Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

31 mart

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
39
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
Hâdise dokunduğumuz gibi, aslında şeni bir istismara vesile edilmek üzere ve hakikati ters-yüz etme yoluyla, suçlu göstermek istedikleri din dâvasına vurulan ilk darbedir; ve her noktasıyla sahtekârca tertiplenmiş bir İttihat ve Terakki oyunudur. <
Şöyle ki: <
1 - Hâdiseyle, gerçek din temsilcilerinin hiçbir alâkası yoktur. <
2 - "Şeriat isteriz!" diye güya ayaklanan yığınlar, şeriatın ruh ve gayesi üzerinde en küçük bir bilgi ve anlayış sahibi değildir. <
3 - Gaye Yahudiler, dönmeler ve masonlarca, din inceliklerine en uzak insanları kışkırtarak, taşıdıkları veya taşımak iddiasında bulundukları mukaddes şeriat kaynağını toy ve mukallit komitecilere çiğnetmektir. <


4 - Ve nihayet, tertibi Ulu Hakan İkinci Abdülhamid Hân'a bağlayarak, tacında Tevhid Kelimesi pırıldayan büyük hükümdarı topyekûn tasfiye etmek...
5 - Abdülhamîd başlangıçta kendisini hayret ve dehşete boğacak kadar (sürpriz) tesiriyle karşıladığı ve teskini için elinden geleni yaptığı hâdiseyi tam gelişme ânından istismar etmek ve başsız askerleri bir ânda teşkilâtlandırıp Hassa birlikleriyle desteklemek ve başlarına geçmek imkânı apaçık ortada dururken bunu yapmamış ve tevekküllerin en mâsumu içinde sonuna kadar hareketsiz kalmıştır. Hâdise onun eseri olsaydı "armut piş, ağzıma düş!" hâline gelen eser, meyvesini vermez miydi?
6 - Âlemde, 31 Mart Vak'ası kadar, (mizansen)lerin en budalası hâlinde tertip edilmişken, ithamların en gülüncü şeklinde Abdülhamid'e mal edilmek istenmiş ve yeni nesillere yutturulmuş abes şaheseri bir misal gösterilemez.
Tarihçi İsmail Hâmi Danişmend, Sadrâzam Tevfik Paşa'nın ilmî ve hususî vesikalarından meydana getirdiği "31 Mart Vak'ası" adlı eserinde Abdülhamîd'e ait masumiyeti izah ve 9 madde içinde ispat ederken, bizim şahsen malik bulunduğumuz en büyük vesikadan mahrumdur.. Bu vesika, (pozitif) hendese ispatları gibi 31 Mart komedyasının Abdülhamîd tarafından yapılmadığını değil de, kimlerce ve ne türlü körüklendiğini, itirafa dayalı tam bir huccet hâlinde gösterir.
Yahudi, dönme ve mason telkinleriyle hâdiseyi tertipleyen İttihatçılar, bu mevzuda başlıca iki kişiyi kullanmışlardır: Malûm ve meşhur beden terbiyecisi Selim Sırrı ile filozof Rıza Tevfik...
Bakın nasıl? Birinci hapsim 1947 yılında Büyük Doğu'da neşrettiğim, Rıza Tevfik'in "Abdülhamîd'in Ruhaniyetinden İstimdat" isimli şiiri yüzündendir. Ondan sonra Fransızca bir ansiklopedinin hakkımda kaydettiği gibi "Üniversitelerimi geçen zindan hayatıma" başlangıç teşkil ve 20 küsûr gün devam edici bu ilk hapse, bu şiiri yayınladığım için "Türk milletine hakaret" isnadıyla atılmıştım.
Önce, itham yerlerini noktalayarak şiiri bir kısmiyle göz önüne serelim:

Nerdesin şevketli Abdülhamîd Hân?
Feryadım varır mı bârigâhına?
Ölüm uykusundan bir lâhza uyan!
........................ bak günahına!
Tarihler adını andığı zaman,
Sana hak verecek ey koca sultan!
Bizdik utanmadan iftira atan
Asrın en siyasî Padişahına!
Divâne sen değil, meğer bizmişiz,
Bir çürük ipliğe hülya dizmişiz.
Sade deli değil, edepsizmişiz,
Tükürdük atalar kıblegâhına!
Milliyet dâvası fıska büründü,
Rida-yı diyanet yerde süründü.
Türkün ruhu zorla âsi göründü,
Hem Peygamberine, hem Allah’ına.
Sonra cinsi buruk, ahlâki fena,
Bir sürü türedi, girdi meydana
Nerden çıktı bunca veled-i zina?
Yuh olsun onların ham ervâhına!

İşte, ilk zamanlarda, İttihat ve Terakki'nin dolaplarına kapılıp ona var gücüyle yardım eden, sonra her şeyi gören ve anlayan ve zıt istikamete dönen Rıza Tevfik, bu şiiriyle, ihtiyarlığında çektiği vicdan azabını dile getirmek ulviyetini göstermiş ve Abdülhamîd'in büyüklüğü mevzuunda dâvamıza en büyük vesikayı hazırlamış bulunuyordu.
Hayal ve kâbus âleminde bile Türk milletine hakaretle en küçük alâkası düşünülemeyecek olan bu şiirin hangi gayeyle yazıldığını tahkik etmek için Avukatım Abdurrahman Şeref Lâç, mahkeme kararıyla, o sırada hastahânede bulunan Rıza Tevfik'i hâkim refakatinde suale çekmeye gitmiş ve büyük bir heyecan içinde yatağından doğrulan hasta adamdan resmen şu ifadeyi almıştı:
" - Ben bu şiiri, Türk milletine hakaret kastiyle değil, tamamıyla aksi olarak, Türk milletini ölüme götüren bir zümreyi teşhir ve Abdülhamîd Hân'a edilen iftiraları tespit gayesiyle yazdım. 31 Mart vak'asını tertiplediği isnadı altında tahtından al aşağı edilen büyük Hükümdar, bu isnatla, sade iftiraların değil, tertiplerin de en hainine hedef tutulmuştur. 31 Mart'ı tertipleyen ittihatçılar ve bu işe memur edilenler arasında bizzat ben varım! 31 Mart'ı kışkırtma ve körükleme işini Selim Sırrı (Tarçan) ile Rıza Tevfik idare etti. Hasta yatağımdan söylediğim bu sözlere tarih kulağını kabartsın!"
Bir aralık mebus ve gazeteci, Avukat Abdurrahman Şeref Lâç ile refakatindeki hâkim ve mahkeme kâtibi sağ olduklarına göre, hâdisenin içyüzünü, en çarpıcı vesika hâlinde takdim ederim.

Necip Fazıl Kısakürek
 
Üst Alt