adaleti yerine getirmeye çalışanlara yardımcı ol.
Mesela; bir kişi boğuluyor,sende yüzme biliyor isen,hemen o kişiyi kurtar.Sonrada devletin yetkili mercilerine haber ver diyoruz.”Yok benim görevim ve işim bu kişiyi kurtarmak değildir” deme diyoruz.
Mesela;İslam peygamberi,Hz.Muhammed ;aileleri tarafından diri diri mezara gömülen kız çocuklarını gömülmekten ve bir mal gibi alınıp satılan kadınları ve gençleri, batakhanelerden;faiz yüzünden inim inim inleyen borçlularıda, faiz bataklığından kurtarmış, faizide kaldırmıştır.
Mesela;bugün bile kredi faizi yüzünden çok aileler, toplumlar hatta devletler perişan olmakta,yuvalar yıkılmaktadır. Çare;borcunuzu ödeyinceye kadar, zaruri ihtiyaçlar için harcama yapmak,çok çalışmak, bir daha faize tövbe demek gerektir.
Soru:Mucize,keramet ve sihrin aslı nedir?Deccal ve Mehdi kimdir?
Cevap:Bir zaman iki ayna var imiş,her iki aynada yüzlerini gökteki güneşe çevirmiş.Aynalarda akseden,tecelli eden güneşi, her iki aynada insanlara çevirdiğinde; insanların gözlerini kamaştırmışlar. Aynalardan biri;ben insanların gözlerini kamaştırdım diye kibirlenmiş ve kendisinde bir şeyler olduğunu, tevehhüm, zan etmiş.
Diğer ayna ise mütevazı bir şekilde,aslında kendisinde bizatihi bir şey olmadığını,gökteki güneş olmasa bir hiç olduğunu, önceki aynaya söylemiş. İşte gururlu ayna, sihir,fal ve büyü gibi menfi ve zararlı ilimler ile ilgilenip insanlara zarar veren ve insanları kendisinin etkilediğini ve her şeyi bildiğini zanneden ve sihir yapan ve nazar veren, şeytan ve deccal gibidir.
Ama mütevazı ayna ise mucize ve kerametin asıl sahibinin Allah olduğunu bilen, dünyevi,fenni,müspet ve uhrevi faydalı ilimler ile ilgilenip insanlara faydalı olan bilge kişidir.Mesela;Hz.Musa”nın asası ile denizin ikiye ayrılması ,Hz.İsa”nın;Allah”ın izni ile ölüleri diriltmesi, Hz.Muhammed”in bir işareti ile, gökteki ayın ikiye bölünmesi hadiseleri birer mucize olup, bunlar Allah”ın iradesi ve kudreti ile olmuş.Hiçbir zaman,hiçbir peygamber; gösterdiği ve mahzar olduğu mucize ile övünmemiş, sadece insanlara ve cinlere; peygamber olduklarını kanıtlamak ve ikna etmek için mucize göstermek zorunda kalmışlardır.
Gıbta edilecek kişi gökteki güneşin ısı ve ışığına mazhar olan kendisini güneş zannetmeyen ama güneşi gösteren,bir ayna olduğunu unutmayan kişidir.Bu aynaların en güzelleri peygamberlere aittir.En kötüleri ise şeytan ve deccal gibilere aittir. Şeytan ve deccal gibi kötü kişilerin şerrinden Allah”a sığınmak gerektir.Çünkü insanları ve insanlığı tesirleri altına almakta ve aldatmakta, insanlığın ve medeniyetin mahvına sebep olmakta; bu nedenle de şeytanın;kuklası ve maskarası ve aleti durumuna düşmektedirler.
Mesela;deccal sihir ve manyetizma ile insanları etkileyecek ve insanlara zülmedecektir.
İnsanlığa faydalı bilgileri, başkaları ile de paylaşınız, yayınız.Teorik bilgilerinizi,pratiğe dökünüz.Mümkünse insanlık ve medeniyet için yeni icatlar, keşifler yapınız,olduğunuz yerde saymayınız.Sizden sonraki nesil için faydalı bir şeyler yapıp güzel bir miras bırakınız.Aldığınız maaşı Hak edip afiyetle yiyiniz.Ahiret de sizi kurtaracak bir eseriniz olmadan, ahirete göç etmeyiniz.
Zaman;hakikat zamanıdır.Bir kişinin; sizin sayenizde Hak ve Hakikatleri öğrenmesi; sahralar dolusu kırmızı koyunu olan bir zenginin; koyunların hepsini, fakirlere, sadaka olarak dağıtmasından, daha hayırlıdır.Bana bu bilgileri kimse öğretmedi; diyen kişinin hesabı; bilenden ve bildiği halde susan herkes den sorulacaktır.
Sizde;sorumluluktan kurtulmak için; şimdi öğrendiğiniz bu bilgileri, önce aileniz ve sonra herkes ile paylaşınız. Bilgiyi kendinizde haps etmeyiniz ve bu bilgileri herkesin bildiğini de zannetmeyiniz.Her zaman; fikri hür,vicdanı hür, gerçekçi ve gerçeklere açık olunuz.
Soru:Bu yazıların doğru olduğunu nereden bilelim?
Cevap:Allah”ın Kitabı olan Kuran-ı Kerim”i araştırarak bileceksiniz. Şayet Kitaba,sünnete,içtihatlara ve aklınıza; ters bir şey var ise kesinlikle kabul etmiyeceksiniz.Körü körüne değil; okuyarak,araştırarak,sorarak, tahlil ederek,tartışarak; gözünüz, aklınız,kalbiniz açık ve bilinçli bir şekilde hakikate ve Hak”ka ve ölüme ve cennete; korkmadan,gülerek emin adımlar ile yürüyeceksiniz.
Doğruyu,alınız;yanlışı ve batılı atınız.İfrat ve tefrittende sakınınız. Mesela;dinsizlik ve dini taassup gibi.Dini taassup;Kuran-ı Kerimin ve dinin; cahil kişilerce yanlış bilinmesi,neticesinde, herkesin; dinden soğuması ve dine düşman olması demektir.Dinsizlik ise; dindarlara ve dine; hak ve hakikatlere, düşman olmak demektir.
Mesela;matbaa’ya günah demenin ne akıl ile nede din ile bir alakası olamaz.Din teknolojiye değil;aklını çalıştırmayan akılsızlara karşıdır.
Mesela;bir lokma bir hırka;vatan ve millet;eşitlik ve özgürlük vs. felsefeleri ile dini veya siyasi;muritlerini,üyelerini,mensublarını, milletini,insanları,devletleri; uyutan ve soyan.Kendisi,refah ve zenginlik içinde yüzen ve insanları ve devletleri; sağ,sol,laik,anti laik,siyah, beyaz, dini vs.ayrılıklar ile birbiri ile çatıştıran, hilebaz düzenini ve iğrenç çarkını, savaş,terör,uyuşturucu,kadın ve köle ticareti ile sağlamlaştıran; değil insan;ancak yalancı, düzenbaz,zalim,katil,sahir,nazarı değen,alçak, hırsız,namert,bir münafık ve hain olabilir ki; ona deccal derler.
Sakın yanlış anlama;her yalancı,düzenbaz vs. deccal değildir.
Deccal;öyle münafık birisidir ki;insanlara dindar gözükecek.Yani mensup olduğu milletin değerlerine zahiren saygılı gözükecektir.Dini taassubu,batıl ve hurafeleri;sanki din imiş gibi gösterip;cerbeze ve sihir ile insanları dine düşman edecek ve kurnazca dini ve siyaseti kullanıp, insanları; dinsizlik bataklığına atacaktır.
Dikkat ediniz;Deccal; dini taassubu,milliyetçiliği,dinsizliği, ülke ve dünya siyasetini kendi şahsına kullanacak ve insanlığın sulh ve sukununu sinsice bozacak; anarşiliğe ve kargaşaya sebep olacaktır.
Her asırda ve her millet de;mehdi ve deccal misal kişiler çıkar.Bütün insanlar ve milletler imtihana tabidir ve tarih tekerrür eder.Hem adları lazım değildir. Hem;imtihan sırrını bozmamak gerektir.Hem;insanlar imtihan edilmeden,cennete gireceklerini mi zannediyorlar!
Dikkat ediniz;deccal; kıtlık,yokluk ve savaş zamanlarında çıkar.Zaten insanlarda bu gibi zamanlarda Allah”a isyan halindedirler ve kurnaz ve hain; deccal”de bu fırsatı iyi değerlendirir.Ve der ki;”ey insanlar bu yokluktan, kıtlıktan,savaştan; “Allah”mı sizi kurtardı yoksa ben mi?Hani nerede Allah”ınız “diyecek ve İlahlığını ilan edecektir.
Mehdi ise; dinsizlik bataklığına düşürülen o Aziz insanları dinsizlikten ve dini taassuptan kurtarmaya çalışacaktır.
Yani Mehdiye;hem deccal hemde deccalin kandırdığı;yarım hocalar karşı geleceklerdir.Yarım hoca dinden,yarım doktorda candan eder diye boşa denilmemiştir.Sakın yanlış anlama;din alimlerine ve doktorlara, her zaman hürmet edilmelidir.
Dinsiz bir millet yaşayamaz.Sadece manevi veya sadece maddi kanat ile de uçamazsınız.Hem maddi,hem de manevi kanat ile ve birbirleriyle orantılı ve ahenkli olmak şartıyla uçabilirsiniz.
Din;gerilemeyi değil;bilakis helal yoldan;maddeten ve manen daima ilerlemeyi ve yükselmeyi amaç edinir. Helal keyfe kafidir.Harama girmeye lüzum yoktur.Allah”ın Kitabına,sünnete,içtihatlara,ilme,akla uymayan şeylerden ve hurafelerden uzak durunuz.
Malın; kırkta bir zekatı olduğu gibi, ilmin ve kuvvetinde bir zekatı vardır.Bilen ile bilmeyen bir değildir.İlim mümin”in yitiğidir, nerede olursa alır.İlim Çin”de de olsa alınız. Hayatta, en hakiki mürşit ilimdir. Faydalı tüm ilimlerden istifade ediniz, ettiriniz. Beşikten mezara kadar faydalı ilim öğreniniz.
Okuyunuz,okutunuz.Ne demiş Yunus Emre,’İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir,sen kendini bilmez isen ilim nice okumaktır.’
Soru:Küresel ısınma bir kıyamet alameti mi?Ne yapmalı?
Cevap:Havadaki karbondioksiti,temizleyen,bir oksijen fabrikası olan ağaç fidanını; kıyamete bir dakika bile kalsa dikiniz.Kağıt,defter,kitap için;ağaç kesmeyiniz. Elektronik; tahta,kitap,kalem,silgi,e-posta kullanınız.
Isınmak ve aydınlanmak için;fosil yakıttan ziyade;güneş,atom,hidrojen, rüzgar,enerjisinden ve yeraltından çıkan sıcak sulardan azami istifade ediniz.İktisatlı arabalar;sensörlü lambalar ve musluklar kullanınız. İsraftan kaçınınız. Musluktan akan suyun kadrini de iyi biliniz.
Su akarken barajınızı doldurup,Allah”a Şükrediniz.Su kesildiğinde ise barajdaki suyu idareli kullanınız.Kıtlık ve kuraklık halinde, ilminiz varsa;yağmur yağdırınız yoksa;yağmur duasına çıkınız.
Mesela;Hz.Yusuf peygamber zamanındaki kıtlıkta, Peygamberin hikmetli sözlerini tutan ve emrettiği tedbirleri alan halk, selametle kıtlığı atlatmıştır.
Soru:Kıyamet ne zaman kopacak?
Cevap:Kıyamet sen öldüğün vakit kopacak.Eğer bu soru ile; kainatın kıyametini kastetmiştim diyorsan;elbetteki bir gün onunda kıyameti kopacak.Hem “ben öldükten sonra isterse Tufan olsun bana ne” diyen sen değilmisin. Hem kendi ecelin ile birlikte kıyametin vakt-i zamanını bilmek; hayatı sana zehir eder.Ecelin gizli kalmasının bir hikmeti de bu olsa gerektir.
Kıyamet;Allah,Allah diyen kimse olmadığı bir zamanda kopacaktır. Yani;insanlık deccalin ve şeytanın oyununa geldiği ve onlara tabi olduklarında kopacaktır.
Hiç ölmeyecekmiş gibi bu dünyaya,yarın ölecekmiş gibi ahiretimize çalışmalı.Devamlı üretmeli,yeni icadlar ile insanlığa örnek olmalıyız. Dünyadan; kini,savaşı,yokluğu,fakirliği,kötülükleri kaldırmalı,bunun içinde şeytan ile savaşmalıyız.
Bu savaşta;ölüme hazırlıklı olup,mezara korkarak değil,şehit bir asker gibi,gülerek girmeli.Tabutumuzun üzerine toprakları atanlara da; burası cennet bahçesinden bir bahçe sakın bizim için ağlayıp,üzülmeyiniz demeliyiz.
Farzedelim ki; 120 sene sonra;şu kainatında kıyameti kopacak.Şu anda yaşlı dünyamızda misafir olan altı milyar kusur insanın; ekseriyeti o vakit kabirlerinde olacaklardır.Kıyamete yetişenler bizzat,daha önce vefat etmiş ruhlar ise kabirlerinden o dehşetli anı bir manada göreceklerdir.
Soru:Kıyamette; güneş nasıl batıdan doğacak?
Cevap:Belki bir yıldız,dünyamızın dönüş yönünün tersinden çarparak, dünyanın dönüş yönünü tersine çevirecek ve güneş batıdan doğacaktır. Mesela;bazı gökbilimciler;uzayın derinliklerinden hızla dünyaya doğru gelen cesim bir yıldızdan bahsetmektedirler.
Velev ki;bu yıldız çarpmasa ve dünyanın yakınından geçse bile; okyanusları kendine çekecek, Hz.Nuh peygamber zamanındaki gibi sular yükselecek belki de gerçekten kıyamet kopacaktır.
Ey şeytan;sende; kıyametin kopmasını ve defterinin dürülmesini herhalde istemezsin.O halde;Ademoğlunun atom,vs. silahlarını ateşlememesi ve bir yıldızın dünyamıza çarpıp kıyameti koparmaması için;Allah”a gece gündüz; ism-i azam ile;dua et.Kaderinin ve ecelinin; secde etmediğin ve kendinden alçak gördüğün Ademoğlunun ve Allah”ın elinde olduğunu hiçbir zaman unutma.Akıllı ol,Ademoğlu ile fazla uğraşma ve onunla dalaşma. Allah”ın “Ademe secde et”emrinin hikmetini anla, Ademoğlunun senden her bakımdan üstün olduğunu bil,titre ve kork.
Soru:Acaba; cennetlikmiyim,yoksa cehennemlikmiyim?
Cevap:İnsanlar korku ile ümit arasında olmalı. Acaba cennetlikmiyim, yoksa cehennemlikmiyim sorusunu merak etmek yerine, en kötü ihtimali göz önüne alarak, tedbirimizi almak; daha akıllıca bir iş olsa gerektir. Son nefese kadar, kimin ne olacağı,(şeytan hariç) bizce mechuldur.
Ancak, Allah; kimin ne olacağını,kıyametin vakt-i saatini önceden bilmektedir. Fakat;bilmek; istemek demek değildir.Yani, Allah; herkesin;cennete girmesini arzu eder.
Mesela;Anneniz ve babanız sizi sırtından indirip haydi hayata ve çalışmaya ve üretmeye dediklerin de; onlara düşman olmayınız. Kartal;yavrusunu boşluğa;öldürmek için değil uçmayı öğrensin diye bırakır.
Hiçbir ebeveyn,yani anne ve baba; çocuğunu ateşe atmaz.Ancak, o hayırsız evlat ;anne ve babasını öldürerek;cehennemi Hak eder.
Halbuki;anne ve babası; daha küçücükken kendisini şefkatle büyütmüş, her şeyden esirgemiş idi.İşte;Bismillahirrahmanirrahim”in bir manasıda budur.
Kaderi doğru anlamak gerektir.
Cennet ucuz olmadığı gibi, cehennem dahi lüzümsuz değildir.
Ey masumlar,biçareler, mahsunlar,garipler,fakirler ve hakkı gasp edilenler: sakın zalim zenginliği ve izzetiyle;masum ise fakirliği ve zilletiyle bu dünyadan göçüp gitti diye üzülmeyiniz ve isyan etmeyiniz.
Sizlerin hakkınız zayi edilmeyecek,bir mahkeme-i kübrada, eninde sonunda Müntakim ve Kahhar ve Adil olan Allah; sizin hakkınızı zalimden alıp size geri verecektir.
Ahired de;mal, mülk, para, iltimas, kariyer,rütbe, unvan soy,sop vb.geçmediği için;ya zalimin sevapları size verilecek veya sizin günahlarınız zalime yüklenecektir.
Cennette huzur ve güven ve zenginlik içinde; ebedi yaşayacak;dünyadaki fakirliğinizin,çaresizliğinizin ve acizliğinizin intikamını; cennette fazlasıyla doya doya çıkaracaksınız.
Soru:Ölümün hakikatı nedir?Ölümsüzlük iksiri varmıdır?Ben kimim?
Cevap:İnsan;ruh ve bedenin birlikteliğidir.Mana ve maddenin bileşimidir.Şoförü olan bir arabadır.Kaptanı olan; bir gemi veya uçaktır.
Ruh insanın aslıdır,kendisidir.Mahiyeti;can”ı,yani nefsi olan, aklı,iradesi şuuru ve duyguları olan,sorumluluk sahibi,ölümsüz; bir kanundur. Mesela;Yerçekimi kanunu gibi.Ama yerçekimi kanununun yukarda belirtilen vasıfları yoktur.
Ruh”un; dünyadaki işleri yapabilmesi için; elbisesi,evi,sarayı,bineği mahiyetinde olan bedene ihtiyacı vardır.Ruh; beden sarayının efendisidir. Nefs ise bu sarayın bekçisidir,hizmetçisidir.Bedendeki kuvve-i şehvet ve gadabiyet merkezidir.
Mesela;iç alemde;kandaki alyuvarlar vücuda gelen besinleri alır, akyuvarlar ise zararlı mikropları öldürür.Dış alemde ise insanın ağzı besinleri alır,kolu bacağı kendisine saldıran düşmanı def eder.
Aynen bu misallerde de görüleceği üzere sarayın bekçisi olan nefsin vazifesi; bedeni korumak ve bedenin levazımatını tedarik etmek ve efendisi olan Ruh”a hizmet etmektir.Bedene helal rızk vermek gerektir.
Mesela; arabanız benzinli ise deponuza; mazot alırsanız yolda kalır motoru bozarsınız,şayet jet benzini alırsanız da sizi uçurur ve kazaya sebep olabilirsiniz.Helal rızk keyfe kafidir.Arabanın fabrikasyon ayarlarını, yani Allah”ın yarattığı; bedenin sıhhatini ve ruhun saflığını bozmamak elzem ve gereklidir.
Mesela;Vücuda;İçki ve uyuşturucu madde almak gibi.Bu hem aklı iptal eder,hem de sizi sorumluluktan kurtarmaz ve hem de işlediğiniz suçtan dolayı da aynı cezayı alırsınız ve indirim sebebi olmadığı gibi, verdiğiniz maddi ve manevi zararlarda sizden tazmin edilir.
Nefsi; kullanmak,korumak,dizginlemek, terbiye etmek gerektir.Yoksa bineğiniz olan nefsi öldürmek hem akıl karı değildir.Hemde intihar demek olur ki, kesinlikle yasaktır.Nefsin dizginleri,daima ruhun elinde olmalı,gerektiğinde çekmeli,gerektiğinde gevşetmeli,ama hiçbir zaman dizgini bırakmamalı ve nefsin eline dümeni ve dizgini vermemelidir.
Bedenimizin hücreleri her altı ayda bir yenilenmekte.Yani her altı ayda bir;ruh;elbisesini değiştirmekte yeni bir cehreye bürünmektedir.
Akıl ise; Ruh”un müsteşarı yani akıl hocası,yol gösteren bir deniz feneridir.Ruh”a yol gösteren bir Nur”dur.Kuran-ı Kerim ise, manevi bir güneştir.
Ey deniz feneri hükmünde olan aklına ve mercimek büyüklüğündeki hafızasına güvenen ve iki küçücük hücreden yaratılmış insan;haddini bil ve Allah”ına şükret.
Ruh ise; beden gemisinin kaptanıdır.
Mesela bir ülke düşünelim.Ruh o ülkenin reisi, akıl veziri,nefs ise kuvve-i gadabiye olan ordusu ve kuvve-i şeheviyesi olan hazinesidir. Bir ülke; hazinesi dolu,ordusu güçlü ve yöneticileri akıllı ise; ilelebed payidar kalabilir.Bir insan da ne kadar zeki,güçlü ve zengin ise hem hayatını güzel bir biçimde idame ettirebilir hem de başkalarına yardım edebilir.
Ruh ise; katiyyen Baki”dir,yani ölümsüzdür.Fakat bu Baki”lik bizatihi değil;Allah, öyle takdir ettiği içindir.
Ey insanlar ve cinler; baki bir aleme gideceksiniz, o halde hazırlıklı olun.Ölüm,ruhun bedenden ayrılması; daha önce vefat etmiş olan sevgili anne ve babanızın ve çocuklarınızın ve sevgilinizin ve sevdiklerinizin yanına gitmektir.
Mesela ;bir şoför nasıl aracından inince araba hiçbir işe yaramaz ise,ruh”ta beden aracından inince, beden hiçbir işe yaramaz.Kabre konan bedendir.
***Sen ise; ruh”sun.Sen bu beden sarayının Aziz bir Sultanı,bu kainat sarayının; nazenin,nazlı,güzel bir gülüsün.***
Mesela;rüyada o korkuyu veya o sevinci hisseden,kalp gözünüz ile çok şeyleri gören sizsiniz.Şayet siz beden; olsa idiniz gözleriniz uykuda kapalı hiçbir şey görememeniz ve yeriniz sabit olduğundan, hiçbir şey yapamamanız ve hiçbir yere gidememeniz gerekirdi.
Ruh bedenden ayrılınca; berzah alemine gitmektedir. Ölüm yokluk ve hiçlik değildir.Kim yok olmak ister ki,Ezeli ve Ebedi, bir ve tek olan Allah”ın sevgili mahlukatı da ebedi olmalıdır.Fakat mahlukatın ebediliği bizatihi değil, Allah”ın dilemesiyledir.
Ey Aziz insan;bir peygamber soyundan geldiğini hiçbir zaman unutma.
Ey insanlar ve cinler; ebedi yaşamak, baki bir cennete girmek, Ve güzeller güzeli,kusursuz ve tek olan Allah’ı görmek istemezmisiniz!
Ey sevgili ruh,bunun için Allah’a şükretmeli ve iman etmeli ve Hak sahibine veya mirascısına hakkını vermeli ve tövbe etmeli değilmisin!
HULASA :
Allah;birdir,herşey O”na muhtaçtır.Ne bir başkası Allah’ı yaratmıştır.
Nede Allah’ın bir çocuğu vardır.Allah’ın, eşi, benzeri ve rakibi yoktur.