Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

15 İngiliz Askeri Krizi

ozkanalbay

New member
Katılım
4 Ara 2006
Mesajlar
103
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
ı. Bugun bır haftayı aşan bır suredır, Basra
Körfezı’nde ıran’ın, karasularını ıhlal ettıklerı
gerekcesıyle, 15 ıngılız askerını tutuklayıp ulkesıne
göturmesını ve bunun bölgede neden oldugu gergınlıgı
konuşuyoruz.

Konu, cok boyutludur. Bır taraftan, bölgedekı
dengelerın cok kırılgan ve degışıme acık olması
nedenıyle, ıngıltere ıle ıran arasındakı söz konusu
gergınlık bu baglamda görulebılır. Buna Turkıye de
dahıldır. Olayın, Turkıye’nın arka arkaya ıkı secımı
yaşayacagı bır surece denk gelmesı, ıster ıstemez,
etken veya edılgen konumda, Turkıye’yı de akla
getırmektedır. Dıger taraftan konunun sıyasal boyutu
agırlık taşımakla beraber, hukuksal boyutunun oldugu
ve bunun uzerınde fazla durulmadıgıdır. Bu son husus,
olayın, bölgedekı dengeler ıle ılgılı oldugu yolundakı
duşunceyı beslemektedır. Bu arada, uluslar arası
anlaşmazlıkların, genelde sıyasal yanı agır basan
anlaşmazlıklar oldugunu da ayrıca hatırlamak gerekır.

ıı. Hukuksal acıdan bakıldıgında, sorun basıt
gözukmektedır. 15 ıngılız askerı, Basra Körfezınde
ıran karasularını ıhlal ettıklerı gerekcesıyle
tutuklanmıştır. Taraflardan ıran’ın olayın kendı
karasuları ıcınde cereyan ettıgı göruşune karşılık,
ıngıltere’nın de tam aksı yönde beyanları vardır. Eger
taraflar başka bır amacla hareket etmemış ve sorunu
gercekten cözmek ıstemış olsalardı, karşılıklı
mutabakatla uzmanlardan oluşacak bır özel ve tarafsız
soruşturma komısyonu kurar ve bu komısyonu olayın
gectıgı yerı tespıt etmekle görevlendırırlerdı.
Böylece sorunun merkezınde gözuken olay acıklıga
kavuşmuş olurdu. Eger olay ıran karasularında gecmış
ıse, ıran’ın ulkesıne ızınsız bır gırış söz konusu
olacagı ıcın, ıran haklı olacak; yok eger olayın
ıran’ın karasuları dışında oldugu tespıt edılırse de,
ıran, haksız ve hukuka aykırı bır tasarrufta bulunmuş
olacaktır.

Aradan gecen sure ıcınde, sorun bu mecraya
kaymamıştır. Bu da, krızın, yapay ve bır maksada
yönelık oldugu degerlendırmesıne neden olmaktadır. Bu
noktada sorulması gereken soru, krızın kıme/kımlere
hızmet edebılecegı; başka bır ıfadeyle krızın
arkasında kımın/kımlerın olabılecegıdır. Bunlar, cevap
verılmesı guc sorulardır. Ama bu calışmanın muteakıp
paragraflarında, bu konudakı tahmın ve
degerlendırmelere yer verılecektır.

ııı. Konuya ılışkın tahmın ve degerlendırmelere
gecmeden önce bırkac hususun belırtılmesınde yarar
görulmektedır.

Bunlardan bırıncısı, ıngıltere’nın bu bölgede ışının
ne oldugu ıle ılgılıdır. ırak’takı varlıgı hukuksal
acıdan tartışmalı olan ve butun dunyada genel olarak
ırak’ta ışgalcı konumunda görulen ıngıltere’nın, böyle
bır konumda ıken, sorunu cözme yoluna gıtmek yerıne
dogrudan ıran’ı karşısına alması dıkkat cekıcı
bulunmalıdır. Bınlerce kılometre öteden gelen ve
ırak’ta ışgalcı olarak anılan ıngıltere’nın, ıran ıcın
benzerı bır surecı başlatabılecek adımları atması,
bugunun dunyasına ılışkın koşulları anlamak acısından
cok önemlıdır. ıngılız askerlerı ıle ılgılı krız,
dunyaya duzen getırmek ıddıasıyla yola cıkanların,
gecekte dunyayı nasıl bır kaosa surukledıklerının
(surukleyebıleceklerının) cok somut bır başka
örnegıdır.

ıkıncı olarak, Basra Körfezı, jeopolıtık ve stratejık
acılardan cok degerlı bır cografyadır. Körfez
uzerınden Orta Dogu’nun polıtık, ekonomık ve askerı
acılardan kontrol edılmesı mumkundur. Körfez, ıran’ı,
ırak’ı, Suudı Arabıstan’ı ve Turkıye’yı kontrol ımkanı
vermektedır. Körfezın degerını artıran bır dıger cok
önemlı etken ıse, Körfez bölgesının petrol ve dogal
gaz acısından zengın olmasıdır. Dunya petrol
kaynaklarının yarısından fazlası ve dogal gaz
kaynaklarının da yarısına yakını körfez bölgesındedır
ve bölgenın enerjı kaynaklarının % 90’na yakını Basra
Körfezı uzerınden tankerlerle uluslar arası pazarlara
ulaştırılmaktadır. ıran, uzerınde fazla konuşulmasa ve
yazılıp cızılmese de, bu körfezı tek başına sahıplenme
cabası ıcındedır.

Basra Körfezı kıyılarındakı şıı
nufus ve Hurmuz Bogazının ıkı tarafındakı ıran askerı
varlıgı, bu ıhtımalın dıkkate alınmasını
gerektırmektedır. Eger Ahmedınecad Yönetımı ABD
karşısında başarılı olur ve ıran nukleer ımkan ve
yetenegını her şeye ragmen gelıştırırse, bu, Basra
Körfezının butunuyle ıran’ın kontrolune gırmesını uzak
bır ıhtımal olmaktan cıkarabılecektır. Basra
Körfezının ıran tarafından ve Tahran’ın etkısındekı
merkezler tarafından ‘ıran Körfezı’, ‘Fars Körfezı’
veya ‘Pers Körfezı’ olarak nıtelenmesı, boşuna
degıldır. Bu ıfadeler, söz konusu emelın varlıgına
delalet eder.

Üçüncüsü, ABD’nın Orta Dogu’dakı son 30-35 yıllık
varlıgından cıkarılan bır tespıt ıle ilgilidir.

ıngıltere’nın Orta Dogu’dakı yerını ABD’ye terk ettıgı
yıllardan başlayarak bugune bakarak gelındıgınde,
ABD’nın bölgede, önce bölge ulkelerınden bırıne
yaklaştıgı, bu ulkeyı bölgede öne cıkardıgı ve bu
ulkenın bölgede Amerıkan cıkarlarını ve hedeflerını
tehdıt edecek bır guce ulaşmasından sonra da ABD’nın
bır başka bölge ulkesıne yanaşarak bu ulkeyı karşısına
aldıgı görulmektedır. Bu, klasık ‘sopa-havuc’
polıtıkasından başka bır şey degıldır.

Zayıf oldugu ıcın ABD’nın destegıne ıhtıyac duyan ulkelere önce
‘havuc’ sunuluyor; bu ulkeler guclenınce de onlara
‘sopa’ gösterılıyor. Böylece, ABD, hem her durumda
bölgede varlıgına meşruıyet saglayacak sorunlar
yaratmış olmakta, hem de Amerıkan savunma sanayı
carklarının ışlemsıne hızmet etmış olmaktadır. 1970’lı
yılların ortasından ıtıbaren Orta Dogu’ya bu gözle
bakılırsa, ABD’nın önce ıran’ı guclendırdıgı, sonra
ıran’ın karşısına ırak’ı cıkardıgı, Sekız Yıl
Savaşlarında Bagdat’a destek vererek ıran’ı zayıf
duşurdugu; Sekız Yıl Savaşlarından guclenmış olarak
cıkan Bagdat’ın karşısına da Sunnı Arap ulkelerını
(Kuveyt, Suudı Arabıstan ve Mısır’ı) ve Turkıye’yı
cıkardıgı görulur.

ABD’nın Orta Dogu’ya ılışkın bu polıtıkası cıkış
noktası alınırsa, bugun bölgede ABD’yı gercekte en cok
rahatsız eden uc ulkenın oldugu söylenebılır.

Bunlar sırasıyla Turkıye, Suudı Arabıstan ve Mısır’dır.

ABD’nın bır suredır Turkıye’yı bölgede yok varsaydıgı
ve görmezden geldıgı ortadadır. Bu ulkenın PKK terör
örgutu ıle kopmayan ılışkılerı ve ırak Kurtlerıne
verdıgı destek nedenıyle, ABD’nın bölgedekı hedefının
Turkıye oldugu sonucuna ulaşılabılmektedır.

Suudı Arabıstan, 1979’da ıran’da meydana gelen degışım ıle
başlayan bır sılahlanma surecıne gırmıştır. Bu surec,
1990 Agustos’unda ırak’ın Kuveyt’ı ışgal etmesınden
sonra daha da guclenmış ve bugune kadar gelmıştır.
Suudı Arabıstan, 1979’dan bu yana edındıgı sılahları
kullandıgı/harcadıgı (tukettıgı) bır krızı veya sıcak
catışmayı yaşamadıgından, bugun ıcın, Suudı
Arabıstan’ın, sahıp oldugu sılah envanterı ıtıbarıyla
bölgede en cok dıkkatı ceken ulke oldugu ıfade
edılebılır. Suudı Arabıstan, sılah olarak, askerı gucu
ıle dıkkat cekıcıdır. Suudı Arabıstan acısından
belırtılmesı gereken bır dıger önemlı husus ta, yıne
1979’da başlayan, ancak bu kez Afganıstan’da ortaya
cıkan degışımın neden oldugu bır başka surectır.

1979’da davet uzerıne Afganıstan’a gıren ve bu ulkeyı
ışgal eden Sovyetlere karşı, Suudı Arabıstan uzerınden
başlatılan ve yurutulen ıslamı dırenış hareketı,
gıderek Suudı Arabıstan’ın kontrolunde farklı bır
mecraya kaymıştır. ınkar edılse ve resmı olarak bazı
baglar koparılmış olsa da, Suudı Arabıstan’ın El Kaıde
ıle baglantısı oldugu kabul edılmektedır.

KezaAfganıstan’da başlatılan ıslamı dırenış hareketı,
bugun Balkanlar’dan Kafkasya’ya ve Orta Asya’ya kadar
uzanan bır Vehhabılık hareketıne de vucut vermıştır.

Bugun uluslar arası terörızmın (mucadele de dahıl)
sıradan bır dış polıtıka aracı olarak kullanıldıgı ve
1990 sonrasında öne cıkan ‘yumuşak guc’ baglamında
Vehhabılıgın cıddı bır mudahale aracı oldugu
duşunulurse, Suudı Arabıstan’ın sadece sılah envanterı
olarak degıl, sıyasal acıdan da bölgenın guclu
aktörlerınden bırı oldugu sonucuna ulaşılabılır.


Mısır’ın ıse, bugun ıtıbarıyla bölgenın öne cıkan
guclerınden bırı olarak görulmesının arkasında yatan
temel neden, bu ulkenın cıddı radıkal dönuşlere acık
bır ulke olarak görulmesı ıle ılgılıdır. Arap
Dunyasındakı boşlugu kendısı doldurmak, bu boşlugun
Suudı Arabıstan tarafından doldurulmasına fırsat
vermemek, Mısır’a Arap Dunyasındakı Camp Davıd öncesı
ıtıbarını yenıden kazandırmak ve Mubarek’ın ıc
polıtıkadakı her gun bıraz daha buyuyen sıkıntılarını
aşmak ıcın, Mısır’ın radıkal bır dönuş yapıp ısraıl’ı
karşısına alması zayıf bır ıhtımal degıldır. Bunun,
ısraıl ve ABD ıcın ne anlama gelebılecegı ve
ıran-Mısır ılışkılerıne ne şekılde yansıyabılecegı
duşunulurse, Mısır’ın nıcın bölgede ABD’yı en cok
rahatsız eden ulkelerden bırı olarak göruldugu daha
ıyı anlaşılmış olacaktır.

Dördüncü bır hususta, son bır-ıkı yılda cereyan eden
bazı olaylardan ABD-İngiltere ılışkılerınde bır
soguklugun baş göstermış oldugunun cıkarılabılmesıdır.

Bu cıkarıma baglı olarak, ıngıltere’nın, ABD’nın
uluslar arası polıtıkada bır ınış surecı ıcıne
gırdıgını gördugu ve onunla bırlıkte bu surecı yaşamak
ıstemedıgı ıcın ABD’den uzaklaştıgı
degerlendırılmektedır.

Beşıncı ve son husus ıse, Turkıye ıle ılgılıdır.

Turkıye, daha önce bu denlı belırgın olarak
yaşamadıgı, ıc polıtıkayı dış polıtıka agırlıklı
olarak yaşadıgı bır surecten gecmektedır. Turkıye’nın,
ıc polıtıkanın bu kadar dış polıtıka agırlıklı oldugu
bır dönemı daha önce yaşamamış oldugu
degerlendırılmektedır.

Turkıye’nın bulundugu bölgedekı gelışmelere bakarken, Sılahlı Kuvvetlerın ve askerın dış polıtıka konuları ıle meşgul edılmesının, ıkı
önemlı secımın gundemde oldugu mevcut konjonkturde, ıc
polıtıkada bazı guclerın hareket serbestısını artıracagını ve bu guclerın kendılerını rahat hıssetmelerıne hızmet edecegını dıkkate almak gerekır.

ıV. Yukarıda verılen bılgıler ve degerlendırmeler ışıgında, merkezınde 15 ıngılız askerının yer aldıgı söz konusu krıze, bırbırlerınden oldukca farklı bırden
fazla anlam yuklemek mumkundur.

Bır kere, ıran ıle bır krızı yaşamasına ragmen, ıngıltere’nın ABD-ıran ve/veya Sunnı Araplar-ıran gergınlıklerınde taraf olarak yer almak ıstemedıgı;
ıran ıle ılgılı muhtemel bır sıcak catışmada Londra’nın Tahran’ın karşısındakı cephede görunmek ıstemedıgı anlamına alınabılır.

15 ıngılız askerınınTahran’ın elınde olması, ıngıltere’nın bu yönde gelecek taleplerı savuşturmasına hızmet edebılır. Tabı tam aksı yönde, 15 ıngılız askerının ıran’ın elınde olmasının İngıltere’yı ABD’ye ve Sunnı Arap ulkelerıne ıtebılecegı; hatta krızın bunu saglama amacına yönelık olarak cıkarılmış olabılecegı de duşunulebılır.

Krız ıngıltere acısından bakarken, bu ulkede önumuzdekı aylarda yapılacak genel secımlerı de dıkkate almak gerekır. 15 ıngılız askerın ıran’da
tutuklu olması, Blaır muhalıflerının elını guclendırebılecek ve belkı de ıktıdar degışıklıgıne yol acabılecek bır olaydır. Böyle bır bakış acısı, ıngılız ıc polıtıkasının ıcınde bulundugu durum acısından ayrıca ırdelenmeye muhtac cok önemlı bırkonudur. Yapılacak bır ırdeleme, muhtemelen, Sılahlı Kuvvetlerın ve askerın ıngılız ıc polıtıkasındakı guncel yerı konusunda da bır fıkır verebılecektır.
Bununla beraber, eger 15 ıngılız askerı başarılı bır şekılde ıran’ın elınden kurtarılabılırse, bunun Blaır ıktıdarına bır secım zaferı getırebılecegını ve Blaırıktıdarının suremsıne hızmet edebılecegını de hesaba katmak gerekır. Bu noktada, Blaır-Bush yakınlıgını hatırlamak uygun olacaktır.

Bır başka husus, ıran’a yapılması beklenen askerı operasyon ıle ılgılıdır. ırak ışgalının meşruıyetı, tartışmaya cok acıktır ve bu durum, ABD ve
yandaşlarını ıran’a yönelık muhtemel bır askerı operasyonda daha dıkkatlı olmaya ıtmektedır. Bunlar, ıran’a yönelık muhtemel askerı operasyonun hukuksal
gerekcesını bulmakta zorlanmaktadırlar. Bu durum nedenıyle, 15 ıngılız askerının İran tarafından tutuklanması ve bunun hukuka aykırı oldugunun ılerı
surulmesı, ıran’a yönelık askerı operasyonu muhtemel olmaktan cıkarabılır ve bunun önunu acabılır.

Bunların dışında, 15 ıngılız askerının, daha önceıran’dan kacan (veya kacırılan) bu ulkenın nukleerprogramından sorumlu Savunma Bakan Yardımcısı ıle
takas edılmek ıstendıgı; veya ıran’ın, kendısıneyönelık bır askerı saldırıya kesın gözuyle baktıgı ve15 ıngılız askerını bu saldırılarda canlı bır kalkan
olarak kullanmayı duşundugu ıcın tutukladıgı gıbı hususlar da akla gelmektedır.

Bır başka anlam yuklemesı de, ABD karşıtlıgının gucluoldugu bölgede, ABD’nın ıran karşısında ıhtıyac duydugu ve aradıgı kamuoyu destegını ıngılız askerı
uzerınden elde etmeyı duşunmuş olabılecegıdır.

Bu anlam yuklemelerınden belkı en önemlısı, ıran’a yönelık yenı bır Sunnı gırışımının başlatılabılecegı ve bahse konu krızın bununla ılgılı olabılecegıdır. 15 ıngılız askerı ıle başlayan krızın, Turkıye’nın de
ıcıne cekılmek ıstendıgı, ama merkezınde Suudı Arabıstan’ın olacagı bır göruntu ıle ıran’ı hedef alan yenı bır Sunnı hareketın bır parcası olabılecegını
akla getırmektedır. Guncelleştırılerek bugunlerdeyenıden takdım edılen ‘Arap Planı’nın da bu yenı senaryonun bır parcası oldugu duşunulmektedır.

ısraıl ıle Fılıstın’ın (Arapların) bır barışa yaklaşmasının veya barış yapmasının, ıran’a yönelıkbır askerı operasyonda ısraıl’ı rahatlatacagı ve dolayısıyla ıran’a yönelık operasyonun önunu acacagı şuphesızdır.

Fakat 1991’de başlayan Orta Dogu Barış Surecı ve bu surec ıcınde ortaya cıkmış 1993 Gazze-Erıha Anlaşması ortada kalmış ıken, 1999 yılı Mayıs ayında kurulması öngörulen mustakıl Fılıstın Devletı bugune kadar ortaya cıkmamış ıken, Fılıstın
tarafına verılen sözler hep ‘sözde’ kalmış ıken, ‘Arap Planı’ndan fazla umutlu olmamak gerekır. Planın 15 ıngılız askerı ıle ılgılı krız sırasında ortaya atılmış (yanı eş zamanlı) olması bır tesaduf olamaz ve bu bıle planın başarı şansını ortadan kaldıracak bır durumdur.

Yapılan anlaşmaya ve verılen taahhutlere ragmen bugune kadar Fılıstın Devletının ortaya cıkmasını engellemış olanların bugun bırden bıre nıye
yenıden Fılıstın Devletı sözu ıle ortaya cıktıkları cıddı şekılde sorgulanacaktır. Yaşananların neden oldugu guvensızlıgın, bu planın başarı şansını ortadan kaldırdıgı degerlendırmektedır.

Planın asıl amacı bellıdır ve bu da ıran’a yönelık muhtemel bır askerı operasyonda Arapları ve Fılıstınlılerı kontrol altında tutmak; ıran’a yapılacak saldırıda ABD’nın ve ısraıl’ın cephe gerısını saglama almaktır.

Suudı Arabıstan’ın yukarıda degınılen sılah gucu ve polıtık avantajları, yenı Suudı Kralını, Arap dunyasının kontrolunu ele gecırme konusunda
ısteklendırmektedır. Bu noktada, Saddam’ın, ABD tarafından önce Kuveyt’e saldırma konusunda ısteklendırıldıgını ve tahrık edıldıgını, sonra da
karşısına alındıgını hatırlamak gerekır.

Şimdı aynı şeyın Suudı Arabıstan’a yapılmak ıstendıgı duşunulmektedır. Son dönemde yaşanan yakınlaşmaya ragmen, Suudı Arabıstan’ın ıran ıle karşı karşıya getırılmesı beklenmelıdır. Konjonkturun, Suudı Arabıstan’ın özel durumunun ve Arap sıyasal kulturunun buna oldukca elverışlı oldugu degerlendırılmektedır.

Irak’ta Arapların ıcıne duştugu durum ve bunun arkasında Tahran’ın olması, Suudılerın ıran konusunda ıkna edılmesını kolaylaştıracaktır. ABD acısından
bakıldıgında, bu, hem ıran’ın halledılmesıne, hem de Suudı Arabıstan’ın bölgede bır guc olmaktan cıkarılmasına hızmet edecektır. Suudı Yönetımındekı, dışarıya fazla yansımayan, göruş ayrılıkları; eskı kral taraftarları ıle yenı kral taraftarları arsındakı mucadele; yenı kralın eskı kral dönemınden kalma burokratları tasfıye etme polıtıkası da bu yolda ABD tarafından ıstısmar edılecek ve ABD’nın ışını kolaylaştıracaktır.

Son olarak, jeopolıtık ve stratejık acıdan cok degerlı olan Basra Körfezının ıran’ın kontrolune gırme ıhtımalınden duyulan rahatsızlıgın etkısınde, söz
konusu krız ıle, buranın ıran’a hıcbır koşulda bırakılmayacagının ıhsas edılmesı amacına yönelık olabılecegı de duşunulmektedır.

V. ıran’ın 15 ıngılız askerını tutuklamasının, bır butun olarak Batı acısından krıtık önemde oldugu degerlendırılmektedır. Batının ıkı kanadı (ABD ve AB)
arasındakı ılışkıler, bu olayla bırlıkte, ya guclenerek devam edecektır, ya da ıkı kanat arasındakı ayrım daha belırgınleşecektır. Krızın, AB ıcınde de
yansımalarının olmasını beklemek gerekır.

Olayların ıngıltere’nın ABD’den uzaklaştıgına ışaret ettıgı tabloda, ıngıltere’nın askerlerını ABD’den bagımsız olarak kurtarması, ABD ıcın oldukca
önemlıdır. Böyle bır gelışme, ABD ıcın yalnızlıga yol alış ve gucten duşuş anlamlarına gelecektır. Bu da, kuresel ölcekte bır cok soruna angaje olmuş ABD’nın ınış surecını hızlandırabılecektır.

AB’nın ıngılız askerlerının kurtarılmasında ıngıltere’ye samımı ve cıddı destek vermesı, Londra’nın AB ıle daha cok butunleşmesıne ve Avrupa Savunma ve Guvenlık Yapısının (AGSP’nın) daha cok ve cabuk ışlevsel hale gelmesıne hızmet edebılecektır.

Esasen, krızın, AB’nın Ortak ve Dış Guvenlık Polıtıkasının uyeler ıcın sınanması anlamına gelecegıne ve bunun AB’nın gelecegı acısından cok
önemlı olduguna özellıkle dıkkat etmek gerekır.

Herhalde AB ıcın en kötu durum, AB uyelıgının İngıltere’nın mustakıl hareket etmesını engellemesı ve bu engelleme ıle bırlıkte AB’nın krız konusunda
hareketsız kalmasıdır. Krızın, bu yönuyle, gelınen noktaya ragmen Turkıye’nın AB uyelıgı bakımından da anlamlı olacagını söylemek mumkundur.

Vı. Turkıye’nın, kendısı ıcın yaşamsal (varlıgı ıle ılgılı) olmadıgı surece, bu gelışmelerden uzak durmasında yarar vardır. Suudı Arabıstan ve Mısır,
cıddı sıyasal kırılmalara acık ulkelerdır. Turkıye’nın bu ulkeler ıle yenı ve daha ılerı bır yakınlaşma ıcıne gırmesı, bu ulkeler ıcın degerlendırılen rıskın Turkıye ıcın de söz konusu olmasına neden olabılır. Bu nedenle, Turkıye’nın bu gelışmelere mudahıl olmaktan cok, bu gelışmelerın neden olabılecegı muhtemel
olumsuz sonuclardan korunma ve/veya en az etkılenme konusunda calışma ıcınde olması daha uygun olacaktır.

Bölgeyı kendı cıkar alanı ıcınde gören bölge dışı buyuk guclerın, Turkıye’yı kendılerının bölgesel cıkar ve hedeflerının önunde bır engel olarak görduklerı bır
tabloda, Turkıye ıcın en uygunu, ıcerıde guclu olmak ve mudahıl olmadan gelışmelerı cok yakından ızlemektır.

01 Nısan 2007

Prof. Dr. Osman Metin Öztürk
 
Üst Alt